Siga este link para ver outros tipos de publicações sobre o tema: Gemi inşa.

Artigos de revistas sobre o tema "Gemi inşa"

Crie uma referência precisa em APA, MLA, Chicago, Harvard, e outros estilos

Selecione um tipo de fonte:

Veja os 50 melhores artigos de revistas para estudos sobre o assunto "Gemi inşa".

Ao lado de cada fonte na lista de referências, há um botão "Adicionar à bibliografia". Clique e geraremos automaticamente a citação bibliográfica do trabalho escolhido no estilo de citação de que você precisa: APA, MLA, Harvard, Chicago, Vancouver, etc.

Você também pode baixar o texto completo da publicação científica em formato .pdf e ler o resumo do trabalho online se estiver presente nos metadados.

Veja os artigos de revistas das mais diversas áreas científicas e compile uma bibliografia correta.

1

İRAK, GÜLAY, e METİN SABAN. "SÜRECE DAYALI FAALİYET TABANLI MALİYETLEME YÖNTEMİ İLE GENEL ÜRETİM GİDERLERİNİN ÜRÜNLERE DAĞITIMI: GEMİ İNŞA PROJELERİNDE BİR UYGULAMA". Business & Management Studies: An International Journal 6, n.º 3 (29 de novembro de 2018): 604–18. http://dx.doi.org/10.15295/bmij.v6i3.327.

Texto completo da fonte
Resumo:
Günümüzde genel ekonomik durumdaki istikrarsızlık ile artan rekabet ortamı gibi dışsal faktörler işletmelerin kalite, maliyet ve zaman hedeflerini aynı anda ve en etkin şekilde gerçekleştirmelerini zorunlu kılmaktadır. Bu rekabet ortamında faaliyet gösteren tersane işletmeleri ise beklenilen kaliteden ödün vermeden gemi inşa maliyetlerini en doğru şekilde hesaplayıp, siparişlerini zamanında teslim ederek varlığını devam ettirmeye çalışmaktadır. Gemi inşa maliyetlerinin hesaplanmasında doğru maliyet bilgisine ulaşabilmek için modern maliyet hesaplama yöntemleri kullanılabilmektedir. Bu yöntemlerden biri olan Sürece Dayalı Faaliyet Tabanlı Maliyetleme yöntemi, geleneksel Faaliyet Tabanlı Maliyetleme (FTM) yöntemine bir alternatif olarak geliştirilen ve FTM sisteminde meydana gelen problemleri çözme konusunda başarılı olan yeni bir yaklaşımdır. Bu çalışmanın amacı, gemi inşa proje maliyetlerinin hesaplanmasında Genel Üretim Giderlerinin ürünlere dağıtımında Sürece Dayalı FTM yönteminin uygulanabilirliğini araştırmaktır. Bu kapsamda çalışmada, daha önce FTM yöntemi ile hesaplanmış olan gemi inşa proje maliyetleri, Sürece Dayalı FTM yöntemi ile yeniden hesaplanarak her iki yöntemde Genel Üretim Giderlerinin ürünlere dağıtım sonuçlarının karşılaştırılması yapılmıştır. Sürece Dayalı FTM yönteminin uygulanması ile atıl kapasite maliyetlerinin gemi inşa proje maliyetlerine dahil edilmeyerek daha doğru ve gerçekçi maliyetlerin hesaplanabileceği ortaya konulmuştur.
Estilos ABNT, Harvard, Vancouver, APA, etc.
2

ŞİMŞEK, Fatma. "Taşra Tersanelerinde Gemi Yapımı ve Mütesellimlerin Gemi İnşa Faaliyetleri (XVIII. Yüzyıl)". Mediterranean Journal of Humanities 9, n.º 2 (31 de dezembro de 2019): 456–73. http://dx.doi.org/10.13114/mjh.2019.502.

Texto completo da fonte
Estilos ABNT, Harvard, Vancouver, APA, etc.
3

Yılmaz, Mevlüt, e Süleyman İlhan. "GEMİ İNŞA SEKTÖRÜ ÇALIŞANLARININ GÜVENCESİZ /GEÇİCİ ÇALIŞMAYA BAKIŞLARI". Hak İş Uluslararası Emek ve Toplum Dergisi 7, n.º 18 (31 de agosto de 2018): 2. http://dx.doi.org/10.31199/hakisderg.443755.

Texto completo da fonte
Estilos ABNT, Harvard, Vancouver, APA, etc.
4

Şi̇mşek, Fatma. "19. Yüzyılın İkinci Yarısında Cezayir-i Bahr-i Sefid Vilayetinde Kaçak Gemi Yapımı". Belleten 83, n.º 296 (1 de abril de 2019): 201–28. http://dx.doi.org/10.37879/belleten.2019.201.

Texto completo da fonte
Resumo:
Osmanlı Devleti, askeri ve güvenlik gibi gerekçelerle özellikle Akdeniz'in kıyı ve adalarındaki Rum nüfusun tecrübesinden yararlanarak bölgede bazı yeni tersaneler inşa etti veya var olanları geliştirdi. Bunu yaparken devletin iyi işleyen organizasyonu; uzmanlaşmış çeşitli iş kollarının ve farklı malzemelerin teminini ayrıca tüm bunların belirli merkezlerde toplanmasını mümkün kıldı. Dönemin önemli denizci devletlerinde olduğu gibi bir taraftan devletin sıkı denetimi altında ana bir tersane (İstanbul'daki Tersane-i Amire), diğer tarafta kıyı ve adalara yayılmış ve devlet denetiminin kısmen zayıf olduğu küçük ölçekli tersaneler ile Osmanlı Devleti, donanma ve denizcilik faaliyetlerini yürütmekteydi. İhtiyaç durumunda donanma-i hümayun için yapılacak gemilere gerekli marangoz ve burgucular Sakız, İstanköy, Rodos, Kaşot ve Meyis gibi adalardan sağlanmaktaydı. Ancak Yunan bağımsızlık savaşı sonrasında idari kontrolün zayıfl amasıyla birlikte bu gemicilik merkezleri, Osmanlı devleti için riskli bir durum arz etmeye başlamıştı. Çünkü Osmanlı egemenliğindeki ada ve kıyı bölgelerinden hem ham madde hem de insan gücü, başta Syros adası olmak üzere Akdeniz'de Yunan gemi yapım merkezlerine kayarak Yunan gemiciliğinin gelişimine önemli katkılarda bulunmaktaydı. Yaşanan bu sorunun diğer yönleri ise Osmanlı egemenliğindeki adaların güvenliklerinin sağlanması, adalar ve anakara arasında kaçakcılık faaliyetlerinin önlenmesi, kaçak gemi yapımından dolayı miri ormanların zarar görmesinin önüne geçilmesi ve tabii ki vergi kayıplarının engellenmesi idi. Bu nedenlerle merkezi otorite tarafından bir takım tedbirler alınmaya ve düzenlemeler yapılmaya çalışıldı. Çalışma esasen Osmanlı Devleti'nin asla onaylamadığı önemli Yunan gemi inşa merkezlerine (bu merkezlerin büyük bir kısmı yine Yunan egemenliğinde olan adalardı) yönelik yasal olmayan bu ticaret üzerinde şekillenmiştir. Bununla birlikte kaçak gemi yapımının nedenleri ve sonuçları dönemin değişen siyasi-ticari ve teknoloji çerçevesinde değerlendirilmeye çalışılacaktır. Buna karşın Osmanlı Devleti'nin kaçak inşa faaliyetlerini engellemek adına yaptığı düzenlemelere ve aldığı tedbirlere değinilerek bu tedbirlerin-düzenlemelerin adaların iktisadi ve sosyal yapılarını ne şekilde etkiledikleri üzerinde durulacaktır.
Estilos ABNT, Harvard, Vancouver, APA, etc.
5

ÜNAL, Oytun. "GEMİ İNŞA SEKTÖRÜNÜN TÜRK DENİZ TİCARETİNİN ETKİNLİK VE VERİMLİLİĞİNİN ARTTIRILMASINA ETKİSİ". Journal of Academic Social Sciences 117, n.º 117 (2021): 173–90. http://dx.doi.org/10.29228/asos.50605.

Texto completo da fonte
Estilos ABNT, Harvard, Vancouver, APA, etc.
6

GÖKÇE, Evren. "1095-1 NUMARALI ŞER’İYYE SİCİLİNE GÖRE XIX. YÜZYILIN BAŞLARINDA KEMER-EDREMİD KAZASININ İDARİ YAPISI". Süleyman Demirel Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, n.º 47 (31 de dezembro de 2023): 48–64. http://dx.doi.org/10.61904/sbe.1293851.

Texto completo da fonte
Resumo:
Batı Anadolu bölgesindeki Edremit körfezinde yer alan ve günümüzde Burhaniye ismini taşıyan Kemer- Edremid, Karesi sancağına bağlı kazalardan birisidir. Sancağın diğer kazaları gibi devlet tarafından yapılan resmi talepleri karşılayan Kemer-Edremid bu doğrultuda zeytinyağı ve palamut gibi ürünleri İstanbul’a göndermektedir. Bunların yanı sıra kaza donanma bünyesinde inşa edilecek gemiler için kereste hazırlamakta, uzman personel ve kalifiye eleman tedarik etmektedir. Kazada aynı zamanda bir gemi inşa tezgahı bulunmaktadır. XIX. yüzyılın ilk yarısı içindeki yıllarda kayıt edilen 1095-1 no’lu Burhaniye Şer’îye Sicili yönetim, ekonomi, askerlik, denizcilik ve diğer konularla ilgili belgelere sahiptir. Günümüzde Osmanlı şehirlerinin içinde bulunduğu durum çeşitli araştırmalara konu olmaktadır. Bu çalışmada söz konusu sicildeki belgelerden hareketle XIX. yüzyılın başlarında bir Osmanlı kıyı kasabası olan Kemer-Edremid’in idari yapısı ele alınmıştır.
Estilos ABNT, Harvard, Vancouver, APA, etc.
7

Duramaz, Selim. "Gemi İnşa Sanayi’nin Gelişiminde Eximbank Kredileri: Çin ve Türkiye’ye Yönelik Bir Karşılaştırma". Maliye Finans Yazıları 1, n.º 109 (1 de abril de 2018): 145–64. http://dx.doi.org/10.33203/mfy.380856.

Texto completo da fonte
Estilos ABNT, Harvard, Vancouver, APA, etc.
8

TATAR, Veysel. "GEMİ İNŞA SEKTÖRÜNDE ERGONOMİK RİSK ANALİZ YÖNTEMLERİNİN UYGULAMASI VE YÖNTEM SONUÇLARININ KARŞILAŞTIRILMASI". Journal of Academic Social Sciences 92, n.º 92 (1 de janeiro de 2019): 308–23. http://dx.doi.org/10.16992/asos.14983.

Texto completo da fonte
Estilos ABNT, Harvard, Vancouver, APA, etc.
9

Nam, Dilek, e Selçuk Nam. "İş Kazalarının Önlenmesinde Güvenli Davranışın Rolü: Gemi İnşa Sanayi Üzerine Bir Durum Çalışması". International Journal of Innovative Approaches in Social Sciences 5, n.º 1 (6 de setembro de 2021): 1–14. http://dx.doi.org/10.29329/ijiasos.2021.368.1.

Texto completo da fonte
Estilos ABNT, Harvard, Vancouver, APA, etc.
10

SEKBAN, Dursun Murat. "EŞ KANALLI AÇISAL PRESLEME (EKAP) UYGULANAN GEMİ İNŞA ÇELİĞİNİN İÇYAPI VE MEKANİK ÖZELLİKLERİNİN İNCELENMESİ". Mühendislik Bilimleri ve Tasarım Dergisi 8, n.º 1 (20 de março de 2020): 240–51. http://dx.doi.org/10.21923/jesd.570536.

Texto completo da fonte
Estilos ABNT, Harvard, Vancouver, APA, etc.
11

AKKAŞ, Mehmet, e Osman ÇULHA. "Sıcak Haddelenmiş Düşük Karbonlu Gemi İnşa Çeliklerinin Farklı Ortamlarda Soğutulmasının Mekanik Özelliklerin Değişimine Tesirinin İncelenmesi". El-Cezeri Fen ve Mühendislik Dergisi 5, n.º 3 (30 de setembro de 2018): 862–74. http://dx.doi.org/10.31202/ecjse.435251.

Texto completo da fonte
Estilos ABNT, Harvard, Vancouver, APA, etc.
12

SEKBAN, Dursun Murat, e Resul KILICASLAN. "Tozaltı Ve Gazaltı Kaynak Yöntemleri İle Birleştirilen Gemi İnşa Çeliğinin Kaynak Bölgesinin Mekanik Özelliklerinin İncelenmesi". Karadeniz Fen Bilimleri Dergisi 13, n.º 3 (15 de setembro de 2023): 1107–16. http://dx.doi.org/10.31466/kfbd.1295655.

Texto completo da fonte
Resumo:
Merchant ships are generally built by joining steels with various welding methods. When the welding methods used in shipyards are examined, it is seen that gas metal arc welding (GMAW), submerged arc welding (SAW), covered electrode arc welding and tungsten inert gas (TIG) welding come to the fore. In the assembly of ship hull sheets, GMAW and SAW are generally preferred. In this sense, it is extremely important to characterize the mechanical properties of the weld zone after welding of the shipbuilding steel joined by these two welding methods. When the studies examined, although there are few studies on the joining with GMAW and SAW of shipbuilding steels, no study has been found on the comparative examination of these two welding methods. In this context, within the scope of the study, 3701 shipbuilding steel, which is used extensively in shipbuilding, was joined with SAW and GMAW methods and the hardness, tensile, impact and bending properties of the welding zone were examined comparatively. In consequence of the tests, it was determined that higher mechanical properties were obtained than the base metal in both welding methods. Also, it was found that the welding zone of the shipbuilding steel joint by the SAW method had relatively better mechanical qualities.
Estilos ABNT, Harvard, Vancouver, APA, etc.
13

CANER AKIN, Güfte, Özge EREN, Hasan Volkan ORAL e Hasan Alpay HEPERKAN. "YENİ BİR RİSK DEĞERLENDİRME YÖNTEMİ İLE TERSANE İŞLETMELERİNİN SINIFLANDIRILMASI". Business & Management Studies: An International Journal 8, n.º 1 (25 de março de 2020): 232–54. http://dx.doi.org/10.15295/bmij.v8i1.1349.

Texto completo da fonte
Resumo:
Gemi inşa sektörü karmaşık yapısı ile yüksek alanlarda çalışma, tehlikeli kimyasallar kullanımı gibi özelliklerinden dolayı iş sağlığı ve güvenliği açısından önemli riskler barındırmaktadır. Ülkemizdeki risk analiz yöntemlerinin genellikle uzman görüşlerine dayanması nedeniyle aynı konuda farklı sonuçlar ortaya çıkabilmektedir. Bu nedenle tersaneler için gerçekçi ve tutarlı bir risk analiz yöntemine ihtiyaç vardır. Yapılan bu çalışma ile tersanelerin iş sağlığı ve güvenliği risk analizinde kullanmak maksadıyla Çok Kriterli Karar Verme (ÇKKV) yöntemi dikkate alınarak bir analiz yöntemi oluşturulmuştur. Çalışmada Analitik Hiyerarşi Süreci (AHP) katsayıları L-Tipi (5x5) Risk Değerlendirme Matrisi’ne (RADM) dahil edilmiştir. Çalışma sonucunda tersanelerin risk analizi için mevcut her bir tehlikenin riskini ve genel risk seviyesi ortaya koyacak gerçekçi bir yöntem geliştirilmiştir. Böylece tersaneler arasında karşılaştırma ve sıralama yapılabilmesine imkân tanınmıştır.
Estilos ABNT, Harvard, Vancouver, APA, etc.
14

Göktepe, Kaya. "Osmanlı Devleti’nde Mahkûmların İmar ve İnşa Faaliyetlerinde İstihdamı (1840-1920)". Belleten 87, n.º 310 (1 de dezembro de 2023): 919–58. http://dx.doi.org/10.37879/belleten.2023.919.

Texto completo da fonte
Resumo:
Osmanlı Devleti’nde yenileşme süreci çeşitli alanlarda değişim ve dönüşüme sahne olmuş ve bu alanlardan birisini de sosyoekonomik hayat oluşturmuştur. Osmanlı sosyoekonomik hayatında yaşanan değişim ve dönüşüm süreciyle birlikte modern fiziki mekânlara ihtiyaç artmış ve bu durum, devletin alt ve üst yapı yatırımlarına daha fazla önem vermesini sağlamıştır. Tanzimat ve sonrasında ülkenin imar ve inşası bu gelişmelerle önem kazanmış olsa da ihtiyaca cevap verebilecek düzeyde iş gücü temininde zorluklar yaşanmıştır. Bunun sonucunda ihtiyaç duyuldukça geçmişten beri başvurulan alternatif iş gücü kaynakları önemli hâle gelmiş ve mahkûmlar da bu kaynaklar içerisinde yer almıştır. Osmanlı Devleti’nde mahkûm emeğine ilk olarak, XVI. yüzyılın ortalarında donanmada kürekçi adı altında başvurulmuş, ancak zamanla gemi teknolojisinin değişimi mahkûm emeği ihtiyacını azalttığı için mahkûmların iş gücü piyasasındaki rolü giderek düşmüştür. Osmanlı iş gücü piyasasında mahkûmların tekrar önem kazanması Tanzimat Dönemi’yle gerçekleşmiş ve bunun arka planında da özellikle hukuki ve iktisadi faktörler belirleyici olmuştur. Bu kapsamda dönem içerisinde yeni ceza kanunlarında kürek ve pranga cezasının ayrıntılı şekilde yer bulması, kürek ve pranga cezasına hükmedilenlerin sayısını arttırmıştır. Diğer taraftan bu dönemde devletin içinde bulunduğu olumsuz mali koşullar ve acil iş gücü ihtiyacı ise kürek ve pranga mahkûmlarının niteliksiz iş gücü ihtiyacının en fazla hissedildiği alanlardan birisi olan imar ve inşa faaliyetlerinde istihdam edilmesini olanaklı hâle getirmiştir. İhtiyaç hasıl oldukça başvurulan bu uygulama, daha sonra II. Meşrutiyet Dönemi’nde “serseri” olarak ifade edilen mahkûmları da içine alacak şekilde genişlemiştir. Nihayetinde bu tür gelişmeler ise imar ve inşa faaliyetlerinde mahkûm emeğinin daha da yaygınlaşmasını sağlamıştır.
Estilos ABNT, Harvard, Vancouver, APA, etc.
15

Saya, Mehmet. "Deniz Ulaştırma Sektörünü Kalkındırmak İçin Kurulan Bir Kamu İktisadi Teşebbüsü: Denizcilik Bankası Türk Anonim Ortaklığı". Journal of Applied And Theoretical Social Sciences 4, n.º 2 (27 de junho de 2022): 193–213. http://dx.doi.org/10.37241/jatss.2022.62.

Texto completo da fonte
Resumo:
1844 yılında Hazine-i Hassa Vapurları İdaresi’nin kurulmasıyla temeli atılan Denizcilik Bankası Türk Anonim Ortaklığı, Demokrat Parti döneminde milli iktisat, milli savunma, sosyal zorunluluk bakımından gerekli olduğu ve deniz ulaştırma sektörünü kalkındırma düşüncesiyle 1951 yılında 5842 sayılı kanunla kurulmuştur. Deniz ulaştırmasını ilgilendiren her türlü bankacılık işlemleri yapmanın yanında özellikle gemi inşa, tamir, satın alma, deniz işletmeciliği yapan gerçek ve tüzel kişilere her türlü kolaylığı sağlamakla yetkilendirilerek 1952 yılında faaliyetlerine başlamıştır. Deniz ulaştırmasının geliştirilmesine yönelik bankacılık destekli bir organizasyon olduğu için hem Türkiye’nin iktisadi tarihi hem de deniz ticaret tarihi açısından önem arz eden bir konu olmuştur. Bundan dolayı bu çalışma, Denizcilik Bankası Türk Anonim Ortaklığı’nın kuruluşuna odaklanmıştır. Çalışmanın amacı, adı geçen kurumun arşivinden elde edilen birincil kaynakların yanında ikincil kaynak olarak ulaşılan dökümanların analizini betimleyici bir yöntemle yaparak bu kurumun kuruluş serüvenini incelemektir.
Estilos ABNT, Harvard, Vancouver, APA, etc.
16

KÖSE, İsmail. "Doğu Akdeniz’de Soğuk Savaş Dönemi Sovyet Faaliyetleri: Pyadyy Eskadra [Beşinci Filo] ve Türk Boğazları". Gazi Akademik Bakış 16, n.º 31 (11 de dezembro de 2022): 59–80. http://dx.doi.org/10.19060/gav.1217252.

Texto completo da fonte
Resumo:
Denizlerde hâkimiyet kurulmadan hegemon güç olunamayacağı tarihsel olgularla sabittir. Sovyet idarecileri bu durumun farkında olarak Soğuk Savaş’ın ilk yıllarından itibaren dünya denizlerinde ve özellikle yaşam alanı olarak kabul edilen Doğu Akdeniz’de Batı Bloku ile rekabet etmeye çalışmışlardır. Sovyet sisteminden kaynaklanan sorunların da etkisiyle uzun süre ABD liderliğindeki Batı Bloku’na karşı yarışta geri kalınması nedeniyle birkaç kez oluşturulan gemi inşa programlarıyla söz konusu açığın kapatılabilmesi için projeler geliştirilmiştir. Türk Boğazları’nda Montrö Sözleşmesi ile kurumsallaştırılan geçiş rejimi Sovyet Doğu Akdeniz politikasını doğrudan etkilemiş, Doğu Akdeniz’e kıyısı olan ülkelerde kurulan üslerle Montrö Sözleşmesi ile konulan kısıtlamaların aşılması yönünde bir politika takip edilmiştir. Sovyet Akdeniz filosu Pyadyy Eskadra mevcut koşullarda planlanarak Sovyet Akdeniz hegemonyasının bu yolla sağlanması amaçlanmıştır. Pyadyy Eskadra’nın faaliyete geçmesi sonrasında güney ve güneydoğu Akdeniz ülkelerindeki krizleri fırsata çeviren Sovyet Donanması bu bölgelerdeki üslerini tahkim ederek Akdeniz’deki varlığını teminat altına almıştır. Türkiye’nin Montrö’yü gerektiğinde geniş yorumlayan tutumu Sovyetlerin Akdeniz’deki organik hava kuvvetini ve deniz varlığını devam ettirebilmesine katkıda bulunmuştur. Sovyet Akdeniz gücünü oluşturan Pyadyy Eskadra’nın en önemli sorunu uzunca süre uçak gemisine sahip olunamamasıdır. Uçak gemilerinin Türk Boğazları’ndan geçişinin yasak olması Sovyetler için esaslı bir sorun olmakla birlikte, Karadeniz’deki tersanelerde inşa edilen Sovyet uçak gemilerinin çeşitli sınıflar altında tek seferliğine kuzey-güney yönünde Boğazlardan geçişine izin verilmiştir. Bu çalışmada Sovyet Akdeniz gücü Pyadyy Eskadra, Türk Boğazları geçiş rejimi ve ABD’nin Akdeniz politikası Soğuk Savaş dönemi rekabet koşullarında ele alınarak incelenecektir.
Estilos ABNT, Harvard, Vancouver, APA, etc.
17

ÖZBEY, Muhammet Talha. "Geç Dönem Ortaçağ’dan Altın Yelken Çağının Başlangıcına, Akdeniz’de Gemi İnşa Ve Dizaynına Dair Yazılı Tezler (İS. 1300-1650)". Çanakkale Araştırmaları Türk Yıllığı 17, n.º 26 (30 de abril de 2019): 255–71. http://dx.doi.org/10.17518/canakkalearastirmalari.585366.

Texto completo da fonte
Estilos ABNT, Harvard, Vancouver, APA, etc.
18

Polat, Süleyman. "Osmanlı Devleti’nde Yeteri Kadar Bilinmeyen Bir Proje: Abdurrahman Ağa’nın 1700 (H.1111) Tarihli Gemi İnşa Faaliyeti ve Bazı Değerlendirmeler". Belleten 84, n.º 300 (1 de agosto de 2020): 623–66. http://dx.doi.org/10.37879/belleten.2020.623.

Texto completo da fonte
Estilos ABNT, Harvard, Vancouver, APA, etc.
19

BİLİCİ, Z. Kenan. "FOTOĞRAFLARIN TANIKLIĞI: BİRECİK ULU CAMİİ ÜZERİNE BAZI DÜŞÜNCELER". Arış, n.º 24 (1 de junho de 2024): 38–65. http://dx.doi.org/10.32704/akmbaris.2024.191.

Texto completo da fonte
Resumo:
Fırat nehrine hâkim kalesi ve vaktiyle kenti çevrelediği anlaşılmakla birlikte zamanla büyük ölçüde ortadan kalkmış dış surları ile olduğu kadar günümüze ancak ikisi ulaşabilmiş ve mahallinde “Urfa Kapısı” (Bâb-ı Ruha) ve “Meçan Kapısı” (Vâdi-i Ceng) diye de bilinen ve kitâbelerinden Memlûk Sultanı Kayıtbay tarafından 15.yüzyılın sonlarında inşa ettirildiği anlaşılan kent kapılarıyla dikkati çeken kent, Osmanlı çağında ve 16.yüzyılda Halep ve Bağdat’ın iskelesi olarak gemi kerestesi, silâh, cephâne, barut ve ticâri emtianın depolandığı bir yerleşme olduğu gibi, başta Hindistan’dan gelen baharat ve ipek olmak üzere Uzakdoğu mallarının kervanlarla taşınarak Haleb ve Şam yoluyla Trablus, İskenderun ve Payas gibi Akdeniz limanlarına nakledildiği İpek yolu üzerindeki önemli bir kavşak noktası olma özelliğini de yüzyıllar boyunca korumuştur. Yerleşmenin kuzey-batı yönünde yükselerek Ortaçağ kentini taçlandıran tarihî kalenin güney eteklerinde ve vaktiyle Fırat nehri kıyısında yer aldığı anlaşılan Ulu Cami, kuzey-güney önünde uzanan dikdörtgen planlı bir oturum alanına yayılan ve farklı tarihlerde gerçekleştirilen tâmir, tâdil ve tevsii işlemleriyle günümüze ulaşan çeşitli yapılar topluluğunun oluşturduğu bir manzumedir. Hâlihazırda sıkışık ve düzensiz bir kentsel alanda ve etrafı üç yönden konutlarla çevrili durumdaki yapının, geçmişte Fırat nehri kenarında yer alan batı cephesinin tamamı, kenti batı sahili boyunca kateden geniş bir cadde oluşturulmak amacıyla 1970’li yılların başında doldurulmuş; bu fizikî değişiklik sırasında, anılan cephenin aslî unsurları da caddenin dolgu toprak kotunun altında bırakılmıştır. “Birecik Ulu Camii” olarak yayınlara geçen, buna karşılık Max von Oppenheim tarafından 1909 yılında yayımlanan “Inschriften aus Syrien, Mesopotamien und Kleinasien” adlı kitap için 1899 yılında çekilmiş ve “Moschee ed Tekkije el Bahrije” (Bahriye Tekkesi Camii) ibâresiyle kaydedilmiş olan yapı, farklı tarihlerde gerçekleştirildiği anlaşılan fizikî müdâhaleler dolayısıyla aslî plan ve strüktürel özelliklerini zamanla kaybetmiş; kezâ, fotoğraflarla belgelendiği 19.yüzyılın sonlarındaki görünümü de, içinde yer aldığı tarihî kentsel mekânla birlikte zaman içerisinde büyük değişikliklere uğramıştır. Buna karşılık, manzumeyi oluşturan yapılar topluluğunun hâlihazır plan ögeleri ve kimi mekânsal düzenlemeler ile 19.yüzyılın sonlarından itibaren çekilmiş fotoğraflarına bakılarak restitütif bir değerlendirme yapılabilmesi imkânı yine de bulunabilir. Strüktürel özellikleri kadar, sözkonusu fotoğraflar da, Birecik Ulu Camii’nin, bir bütün olarak, geç Osmanlı çağında gerçekleştirilen inşa faaliyetlerinin bir ürünü olduğuna tanıklık etmektedir.
Estilos ABNT, Harvard, Vancouver, APA, etc.
20

KURNAZ, Yasin. "Usfurid Emirate in The Towns of Bahrain". Marife Dini Araştırmalar Dergisi 23, n.º 2 (30 de dezembro de 2023): 593–616. http://dx.doi.org/10.33420/marife.1356804.

Texto completo da fonte
Resumo:
Bahreyn, İslâmiyet’in yayılmaya başladığı dönemlerde önem kazanmıştır. İsmi Zenc hareketi ve Karmatîlerle ön plana çıkan Bahreyn, daha sonra altı asır kadar tarihten silinmiş gibidir. Oysa burada Usfûrîler Emîrliği gibi bazı siyasi oluşumlar hayat bulmuştur. Kaynaklarda Bahreyn beldeleri olarak geçen Evâl Adası, Lahsâ ve Katîf şehirleri başta olmak üzere bölgede yaşanan siyasi hadiseler araştırılmak üzere beklemektedir. Çalışmamızın konusu olan Usfûrîler, Benî Âmir kabilesinden gelmektedir. Benî Âmir bölgeye sonradan yerleşmiş olup buradaki Karmatîlerle gerçekleştirdikleri askerî anlaşmalarla bölgede güçlenmiştir. Çevresindeki birçok kabilenin aksine Karmatîlerle olan olumlu münasebeti neredeyse hiç bozulmamıştır. Usfûrîler, Karmatîlerin Uyûnîler tarafından yıkılmasından sonra Uyûnîlerle de askerî anlaşmalar imzalamak istemiştir. Uyûnîler güçlü oldukları dönemde bu teklife mesafeli yaklaşsa da zayıflamaya başladıklarında Usfûrîlerle anlaşmaya mecbur kalmışlardır. Usfûrîlerin Uyûnîler karşısındaki bu başarısı kendi emîrliklerini kurmak için belki de en büyük adımdır. Uyûnîleri yıkmayı başaran Usfûrîler hızla genişleyerek bölgede kimi zaman tam bağımsız kimi zaman özerk olmak üzere yaklaşık 150 yıl söz sahibi olmuştur. Basra Körfezi’nden Hindistan’a uzanan deniz ticareti, çevrelerindeki siyasi gelişmelerin en önemli sebebidir. Arap denizleri ve Hint Okyanusu arasındaki ticaret yollarına hükmetmek hem Usfûrîlerin hem de çevresindeki siyasi yönetimlerin en önemli gayesi olmuştur. Denize mesafeli olan Moğollar dahi bölgede söz sahibi olmak için gemi inşa ettirmiş hatta zaman zaman Usfûrîlerin gemilerine ve tebaasına el koymuştur. Usfûrîlerin bölgede hâkim güçlerden olan Hürmüz Emîrliği, Moğollar, Memlükler başta olmak üzere diğer tüm emîrliklere ve devletlere karşı takip ettikleri politikaları, genel itibarıyla ekonomik çıkarları korumak ve hayatiyetlerini devam ettirmek olmuştur. Bunu, hac ve ticaret yollarını kontrol edebilme güçlerini çevrelerindeki siyasi yapılara karşı en büyük koz olarak kullanarak gerçekleştirmişlerdir. Ancak çevredeki siyasi oluşumların, kimi zaman doğrudan kimi zaman özerk olarak yönetimleri atında kendi varlıklarını sürdürmüşlerdir. Bunların içerisinde başta Hürmüz Emîrliği olmak üzere Salgurlular, Moğollar, Memlükler, Tayyibîlerin isimleri geçmektedir. Önce Hürmüz Emîrliği’nin yönetimi altına giren Usfûrîler yaklaşık 20 yıl bu emîrliğe bağlı olarak varlıklarını devam ettirmeyi başarmıştır. Ardından bölgede etkisini iyiden iyiye hissettiren Moğollarla temasta olan Usfûrîler, Moğollara karşı güvensizliklerinden dolayı Memlüklerle iyi ilişkiler kurmuşlardır. Dostane ilişkiler Memlüklü Sultanı Baybars’ın vefatından sonra bozulmuştur. İlerleyen dönemlerde Memlükler bölgedeki ticaretlerinin tehlikeye girdiğini görünce aralarında Usfûrîlerin de olduğu bölge yönetimlerine iyi niyet mektubu göndermiştir. Böylece Usfûrîlerle Memlüklerin arası yeniden düzelmiştir. Usfûrîler bir yandan Moğollarla aralarında düşmanlık olan Memlüklü Sultanı Baybars’la iyi geçinirken diğer yandan da sınırları Yemen’e kadar dayanan Zafâr’daki Habûzîlerle dostane ilişkiler kurmuştur. Ancak kendi aralarındaki çekişmeler Tayyibîlerin Bahreyn adalarını, Lahsâ ve Katîf’i ele geçirmelerine neden olmuştur. 7/13. asrın başlarında bölgede hâkimiyetini arttıran Tayyibîler, Usfûrî Emîrliği’ni bir süre yönetimleri altına almış ve onlarla yaptıkları anlaşmalar gereği belli ödemeler karşılığında ihtiyaç duydukları anlarda Usfûrîleri askerî alanda kullanmışlardır. Körfez’deki deniz ticareti gelirlerini Tayyibîlere bırakan Usfûrîler bir süre daha hayatiyetlerini korumuştur. Usfûrî idarecilerin uyumlu çalışması ilerleyen yıllarda yerini çatışmalara bırakmıştır. Usfûrî ailesinde yönetimi ele geçirmek isteyen bireylerin iktidar hırslarının, dış güçlerden yardım talep edecek düzeye gelmesi emîrliğin yıkılışını hızlandırmıştır. Usfûrîler Emîrliği’nin Bahreyn’deki iktidarını araştırdığımız çalışmamızda konu hakkındaki bilgilerin sınırlı olması ve var olan bilgilerin kaynaklarda dağınık hâlde bulunması en zorlandığımız kısımdır. Çalışmamız Usfûrîler Emîrliği’nin siyasi tarihine ışık tutmayı 7-8/13-14. asırlar arasında Bahreyn beldelerindeki kapalılığı nispeten gidermeyi ve daha kapsamlı yapılacak sonraki çalışmaların önünü açmayı hedeflemiştir.
Estilos ABNT, Harvard, Vancouver, APA, etc.
21

GÖKÇE, Evren. "Kemer-Edremid (Burhaniye) Kazâsı ve Osmanlı Donanmasına Yaptığı Katkılar: Malzeme, Personel ve Gemi İnşâ Tezgâhı". Adnan Menderes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi 2, n.º 1 (1 de fevereiro de 2015): 61–86. http://dx.doi.org/10.30803/adusobed.188841.

Texto completo da fonte
Estilos ABNT, Harvard, Vancouver, APA, etc.
22

Rieuwpassa, Risye Yulika. "Resensi Buku: Teologi Ina: Terlahir dari Rahim Maluku". GEMA TEOLOGIKA: Jurnal Teologi Kontekstual dan Filsafat Keilahian 7, n.º 2 (25 de outubro de 2022): 255. http://dx.doi.org/10.21460/gema.2022.72.909.

Texto completo da fonte
Estilos ABNT, Harvard, Vancouver, APA, etc.
23

Carvalho, Camila Gonçalves Monteiro, Maria Izabel Florindo Guedes, Iara de Lima Baia, Sérgio Marcelo Rodríguez Málaga e Tatiane Rodrigues de Oliveira. "Detecção de Salmonella spp por meio da reação em cadeia da polimerase (PCR) em ovos comercializados em Fortaleza, Ceará". Nutrivisa Revista de Nutrição e Vigilância em Saúde 2, n.º 3 (25 de outubro de 2022): 113–18. http://dx.doi.org/10.59171/nutrivisa-2015v2e9104.

Texto completo da fonte
Resumo:
O ovo é um alimento econômico e de alto valor nutritivo que faz parte do hábito alimentar do povo brasileiro. Entretanto, é um dos principais agentes causadores de salmonelose, enfermidade provocada por bactérias do gênero Salmonella, pertencentes à família Enterobacteriaceae, sendo conhecidos mais de 2.500 sorotipos, dos quais 80 a 90 têm importância para a saúde de animais e seres humanos. Diante dessa problemática, o presente trabalho teve como objetivo avaliar o nível de contaminação por Salmonella spp. em ovos de galinha e codorna (casca e gema) comercializados em Fortaleza/CE, por meio da técnica de PCR. Foram analisadas amostras de casca e gema de 36 ovos dos tipos branco, vermelho e codorna por reação em cadeia da polimerase (PCR), utilizando oligonucleotídeos específicos que conseguem amplificar um fragmento de 284 pares de bases (bp) do gene invA de Salmonella thyfimurium. Os resultados mostram que 2,6% da parte interna dos ovos e 5,3% da casca foram positivos para salmonela. Na comparação entre os diferentes tipos de ovos, das 18 amostras de ovos brancos, 11,1% apresentaram positividade na casca para Salmonella; das 14 de ovos de codorna, cerca de 7,1% das gemas apresentavam-se positivas e os ovos vermelhos apresentaram ausência de contaminação. Conclui-se que a técnica de PCR foi eficiente para demonstrar que ovos de galinha e codorna comercializados na cidade de Fortaleza-CE apresentaram contaminação por salmonela.
Estilos ABNT, Harvard, Vancouver, APA, etc.
24

Carvalho, Camila Gonçalves Monteiro, Maria Izabel Florindo Guedes, Iara de Lima Baia, Sérgio Marcelo Rodríguez Málaga e Tatiane Rodrigues de Oliveira. "Detection of Salmonella spp through polymerase chain reaction (PCR) on eggs commercialized in Fortaleza, Ceará". Nutrivisa: Revista de Nutrição e Vigilância em Saúde 2 (13 de março de 2016): 113–18. http://dx.doi.org/10.17648/nutrivisa-vol-2-num-3-d.

Texto completo da fonte
Resumo:
O ovo é um alimento econômico e de alto valor nutritivo que faz parte do hábito alimentar do povo brasileiro. Entretanto, é um dos principais agentes causadores de salmonelose, enfermidade provocada por bactérias do gênero Salmonella, pertencentes à família Enterobacteriaceae, sendo conhecidos mais de 2.500 sorotipos, dos quais 80 a 90 têm importância para a saúde de animais e seres humanos. Diante dessa problemática, o presente trabalho teve como objetivo avaliar o nível de contaminação por Salmonella spp. em ovos de galinha e codorna (casca e gema) comercializados em Fortaleza/CE, por meio da técnica de PCR. Foram analisadas amostras de casca e gema de 36 ovos dos tipos branco, vermelho e codorna por reação em cadeia da polimerase (PCR), utilizando oligonucleotídeos específicos que conseguem amplificar um fragmento de 284 pares de bases (bp) do gene invA de Salmonella thyfimurium. Os resultados mostram que 2,6% da parte interna dos ovos e 5,3% da casca foram positivos para salmonela. Na comparação entre os diferentes tipos de ovos, das 18 amostras de ovos brancos, 11,1% apresentaram positividade na casca para Salmonella; das 14 de ovos de codorna, cerca de 7,1% das gemas apresentavam-se positivas e os ovos vermelhos apresentaram ausência de contaminação. Conclui-se que a técnica de PCR foi eficiente para demonstrar que ovos de galinha e codorna comercializados na cidade de Fortaleza-CE apresentaram contaminação por salmonela. Notificação: apoio financeiro CAPES e CNPq.
Estilos ABNT, Harvard, Vancouver, APA, etc.
25

Sarapulov, Alexey V., Serganova Inna, Ryan Bucktrout, Yusuke Isshiki, Anthony Santella, Marc-Anthony Rodriguez, Sanjukta Chakraborty et al. "Abstract PO-040: Mechanisms of action of immune checkpoint blockade therapy in EZH2/Bcl2-mutant B-cell lymphomas". Blood Cancer Discovery 5, n.º 3_Supplement (19 de junho de 2024): PO—040—PO—040. http://dx.doi.org/10.1158/2643-3249.lymphoma24-po-040.

Texto completo da fonte
Resumo:
Abstract Background Diffuse large B cell lymphoma (DLBCL) is the most frequent subtype of non-Hodgkin lymphomas (B-NHLs). B-NHLs respond poorly to currently available immune checkpoint blockade (ICB) therapies, such as anti-PD-1 or anti-CTLA-4 + anti-PD-1 combination and the reason for this is unknown. New genetic classifications of DLBCL have been recently proposed, providing rationale for studying ICB resistance mechanisms according to these novel molecular DLBCL subtypes. Methods Genetic aberration involving Bcl2 and EZH2 are commonly found in follicular lymphoma (FL) and DLBCL in patients. Here, we used mouse models of EZH2/Bcl2-mutant (EZB) lymphoma, constitutively expressing Bcl-2 and EZH2Y641F mutation in germinal center B (GCB) cells (Cg1-Cre; Rosa26LSL.BCL2.IRES.GFP; EZH2Y641F), including a genetically engineered mouse model (GEMM) which spontaneously develops diseases resembling FL and wild type mice transplanted with a GEMM-derived EZB cell line resembling DLBCL lymphoma. Mice were treated with ICB therapy alone or in combination with the EZH2 inhibitor, tazemetostat (TAZ). Immune and lymphoma cells from spleens and lymph nodes were analyzed by flow cytometry and immunofluorescence staining of tissue sections. These parameters were correlated with tumor progression by bioluminescence imaging, MRI, and overall survival. Results We found that TAZ alone or in combination with anti-CTLA-4 moderately decreased tumor burden but did not significantly improve survival of EZB GEMM mice. This was associated with increased frequencies of CXCR5+ CD8+ T cells in spleen and lymph nodes. We then evaluated the effect of dual anti-CTLA-4 + anti-PD-1 ICB therapy to target the additional immune checkpoint, PD-1. In EZB GEMM mice, at 150 days post-treatment, anti-CTLA-4 + anti-PD-1 therapy with or without TAZ extended survival, compared to single agents (71.4% vs 42.6%). Of note, tumor burden irrespective of treatment positively correlated with frequencies of CXCR5+Bcl6+CD4+ T follicular helper cells and MHC-I/II+CD86+ normal B cells, suggesting ongoing immune reaction. Interestingly, mice receiving TAZ + ICB had lower tumor burden and highest percentages of NK cells. In the more aggressive transplantable EZB-DLBCL model, anti-CTLA-4 + anti-PD-1 combination led to complete tumor regressions, extending survival, and inducing anti-tumor immunological memory. Combination-treated tumors had greater proportions of CXCR5+GzmB+CD8+ T cells and greater CXCR5 expression levels on conventional T cells compared to monotherapy or control tumors. Anti-PD-1 or ICB combination increased the proportion of Ly6c+ lymphoma cells, suggesting diversion to plasmablast phenotype. Conclusions Our results indicate that CXCR5+ T-cell:B cells interactions may be implicated in EZH2-driven lymphomas, with different outcomes depending on the disease stage (FL vs. DLBCL). Ongoing work is focused on the mechanistic role of increasing access of cytolytic immune cells to lymphoma niches via CXCR5 and promoting lymphoma cell reprogramming in the responses of EZB lymphoma to ICB therapy. Citation Format: Alexey V Sarapulov, Serganova Inna, Ryan Bucktrout, Yusuke Isshiki, Anthony Santella, Marc-Anthony Rodriguez, Sanjukta Chakraborty, Solene Brunschvig, Santhosha Vardhana, Claudio Tripodo, Ari Melnick, Wendy Beguelin, Roberta Zappasodi. Mechanisms of action of immune checkpoint blockade therapy in EZH2/Bcl2-mutant B-cell lymphomas [abstract]. In: Proceedings of the Fourth AACR International Meeting on Advances in Malignant Lymphoma: Maximizing the Basic-Translational Interface for Clinical Application; 2024 Jun 19-22; Philadelphia, PA. Philadelphia (PA): AACR; Blood Cancer Discov 2024;5(3_Suppl):Abstract nr PO-040.
Estilos ABNT, Harvard, Vancouver, APA, etc.
26

Bangiev-Girsh, Einav, Amir Basis, Paul Zannou, Inna Naroditsky, Asaf Aizic, Ami Aronheim, Liron Berger e Ruth Perets. "Abstract A067: A novel genetically engineered mouse model of ovarian carcinosarcoma". Cancer Research 84, n.º 5_Supplement_2 (4 de março de 2024): A067. http://dx.doi.org/10.1158/1538-7445.ovarian23-a067.

Texto completo da fonte
Resumo:
Abstract Ovarian carcinosarcoma (OCS) is a rare and extremely lethal gynecological cancer, accounting for less than 1% of all ovarian cancers, and harboring an unfavorable prognosis compared to the common subtype. There are no efficient treatments available, highlighting the need for a reliable pre-clinical model as a tool to study this disease. Our goal was to generate a genetically engineered mouse model (GEMM) of OCS, carrying relevant genetic alterations, in order to study OCS pathogenesis. To generate the model, we used a Cre-Lox system for targeted knockout of three relevant tumor suppressor genes: Trp53, Brca2 and Pten. Mice in our model also carry a Lox-stop-Lox-TdTomato transgene, which results in fluorescent TdTomato protein expression in all recombined cells. Gene knockout in our model was achieved via injections of adenoviral particles coding for CRE recombinase into the ovarian bursa. Female mice in our model developed tumors arising from the ovary with an admixture of malignant epithelial and stromal elements, successfully mimicking human OCS. Tumors often metastasized to the abdominal cavity and at times generated ascites. The tumors showed patchy staining for PAX8, ER, Cytokeratin and Vimentin, further confirming their resemblance to human OCS. Mice harboring homozygous deletions of all three tumor suppressor genes developed tumors rapidly, first imaged 7 weeks after induction, and euthanized at a humane end point 11-14 weeks after CRE injection (average 11.4±0.95 weeks). This rapid timeline, together with high Ki-67 expression, suggest that tumor development in our model mimics the highly aggressive nature of the human disease. Interestingly, homozygous deletion of Trp53 and Pten and heterozygous deletion of Brca2 did not significantly alter time to tumor formation or tumor morphology, compared to the original model, suggesting that homozygous deletion of Brca2 is not essential or OCS development in our model. On the other hand, heterozygous deletion of either Trp53 or Pten, maintaining homozygous deletion of the other alleles, significantly delayed tumor formation and reduced tumor penetration, suggesting that Trp53 and Pten play a significant role in this model. Finally, harvesting mouse ovaries at very early time points, prior to tumor development, showed early pre-malignant lesions emerging from the ovarian surface epithelium, implicating ovarian surface epithelial cells as a potential OCS cell of origin of in our model. In conclusion, we have developed a reproducible model of OCS arising from the ovarian surface epithelium, correctly mimicking human disease in terms of clinical course, morphology, and tumor markers. This novel pre-clinical model, together with the mouse OCS cell lines we have generated from the model, will allow studies of disease pathogenesis, development of early detection and prevention tools, and studies of new OCS treatments. Citation Format: Einav Bangiev-Girsh, Amir Basis, Paul Zannou, Inna Naroditsky, Asaf Aizic, Ami Aronheim, Liron Berger, Ruth Perets. A novel genetically engineered mouse model of ovarian carcinosarcoma [abstract]. In: Proceedings of the AACR Special Conference on Ovarian Cancer; 2023 Oct 5-7; Boston, Massachusetts. Philadelphia (PA): AACR; Cancer Res 2024;84(5 Suppl_2):Abstract nr A067.
Estilos ABNT, Harvard, Vancouver, APA, etc.
27

ASLAN, Seyfullah. "TUNA NEHRİ’NDE GEMİ İNŞAASI VE TUNA DONANMASI’NIN MEVCUDU (1683-1718)". Anadolu ve Balkan Araştırmaları Dergisi, 15 de maio de 2023. http://dx.doi.org/10.32953/abad.1213003.

Texto completo da fonte
Resumo:
Osmanlı İmparatorluğu, Tersâne-i Âmire’de merkezî donanmasını inşa ederken aynı zamanda Tuna Nehri sahilinde bulunan tersâne ve gemi tezgâhlarında gemiler inşa ederek Tuna donanması yönetimine vermekteydi. Özellikle 1683’teki II. Viyana Kuşatması’ndan sonra başlayan “Kutsal İttifak Savaşları” döneminde ve 1718’e kadar fasılalarla devam eden savaşlarda Tuna Donanması’nın faaliyet ölçeği kayda değer oranda artmıştır. Osmanlı arşiv kayıtları, donanmanın inşa edildiği tersâneleri; donanmada inşa edilen gemi türlerini ve sayılarını; gemilerin tamir, bakım ve kışlatılmasını; gemilerin inşaa maliyetlerini ve masraflarını onlarca defterde ve evrakta ortaya koymaktadır. Bu kayıtlar ve literatürdeki bilgiler ışığında Tuna Nehri’ndeki gemi inşa faaliyetleri, sefere hazır edilen donanmanın mevcudu ve sefer sonrası tamir ve bakımı yapılan gemiler ile kışlağa çekilen gemilere dair hususlar değerlendirilmiştir.
Estilos ABNT, Harvard, Vancouver, APA, etc.
28

BİLGİN GÜNEY, Ceren. "Gemi Tasarımında Paradigma Değişikliği: Balastsız Gemi". Gemi ve Deniz Teknolojisi, 3 de dezembro de 2022. http://dx.doi.org/10.54926/gdt.1168354.

Texto completo da fonte
Resumo:
Geleneksel gemi inşa yaklaşımının vazgeçilmez bir bileşeni olması nedeniyle gemiler her yıl, ticari ürünlerin yanı sıra milyarlarca ton balast suyu taşımaktadır. Bu taşınım esnasında dünyanın biyocoğrafik bölgeleri arasında yer değiştiren türler oldukça önemli ekolojik, ekonomik ve sağlık sorunlarının yaşanmasına neden olmaktadır. Balast suyu, diğer kirleticilerin aksine, zararlarının zamanla artma potansiyeli nedeniyle gemi kökenli kirleticiler arasında en büyük öneme sahip kirletici olarak değerlendirilmektedir. Gerek 2017 tarihinde yürürlüğe giren IMO Gemilerin Balast Suyu ve Sedimanlarının Kontrolü ve Yönetimi Uluslararası Sözleşmesi gerekse 2012 yılında yürürlüğe giren ABD Mevzuatı (Final Rule), deşarj edilecek balast suyunda beher hacimde bulunabilecek organizmaları sınırlandıran standartlar getirmiştir. Mevcut uygulamada bu şartların sağlanması için gemilerin balast suyu arıtma sistemi ile donatılması gerekmektedir. Verimliliği çeşitli faktörlere bağlı olan ancak kurulum ve işletim maliyeti milyon dolar mertebelerinde olan sistemler gemilere kurulsa da çevresel risklerin devam edeceğine, yasal yükümlüklerin karşılanamayabileceğine ve dolayısıyla gemi sahiplerinin yaptırımlarla karşılaşabileceğine dair endişeler devam etmektedir. Bu endişeler balast suyu arıtımı yerine uygulanabilecek daha farklı çözümler üretmeye yönelik çalışmalara hız kazandırmıştır. Gemilerin Standart balastlı gemi yaklaşımına alternatif yaklaşımlarla tasarlanarak inşa edilmesi 2000’li yıllardan beri farklı çözüm arayışları içerisinde yer almaktadır. Balastız ilk LNG tedarik gemisinin 2018’de denize indirilmesiyle gemi inşa sanayinde yeni bir rekabet alanı açılmıştır. Bu çalışmada, balast suyunun vazgeçilmez olarak kabul edildiği mevcut gemi inşa anlayışında yaşanmakta olan paradigma değişikliğine dikkat çekilmekte; balastsız gemi üretilmesi için yapılan araştırma ve geliştirme faaliyetleri ve de gelinen mevcut durum özetlenmektedir.
Estilos ABNT, Harvard, Vancouver, APA, etc.
29

Ergün, Ümit Remzi. "Gemi İnşa Sanayi İhracatına Demir Çelik Sektörünün Etkileri: Panel Veri Analizi". Celal Bayar Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 6 de maio de 2024, 30–53. http://dx.doi.org/10.18026/cbayarsos.1338965.

Texto completo da fonte
Resumo:
Bu çalışmada gemi inşa sanayi ihracatı rakamlarına demir çelik sektörünün etkileri uluslararası indikatör endeksleriyle üretim; çelik üretim proseslerine ilişkin ihracat verileriyle de dış ticaret özelinde araştırılmıştır. Çalışmada kurulan iki model ile 2003-2019 dönemine ilişkin yıllık seriler kullanılarak hem demir çelik hem de gemi inşa endüstrilerinde lider olan on üç ülke özelinde panel veri analizi yöntemleriyle hesaplamalar yapılmıştır. Çalışmada, gemi ve yat inşa sanayi ihracatı ile doğal kaynak rantının GSYİH içerisindeki payı ve çelik üretimi değişkenleri arasında pozitif ve anlamlı bir ilişki olduğu tespit edilmiştir. Bununla birlikte ana hammaddelere ilişkin ticarî ilişkilerin belirlenmesine yönelik kurulan ikinci modelde gemi ve yat inşa sanayi ihracatı ile hurda malzeme ve demir cevheri ithalatları arasında da anlamlı ve pozitif ilişki olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Gemi inşa sanayi ve demir çelik endüstrilerinin küresel iklim krizi yaptırımlarından öncelikli olarak etkilenen sektörler arasında yer almaları nedeniyle her iki endüstrinin de IMO ve iklim regülasyonlarını dikkate alan politikaları benimsemeleri ve düşük maliyetli hammadde ihtiyaçlarının karşılanmasına yönelik faaliyetlere ağırlık vermeleri çalışmanın politika önerileri arasında yer almaktadır.
Estilos ABNT, Harvard, Vancouver, APA, etc.
30

BAYRAKTAR, Murat, e Mustafa SAMUR. "A Study on the Historical Process of Concrete Ships in Terms of Shipbuilding Industry". Menba Kastamonu Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Dergisi, 20 de março de 2023. http://dx.doi.org/10.58626/menba.1166307.

Texto completo da fonte
Resumo:
Gemi inşaatı sektöründe, günümüze kadar birçok malzeme çeşidi gemi gövdesi yapısında kullanılmaktadır. En çok bilinen gemi inşa malzemeleri çelik, alüminyum alaşımları, elyaf destekli kompozit ürünler ile birlikte ahşap malzemelerdir. Bu çalışmada en çok bilinen inşa malzemelerin aksine betonun gemi gövdesinin inşasında kullanıldığı periyotlar özellikle askeri uygulamalarda nedenleriyle birlikte incelenmektedir. Tarihçesi 1848 yıllarına kadar dayanan beton gemiler kargo gemisi, yüzer barç, yat, balıkçı tekneleri olmak üzere birçok alanda işletilmiştir. Çelik tedarikinin zor ve maliyetli olduğu, nitelikli iş gücü ihtiyacının tam olarak karşılanamadığı özellikle birinci ve ikinci dünya savaşı döneminde oldukça büyük ölçekli beton gemiler inşa edilmiş fakat bu gemilerin hiçbiri operasyonel faaliyetlerini günümüze kadar sürdürememiştir. Genellikle inşa edildikten kısa bir süre sonra ana amaçlarının dışında eğitim gemisi, depo veya dalga kıran olarak kullanılmış veya batırılmıştır. Bu çalışma beton gemiler ile ilgili tarihsel gelişimi ham çelik üretimini de göz önünde bulundurarak incelemekte aynı zamanda süreç boyunca beton gemilerle ilgili yaşan olumsuzlukları, gemilerin son durumu ile ilgili literatüre katı sunmayı amaçlamaktadır. Ayrıca literatürde oldukça az değinilen bu alana katkı sağlayarak, bu alanda çalışacak akademisyenler, uzmanlar ve denizcilik paydaşları için önemli bir kaynak oluşturmayı hedeflemektedir.
Estilos ABNT, Harvard, Vancouver, APA, etc.
31

Başer, Sadık Özlen, e Abdullah Açık. "GEMİ İNŞA AKTİVİTELERİNİN NAVLUN ORANLARINA TEPKİSİ". Uluslararası İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi, 20 de junho de 2018. http://dx.doi.org/10.29131/uiibd.415303.

Texto completo da fonte
Estilos ABNT, Harvard, Vancouver, APA, etc.
32

AKŞAHİN, İbrahim Ege. "Ironclad Shipbuilding Project At Tersâne-i Âmire In The Reign Of Sultan Abdülaziz". Kadim, 7 de outubro de 2022. http://dx.doi.org/10.54462/kadim.1174774.

Texto completo da fonte
Resumo:
Bu makalede Osmanlı Devleti’nin Sultan Abdülaziz devrinde başlatmış olduğu zırhlı gemi inşa teşebbüsleri ve bu teşebbüsler neticesinde Tersâne-i Âmire’de inşa edilen zırhlı gemilerin teknik özelliklerine yer verilecektir. Tersâne-i Âmire’de üretilmiş olan ilk zırhlı geminin hangisi olduğuna dair farklı bilgiler kıyaslanarak bir neticeye varılmaya çalışılacaktır. Çalışmada Osmanlı bahriyesinin en önemli karar alma mercii olan Meclis-i Bahriye’nin defterlerinden ve Başkanlık Osmanlı Arşivi’nin çeşitli fonlarında bulunan evraktan istifade edilmiştir. Makalenin kapsamı yalnızca Osmanlı Devleti’nin zırhlı gemi projesi ve bu proje kapsamında inşa edilmiş olan zırhlı gemiler olduğundan Sultan Abdülaziz devrinde İngiltere ve Fransa’dan satın alınmış olan zırhlı gemilere dair bilgilere ihtiyaç duyulmadıkça yer verilmemiştir. Esasında bu çalışma aynı zamanda Osmanlı Devleti’nin teknolojik gelişmeleri ve bilhassa da askerî teknolojilerin gelişimini yakından takip etme eğilimini gözler önüne sermektedir. Osmanlı Devleti tarafından teknolojilerin doğrudan satın alım yoluyla transfer edilmesinin yanı sıra bu teknolojilerin üretimi noktasında da kayda değer bir çaba ortaya konulmuştur.
Estilos ABNT, Harvard, Vancouver, APA, etc.
33

Yorulmaz, Murat, e Mehmet Arif Öztürk. "Tersanelerde Gemilerin Havuzlama Operasyonlarının Risk Analizi ve Yönetimi". Research Journal of Politics Economics and Management, 12 de junho de 2024. http://dx.doi.org/10.54429/seyad.1439176.

Texto completo da fonte
Resumo:
Tersaneler deniz ulaştırma sisteminin önemli bir bileşeni olarak gemi inşa, bakım, onarım ve tamiri gibi faaliyetleri gerçekleştiren denizcilik işletmeleridir. Bu işletmeler, gemilerin yapımından itibaren faaliyetlerinin çeşitli aşamalarında önemli bir rol oynarlar. Gemi inşasıyla başlayan süreç, gemi bakımı ve onarımı ile devam eder. Gemilerin yaşam süresini uzatmak ve işlevselliğini korumak için gemi bakım ve onarım hizmetleri önemli bir işlevi yerine getirir. Teknolojik gelişmeler, bakım süreçlerini daha etkin ve verimli hale getirirken, gemi havuzlama operasyonları da bu sürecin önemli bir operasyonunu oluşturur. Gemi havuzlama operasyonları, çevresel faktörler, emniyet standartları, teknik hatalar ve eksiklikler ile çalışan sağlığı gibi pek çok kompleks değişkeni içermektedir. Bu nedenle gemi havuzlama operasyonlarındaki risklerin analizi, deniz ulaştırma sisteminin emniyetli ve sürdürülebilir bir şekilde işlemesi için son derece önemlidir. Bu çalışmada, tersane işletmelerindeki gemi havuzlama operasyonlarına yönelik risklerin analizini gerçekleştirmek amacıyla AHP (Analitik Hiyerarşi Prosesi) ve Fine Kinney yöntemleri birlikte kullanılmıştır. Bu yöntemlerin risk analizindeki etkinliği değerlendirilmiş ve gemi havuzlama operasyonel süreçlerindeki kritik faktörlerin belirlenmesine odaklanılmıştır. Ayrıca, elde edilen bulgular doğrultusunda risk yönetimini güçlendirecek öneriler sunularak, denizcilik literatürüne katkı sağlanmıştır.
Estilos ABNT, Harvard, Vancouver, APA, etc.
34

AYVAZ, Tuncay, e Alp ERGÖR. "Tersanelerde İş Sağlığı Ve Güvenliğinin Göstergeler Üzerinden İrdelenmesi". Mühendis ve Makina, 15 de fevereiro de 2023. http://dx.doi.org/10.46399/muhendismakina.1209400.

Texto completo da fonte
Resumo:
İnşaat sektöründe yer alan iş yerleri, iş kazalarının en sık gerçekleştiği iş yerleri olmaları ve gerçekleşen iş kazalarının telafisi güç sonuçlar doğurmaları nedeniyle, iş sağlığı ve güvenliği (İSG) mevzuatında “çok tehlikeli” iş yerleri olarak kodlanmışlardır. Kara yapıları sabit zemine atılan bir temel üzerine inşa ediliyorken, yüzer unsurların hareketli bir zemin üzerinde ve temelsiz bir yapılanmayı gerektirmesi, gemi sanayisini inşaat sektörünün özel bir alanı haline getirmektedir. Gemi inşa, bakım ve onarım faaliyetlerinin yürütüldüğü ve bu bakımdan gemi sanayisinin ana omurgasını oluşturan tersaneler, yürütülen faaliyetlerden dolayı insan ve çevre sağlığına yönelik “kabul edilemez riskler” barındırması nedeniyle, İSG disiplini açısından irdelenmesi kritik öneme haiz olan iş yerleridirler. Bu çalışmada, tersanelerde İSG uygulamalarının tanımlanan göstergeler üzerinden irdelenmesi, olası İSG uygunsuzluklarına yönelik alınması gereken tedbirlere referans olunması ve bu suretle iş kazası ve meslek hastalıklarının önlenmesine yönelik bir süreç kılavuzu oluşturulmasına katkı sağlanması amaçlanmıştır. Bu amacı gerçekleştirmek için çalışmada; doküman analizi yöntemi uygulanmış, veri toplama işlemi “gözlem” ve “literatür taraması” şeklinde gerçekleştirilmiştir. İSG disiplininde bir ilk olacak şekilde öncül, uyum ve ardıl göstergeler tanımlanmak suretiyle, tersanelerdeki iş süreçleri, bu göstergeler eşliğinde entegre bir şekilde irdelenmiştir.
Estilos ABNT, Harvard, Vancouver, APA, etc.
35

İLHAN, Süleyman, e Mevlüt YILMAZ. "GEMİ İNŞA SEKTÖRÜNDE GÜVENCESİZ ÇALIŞANLAR ÜZERİNE SOSYOLOJİK BİR ARAŞTIRMA". Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 31 de julho de 2018, 287–313. http://dx.doi.org/10.18069/firatsbed.460958.

Texto completo da fonte
Estilos ABNT, Harvard, Vancouver, APA, etc.
36

Yenginar, Altuğ. "KIYI UZUNLUĞUNUN DİĞER DENİZ GÜCÜ UNSURLARI İLE İLİŞKİSİ: KUZEY ATLANTİK ANLAŞMASI ÖRGÜTÜ (NATO) ÜLKELERİ ANALİZİ". Bingöl Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 7 de março de 2024. http://dx.doi.org/10.29029/busbed.1394193.

Texto completo da fonte
Resumo:
Bu çalışmada deniz gücü unsurları niteliğindeki kıyı uzunluğu ile savaş gemisi sayısı, ticari gemi sayısı, liman sayısı, su ürünleri ihracat gelirleri ve gemi inşa sektörü ihracat gelirleri arasında bir ilişki olup olmadığı araştırılmıştır. Bu çerçevede, denize kıyısı olan 26 adet NATO ülkesinin belirtilen deniz gücü unsurlarına yönelik verileri toplanmış ve Spearman korelasyonu ile analiz edilmiştir. Gerçekleştirilen analizde kıyı uzunluğu ile belirtilen diğer deniz gücü unsurları arasında çeşitli korelasyon skorlarında, pozitif yönde ve anlamlı ilişkiler tespit edilmiştir. Çalışma sonucunda coğrafi deniz gücü unsurları ile askeri ve ekonomik deniz gücü unsurlarının birbirleriyle ilişkili olduğu ve toplam deniz gücü kapasitesinin gelişimi için bu unsurların bir bütün olarak geliştirilmesi gerekliliği ortaya koyulmuştur.
Estilos ABNT, Harvard, Vancouver, APA, etc.
37

Açık, Abdullah, Egemen Ertürk e Bayram Bilge Sağlam. "VERİ ZARFLAMA ANALİZİ YÖNTEMİYLE TÜRK GEMİ İNŞA SANAYİNİN ETKİNLİK DEĞERLENDİRMESİ". Dokuz Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Dergisi, 1 de dezembro de 2017. http://dx.doi.org/10.18613/deudfd.351641.

Texto completo da fonte
Estilos ABNT, Harvard, Vancouver, APA, etc.
38

Lu, Vi An. "QİNG HANEDANLIĞI DÖNEMİNDE ÇİN DONANMA GEMİLERİNİN İNŞASINDA KERESTE KULLANIMI". Tarih İncelemeleri Dergisi, 23 de julho de 2024. http://dx.doi.org/10.18513/egetid.1419486.

Texto completo da fonte
Resumo:
Çevre tarihi bakış açısından, bu makale Qing döneminde donanma gemileri inşasında orman kaynağı olarak kerestelerin önemi ve etkisini tetkik etmeyi amaçlamaktadır. Qing Hanedanı, Çin tarihinde en son imparatorluk olarak bilinmektedir. Qing Hanedanı’nın ‘ejderha donanması’, Sekiz Sancak ve Yeşil Standart olmak üzere iki birliği teşkil etmiştir. Qing donanmasında inşa edilen en tipik gemi çeşitleri arasında Fujian yelkenli gemisi (fú chuán), heyet gemisi (fēng zhōu), iki direkli gemi (jū chuán) ve ‘Tóng’ān suō chuán’ bulunmaktaydı. Bir ana malzeme olarak bilinen keresteler, Qing döneminde donanma gemileri inşasında çok önemli rol oynamıştır. Ormanlardan ve dağlık kesimlerden tedarik edilen keresteler, Qing Hanedanı’nın denizciliği ve ormancılığı arasındaki ilişkileri bağlamıştır. Donanma gemileri inşasında en çok kafur ağacı, Çin çamı, Çin göknarı ve demir ağacı gibi keresteler kullanılmıştır. Ayrıca, donanma gemileri inşasında kerestelerin tedariki ve kullanımı da Qing Hanedanı tarafından düzenli bir şekilde yönetilmiştir. Qing döneminde Çin’de gemi inşası için kereste yetersizliğine yol açan ormansızlaşma sorunu da yaşanmıştır. Dolayısıyla, kereste yetersizliği sıkıntısını çözmek ve ağaçlandırma yapmak için birçok önlem önerilmiştir.
Estilos ABNT, Harvard, Vancouver, APA, etc.
39

Yılmaz, Fatih, e Mehmet Bilge Kağan Önaçan. "OTONOM GEMİ TEKNOLOJİSİNE DAİR GELİŞMELER İLE TÜRK DENİZCİLİK VE GEMİ İNŞA SEKTÖRÜNE ETKİLERİ ÜZERİNE NİTEL BİR ARAŞTIRMA". Dokuz Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Dergisi, 13 de setembro de 2019. http://dx.doi.org/10.18613/deudfd.614836.

Texto completo da fonte
Estilos ABNT, Harvard, Vancouver, APA, etc.
40

MERCAN, Evren. "Osmanlı Donanması’ndaki Yerli İmkânlarla Bir Muharebe Gemisi İnşa Deneyimi: Abdülkadir". Güvenlik Stratejileri Dergisi, 4 de julho de 2022. http://dx.doi.org/10.17752/guvenlikstrtj.1124219.

Texto completo da fonte
Resumo:
Osmanlı Yunan Harbi’nin acı deneyimi 93 Harbi sonrası kıyı savunma odaklı Osmanlı Donanması’nın operasyonel yetersizliğini gün yüzüne çıkarmıştı. Bu yetersizliğin karşısında Osmanlı devlet ricali iddialı bir donanma programını hayata geçirerek bununla başa çıkmaya çalıştı. Donanma programının içeriğinde yurtdışından temin edilecek muharebe gemisi, kruvazör ve muhrip dışında devletin kendi imkân ve kaynaklarıyla Tersane-i Amire bünyesinde inşa edeceği bir muharebe gemisi projesi de bulunmaktaydı. Daha sonra Abdülkadir ismi verilecek 8,100 tonluk 103 metre boyundaki bu devasa platform, Osmanlı donanma envanterindeki en güçlü harp gemisi olması hasebiyle iddialı bir projeye karşılık gelmekteydi. Uzun bir sürenin ardından tersane bünyesinde inşasına girişilen ilk büyük evsaftaki muharebe gemisi olan Abdülkadir, uzun süren inşa dönemi teknik ve maddi yetersizliklerin yanında, idari karmaşa ve plansızlık yüzünden tamamlanamamış; yıllarca gövde iskeletiyle kızakta atıl kalmıştı. Nihayetinde 1906’da inşası durdurulmak zorunda kalınmış, 1909’da gemi hurdaya ayrılmıştı. İnşası tamamlanabilseydi Osmanlı Donanması’nın caydırıcılığına belirgin katkı sağlayacak olan Abdülkadir’in bir fiyasko ile sonuçlanan inşa süreci dönemin siyasi, askeri ve iktisadî durumunun da tecessümü gibidir.
Estilos ABNT, Harvard, Vancouver, APA, etc.
41

Açıkgöz, Ramazan. "Dalış Sağlığı ve Güvenliği". Journal of Marine and Engineering Technology, 21 de junho de 2024. http://dx.doi.org/10.58771/joinmet.1492630.

Texto completo da fonte
Resumo:
Denizcilik mesleği dünyanın tehlikeli sınıf kategorisi mesleklerinden biridir. Denizcilikle ilgili uluslararası kuruluşların ve denizci devletlerin çalışmaları, dalış operasyonlarının dalış endüstrisinde gemilerde çok tehlikeli bir iş olduğunu göstermektedir. Emniyet ve Güvenlik kavramları ile ilgili ülkemizde kavram kargaşası yaşandığı, özellikle bu konuda kavramların doğru kullanımının iş emniyeti açısından önemi vurgulanmaktadır. Ülkemizde de tehlikeli işlerle ilgili düzenlemelerde, sualtında yapılan işlerin en tehlikeli işler sınıfında olduğu belirlenmiştir. Bu nedenle çok tehlikeli işlerden olan sualtı operasyonlarında emniyet önemli bir faktördür. Bu çalışmada; deniz endüstrisinin bir parçası olan gemilerde; genellikle uygulamalarda her iki taraf tarafından ihmal edilen, sanayi dalgıçlarının yaptığı işlerden, tekne altı temizliği, pervane parlatılması, klass kuruluşu gözetiminde gemi inşa emniyet sertifikası kapsamında tekne sualtı sörveyi dalışları, liman ve altyapı çalışmaları, kablo ve boru hatları döşeme gibi dalış işlerinin başında bulunan dalış amiri diye adlandırılan başdalgıç ve gemi personelleri arasında çalışma izni aşaması dahil tüm hesaba katılması gereken faktörler ve alınması gerekli tüm tedbirler ile ilgili sektörün bir rehber olarak kullanabileceği işlemler ve prosedürler ortaya konulacaktır.
Estilos ABNT, Harvard, Vancouver, APA, etc.
42

Deniz, Bayram. "BİREY ÖRGÜT UYUMU VE ÖRGÜTSEL ÖZDEŞLEŞMENİN İŞTEKİ MUTLULUĞA ETKİSİ; GEMİ İNŞA SANAYİ ÇALIŞANLARI ÜZERİNE BİR UYGULAMA". Sağlık ve Sosyal Refah Araştırmaları Dergisi, 14 de março de 2024. http://dx.doi.org/10.55050/sarad.1421001.

Texto completo da fonte
Resumo:
Bu araştırmada bir ilişkisel tarama metoduna dayalı olarak gemi inşa sanayi çalışanlarının birey örgüt uyumu ve örgütsel özdeşleşmenin birer öncül değişken olarak, işteki mutluluğa etkisinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Ölçümlerin gerçekleştirilmesi noktasında nicel araştırma kapsamında yüz yüze anket uygulamasına dayalı olarak, basit tesadüfi örnekleme yöntemi kullanılmış ve 300 katılımcıdan veri elde edilmiştir. Araştırmada birey örgüt uyumu ve örgütsel özdeşleşmenin, işteki mutluluğa pozitif ve doğrusal etki ettiği bulgularına rastlanmıştır. Bunun yanı sıra birey-örgüt uyumunun işteki mutluluğa etkisinde örgütsel özdeşleşmenin aracılık rolünün olduğu yani birey-örgüt uyumunun işteki mutluluğa olan pozitif etkisini daha da arttırdığı görülmüştür.
Estilos ABNT, Harvard, Vancouver, APA, etc.
43

ORUÇ, Osman. "Cengiz Aytmatov'un "Beyaz Gemi" Romanında Gelenek ve Kimlik İnşası". Edebî Eleştiri Dergisi, 11 de outubro de 2022. http://dx.doi.org/10.31465/eeder.1135313.

Texto completo da fonte
Resumo:
Aytmatov, Sovyet Rusya döneminde Kırgızların hikâyesini bütün yönleriyle ama örtük bir biçimde anlatmayı başaran Türk dünyasının önemli romancılarından birisidir. Yazmanın, bilhassa Sovyet idaresinin boyunduruğu altında bir Türk romancı olarak yazmanın, milli/geleneksel kıymetleri dillendirmenin, yedeğinde ağır bir bedel ödemeyi taşıdığı bir ortamda Aytmatov çetin bir vazifeyi üstlenmiş; müstemleke bir halde yaşayan Kırgızlara millet olma bilincini aşılamış ve böylece onlara "kendilik"lerini idrak ettirmiştir. Bu anlamda Cengiz Aytmatov'un eserleri sadece Kırgızlar açısından değil, bütün Türklük nezdinde önemli bir kıymeti haizdir. Bu eserlerin hemen tamamına sinen hâkim izlek "mankurtlaşma" karşısında, bütün olumsuzluklara rağmen kendini yeniden var edebilme, geleneğin diriltici gücünü kuşanarak geleceği kucaklama ve milli bir kimlik tesis etme izleğidir. Geleneğin birikiminden istifade ederek eserlerini inşa eden Aytmatov böylelikle mensubu olduğu millete tarihi bir mesaj vermek ister. Bu mesaj geçmişten ilham alınarak bir gelecek tahayyülünün yaratılacağı anlamını içerir. Bu çalışmada yazarın Beyaz Gemi adlı romanında geleneğin taşıyıcı unsurlarından biri olan masaldan hareketle bir kimlik inşasının imkânları üzerinde duruldu.
Estilos ABNT, Harvard, Vancouver, APA, etc.
44

ALKAN, Sabri. "Anodik Polarizasyon ve Kayma Aşınmasının Gemi İnşa Alüminyum Alaşımı 5083'ün Çukurcuk Korozyonu Davranışına Etkisi". Mühendislik Bilimleri ve Araştırmaları Dergisi, 10 de setembro de 2023. http://dx.doi.org/10.46387/bjesr.1338038.

Texto completo da fonte
Resumo:
This study aimed to characterize the pitting corrosion and simultaneous wear-corrosion (tribocorrosion) mechanisms of shipbuilding aluminum alloy 5083 under sliding wear and different anodic polarization conditions in simulated seawater. A tribocorrosion experimental setup was provided for the study under a 3 N load and different anodic potentials in a 3.5% NaCl solution. In the study, many grooves, parallel scratches and transverse cracks were determined on the wear track surface due to the low hardness of the test material. Chloride ions played a decisive role in the corrosion and tribocorrosion behavior of AA 5083. The dissolution of AA5083 increased from open circuit potential to higher anodic potentials. A half-cube mechanism, similar to the pitting corrosion of pure aluminum, and an intergranular pitting corrosion mechanism were observed under high anodic potentials.
Estilos ABNT, Harvard, Vancouver, APA, etc.
45

Kodak, Gizem. "Altı Şapkalı Düşünme Tekniğinin Denizcilik Alanına Uygulanması: Gemi Kazası Vaka Çalışması". Trafik ve Ulaşım Araştırmaları Dergisi, 17 de janeiro de 2024. http://dx.doi.org/10.38002/tuad.1371795.

Texto completo da fonte
Resumo:
İstanbul Boğazı, kıvrımlı jeomorfolojisi ve yoğun deniz trafiğiyle seyir emniyeti açısından oldukça zorlu bir suyoludur. Gelişen gemi inşa teknolojisi bugün geçmişe kıyasla daha büyük boyut/kapasitedeki gemileri deniz ticaretine kazandırmıştır. Bu durum, kazaların karakteristiğini de değiştirmekte; Boğaz’ın deniz trafiği dinamiklerine paralel olarak seyir emniyetini güçlendirici tedbirler geliştirmeyi gerekli kılmaktadır. 07 Nisan 2018 tarihinde meydana gelen M/V VITASPIRIT kazası bu ihtiyacın altını çizen en önemli ayrımlardan biri olmuştur. Makine arızasının köprüüstüne haber verilmesi ile kazanın yaşanması arasında sadece 7 dakika olması, kaptan/kılavuz kaptana karar verme açısından fazla bir zaman bırakmamıştır. Bu noktada, karar verme konseptinin önemi ortaya çıkmakta ve karar verici durumunda olan kaptan/kılavuz kaptanın duygu, düşünce ve davranışlarının kaza dinamikleriyle birlikte incelenmesi önem taşımaktadır. Literatürde, denizcilik alanına ilk kez uygulanan Altı Şapkalı Düşünme Tekniği ile insan faktörü, M/V VITASPIRIT vaka analizi üzerinden denizci psikolojisi perspektifiyle araştırmaya dahil edilmiştir. Bu doğrultuda, siyah şapka ile kazaya dair risk değerlendirmesi yapılmış, sarı şapka ile kazadan çıkarılacak dersler araştırılmış, kırmızı şapka ile personel duygu, düşünce ve davranışları değerlendirilmiş ve yeşil şapka ile benzer kazaların yaşanmaması için geliştirilen çözüm önerileri sunulmuştur. Çalışma kapsamında elde edilen bulgular, en az 17 yıllık mesleki tecrübesi bulunan 6 uzakyol kaptanı ve 2 uzakyol başmühendisin katılımıyla gerçekleştirilen anket yöntemi ile elde edilmiştir.
Estilos ABNT, Harvard, Vancouver, APA, etc.
46

ÇAĞATAY, Ömer. "XVIII. Yüzyıldaki Osmanlı-Rus Savaşlarında İsakçı’nın Önemi ve İsakçı’daki Sefer Hazırlık Faaliyetleri". Journal of International Eastern European Studies, 15 de fevereiro de 2023. http://dx.doi.org/10.59839/jiees.1235911.

Texto completo da fonte
Resumo:
Rusya, Osmanlı Devleti’nin 18. yüzyılda en fazla mücadele ettiği devletlerin başında gelmekteydi. Daha yüzyılın başında 1711’de Prut ile başlayan mücadele 1736-1739, 1768-1774 ve 1787-1792 savaşlarıyla yüzyılın sonuna kadar devam etmişti. Ruslara karşı girişilen bu savaşların süreleri önceki yüzyıldan farklı olarak daha uzun sürmüştü. Bu durum devletin sefer hazırlığını kapsamlı bir şekilde yapmasına yol açmıştı. Ayrıca sefer dönemlerinde yapılan hazırlıkların bazı yerlerde daha yoğun bir şekilde yapıldığı görülmektedir. Nitekim 18. yüzyıl boyunca Ruslara karşı gerçekleştirilen savaşlarda İsakçı’nın böyle bir rol üstlendiğini görmekteyiz. İsakçı’nın bulunduğu yerin stratejik öneminden dolayı (sağ kol üzerinde bulunması, Tuna Nehri’ne kıyısı olması ve Karadeniz’e yakınlığı vb.) burada her savaş döneminde kapsamlı hazırlıkların yapılmasına yol açmıştır. Bunlar ordunun İsakçı’da toplanması ve bazı durumlarda İstanbul’a dönmek yerine bölgede kışlaması ve ordunun ihtiyacı olan zahirenin inşa edilen ambarlarda muhafaza edilerek ihtiyaç halinde gerekli noktalara sevk edilmesiydi. Bunun yanı sıra İsakçı'nın Tuna kıyısında olması nedeniyle buradaki iskelede gemi inşa ve onarım faaliyetlerinin olması ve son olarak ordunun Tuna Nehri’nden geçmesi için köprü inşasının gerçekleştirilmesi söylenebilir. Yapılan araştırmada ise 18. yüzyılda Ruslar ile yapılan savaşlarda İsakçı’nın Osmanlı ordusu için önemine ve İsakçı’nın bu muharebe dönemlerinde yukarıda ifade edilen özelliklerinden yola çıkarak sefer lojistiği anlamında nasıl bir misyon üstlendiğine değinilmiştir.
Estilos ABNT, Harvard, Vancouver, APA, etc.
47

İRAK, GÜLAY, e METİN SABAN. "SÜRECE DAYALI FAALİYET TABANLI MALİYETLEME YÖNTEMİ İLE GENEL ÜRETİM GİDERLERİNİN ÜRÜNLERE DAĞITIMI: GEMİ İNŞA PROJELERİNDE BİR UYGULAMA". Business & Management Studies: An International Journal 6, n.º 3 (29 de novembro de 2018). http://dx.doi.org/10.15295/v6i3.327.

Texto completo da fonte
Estilos ABNT, Harvard, Vancouver, APA, etc.
48

YAZIR, Devran, e Yusuf TEKEL. "TÜRKİYE, İNGİLTERE VE ÇİN HALK CUMHURİYETİ (ÇHC) ÜÇGENİNDE DENİZCİLİK KÜMELENMELERİNİN BULANIK AHP YÖNTEMİ İLE ANALİZİ". Mersin Üniversitesi Denizcilik ve Lojistik Araştırmaları Dergisi, 26 de outubro de 2022. http://dx.doi.org/10.54410/denlojad.1139959.

Texto completo da fonte
Resumo:
Denizcilik sektöründe gelişmiş bir ülke olmak için denize kıyısı olan bir coğrafyada bulunmak gereklidir. Kıyı bölgeleri, devletlere stratejik üstünlük kazandırmakta, ticareti geliştirmekte, doğal kaynak oluşturmakta, insanlara eğlenme, dinlenme ve barınma imkânları sağlamaktadır. Özellikle günümüzde ekonomik alanda denizlerin etkinliği devasa şekilde artmıştır. Aynı zamanda bir ülkenin denizcilik sektöründeki gelişmişlik düzeyini ortaya çıkarmak ve denizciliğin ilgili ülkenin ekonomisine katkısını daha kolay takip edilmek adına sektördeki dalları kümelendirme ihtiyacı duyulmuştur. Denizcilik sektöründe girdi-çıktı metodu, Bulanık AHP, ELECTRE ve SWOT Analizi gibi yöntemler kullanılarak çeşitli çalışmalar yapılmıştır. Bu çalışmada ise gemi inşa, bakım ve yedek parça sektörü, denizcilik ticareti, deniz turizmi gibi denizcilik kümelerinin kendi arasında değerlendirmesi yapılarak Türkiye, İngiltere ve Çin Halk Cumhuriyeti (ÇHC) arasında kümelerin birbirleri ile olan üstünlüğü incelenmiştir. Bu inceleme için denizcilik sektöründe öncü olan ülkeler ve sektör dalları referans alınmış ve 5 farklı kriter göz önünde bulundurularak 3 farklı alternatif arasından seçim yapılmıştır. Uzman görüşleri alınarak hazırlanmış anket çalışması sektördeki farklı pozisyonlarda çalışan kişilere yöneltilmiş ve anket sonuçlarına bulanık AHP yöntemi uygulanmıştır. Buna göre Çin’in belirlenmiş ülkeler arasından denizcilik sektöründe daha etkin olduğu sonucu elde edilmiştir.
Estilos ABNT, Harvard, Vancouver, APA, etc.
49

CİĞER, Selim. "ROTTERDAM KURALLARI VE OTONOM GEMİLER". Ticaret ve Fikri Mülkiyet Hukuku Dergisi, 9 de novembro de 2023. http://dx.doi.org/10.55027/tfm.1344716.

Texto completo da fonte
Resumo:
Seyrüsefer ve gemi inşa teknolojisindeki son gelişmeler neticesinde tam veya yarı otonom gemilerin yakın bir gelecekte yaygın şekilde kullanıma geçmesi muhtemel görünmektedir. Bu türden yeni tip gemilerin kullanımı sebebiyle ortaya çıkacak en önemli meselelerden biri ise mevcut hukuki düzenlemelerin otonom ve yarı otonom gemilere ne ölçüde uygulanabilir olduğudur. Genellikle hukuki düzenlemelerin denizcilik endüstrisindeki teknolojik gelişmeleri epey gecikmeli olarak takip ettiği göz önünde bulundurulursa, yeni tip gemilerin, en azından ilk aşamada, mevcut hukuki düzenlemelere tabi olması kuvvetle muhtemel görünmektedir. Ancak mevcut düzenlemelerin uzun yıllardır kullanılagelen konvansiyonel gemilere ve bu gemilerin tabi olduğu hukuki ihtiyaçlara göre kaleme alındığı dikkate alınırsa, bu gemilere göre büyük farklılıklar gösteren yeni tip gemilerin mevcut hükümler ile uyumu hakkında bir takım soru işaretleri bulunduğunu kabul etmek gerekir. Söz konusu hukuki düzenlemelerden biri de kısmen veya tamamen deniz yoluyla yük taşınması konulu sözleşmeleri düzenleyen mevcut hukuki rejimlerin yerini alarak bu alanda ihtiyaç duyulan yeknesaklığı sağlamak amacıyla kaleme alınarak 2009’da imzaya açılan Rotterdam Kurallarıdır. Her ne kadar Konvansiyonun hükümleri detaylı analizlerle ele alınmış olsa da bu hükümlerin yeni tip gemilere uygunluğu üzerinde fazlaca durulan bir konu değildir. Bu sebeple, bu çalışmada Rotterdam Kuralları’nın otonom ve yarı otonom gemilere ne derecede uygun olduğu hususunun ele alınmıştır.
Estilos ABNT, Harvard, Vancouver, APA, etc.
50

Uzun, Ahmet, İlyas Özkök e Tolga Evrim Türkan. "OSMANLI DÖNEMİNDE ALÂİYE SANCAĞININ SOSYAL VE EKONOMİK YAPISI". Ömer Halisdemir Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 7 de maio de 2024. http://dx.doi.org/10.25287/ohuiibf.1384631.

Texto completo da fonte
Resumo:
Bu çalışma arşiv belgelerinden hareketle Osmanlı döneminde Alâiye’nin (Alanya) sosyal ve ekonomik yapı özelliklerini incelemektedir. Dönemsel olarak değişmekle beraber, idari açıdan Alâiye sancağı, genellikle Senir maa Düşenbe, Manavgat, Akseki ve İbradı kazalarını kapsamıştı. Dolayısıyla bu çalışmada Alâiye’nin sosyo-ekonomik yapısı, bu beş kaza bütününde ele alınmaktadır. 19. yüzyıl ortalarında 60 bin civarında nüfusa sahip Alâiye sancağında az miktarda gayrimüslim de yaşamaktaydı. Çalışma Alâiye sancağında bazı bölgelerde tarıma elverişli mekânlar olmasına rağmen, genel olarak kısıtlı bir tarımsal potansiyelin varlığı gösterilmektedir. Buğday, arpa, susam, keten tohumu, ceviz, keçiboynuzu gibi ürünlerin yanı sıra meyve- sebze üretimi nispeten önem kazanmıştı. İmalat faaliyetlerinin sınırlı kaldığı Alâiye’de, gemi inşa sanayii gelişme göstermişti. Sancakta ayrıca dağınık halde farklı Yörük grupların yaşadığı anlaşılmaktadır. Yaz, kış ve sonbaharda farklı yerlerde ikamet eden bu grupların hayvancılık faaliyetleri ve ulaşım hizmetlerindeki rolleri önem taşıyordu. Özellikle İstanbul’a ulaştırılmak üzere Bozkır madeninden çıkarılan kurşunun Alâiye iskelesine taşınmasında Yörük gruplar aktif bir rol üstlenmekteydi. Alâiye’nin deniz ulaşımı sayesinde Mısır, Kıbrıs ve sahil şeridinde bulunan diğer yerleşim yerleriyle ticari ilişkileri gelişmişti. Kereste ve hububat türü ürünler ticarete konu olan temel mallardı. Bir bütün olarak bakıldığında, bölgeler itibarıyla önemleri değişmekle beraber, sancakta tarım, hayvancılık, madencilik, ormancılık, imalat ve ticarete dayalı bir ekonomik yapının gelişme gösterdiğini söylemek mümkündür.
Estilos ABNT, Harvard, Vancouver, APA, etc.
Oferecemos descontos em todos os planos premium para autores cujas obras estão incluídas em seleções literárias temáticas. Contate-nos para obter um código promocional único!

Vá para a bibliografia