Literatura científica selecionada sobre o tema "Akılcılık"

Crie uma referência precisa em APA, MLA, Chicago, Harvard, e outros estilos

Selecione um tipo de fonte:

Consulte a lista de atuais artigos, livros, teses, anais de congressos e outras fontes científicas relevantes para o tema "Akılcılık".

Ao lado de cada fonte na lista de referências, há um botão "Adicionar à bibliografia". Clique e geraremos automaticamente a citação bibliográfica do trabalho escolhido no estilo de citação de que você precisa: APA, MLA, Harvard, Chicago, Vancouver, etc.

Você também pode baixar o texto completo da publicação científica em formato .pdf e ler o resumo do trabalho online se estiver presente nos metadados.

Artigos de revistas sobre o assunto "Akılcılık"

1

ÖZAYDIN, Özge. "Modernliğin Akılcılık ve Evrenselcilik İddialarının Felsefi Kökeni". Doğuş Üniversitesi Dergisi 1, n.º 12 (27 de janeiro de 2011): 74–83. http://dx.doi.org/10.31671/dogus.2019.152.

Texto completo da fonte
Estilos ABNT, Harvard, Vancouver, APA, etc.
2

Fatih, DUMAN. "Akılcılık Bağlamında İki Aydınlama Geleneği: Fransız Aydınlanması Versus İskoç Aydınlanması". Ankara Üniversitesi SBF Dergisi 61, n.º 1 (2006): 1. http://dx.doi.org/10.1501/sbfder_0000001382.

Texto completo da fonte
Estilos ABNT, Harvard, Vancouver, APA, etc.
3

BAKIŞ, Rıza, e Eyüp ALSANCAK. "Karl R. Popper'ın Tarihsicilik Eleştirisi". Cumhuriyet İlahiyat Dergisi 20, n.º 1 (15 de junho de 2016): 89–116. http://dx.doi.org/10.18505/cuid.238976.

Texto completo da fonte
Resumo:
Karl R. Popper XX. yüzyılın önemli bir bilim felsefecisidir ve bu alandaki temel savı yanlışlamacılık kuramı olarak bilinmektedir. Fakat düşüncesinin bütün uzanımlarında kendini ele veren ve onun sistemini oluşturan ise esasında eleştirel akılcılık kuramıdır. Tarihsicilik eleştirisi de bunlarla sistematik bağlamda ilintili olarak toplum ve siyaset felsefesi konusundaki görüşlerini ihtiva etmektedir. Birey olarak insanı merkeze alan Popper’ın, tarihsicilik konusundaki düşüncelerini Platon, Aristoteles, Marx ve Hegel gibi büyük sistem kurucu düşünürler üzerinden somutlaştırdığı, bütüncü yapılara karşı birtakım eleştiriler getirdiği görülmektedir. Biz bu makalemizde Popper’ın tarihsicilik eleştirisini özellikle Platon, Aristoteles, Hegel ve Karx’la ilintili eleştirilerini ele alıp tartıştık.
Estilos ABNT, Harvard, Vancouver, APA, etc.
4

ÖZÜDOĞRU, Büşra. "TOPLUMSAL BİR KAVRAM OLARAK MİTLER VE MODERN DÜNYANIN YENİ MİTLERİ". PEARSON JOURNAL 7, n.º 22 (15 de dezembro de 2022): 154–66. http://dx.doi.org/10.46872/pearson.401.

Texto completo da fonte
Resumo:
Mitsel anlatılar, insan ve evrenin var oluşuna dair bizlere bir izah sunar. Bu sayede bireyin yaşamını ve tüm tecrübelerini anlamlandırmasını sağlar. Öte yandan mitler inanç ve anlam dünyası oluşturma işlevi ile içinde bulundukları toplumun kültür taşıyıcı ve değer koruyucu görevine sahiptir. Toplum içinde karmaşık bulunan deneyimler, bilgiler ve davranış modelleri mitler sayesinde bir düzen ve anlam kazanmaktadır. Toplumun kutsal olana ve doğaüstü olana yaklaşımını belirlemede etkisi olan mitlerin, Aydınlanma ile birlikte itibarının azaldığını ve geçersiz sayıldığını düşünebiliriz. Zira akılcılığın ön planda tutulduğu modernite ile birlikte, mitler metafizik bir alanın garip ve anlaşılmaz ürünü olarak kabul edilerek değersiz ve akılcılık dışı olarak kabul edilmiştir. Ancak kutsal ve doğaüstüne ait kabul edilen, bilgi ve mantık bakımından rasyonel dışı olarak görülen mitlerin yerini modern dönemde yeni bir forma büründüğünü görebiliriz. O halde mitleri ilkel ve modern olarak ayırmak mümkün müdür? Mitler ile bilimi birbirinin zıddı olarak kabul edebilir miyiz? Modern insanın bu dünyaya ait kendi kutsallarını yarattığı ve bunun üzerinden kendi mitlerini oluşturduğu yönündeki fikir bu çalışmanın temel tartışma alanlarından biridir. Modern siyasi ideolojiler üzerinden oluşturulan mitler, çizgi roman ve sinema üzerinden üretilen kahraman mitleri, modern tarih miti, toplumsal cinsiyet mitleri, uzay yolculuğu mitleri vb. modern insanın mitlere olan ihtiyacının devam ettiğini göstermektedir. Mitler, hala kuşaklar arası aktarılan ve önemli bir iletişim aracı olan bir düşünce sistemidir. İçinde bulunduğu çağın ve toplumun değerlerini ve inançlarını canlı tutmada, toplumların kendi varlıklarına anlam kazandırma çabasında işlevsel olmaya devam etmektedir.
Estilos ABNT, Harvard, Vancouver, APA, etc.
5

Caymaz, Ebru, e Y. Barbaros Büyüksağnak. "An Analysis from the English School Perspective on conflict issues in the Arctic Region of the Russian Federation and the United States". Journal of Human Sciences 18, n.º 1 (27 de março de 2021): 76–93. http://dx.doi.org/10.14687/jhs.v18i1.6094.

Texto completo da fonte
Resumo:
When the current literature on RF and the USA's Arctic doctrines, strategies and disputes are examined, it is seen that there are two basic approaches that provide analyzes from realist and liberal perspectives. A large body of these analyzes focus on singular and linear dimensions, primarily on energy security and military issues. The number of studies which examine the dimensions of the conflict from a realistic perspective and synthesize with the cooperation and governance offered by the liberal perspective is relatively low. There is a need for a more in-depth understanding of the region, so extensive studies involving multidisciplinary dimensions that can promote collaboration and expertise sharing as well as resolution of disputes among security actors. In this study, the subject dispute matters were examined from the perspective of English School, which can present a unique framework by synthesizing the traditions of realism, rationalism and revolutionism. In conclusion part, possible solution suggestions in accordance with the international law for the resolution of disputes are discussed within a broader framework offered by the English School perspective. In addition, the role and functions of the People's Republic of China (PRC) in the struggle for dominance of the region as the third actor, which led to various discussions with large–scale investments and cooperation agreements across the region, were also included. In today's world where power-based approaches are replaced by binding international rules, it is concluded that in order to develop the cooperation in the Arctic Region, the international community, especially in terms of the the littoral states; developing policies that support joint scientific studies and prioritize measures to increase the socio-economic conditions and human development levels of indigenous peoples and communities living in the region are more significant than being a commercial and economic gain center provided by the rich energy resources and new maritime trade routes which emerged due to global warming. Özet RF ve ABD’nin Arktik politika, doktrin, strateji ve uyuşmazlık konularını ele alan güncel literatür incelendiğinde realist ve liberal bakış açılarından analizler sunan iki temel yaklaşımın olduğu görülmektedir. Söz konusu analizlerin büyük bir kısmı başta enerji güvenliği ve askeri konular olmak üzere, tekil ve doğrusal boyutlar üzerine odaklanmaktadır. Uyuşmazlık boyutlarını realist bir bakış açısıyla irdeleyerek, liberal perspektifin sunduğu iş birliği ve yönetişimle sentezleyebilen çalışma sayısı ise oldukça azdır. Bölgeye yönelik daha derinlikli bir anlayışı, dolayısıyla, güvenlik aktörleri arasında uyuşmazlıkların çözümünün yanı sıra iş birliği ve uzmanlık paylaşımını teşvik edebilecek çok disiplinli boyutların analize dâhil edildiği kapsamlı çalışmalara ihtiyaç bulunmaktadır. Bu çalışmada bahsi geçen uyuşmazlık konuları, gerçekçilik (realism), akılcılık (rationalism) ve devrimcilik (revolutionism) geleneklerini sentezleyerek özgün bir çerçeve sunabilen İngiliz Okulu perspektifinden irdelenmiştir. Sonuç bölümünde anlaşmazlıkların çözümü için uluslararası hukuka uygun olası çözüm önerileri İngiliz Okulu yaklaşımının sunduğu daha geniş kapsamlı bir çerçevede tartışılmıştır. Ayrıca bölgeye yönelik büyük çaplı yatırımları ve iş birliği anlaşmaları ile çeşitli tartışmalara yol açan Çin Halk Cumhuriyeti’nin (ÇHC) üçüncü aktör olarak bölge hâkimiyet mücadelesindeki rolü ve işlevi de incelemeye dâhil edilmiştir. Güç temelli yaklaşımların yerini, bağlayıcılığı bulunan uluslararası kuralların aldığı günümüzde Arktik Bölgesi’ndeki iş birliği potansiyelinin geliştirilebilmesi için başta kıyıdaş devletler olmak üzere uluslararası toplumun; küresel ısınma nedeniyle ortaya çıkan zengin enerji kaynaklarının ve yeni deniz ulaşım / ticaret yollarının sunduğu ticari ve ekonomik bir kazanç merkezi olmaktan ziyade ortak bilimsel çalışmaları destekleyen ve bölgede yaşayan yerli halkların ve toplulukların sosyoekonomik koşullarını ve insani gelişim düzeylerini artıracak önlemleri önceleyen politikalar geliştirmelerinin daha önemli olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Estilos ABNT, Harvard, Vancouver, APA, etc.
6

SANCAR, Faruk. "Ehl-i Hadis’in Kelamî Akılcılığa Bakışı: İbn Teymiyye’nin Râzî’ye Yönelik Metodik Eleştirileri Üzerinden Bir Okuma". Journal of Divinity Faculty of Hitit University 14, n.º 27 (2 de novembro de 2015): 223. http://dx.doi.org/10.14395/huifd.03046.

Texto completo da fonte
Estilos ABNT, Harvard, Vancouver, APA, etc.
7

ÜLGER, Emir Hasan. "100. Yılında Türk Devlet Geleneğinde Cumhuriyet Felsefesinin Epistemo-Ontolojik Temelleri ve Analizi: Kuramdan Uygulamaya Tarihsel Evrim". Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi 23, Özel Sayı (23 de outubro de 2023): 409–30. http://dx.doi.org/10.18037/ausbd.1316289.

Texto completo da fonte
Resumo:
Türk düşünce tarihine baktığımızda, son derece önemli bir felsefi birikimin, askeri, ideolojik, entelektüel ve devlet kuramında kullanıldığını ve Osmanlı’nın, geçirmiş olduğu diyalektik- kültürel evrim sonucunda zorunlu olarak “modern-seküler-akılcıl” bir siyaset ve toplum felsefesine doğru evrim geçirdiğini görürüz. Osmanlı siyasal felsefesinin gelişiminde, modern batı kökenli sözleşmeci (yapay) ve çatışmacı devlet kuramlarının hem Osmanlı hem de Türkiye Cumhuriyeti’nin siyasal-düşünsel gelişiminde derin bir etkide bulunduğunu görürüz. Fakat bu gelişimin tarihsel ve diyalektik olarak zorlukları ve aşılması güç çelişkileri de vardır. Bu çözülmesi güç olan felsefi, tarihsel, sosyo-ekonomik çelişkilerin aşılması nerdeyse iki yüzyıl sürmüştür. Osmanlı modernleşme hamleleri pek çok Padişah’ın otoritesini derinden sarsmış olmasına rağmen, bu değişim dinamiği kendisini sürekli dayatmıştır. Bu arayışın felsefi metodoloji içinde gelişiminin modern Türkiye Cumhuriyeti felsefesine evrildiğini de ayrıca görürüz. Bu amaçla bu incelemede, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 100 yılında, bu yüzyılın, kendi içinde çeşitli felsefi-ekonomik doktrinlerin çarpışmasını ve bunların aşılması süreci incelenecektir. Modern Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş felsefesi, İngiliz, Fransız, Alman Aydınlanmasından etkiler taşıdığı gibi aynı zamanda Türk düşünce tarihinden de etkiler almıştır. Bu etkiyi yapılan Üniversite reformunda, Modern Cumhuriyetin bilimsel, askeri, ekonomi, kültür, sanat ve toplumsal alanda yapmış olduğu modern devrimlerde ve kurmuş olduğu yeni modern “ulus devletinde” görebiliriz. Bu amaçla bu incelemede 100. yılında Cumhuriyet felsefesinin köklerinde var olan temel düşünsel paradigmalar, epistemolojik ve ontolojik kökenleri bağlamında, açık kılınmaya çalışılmıştır. Bu amaçla yaptığımız bu incelemede, yeni yüzyıla girerken, siyasal ve entelektüel öz bilincin artık, yeni bir seviyeye ulaştığını; Osmanlı’dan beri var olan iki yüzyıllık çatışmanın çözülerek, kendisini aştığını ve diyalektik olarak yeni bir paradigmaya dönüştüğünü de görebilmekteyiz.
Estilos ABNT, Harvard, Vancouver, APA, etc.
8

DURMUŞ, Nuray. "MU‘TEZİLE AKILCILIĞINDA! HAVÂTIRIN ROLÜ: MÂRİFETULLAH ÖRNEĞİ". Kafkas Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 17 de fevereiro de 2023. http://dx.doi.org/10.17050/kafkasilahiyat.1237962.

Texto completo da fonte
Resumo:
Mu‘tezile mezhebi denince akla gelen ilk mesele akılcılıktır. Mu‘tezile akılcılığı denince de verilen örneklerin başında mârifetullah konusu gelmektedir. Mârifetullah, kelâmda hüsün-kubuh, bilgi ve nazar bahisleri altında ele alınmıştır. Kelâm ekolleri arasında temel bir tartışma olan mârifetullah, günümüzde de birçok çalışmaya konu olmuştur. Bu çalışmaların bazılarında konu ya genel olarak mezheplere göre ya da önemli Mu‘tezilî âlimlere göre incelenmiştir. Burada Mu‘tezile’nin mârifetullahı aklî bir yükümlülük olarak gördüğü ve mârifetullah konusunda aklı mutlak bilgi kaynağı kabul ettiği ifade edilmiş ancak havâtırın rolüne değinilmemiştir. Yapılan bazı çalışmalarda ise havâtırın mârifetullahtaki rolüne kısaca değinilmekle yetinilmiştir. Bu çalışmada ise Mu‘tezile tarafından özelikle mârifetullaha ulaşma bağlamında teorik içeriğe büründürülmüş bir sâik olan havâtırın mahiyeti, kaynağı ve bulundurması gereken şartlar incelenmiştir. Ayrıca havâtırın akıl ve mârifetullah konularındaki rolüne yönelik Mu‘tezile’nin görüşü aktarılmıştır. Son olarak mârifetullah bağlamında Mu‘tezile’ye verilen akılcı hükmünün keyfiyeti değerlendirilmiştir. Bu bağlamda Muʻtezilî düşünürlerin, önemli epistemolojik kaynak kabul ettikleri aklı, havâtırla destekleyerek onun işlevselliğini artırdıkları tespiti yapılmıştır. Hatta havâtırla desteklenen aklın bilgi elde etmedeki hata olasılığını ortadan kaldırmaya yönelik havâtırın belli zorunlu şartları bulundurması gerektiğini söylemiş ve bununla metafizik alanda objektif bir bilginin imkânını göstermişlerdir. Ayrıca eylemlerin olumsuz neticeleri hakkında uyarıda bulunmasından dolayı havâtıra, kişiyi iyiye yönlendirme, yaratılış gayesi olan mükâfatlandırma ve özelliklede mârifetullaha ulaştırma yolunda tedbir mahiyetinde uyarıcı görev yüklemişlerdir. Ancak havâtırla harekete geçen bir akıl yürütme eylemine bağlı olarak mârifetullaha yönelik mükellefiyetin meydana geleceğini ifade etmişlerdir. Bu sebeple herkese havâtırın gelmesinin vâcip/zorunlu olduğu ve gelmediği takdirde kişinin mârifetullaha ulaşmakla mükellef tutulamayacağı yönünde neredeyse görüş birliği sağlamışlardır. Sonuç olarak Muʻtezile’ye göre havâtırla, bir taraftan Allah’a bağlı olan aklın dinî ve ahlakî alandaki işlevselliği artmaktadır. Öte yandan da Allah’tan bağımsız bir akıl düşünülemeyeceği için insan, mutlak olarak değil, Allah’ın sınırlarını çizdiği oranda bir düşünme potansiyeline sahiptir. Bu sebeple mârifetullah konusunda Mu‘tezile’ye verilebilecek akılcılık hükmü yanlış, en azından eksik bir yargıdır.
Estilos ABNT, Harvard, Vancouver, APA, etc.
9

AVCI, Metin. "The Problem of Incresing and Decreasing Iman according to İmam Maturidi". e-Makalat Mezhep Araştırmaları Dergisi, 23 de junho de 2022. http://dx.doi.org/10.18403/emakalat.1109051.

Texto completo da fonte
Resumo:
Rey/Akıl Taraftarlığı zihniyetinin temsilcilerinden Ebû Hanîfe ve İmam Mâtürîdî; fıkıhta Hanefilik ve itikatta Maturidiliğin oluşmasına öncülük etmiş iki önemli düşünürdür. Onlar Mürcie’nin itikadî ve fıkhî konulardaki görüşlerinden etkilenmiş olup dinde kolaylık, akılcılık ve imanda eşitlik ilkelerini düşünce sistemlerinin merkezine yerleştirmişlerdir. Muhaliflerince amelleri önemsemeyip değersizleştiren birer âlim olarak lanse edilmiş olsalar da, kendi içerisinde tutarlı makul görüşleri büyük günah sahibinin lehine olmuş ve tekfir edilmekten kurtarmıştır. Onların bu tutumu, Arap olmayan Müslümanların İslâmlaşma sürecini kolaylaştırmıştır. İslâm düşüncesinde amelleri imana dâhil eden ve etmeyen olmak üzere iki ayrı iman nazariyesinden; amelleri imana dâhil etmeyenini benimsemişlerdir. Bu iman nazariyesinin en önemli sorunlarından birisi “imanda artma ve eksilme” sorunudur. Onların Hadis Taraftarları, Hâriciler, Mu‘tezile ve Şîa ile iman konusundaki fikrî tartışmaları, eserlerinin ilgili bölümlerinde bize kadar ulaşmıştır. İmam Mâtürîdî; Ebû Hanîfe’nin görüşlerinden hareketle bu konuyu ele almış ve yeni delillerle temellendirmeye çalışmıştır. Bu makalede; İmam Mâtürîdî’nin imanın amellerle artıp eksilmeyeceği fikri, kendi eserlerinden hareketle analiz edilecektir.
Estilos ABNT, Harvard, Vancouver, APA, etc.
10

ALTINÖRS, S. Atakan. "Philosophy in Turkish Caricature from the Tanzimat to the Republic". Kültür Araştırmaları Dergisi, 30 de agosto de 2023, 420–26. http://dx.doi.org/10.46250/kulturder.1336690.

Texto completo da fonte
Resumo:
Talia Kundakçı tarafından kaleme alınmış olan kitap Tanzimat’tan Cumhuriyet’e kadar Türk karikatür tarihinde “özgürlük”, “adalet”, “akılcılık”, “laisizm”, “demokrasi”, “modernizm”, “batılılaşma” gibi kavramlar ekseninde felsefî düşüncenin dışa vurumunu inceliyor. Yazar 1839’da Tanzimat Fermanı’nın ilânını takiben Osmanlı İmparatorluğu’nda başlayan Batılılaşma sürecinin bir ürünü olarak ilk Türk karikatürünün 1867’de İstanbul isimli gazetede yayımlandığını kaydediyor. Müteakiben, ilk Türk mizah dergisi Terakki’nin ve peşinden de ikinci mizah dergisi Diyojen’in yayın hayatına başlamasıyla Türk karikatürünün gelişim sürecine girdiğine dikkat çekiyor. İslâmiyet’in, insan suretini kopyalayarak resmetmeyi pek makbul bulmadığı yönündeki bir inanıştan dolayı pek gelişmeyen resim sanatı karşısında, yazar, karikatürün bir “fırsat” yarattığını tespit ediyor. Tanzimat döneminde özellikle Karagöz-Hacivat tiplemelerinin karikatürlerde sık sık boy göstermesi olgusunu, toplumda âşina olunan geleneksel unsurların sağladığı kolaylıkla ilişkilendiriyor. Yazar, Millî Mücadele boyunca karikatürün artık sadece mizahtan ibaret olmadığı, yergi ya da grotesk üslubunu kullanan bir “savaşçı” rolü üstlendiği değerlendirmesinde bulunuyor. Sonuç olarak, yazar Tanzimat’tan Cumhuriyet’e kadar Türk basınındaki karikatürlerin mizahî işlevinin ötesinde son derece ciddî bir işlev yerine getirdiğini savunuyor.
Estilos ABNT, Harvard, Vancouver, APA, etc.

Livros sobre o assunto "Akılcılık"

1

Çelebi, İlyas. İslâm inanç sisteminde akılcılık ve Kadı Abdülcebbar. İstanbul: Rağbet, 2002.

Encontre o texto completo da fonte
Estilos ABNT, Harvard, Vancouver, APA, etc.
2

Kayaalp, S. Oguz. Akılcıl Tedavi Yönünden Tıbbi Farmakoloji. Pelikan Tip Teknik Yayincilik - Akademik, 2018.

Encontre o texto completo da fonte
Estilos ABNT, Harvard, Vancouver, APA, etc.
Oferecemos descontos em todos os planos premium para autores cujas obras estão incluídas em seleções literárias temáticas. Contate-nos para obter um código promocional único!

Vá para a bibliografia