Literatura científica selecionada sobre o tema "Le qadarisme"

Crie uma referência precisa em APA, MLA, Chicago, Harvard, e outros estilos

Selecione um tipo de fonte:

Consulte a lista de atuais artigos, livros, teses, anais de congressos e outras fontes científicas relevantes para o tema "Le qadarisme".

Ao lado de cada fonte na lista de referências, há um botão "Adicionar à bibliografia". Clique e geraremos automaticamente a citação bibliográfica do trabalho escolhido no estilo de citação de que você precisa: APA, MLA, Harvard, Chicago, Vancouver, etc.

Você também pode baixar o texto completo da publicação científica em formato .pdf e ler o resumo do trabalho online se estiver presente nos metadados.

Artigos de revistas sobre o assunto "Le qadarisme"

1

Washil, Izzuddin, e Ahmad Khoirul Fata. "PEMIKIRAN TEOLOGIS KAUM SALAFÎ: Studi atas Pemikiran Kalam Ibn Taymiyah". ULUL ALBAB Jurnal Studi Islam 19, n.º 2 (28 de dezembro de 2018): 315–42. http://dx.doi.org/10.18860/ua.v19i2.5548.

Texto completo da fonte
Resumo:
In the field of kalam (Islamic theology), some major themes, like attributes of Allah, will of Allah and human freedom, or Quran as words of Allah, have become debate topics between thought schools of kalam in Islam. Because of the complexity of those topics, the debate becomes eternal, without an agreed end. Among those thought schools of kalam in Islam involved in the debate is salaf school, held by Ibn Taymiyah. In his opinion, the school is the right one because it quite conforms to Quran and sunna. By way of thought (manhaj) of salaf school, Ibn Taymiyah also takes part in explaining those major themes in his works. In the case of the will of Allah and human freedom, for example, he doesn’t agree with the Qadarite school’s thought and the Jabarite school’s thought although in this he hasn’t yet stretched out a convincing explanation. This essay will analyze the way of thought (manhaj) of salaf school and Ibn Taymiyah’s opinion about those major themes, especially in his book Majmû‘ al-Fatâwâ.
Estilos ABNT, Harvard, Vancouver, APA, etc.
2

Putra, Ahmad. "ALUR TRANSMISSION OF RELIGIOUS KNOWLEDGE AND ISLAMIC THOUGHT DALAM ISLAMIC THOUGHT; AN INTRODUCTION KARYA ABDULLAH SAEED TERBITAN ROUTLEDGE 2006". Islam Transformatif : Journal of Islamic Studies 3, n.º 1 (13 de novembro de 2019): 73. http://dx.doi.org/10.30983/it.v3i1.1602.

Texto completo da fonte
Resumo:
<p><em>This paper describes the fundamental teachings of the Prophet Muhammad, the development of religious knowledge, and the social and political context that shaped the intellectual tradition of Islam. Abdullah Saeed, in the transmission of spiritual experience and Islamic thought, introduced the basic teachings of Islam. The emergence of Islam is closely related to the history of its birthplace, the city of Mecca. Besides, Abdullah Saeed also discussed the beginning of the development of religious knowledge, which was immediately explained by the Qur'an and the emergence of sects that influenced the course of change towards truth. Each of these sects and sects has its doctrine, and if there is anything against it, there is undoubtedly a separate assessment of the differences that are believed. Several groups with various theological or religio-political orientations emerged. Among them are Kharijis (khawarij), Shia, Qadaris (qadariyya), Mu‘tazilis (mu‘tazila), Jabris (jabriyya) and Murji'is (murji'a).</em></p>
Estilos ABNT, Harvard, Vancouver, APA, etc.
3

Hayawi Al-Saad, Ahmed. "The exclusion of the other in Umayyad poetry The Dhimmis, the Mawali, and the Qadaris are an example". ADAB AL-BASRAH, 2024. http://dx.doi.org/10.56822/aabjdoi.2023.107.01.02.

Texto completo da fonte
Estilos ABNT, Harvard, Vancouver, APA, etc.
4

NAMLI, Abdullah. "Is the Attribution of the Hadith ‘The Qadariyye is Majosis of this Ummah’ to the Mu‘tazila Consisting of an Ash‘ari-Maturidi Advocacy?" Kocatepe İslami İlimler Dergisi, 11 de dezembro de 2023. http://dx.doi.org/10.52637/kiid.1322078.

Texto completo da fonte
Resumo:
Kaderiyye adı yergi ifade eden bir isimdir. İslam Mezhepler Tarihi içerisinde Gaylân ed-Dımeşkî ve Ma‘bed el-Cühenî’ye nispet edilen bir ekol olarak karşımıza çıkmaktadır. Her ikisinin de kader inancını benimsemedikleri sahîh haberlerle bize ulaşmaktadır. Kaderiyye’nin bu ümmetin Mecûsîleri olduğu yönündeki hadisler, hadislerin tedvîn ve kitaplaştırıldığı dönemlerden beri mevcuttur. Kelamcılar, mütevâtir haberlerin delil olması konusunda ittifâk etmişlerdir. Bunların dışındaki haberlerin delil olamayacağı hakkında neredeyse söz birliği etmiş olmalarına rağmen yine de kelamcılar bu kritere uymayan haberleri de birbirlerine karşı delil olarak kullanmaktan çekinmemişlerdir. Konumuzla ilgili rivâyetler ise sahîh derecesine ulaşamayan hasen veya zayıf hadislerdir. Hadis âlimleri tarafından râvîlerinin cerh edilip, senetleri bakımından delil olamayacakları belirtilmiş olsa da ilgili hadis grupları kelam ilminin literatürüne girmiş ve karşılıklı tartışmalar başlamıştır. Kelamcılar, bu hadislerin senetlerindeki problemlerden haberdar oldukları için çoğu zaman tartışılan konunun hasen veya zayıf bir hadis metnine dayandığını belirtmeden tartışmışlardır. Ancak “Kaderiyye”nin kim olduğu sorusu, muhataplarınca farklı deliller ileri sürülerek, karşılıklı birbirlerini suçlayıcı ve itham edici mahiyette cevaplandırılmaktadır. Ehl-i Sünnet ekollerinin kurucuları Ebü’l-Hasen el-Eş‘arî ile Ebû Mansûr Mâtürîdî, Kaderiyye’nin, aynı isimle anılan ekol ve onun çoğu görüşünü benimseyen Mu‘tezile olduğu kanaatindedirler. Onlara göre Kaderiyye, Allah’ın takdîrini kabul etmeyen, kader inancını inkâr edenlerdir. Eş‘arî, el-Lüma‘ fi’r-red ‘alâ ehli’z-zeyġ ve’l-bida‘ isimli eserinde ilgili hadislerin metnine değinmeden, muhataplarının adını da zikretmeden, onlar adına diyalektik bir metotla; “bizi niçin Kaderiyye diye adlandırıyorsunuz?” diye söze başlayıp, eleştirilerini kader-takdîr meselesi üzerinden yürütmektedir. İnsanın kesb ettiği fiillerin Allah tarafından değil de kulların kendileri tarafından takdîr edilip, yine kendileri tarafından yapıldığı/yaratıldığı, iddiasını eleştirilerinin merkezine oturtmaktadır. Eş‘arî, el-İbâne ‘an uṣûli’d-diyâne adlı eserinde ise doğrudan Mu‘tezile ekolünü hedef almakta ve onların en önemli hatalarından birisinin Mecûsîler gibi kulların kendi kötü fiillerini kendilerinin yarattığını kabul etmeleri olduğunu söylemektedir. Mâtürîdî, Kitâbü’t-Tevḥîd adlı eserinde Kaderiyye veya diğer adıyla Mu‘tezile’nin yerilip kınanmasına ait özel bir başlık açmıştır. Mâtürîdî, Mu‘tezile’nin hâdis irâde anlayışı ile Mecûsîlerin, İblîs’in ortaya çıkışının birbiriyle aynı şey olduğundan hareketle onların bu ümmetin Mecûsîleri olduğunu söylemektedir. Mâtürîdî’ye göre Mecûsîlerin, düalizme (Senevîlik) yönelmelerinin sebebi; onların, evrende var olan şer ve fesâdı yaratma fiilini Tanrı’ya izâfe etmenin doğru olamayacağı anlayışıdır. Mu‘tezile, bu konuda da onlarla fikir birliği içerisindedir. Mâtürîdî, mezheplerin isimlendirilmesinde önemli bir yere sahip olan yaygın kullanıma da dikkat çekerek, Mu‘tezile’nin kendisi dışında tüm İslam ümmetinin, onları, “Kaderiyye” diye de adlandırdığını belirtmektedir. Mâtürîdî, Mecûsî-Mu‘tezilî benzerliğine dâir rasyonel olmayan, sübjektif bazı deliller de öne sürmektedir. Konunun taraflarından biri olan Kadı Abdülcebbâr ise Mu‘tezile’nin genel kanaatlerine uygun davranarak, “Kaderiyye” kelimesinin bir nispet ismi olarak, kazâ ve kaderi Allah’a nispet eden cebr taraftarlarına verilen bir isim olduğunu savunmasının temeline yerleştirmektedir. Kadı Abdülcebbâr’a izâfe edilmekle beraber, ona âidiyeti hakkında şüpheler bulunan, Şerḥu’l-uṣûli’l-ḫamse adlı kitapta “Kaderiyye” kelimesinin bir nispet ismi olmasından hareket edilmektedir. Kadı Abdülcebbâr, devamında meseleye benzeyen ve benzetilen açısından da yaklaşmakta ve iddialarını bunun üzerine bina etmeye çalışmaktadır. O, Cebriyye’den saydığı Eş‘ariyye mensuplarının Mecûsîlere benzediğine çeşitli örnekler vermektedir. O, Mücbire ve Eş‘arîlerin, Mecûsîlere, “teklif-i mâ lâ yutâk: güç yetirilemeyen şeylerin kula emredilmesi” yönünden de benzerliği bulunduğunu öne sürmektedir. Kadı Abdülcebbâr, meseleyi hüsün-kubuh konusuyla irtibatlandırmaktadır. Mu‘tezile ve İslamiyet dışındaki diğer din mensuplarının ma‘bûdlarına sadece hasen/hüsün olan fiilleri izâfe ettiklerini delillendirmeye çalışmaktadır. Kadı Abdülcebbâr, Mecûsî-Eş‘arî benzerliğine dâir rasyonel olmayan, sübjektif bazı deliller de öne sürmektedir.
Estilos ABNT, Harvard, Vancouver, APA, etc.

Teses / dissertações sobre o assunto "Le qadarisme"

1

Amar, Mourtala. "Le politique et le théologique aux premiers temps de l'islam (656-750 E.C.) : la querelle qui opposait la Murğiʾa et la Qadariyya sur le libre arbitre et la prédestination divine". Electronic Thesis or Diss., Paris, EHESS, 2024. http://www.theses.fr/2024EHES0038.

Texto completo da fonte
Resumo:
Cette thèse étudie la querelle qui opposa deux factions théologico-politiques musulmanes,à savoir la Murǧiʾa et la Qadariyya, sur les questions du libre-arbitre et de la prédestination divine. Les qadarites soutenaient que l’homme est le seul responsable de ses actes ; pour eux,quiconque, y compris le calife, commet un péché capital perd automatiquement sa foi. Par conséquent, il doit soit repentir soit être exécuté. Les murǧi’ites, quant à eux, défendaient l’idéeque les actions des individus devaient être renvoyées au jugement de Dieu, seul capable de juger les secrets des hommes. Pour ce courant, la foi n’est aucunement liée au comportement, étant donné que les actes de l’homme sont dictés par Dieu de toute éternité, selon la thèse de la prédestination divine. Cette position a poussé certains savants de l’époque médiévale ainsi que certains chercheurs modernes à affirmer que les murǧiʾites soutenaient les califes umayyades. Selon ces chercheurs, l’argument des murǧiʾites était que la légitimité des califes umayyades, dont le pouvoir relevait du décret divin, ne devait pas être mise en doute et donc que l’obéissance absolue leur était due, sous peine pour les contestataires, d’aller à l’encontre de la prédestination divine.Ce travail tente de comprendre si les théologiens se sont mêlés de politique au nom d’un rapport intrinsèque avec le théologique, ou si les politiques ont eu recours au religieux pour légitimer leur pouvoir. Pour ce faire, nous avons réévalué les principes de la doctrine murǧiʾite enétudiant ses différentes branches, afin de déterminer le type de rapport que chacune d’ellesentretenait avec les califes Umayyades. En effet, les différentes révoltes menées par lesmurğiʾites contre la dynastie contredisent l’idée d’une alliance entre les deux parties. En outrel’implication dans cette querelle théologique des musulmans non-arabes, appelés mawālī, et soutenus par les murğiʾites, pour réclamer l’égalité politique et sociale mérite d’être analysée.C’est pour cette raison que nous tentons de comprendre pourquoi et comment les revendications sociales et politiques des mawālī se sont finement entremêlées aux débats et aux questions théologiques de l’époque. L’analyse du statut et de la notion de Ḫalīfat Allāh (calife de Dieu) est primordiale, carelle permet de comprendre si les Umayyades se référaient au terme Ḫalīfa mentionné dans le Coran parce qu’ils considéraient leur pouvoir comme sacré ou pas. Les Umayyades ont-ilsexploité des questions théologiques à des fins politiques pour légitimer leur pouvoir ? Commentla dimension religieuse a-t-elle justifié leurs actions politiques, et inversement comment leurs choix politiques ont-ils dicté leurs options religieuses ? En fin, le recours des souverains umayyades au religieux a-t-il entravé le développement d’une réflexion politique rationnelle ?Pour répondre à ces questions, nous avons utilisé des sources très peu utilisées jusqu’àprésent par les chercheurs travaillant sur cette époque ancienne, à savoir la poésie arabe et les correspondances épistolaires entre les savants et les califes umayyades. Le recours à la poésie et à la prose arabe est nécessaire, car il permet de confirmer ou d’infirmer les informations données par les historiographes musulmans dont les ouvrages sont postérieurs à l’époque considérée
This PhD dissertation studies the quarrel between two Muslim theological-politicalfactions, namely the Murǧiʾa and the Qadariyya, over the issues of free will and divinepredestination. The Qadarites held that man is solely responsible for his actions; for them,anyone, including the caliph, who committed a cardinal sin automatically was loosing his faith.Consequently, he must either repent or be executed. The murǧiʾites, for their part, defended theidea that the actions of individuals should be referred to the judgment of God, who, the only Onecapable of judging the secrets of men. For this school of thought, faith is in no way linked tobehaviour, given that man's actions are dictated by God from all eternity, according to the thesisof divine predestination. This position prompted some medieval scholars, as well as somemodern researchers, to assert that the murǧiʾites supported the Ummayyad caliphs. According tothese scholars, the murǧiʾites' argument was that the legitimacy of the Umayyad caliphs, whosepower came under divine decree, should not be questioned and therefore absolute obedience wasdue to them, by going against divine predestination.This work attempts to understand whether theologians got involved in politics in the nameof an intrinsic relationship with the theological, or whether politicians have resorted to thereligious to legitimize their power. To do this, we have re-evaluated the principles of murǧiʾitedoctrine by studying its various branches, in order to determine the type of relationship each ofthem maintained with the Umayyad caliphs. In facts, the various revolts led by the murğiʾitesagainst the ruling dynasty contradict the idea of an alliance between the two parties. Furthermore,the involvement of non-Arab Muslims, known as mawālī, in this theological quarrel, with thesupported of the murğiʾites, requesting political and social equality deserves to be analyzed. Forthis reason, we attempt to understand why and how the social and political demands of themawālī were finely intertwined with the theological debates and issues of that time.Analysis of the status and notion of Ḫalīfat Allāh (caliph of God) is essential, as it helpsus understand whether the Umayyads referred to the term Ḫalīfa mentioned in the Qur'an becausethey considered their power sacred or not. Did the Umayyads exploit theological issues forpolitical ends to legitimize their power? How did the religious dimension justify political actions,6and how the political decisions oriented the religious dogma? Did the Umayyads’ recourse toreligion hinder the development of rational political thought?To answer these questions, we have used sources rarely used until now by researchersworking on this ancient period, namely Arabic poetry and epistolary correspondence betweenscholars and the Umayyad caliphs. The use of Arabic poetry and prose is necessary, as it enablesus to confirm or refute the information given by Muslim historiographers whose works post-datethe period under consideration
Estilos ABNT, Harvard, Vancouver, APA, etc.

Capítulos de livros sobre o assunto "Le qadarisme"

1

Amin, Hussein Ahmad. "Political and Social Roots of Islamic Sects". In The Sorrowful Muslim's Guide, traduzido por Yasmin Amin e Nesrin Amin, 145–58. Edinburgh University Press, 2018. http://dx.doi.org/10.3366/edinburgh/9781474437073.003.0007.

Texto completo da fonte
Resumo:
This chapter introduces several ideological groups and sects within Islam such as the Khawarij, Shi’ites, Qadaris, Mu’tazilites, Zaydis and Druz and discusses the reasons for their emergence and their relationship with core Islamic values and teachings.
Estilos ABNT, Harvard, Vancouver, APA, etc.
Oferecemos descontos em todos os planos premium para autores cujas obras estão incluídas em seleções literárias temáticas. Contate-nos para obter um código promocional único!

Vá para a bibliografia