Kliknij ten link, aby zobaczyć inne rodzaje publikacji na ten temat: Suç önleme.

Artykuły w czasopismach na temat „Suç önleme”

Utwórz poprawne odniesienie w stylach APA, MLA, Chicago, Harvard i wielu innych

Wybierz rodzaj źródła:

Sprawdź 50 najlepszych artykułów w czasopismach naukowych na temat „Suç önleme”.

Przycisk „Dodaj do bibliografii” jest dostępny obok każdej pracy w bibliografii. Użyj go – a my automatycznie utworzymy odniesienie bibliograficzne do wybranej pracy w stylu cytowania, którego potrzebujesz: APA, MLA, Harvard, Chicago, Vancouver itp.

Możesz również pobrać pełny tekst publikacji naukowej w formacie „.pdf” i przeczytać adnotację do pracy online, jeśli odpowiednie parametry są dostępne w metadanych.

Przeglądaj artykuły w czasopismach z różnych dziedzin i twórz odpowiednie bibliografie.

1

ORHAN, Gülçin. "Şuçun Faili Olarak Kadın". Uluslararası Ekonomi Siyaset İnsan ve Toplum Bilimleri Dergisi 6, nr 4 (16.10.2023): 346–65. http://dx.doi.org/10.59445/ijephss.1342029.

Pełny tekst źródła
Streszczenie:
Bütün toplumlarda önemli bir problem sahası olan ve insanlık tarihinin başlangıcından beridir varlığını sürdüren suçu ve suçluluğu anlamaya yönelik birçok disiplin, çeşitli açıklamalar öne sürmüştür. Suçluluğun erkek cinsiyetiyle özdeşleştirilen bir olgu olması ile ve toplumsal cinsiyetin de etkisiyle suç işleyen kadınlar, erkeklerden daha çok yadırganarak toplumdan izole edilmişlerdir. Kadın ve suçluluk birbirine uzak iki olgu olarak düşünülse de geçmişten günümüze değin kadınların çeşitli şekillerde ve birtakım motivasyonlarla suça yöneldiği görülmektedir. Hatta son zamanlarda suç işleyen kadın oranındaki artış, dikkat çekici olmuştur. Kadınlar sıklıkla madde ile bağlantılı suçlar, aile ve yakın ilişki içerisinde olduğu bireyleri öldürme, hakaret, hırsızlık ve dolandırıcılık suçlarından hüküm giymektedirler. Kadınların suça yöneliminin arka planında istismar gibi geçmiş travmatik yaşantılar, hormonlar, iş hayatına katılımdaki artış, dezavantajlı yaşam koşulları ve psikolojik bozukluklar gibi pek çok unsurun etkisi olduğu belirtilmektedir. Kadınların neden suçun faili olduğuna yönelik pek çok açıklama getirilmiş ise de kadın suçluluğunu önleme ve müdahale çalışmalarının oldukça sınırlı kaldığı göze çarpmaktadır. Dolayısıyla başarılı bir risk değerlendirme, önleme ve müdahale programları geliştirmek için kadın suçluluğunu belirli faktörlere indirgemek yerine çok yönlü şekilde ele alarak incelemenin en yararlı yaklaşım olacağı düşünülmektedir. İlaveten suç faili kadınların yeniden suç işlemelerini önlemede ve topluma kazandırılmalarında başarıya ulaşmak için hizmet sağlayıcıların profesyonel hizmet sunumuna katkı sağlayacak programların geliştirilmesi önerilmektedir.
Style APA, Harvard, Vancouver, ISO itp.
2

Yıldız, Sinem. "Erkek Hükümlülerde Tekrar Suç İşlemeye İlişkin Risk Faktörlerinin Değerlendirilmesi". Bulletin of Legal Medicine 16, nr 3 (1.12.2011): 81–92. http://dx.doi.org/10.17986/blm.2011163730.

Pełny tekst źródła
Streszczenie:
Tehlikelilik kavramı günümüzde yerini risk değerlendirmesine bırakmaktadır. Tekrar suç davranışını ortaya çıkaran ve/ya çıkmasına değişik faktörlerle birlikte etki eden statik ve dinamik risk faktörlerinin kişiye ve suça özgü olarak belirlenmesi suç önleme çalışmalarının etkinliğini arttırabilir. Araştırmaya, T.C. Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürlüğü Ceza İnfaz Kuramlarında kalan % 35'i (n=41) öldürme veya yaralama suçu, % 35'i (n=41) cinsel suç ve % 30'u (n=35) hırsızlık suçu işlemiş, yaş ortalaması 33.81 (ss=9.12) olan toplam 117 erkek hükümlü katılmıştır. Katılımcıların adli dosyalan incelenmiş ve ayrıntılı veri formu ve Kısa Semptom Envanteri, Saldırganlık Ölçeği yüz-yüze görüşme ile uygulanmıştır Tekrar suç işleme davranışı ile 18 yaş öncesi evden ayrı bir dönem geçirme, arkadaş çevresinde suç işleyenlerin ve sorun yaratacak denli alkol-madde kullananların bulunması, anti-sosyal davranış örüntüleri gösterme, askerlik döneminde ve ceza infaz kurumunda kuralları bozacak türde davranma gibi değişkenlerin ilgili olduğu bulunmuştur. Sonuçlar, ilgili literatüre dayanarak, demografik, aile ve çevre ilişkileri, kişisel özellikler, travmatik yaşantılar başlıkları altında gelişimsel teoriler ve suç teorileri bağlamında değerlendirilmiştir.Anahtar kelimeler: Önleme ve kontrol, suç, risk değerlendirmesi
Style APA, Harvard, Vancouver, ISO itp.
3

TOPÇUOĞLU, Tuba. "Çocuk Suçluluğu ve Gelişimsel (Risk-odaklı) Suç Önleme". Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi Sosyal Ve Ekonomik Araştırmalar Dergisi 2014, nr 3 (1.09.2014): 217. http://dx.doi.org/10.18493/kmusekad.65953.

Pełny tekst źródła
Style APA, Harvard, Vancouver, ISO itp.
4

Zengin Taş, Esin, i Nurdan Duman. "Clinical social work practices for adult offendersYetişkin hükümlülere yönelik klinik sosyal hizmet uygulamaları". Journal of Human Sciences 16, nr 2 (20.05.2019): 620–34. http://dx.doi.org/10.14687/jhs.v16i2.5685.

Pełny tekst źródła
Streszczenie:
In the historical process, crime has a long history. Crime is one of today's biggest social problem. Because of the consequences of crime to the whole society, prevention efforts have gained importance especially with the developments in the field of human rights. At this point today's prisons are places where the punishment foreseen by the law in return for the consequences of the crime are taken; also draw attention as institutions to prevent crime. One of the most important disciplines to prevent crime in prisons targeting rehabilitation is the social work profession. For this reason, social work practices in prison gain importance in terms of reducing the negative effects of the crime on the individual, family and society; contributing to the functional passage of the execution time; to intervene in accordance with the needs of special-needs offenders and preventing re-offending.Based on all these; In this review article on clinical social work practices for adult offenders; It is intended to provide a perspective on the structure of today's prisons, current social work practices, population of prisons and theoretical and clinical knowledge and skills of the social worker working in the penitentiary system.Extended English summary is in the end of Full Text PDF (TURKISH) file. ÖzetTarihsel süreç içerisinde suç olgusunun uzun bir geçmişi bulunmaktadır. Suç günümüzün en büyük sosyal sorunlarından birisidir. Suçun tüm toplumu ilgilendiren sonuçları sebebiyle de önleme çalışmaları, özellikle insan hakları alanında var olan gelişmelerle birlikte önem kazanmıştır. Günümüz ceza infaz kurumları bu noktada suçun sonuçlarının karşılığında hukukun öngördüğü cezanın çekildiği yerler olmasının yanında; suçu önlemeye yönelik kurumlar olarak da dikkat çekmektedir. Rehabilitasyonu hedefleyen Ceza İnfaz Kurumlarında suçu önlemeye ilişkin en önemli mesleklerden birisi de sosyal hizmet mesleğidir. Bu sebeple ceza infaz kurumlarındaki sosyal hizmet uygulamaları; suçun birey, aile ve toplum üzerindeki olumsuz etkilerini azaltmak, infaz sürecinin işlevsel geçmesine katkıda bulunmak, özel ihtiyaç sahibi hükümlülerin gereksinimlerine uygun müdahalelerde bulunmak ve en önemlisi yeniden suç işlemeyi önlemek anlamında önem kazanmaktadır. Tüm bunlardan hareketle; yetişkin suçlulara yönelik klinik sosyal hizmet uygulamalarını konu alan bu derleme yazısında; günümüz ceza infaz kurumlarının yapısı, mevcut sosyal hizmet uygulamaları, ceza infaz kurumu popülasyonu ve ceza infaz sisteminde çalışan sosyal hizmet uzmanının sahip olması gereken teorik ve klinik bilgi ve becerilere ilişkin bir bakış açısı sunulması amaçlanmaktadır.
Style APA, Harvard, Vancouver, ISO itp.
5

Gülüm, Zeynep, Zeynep Pınar Cohen i Yusuf Tunç Demircan. "Suça Sürüklenen Çocuklar ile İkamet Yeri, Suç Yeri ve Suç Türü İlişkisi: İstanbul Adliyesi 2. Çocuk Mahkemesi Örneklemi". Bulletin of Legal Medicine 22, nr 3 (23.12.2017): 155–62. http://dx.doi.org/10.17986/blm.2017229415.

Pełny tekst źródła
Streszczenie:
Amaç: Çocukların suça sürüklenmesinde çevresel nedenlerin, bireysel nedenlerden daha ön planda olmasına bağlı olarak çocukların suça sürüklenmesiyle ilgili yapılan çalışmalarda mekân araştırmaları önem kazanmıştır. Bu çalışmada suça sürüklenmenin yoğun olduğu yerleşim birimlerini tespit etmek, bu mahallelerde hangi suç tipine daha çok yönelim olduğunu ve çocukların yaşadığı yer ile suça sürüklendiği yer arasındaki ilişkiyi ortaya koymak amaçlanmaktadır. Bu çalışmadan elde edilecek bulgular ile suça sürüklenmenin yoğun olarak yaşandığı mahallelerde yapılması gereken önleme çalışmalarına ışık tutmak hedeflenmektedir. Gereç ve Yöntemler: İstanbul Adliyesi’nde görev yapan yedi çocuk mahkemesinden biri olan 2. Çocuk Mahkemesi’nde 2015 yılında sonuçlandırılmış 520 gerekçeli karardan ulaşılan 668 suça sürüklenen çocuk incelenmiştir. Verilerin frekans ve yüzdelik dağılımının tespiti için betimleyici analiz, kategorik değişkenlerin birbiriyle ilişkisini değerlendirmek için ki kare testi kullanılmıştır. Bulgular: Olguların %90’ı erkek olup, %76.5’i, 15–18 yaş aralığındadır. Suç türlerinin dağılımına bakıldığında mala karşı suçların (%62) daha yoğunluklu olduğu görülmektedir. Suç yeri dağılımına bakıldığında, Fatih (%27.5), Şişli (%19.3) ve Beyoğlu (%15.3) ilçelerinin önde geldiği belirlenmiştir. Suça sürüklenen çocukların ikamet ettikleri ilçeler sıralamasında da Fatih ilçesinin (%19) ilk sırada yer aldığı, ardından Beyoğlu (%13.5), Kâğıthane (%11.4) ve Eyüp (%9.7) ilçelerinin geldiği saptanmıştır. Mahalle bazında inceleme yapıldığında, Beyoğlu İlçesine bağlı İstiklal Mahallesi birinci sırada gelmektedir. Yapılan ki kare analizlerinde suç türü ile suç yerinin, ikamet yeri ile suç yerinin, ikamet yeri ile suç türünün istatistiksel olarak anlamlı şekilde birbirinden farklılaştığı görülmüştür. Sonuç: Çalışmada suç yeri, suç türü ve ikamet yerinin beraber değerlendirilmesi sonucu İstanbul Adliyesi yargı çevresinde yer alan Fatih İlçesinin her suç türü için çocukların hem ikamet ettikleri hem de suça sürüklendikleri yer olarak en ön sırada yer aldığı görülmektedir. Yaşanılan mahalle düzeyinde incelendiğinde bazı mahallelerde bilhassa tek bir suç türünün ön plana çıktığı tespit edilmiştir.
Style APA, Harvard, Vancouver, ISO itp.
6

ÇAKIR, Erkan, Zekeriya SARIHAN i Nazlı ÖZCAN SARIHAN. "Yerel Yönetimlerde Suç Önleme Politikası Olarak Farklılıkların Yönetimi: Seferihisar Belediyesinde Bir Uygulama". Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi Sosyal Ve Ekonomik Araştırmalar Dergisi 2014, nr 3 (1.09.2014): 227. http://dx.doi.org/10.18493/kmusekad.98986.

Pełny tekst źródła
Style APA, Harvard, Vancouver, ISO itp.
7

Atan, Muhammed Satuk Buğrahan. "YARGI KARARLARI BAĞLAMINDA HUKUKA AYKIRI ARAMA". Erciyes Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi 19, nr 1 (30.04.2024): 557–607. http://dx.doi.org/10.58820/eruhfd.1475732.

Pełny tekst źródła
Streszczenie:
Maddi gerçeğin hukuka uygun bir şekilde araştırılması ve değerlendirilmesi, yargılamanın sağlıklı yürümesi ve adaletin tecelli etmesi için büyük önem arz etmektedir. Makale, Türk ceza muhakemesi hukukuna göre yargı kararları çerçevesinde hukuka aykırı arama kavramını detaylı bir şekilde ele alır. Hukuka aykırı aramadan maksat adli ve önleme aramalarının uluslararası ve ulusal mevzuat hükümlerine aykırı olması anlamına gelir. Arama işlemi ceza muhakemesi hukukunda bir koruma tedbiridir. Arama işlemi konusu gereği vatandaşların temel hak ve özgürlüklerine suçun işlendiği hususunda duyulan şüphe ile müdahale eder. Devletin, vatandaşlar üzerinde temel hak ve özgürlüklerini koruma amacıyla kamu güvenliği ve düzenini sağlama yükümlülüğü koruma tedbirlerinden olan arama işleminin uygulanmasını elzem kılmaktadır. Ceza muhakemesinde önemli olan unsurlardan birisi de, suçun işlenmesi sırasında meydana çıkan delilleri elde etmek için yapılan işlemlerin, hukukun ortaya koymuş olduğu kurallara uygun olup olmadığıdır. Arama işleminin hangi zamanlarda suçun işlenmesini önleme, hangi zamanlarda ise işlenen suçun delilini araştırma işlemi olduğu, önleme araması ve adli arama ayrımının temel nitelendirmesine ilişkin sorular olduğu gibi, tabi olduğu usul hükümlerini de belirlemektedir. Aramanın tanımı, hukuki niteliği, türleri ve işlemi için gereken şüphe dereceleri üzerinde durulur. Şüphe kavramı; basit şüphe, makul şüphe, yeterli şüphe ve kuvvetli şüphe olarak karşımıza çıkmaktadır. Basit şüphe, şüphenin en hafif derecesidir. Kovuşturulabilir bir fiil değerlendirmesi olarak karşımıza çıkmaktadır. Başlangıç şüphesi olarak da adlandırılmaktadır. Makul şüphe, hayatın akışına göre somut olaylar karşısında genellikle duyulan şüphedir. Şüphenin “makul” sayılabilmesi için, kişinin suç işlemiş olabileceği konusunda tarafsız bir gözlemciyi inandırabilecek bilgi veya belgelerin bulunması gerekmektedir. Yeterli şüphe, hakkında soruşturma yürütülen şahıs hakkında iddianame düzenleyerek kovuşturma aşamasına geçebilmek için gereken şüphe derecesi olarak tanımlanabilir. Kuvvetli şüphe ise hakkında soruşturma yürütü-len kişi için ağır olan tutuklama gibi koruma tedbirlerinin uygulanması için gereken şüphe yoğunluğudur. Adli arama işlemine konu olaylarda makul şüphe kavramı önemli bir kriterdir.
Style APA, Harvard, Vancouver, ISO itp.
8

Yavuz, Mehmet Sunay, Mahmut Aşırdizer, Yeşim Tuyji, Yıldıray Zeyfeoğlu, Mustafa Gökhan Dizdar i Tarık Uluçay. "Kesici Delici Alet Yaralanması ile İlişkili Saldırıların Analizi Manisa’da On Yıllık Deneyim". Bulletin of Legal Medicine 16, nr 2 (1.08.2011): 37–48. http://dx.doi.org/10.17986/blm.2011162724.

Pełny tekst źródła
Streszczenie:
Kişilerarası şiddet ile ilişkili olarak kesici-delici alet yaraları halen dünyanın pek çok ülkesinde başlıca problemlerden biri olarak kabul edilmesine rağmen, Türkiye'de sıklığı henüz belirlenmemiştir. Bu çalışmamn amaçları; kesici-delici alet yaralanmaları ile ilişkili saldırıların, mağdur ve faillerin analizini yapmak; daha önce yayımlanmış veriler ile karşılaştırmak ve Türkiye için ııygun önlemleri tanımlamaktır ve bu amaçla 238 kesici-delici alet saldırısı olgusu, 2002 ve 2012 arasında Celal Bayar Üniversitesi Hastanesi Adli Tıp Polikliniği'nde değerlendirilmiştir. Mağdurların ve saldırganların çoğu erkekti (%94.5; %96.5)ve 20-39 yaş aralığında idi (%60.1; %67.3). Kesici-delici alet yaralarının büyük bölümü bıçak ve çakılar ile oluşturulmuştu (%81). Saldırılar çoğunlukla caddelerde (%40.3) ve halka açık alanlarda (%36.2) ve gece saatlerinde (%3 1.1 ) meydana gelmişti. Yaralanmaların çoğu yumuşak doku yaralanmaları (%73.8) idi ve genellikle intratorasik organlar ve/veya damarlar (%40.8) etkilenmişti. Mağdurların %37,4'ü yaşamsal tehl ikeye, %21 'i çeşitli sekellere manız kalmıştı. Suç önleme çabalan bağlamında, kesici-delici alet ile saldırılann gerçek çözümünde; eğitsel, sosyo-kültürel ve ekonomik çabaların yanı sıra; bıçak taşımaya karşı mevzuatın yürürlüğe konulması ve özellikle geceleri olmak üzere sokaklarda ve kamuya açık yerlerde polis denetimlerinin arttırılması önem taşımaktadır.Anahtar kelimeler: Şiddet, yaralar, bıçak, suç, adli tıp
Style APA, Harvard, Vancouver, ISO itp.
9

AKYEL, Muhammed. "SUÇ ÖNLEME VE ANALİZİ PERSPEKTİFİNDE AÇIK KAYNAK İSTİHBARATI FARKINDALIĞININ BİREYLERİN SOSYAL MEDYA KULLANIMLARI ÜZERİNE ETKİSİ: ÇORUM İLİ ÖRNEĞİ". Social Sciences Studies Journal 7, nr 90 (1.01.2021): 4766–78. http://dx.doi.org/10.26449/sssj.3582.

Pełny tekst źródła
Style APA, Harvard, Vancouver, ISO itp.
10

Eker, Ahmet. "Core elements, crime prevention policies and limitations of Agnew’s general theory of crime and delinquency". Journal of Human Sciences 13, nr 1 (8.04.2016): 1945. http://dx.doi.org/10.14687/ijhs.v13i1.3735.

Pełny tekst źródła
Streszczenie:
Agnew has integrated and re-organized several leading criminological theories and results of empirical researches arguing that this new general theory has the capability of explaining all crime types. Effects of five life domains (self, family, peer, school and work) on individuals’ behaviors and decision making process have been explained in this theory. These five life domains encompass and affect whole lifespan of a person starting from the early childhood. These life domains not only affect individuals but also have mutual effect on each other. In addition, several external factors have effects on individuals, and in order to commit crimes, these external factors should interact with other variables (biological factors, family, school, etc.). If these life domains and other external factors have negative effects on individuals, the probability of offending will increase. On the other hand, if they provide positive support, their effects will protect individuals from engaging in crime. Additionally, this theory tries to explain the reasons why some individuals engage in criminal behaviors while others do not even though they share the same environments. Prior crime has been found one of the strongest factors that cause subsequent crimes. The core elements, variables that cause crime, crime prevention policies, and limitations of this theory are analyzed in this paper. ÖzetAgnew birçok önemli teoriyi ve bilimsel çalışmaların sonuçlarını birleştirerek ve yeniden organize ederek tüm suçları açıkladığını iddia ettiği kapsamlı bir genel suç teorisi yazmıştır. Bu teoride suça doğruca etki eden beş farklı yaşam alanının (bireyin kendisi, aile, arkadaş, okul ve iş) bireyin karar verme sürecine ve davranışlarına olan etkileri anlatılmıştır. Bu beş yaşam alanı bireylerin çocukluk yıllarından başlayarak tüm yaşantısını kaplamakta ve etkilemektedir. Yaşam alanları sadece bireyi etkilememekte aynı zamanda birbirlerini de etkilemektedirler. Bunlara ilaveten, diğer harici birçok faktörün bireyler üzerinde etkili olduğunu ve suçun oluşabilmesi için bu faktörlerin diğer faktörler ile (biyolojik faktörler, aile, okul, vb.) beraber mevcut olması ve etkileşime geçmesi gerektiği iddia edilmiştir. Bu yaşam alanları ve diğer faktörler bireye negatif etki yaptıklarında suç işleme ihtimalinin artacağı, öte yandan pozitif destek sağlıyorlarsa suçtan koruyucu etki yapacakları belirtilmiştir. Ayrıca, aynı koşullarda yaşayan bireylerin suç işleme veya işlememe konusunda sergiledikleri farklı davranışların sebepleri anlatılmıştır. Önceki suçların daha sonra suç işlemeye çok büyük etkisinin olduğu bulunmuştur. Bu makalede bu teorinin temel argümanları, suça neden olan faktörler, suç önleme önerileri ve bu teoriye getirilen eleştiriler incelenmiştir.
Style APA, Harvard, Vancouver, ISO itp.
11

Kılıç Yaşın, Gözde. "SOYKIRIMI SUÇUNUN ÖNLENMESİ VE CEZALANDIRILMASI SÖZLEŞMESİ ÇERÇEVESİNDE DEVLETİN SORUMLULUĞU". Toplum Ekonomi ve Yönetim Dergisi 5, nr 2 (15.06.2024): 408–36. http://dx.doi.org/10.58702/teyd.1443269.

Pełny tekst źródła
Streszczenie:
1948 tarihli Soykırımı Önleme ve Cezalandırma Sözleşmesi, soykırım suçunun tanımını yaparak yasaklamıştır. Devletin Soykırım Sözleşmesindeki sorumluluğu, iç hukukunda Sözleşmeye uygun düzenleme yaparak soykırımı uluslararası suç olarak tanıması ve faillerin yargılanması konusunda gerekli iş birliğini yapmasıdır. Bu anlamda Soykırım Sözleşmesi taraf devletler arasında devlet başkanları dahil suçluların yargılanması ve iadesi konusunda adli iş birliğini tesis etmektedir. Soykırımın alelade cinayetler serisi olmaması, organize ve sistematik yok etme faaliyetlerini ve güçlü bir niyetlilik gerektirmesi, emir-komuta zinciri, itaat-otorite-yaptırım, ikna edici propaganda ve söylem teknikleri, etkili şiddet araçlarına gereksinim duyması nedenleriyle suçun Devlet katılımı olmadan gerçekleşmeyeceği fikrini doğurmaktadır. Bu nedenle Devletin sorumluluğu konusu soykırım suçları için farklı yorumlara neden olabilmektedir. Ancak gerek Sözleşmenin hazırlanış sürecinde gerek Uluslararası Hukuk Komisyonu’nun Devletin Sorumluluğunu belirleme çalışmalarında ve ilgili Raporlarında gerekse de literatürdeki yaygın görüşte Devletlerin Sözleşmede anılan yükümlülüklerini aşan bir yaklaşım söz konusu değildir. Tüzel kişiliklerin cezai sorumluluğu olmadığı hususu açıktır. Çalışmanın amacı Uluslararası Adalet Divanının Devlet sorumluluğuna ilişkin bir kararının yarattığı çelişkiyi ilgili hukuk metinlerini analiz ederek tartışmaktır. Hukuki analiz ve mukayese yöntemleri kullanılmıştır.
Style APA, Harvard, Vancouver, ISO itp.
12

Yazar, Mustafa Eray, i Bora Boz. "2010-2016 Yılları Arasında Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne Başvuran Cinsel İstismar ve Cinsel Saldırı Olgularının Değerlendirilmesi". Bulletin of Legal Medicine 24, nr 1 (28.03.2019): 43–50. http://dx.doi.org/10.17986/blm.2019149818.

Pełny tekst źródła
Streszczenie:
Amaç:Cinsel suçlar, insanlık var olduğundan beri, kültür, dini inanç, sosyoekonomik düzey, rejim farkı olmaksızın, bütün toplumlarda görülebilen, insana yönelik suçlar içerisinde en ağır suçlardan birisi olarak değerlendirilmektedir. Ülkemizde ve birçok ülkede yapılan çalışmalar yüksek sayıda cinsel suç işlendiğini göstermektedir. Bildirilen olguların, toplamın yarısından az olduğunun çeşitli araştırmalarda ortaya konmuş olması, ne denli ciddi bir problem olduğunu ortaya koymaktadır. Özellikle ülkemizde bu sorun son yıllarda yaşanan sosyolojik değişimlerden de yoğun olarak etkilenmektedir. Gereç ve Yöntem:Bu çalışmada 2010-2016 yılları arasında Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne başvuran, adli tıp polikliniğinde ve hastane bünyesindeki adli heyet tarafından değerlendirilen 565 adet cinsel istismar ve cinsel saldırı olgusuna ait raporlar sosyodemografik özellikleri ile risk faktörleri ve önleme yolları açısından incelenmiştir. Bulgular:Olguların %85.1’inin (n:481) kadın, %14.9’unun (n:84) erkek olduğu, %40’ının (n:226) 15-18 yaş grubunda olduğu, sanıkların genellikle mağdurun akraba ya da tanıdığı kişilerden olduğu (%88.1, n:498) ve %99.5’inin (n:562) erkek olduğu saptanmıştır. Adli Tıp polikliniğinde değerlendirilen vakalar incelendiğinde (n:267); olguların %11.2’sinin (n:30) olay sonrası ilk 72 saat içerisinde değerlendirilebildiği, bunların da %50’sinin (n:15) ilk olarak devlet hastanesine başvurduğu görülmüştür. Olguların %12.6’sında (n:71) sanığın mağdura ulaşmasında internet-sosyal medya kullanımı olduğu görülmüştür. Sonuç:Mağdurların olay sonrası çok azının ilk 72 saatte değerlendirilebildiği ve bunlarında çoğunluğunun acil servislerde değerlendirilebildiği dikkati çekmiştir. Bu sebeple cinsel suç kriz merkezlerinin kurulması ve yaygınlaştırılmasına ihtiyaç duyulmaktadır. Ayrıca son yıllardaki teknolojik gelişmelere paralel olarak internet ve sosyal medya yeni bir risk faktörü olarak dikkati çekmektedir.
Style APA, Harvard, Vancouver, ISO itp.
13

Fırat, Sunay, Yiğit İltaş i Mete Korkut Gülmen. "Adana’da Suça Sürüklenen Çocukların Sosyodemografik Özellikleri". Bulletin of Legal Medicine 21, nr 2 (18.08.2016): 86–92. http://dx.doi.org/10.17986/blm.2016220393.

Pełny tekst źródła
Streszczenie:
Giriş: Çocukları suça sürükleyen çeşitli risk faktörleri bulunmaktadır. Çocuğun ergenlik döneminde yaşadığı bireysel ve ailevi zorluklar, yoğun ve kontrolsüz gerçekleşen göçlerin çocuk ve aile üzerindeki olumsuz etkileri, çocuğun uygun olmayan akran ilişkileri, çocuğun ve ailesinin düşük sosyo-ekonomik-kültürel durumu ve eğitimsizliği, çocuğun alkol ve/veya uyuşturucu madde kullanımı bu faktörlerden bazılarıdır.Bu çalışmada; suça sürüklenen çocukların sosyo-demografik verileri, ailesel özellikleri, işledikleri suçların türü, suç işleme yaşları ve suçu tek başına mı yoksa birden fazla kişinin katılımıyla mı işledikleri, bulundukları bölgeye göçle gelip gelmeme durumları istatiksel verilerle ortaya konulmuştur. Materyal ve Metod: Ocak 2004 tarihinden itibaren Adana Adliyesi 1, 2 ve 3 nolu Çocuk Mahkeme’lerine suç işlediği iddiasıyla gelen/getirilen ve İl Milli Eğitim Müdürlüğüne Mahkeme kararıyla alınan tedbirler nedeniyle gönderilen/başvuran 0-18 yaş arasındaki çocuklara ait veriler (mahkeme kararlarından ve mahkeme kararıyla istenen Sosyal İnceleme Raporlarında (SİR) yer alan bilgiler) retrospektif olarak değerlendirilmiştir. Bulgular: Çalışmamızda yer alan 258 çocuktan 225’i erkek (%87.2), 33’ü (%12.8) kız olup suça sürüklenen bu çocukların yaş ortalaması 13 yaş 4 ay ±2.20 (min: 5 yaş 8 ay, max:17 yaş 9 ay)’dır. Çocukların %45’i mal varlığına karşı, %23.3’ü hayata karşı, %3’ü ise terör suçlarını işlemişlerdir. Çocuklardan % 27.5’i ise küçük yaşta sokakta çalışma dolayısıyla koruma altına alınmıştır. Suça sürüklenen çocukların işledikleri suç türü ile çocukların ailesinin o bölgeye göçle gelip gelmeme durumu arasında anlamlı bir ilişki bulunmuştur (p=0.028). Tartışma ve Sonuç :Çalışmamızda, çocuk suçluluğuna doğrudan ya da dolaylı etkisi olabileceğini düşündüğümüz sosyo-demografik özellikler ortaya konulmaya çalışılmıştır. Ülkemizde çocuk koruma kanunu kapsamında suça sürüklenen çocuklar için koruyucu ve destekleyici tedbirler alınabilmektedir. Çocuk suçluluğunun nedenleri, önleme yolları ve suça sürüklenen çocukların yeniden topluma kazandırılma çalışmaları tüm toplumlar için öncelikli konulardandır. Sonuç olarak, çocuğun suça sürüklenmesinin önlenebilmesi için aile, okul, toplum ve çocuğa ait risk faktörlerinin belirlenmesi ve bunlara yönelik çözümlerin üretilmesi gerekmektedir.Anahtar kelimeler: suça sürüklenen çocuklar; risk faktörleri; epidemiyoloji; sosyo demografik özelikleri
Style APA, Harvard, Vancouver, ISO itp.
14

BABAHANOĞLU, Nesim. "KOLLUĞUN SİVİL GÖZETİMİ VE KOLLUĞUN SİVİL GÖZETİMİNİN MALATYA-YEŞİLYURT İLÇESİ UYGULAMASI". Siirt Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi 9, nr 2 (30.12.2021): 302–17. http://dx.doi.org/10.53586/susbid.988386.

Pełny tekst źródła
Streszczenie:
Sivil gözetim kavramının ABD ve gelişmiş Batı ülkelerinde 40 yılı aşkın geçmişi olmasına rağmen Türkiye için karşılaştırmalı olarak yeni bir kavramdır. Türkiye'nin Avrupa Birliği (AB) üyelik süreci ile Avrupa normları ve kurumlarına uyum ve yerine getirmesi için şart koşulan kriterler nedeniyle, özellikle temel hak ve özgürlükler alanında kanuni ve kurumsal düzenlemeler ile önemli değişiklikler gerçekleştirilmiştir. Bu alanlardan biri de kolluk ve kolluğun sivil denetimidir. Türkiye'de yapılan kolluk kuvvetlerinin ve denetim şeklinin hesap verebilir, şeffaf ve tatmin edici olması için kolluğun sadece yönetime değil halka, kamuoyuna hesap verebilen sivil bir denetim sistemi olmalıdır. Bu çalışmada; sivil gözetimin önemi ve gerekliliği açıklanmıştır. Çalışmada, kısaca kavramal çerçevenin yanında 2008 yılından bu yana uygulanan İç Güvenlik Sektörünün Sivil Gözetiminin Geliştirilmesi/Güçlendirilmesi Projesi çerçevesinde yapıln faaliyetler ve hedeflenenler açıklanmıştır. Ayrıca çalışmada Malatya-Yeşilyurt İlçesindeki proje kapsamında yapılan uygulamalara yer verilmiştir. Kamu kurum ve kuruluşları ile sivil toplum örgütleri, kadın dernekleri, esnaflar, eğitim kurumları, esnaf örgütleri, muhtarlar, ilde kurulu suç önleme ve engellme ile görevli kamu ve özel kurumlar da sürece dahil edilerek yapılan faaliyetlere yer verilmiştir. Güvenlik kuvvetleri ile il ve ilçe aktörleri dahil edilerek proje boyunca yapılan bazı uygulamalara çalışmada değinilmiştir. Bu uygulmalar sonucunda projenin uygulamnmasının öncesi ve sonrasının karşılaştırlılması suretiyle elde edilen sonuçlara da yer verilmiştir.
Style APA, Harvard, Vancouver, ISO itp.
15

Kula, Sedat. "Assesment of public policies regarding the Turkish juvenile justice system and inferences for functional systemTürk çocuk ceza adalet sistemi kamu politikalarının değerlendirilmesi ve işlevsel bir sisteme ilişkin çıkarımlar". International Journal of Human Sciences 12, nr 2 (1.12.2015): 1416. http://dx.doi.org/10.14687/ijhs.v12i2.3371.

Pełny tekst źródła
Streszczenie:
<p>Turkish juvenile justice system constitutes special and important place in justice system due to its focal point to the juvenile and juvenile rights. As it is in the world, the main purpose of the juvenile justice system in Turkey is not only to handle the judicial process, but also to get the juveniles out of the system at lower costs as possible and to make them continue their lives without having any problems. Besides the policies and implications carried out in the juvenile justice system in the name of struggling with juvenile delinquency, this study emphasizes the importance of crime prevention strategies out of the juvenile justice system. Within this frame, it is emphasized the necessity of all related institutions working together in a harmony after analyzing the Turkish juvenile justice system. Another important point that this study tries to emphasize is that policies in the scope of the juvenile justice system were not created based on the idea of preventing crime committing again, rather based on punishment, compensation, and public protection. Therefore, it is recommended to review the policies and to emphasize the necessity of functional and integrated juvenile justice system.</p><p> </p><p><strong>Özet</strong></p><p>Odak noktasında çocuk ve çocuk haklarının olması sebebiyle Türk Çocuk Adalet Sistemi (TÇAS), adalet sisteminin çok özel ve önemli bir alanını oluşturmaktadır. Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de çocuk ceza adalet sisteminin temel amacı sadece çocuğun içinde bulunduğu adli durumla ilgili adil bir işlem tesis etmek değil aynı zamanda çocuğun bu zorlayıcı süreçten en az zararla çıkmasını sağlamak ve yetişkin bir birey olarak olabildiğince sorunsuz hayatlarına devam etmelerini sağlamaktır. Çocuk suçluluğu ile daha etkin mücadele edilmesi noktasında ceza adalet sistemi içerisindeki politika ve uygulamaların yanı sıra bu sistemin dışında ki suç önleme stratejilerinin de mutlaka ele alınması gerektiğinden haraketle bu çalışmada Türk çocuk ceza adalet sistemi üzerinde kapsamlı bir analiz yapılarak Türk çocuk adalet sisteminde yer alan tüm kurum ve kuruluşların uyum ve eşgüdümlü şekilde çalışması gerektiği üzerinde durulmaktadır. Üzerinde durulan diğer önemli bir husus ta çocuk ceza adalet sistemi içerisinde üretilen politikaların suçun tekrarının önlenmesine yönelik esaslı bir düşünce tarzından ziyade genelde cezalandırma, geleneksel caydırıcılık, etkisiz hale getirme, iyileştirme, kamunun korunması ve zararın tazmini temeline dayanmakta olduğu tezinden hareketle bu konudaki politikaların gözden geçirilerek işlevsel ve bütüncül bir sistemin gerekliliğini ortaya koymaktır.</p>
Style APA, Harvard, Vancouver, ISO itp.
16

ERDAL, Selcen. "Uluslararası Hukukta Karşı Önlemler ve Akçakale de Yaşananlar". Selcuk Universitesi Hukuk Fakultesi Dergisi 22, S4 (20.07.2014): 3–26. http://dx.doi.org/10.15337/suh.2017.35.

Pełny tekst źródła
Style APA, Harvard, Vancouver, ISO itp.
17

GÜLLÜ, İsmail, i Muhammet Ali CAN. "İslam Dininin Suça Bakışı ve Suçu Önlemeye Yönelik Yaklaşımları Üzerine Bir Analiz". Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi Sosyal Ve Ekonomik Araştırmalar Dergisi 2014, nr 3 (1.09.2014): 212. http://dx.doi.org/10.18493/kmusekad.14078.

Pełny tekst źródła
Style APA, Harvard, Vancouver, ISO itp.
18

GEDİZ ORAL, Burcu, i Ali Rıza GÖKBUNAR. "Karapara Aklamanın (Politik) Araçları: Yolsuzluk, Organize Suç ve Mücadelede Mali Önlemler". Yönetim ve Ekonomi: Celal Bayar Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi 24, nr 1 (21.04.2017): 89. http://dx.doi.org/10.18657/yonveek.307504.

Pełny tekst źródła
Style APA, Harvard, Vancouver, ISO itp.
19

Tokdemir, Mehmet, i Hüdaverdi Küçüker. "Çocuk Suçluluğu ve Medya". Bulletin of Legal Medicine 5, nr 3 (1.12.2000): 164–67. http://dx.doi.org/10.17986/blm.200053422.

Pełny tekst źródła
Streszczenie:
Elazığ Islahevinde bulunan, suç işlediklerinde yaşları 12- 17 arasında değişen (ortalama 1 S.0± 1.2), 106 erkek hükümlü çocuk ergenin tamamı, daha önce suç işlememiş benzer sosyoekonomik düzeydeki yaşları 13-18 arasında değişen (ortalama 13.611.3) 126 erkek okul öğrencisiyle medya ve müzik izlemleri yönünden karşılaştırılarak, iki grup arasındaki farklılıklarının ortaya konması amaçlandı. Hükümlü çocuk ergenler Islahevine girmeden önce ortalama 34-39 saat/hafla televizyon seyrederken, kontrol grubu olgularının 19-26 saat/hafta televizyon seyrettikleri belirlenmiştir. Ayrıca hükümlü çocuk/ergenlerin %51.9'u şiddet içerikli macera-savaş filmi seyrederken, suç işlememiş okul öğrencilerinde bu oran %25.4 olarak tespit edilmiştir. Her iki grup arasında anlamlı farkların olması, medyanın çocuk/ergenlerin şiddet davranışlarına yönelmesinde rol oynadığını göstermekte olup, bu konuda ilgili kişi ve kurumların ciddi önlemler alması gerektiği kanaatine varılmıştır.Anahtar Kelimeler: Çocuk/ergen suçluluğu, medyada şiddet, müzik ve şiddet.
Style APA, Harvard, Vancouver, ISO itp.
20

MACİT, Ruken. "Sosyal Bağlar Bireylerin Suçluluğunu Engelleyebilir Mi?" Sosyolojik Bağlam Dergisi 4, nr 3 (15.12.2023): 238–47. http://dx.doi.org/10.52108/2757-5942.4.3.2.

Pełny tekst źródła
Streszczenie:
Suç olgusunu açıklayan teorilerden biri Travis Hirschi’nin (1969) Sosyal Kontrol Teorisidir. Hirschi (1969), bu teoride sosyal bağların bireyleri topluma sıkı sıkıya bağlayarak bireyi suç davranışından koruduğunu ifade etmiştir. Bu çalışmada Hirschi’nin (1969) suçluluğu önlemede etkili olduğunu belirttiği sosyal bağların uyuşturucu satıcılarındaki rolünü nitel araştırma yöntemi ile analiz etmek amaçlanmaktadır. Bu bağlamda, Diyarbakır'da 20 eski hükümlü uyuşturucu satıcısı ile yarı yapılandırılmış görüşmeler yapılmıştır. Araştırma çerçevesinde, katılımcılar uyuşturucu kaçakçısı, uyuşturucu üreticisi / yetiştiricisi, nakliyeci, toptancı ve torbacı olarak sınıflandırılmıştır. Bu kapsamda, uyuşturucu ticaretinin ana unsurlarından biri olan uyuşturucu satıcılarının suçluluğu, Hirschi’nin sosyal bağlar olarak açıkladığı “bağlılık, adanmışlık, meşguliyet ve inanç” kavramları çerçevesinde ele alınmıştır. Elde edilen bulgularda, bireyin eğitim düzeyinin ve toplumsal normlara olan inancının suç davranışına yönelik önemli etkileri olduğu görülmüştür. Ayrıca, suçlu davranış geliştirmede bireyin güçlü sosyal bağlara sahip olması değil bu bağları kimlerle kurduğu önem arz etmektedir.
Style APA, Harvard, Vancouver, ISO itp.
21

Meray, Melisa Seval. "CEZA HUKUKUNDA SİBER ZORBALIK". Karatekin Hukuk Dergisi 2, nr 2 (2.04.2024): 77–106. http://dx.doi.org/10.70011/kahd.1361984.

Pełny tekst źródła
Streszczenie:
Çağın iletişim ve yaşam aracı olan internet her geçen gün gelişmektedir. İnsanoğlu bu gelişmelere hızlı bir şekilde uyum sağlamaya çalışmaktadır. Bu uyum sağlama sürecinde zaman zaman yeni teknolojiler başkalarına zarar vermek amacıyla kullanılabilmektedir. Gerçek hayattaki bazı kötü davranışlar ve suçlar da böylelikle internet alemine taşınmaktadır. Siber zorbalık da internet alemine taşınan bu zarar verici davranışlardan biridir. Hatta bazı siber zorbalık halleri suç da teşkil etmektedir. Örneğin internet aracılığıyla birine siber zorbalık uygulayarak o kişiye karşı cinsel taciz suçunu işlemek mümkündür. Bazı ülkeler ceza kanunlarında siber zorbalığı bir suç olarak düzenleyerek bu fiili önlemeyi amaçlarken; bazı ülkeler ise siber zorbalık sonucunda kanunlarında yer alan bir suç oluşursa o suça göre fiili cezalandırma yolunu tercih etmiştir. Türkiye de bu ikinci tip ülkelere örnektir. Yani Türk Ceza Kanunu’nda siber zorbalık ayrı bir suç tipi olarak düzenlenmemiştir. Ancak siber zorbalık birçok suçun kapsamında cezalandırılabilmektedir. Fakat teknolojik gelişmeler arttıkça siber zorbalık ve buna benzer olumsuz davranışlar da artacaktır. Dolayısıyla bunları önleyici, bu fiilleri uygulamak isteyenleri caydırıcı birtakım kuralların olması gerekliliği muhakkaktır. Özellikle çocukları ve gençleri çok etkileyen hatta bazı hallerde intihara kadar varabilen siber zorbalık fiilinin ceza hukuku kapsamına alınması ya da en azından ayrı bir hüküm olarak düzenlenmiyorsa dahi var olan hükümler üzerinde daha detaylı düzenlemeler yaparak bir şekilde kapsama dahil edilmesi gereklidir.
Style APA, Harvard, Vancouver, ISO itp.
22

Öztürk, Meral, Faruk Kocacık i Miraç Burak Gönültaş. "An examinationof fear of crime and perception of risk by genderSuç korkusu ve risk algısının toplumsal cinsiyet açısından incelenmesi". International Journal of Human Sciences 13, nr 1 (12.03.2016): 1488. http://dx.doi.org/10.14687/ijhs.v13i1.3691.

Pełny tekst źródła
Streszczenie:
Fear of crime has become one of the most popular subjects in social sciences in the past fifty years. Primarily an area of interest in criminology, the fear of crime has lately been analysed from a sociological perspective, and personal and environmental factors that generate the fear of victimisation have been examined. Researches conducted so far suggest that the fear of crime has become one of the social problems that modern societies confront and women are more fearful of victimisation when compared to men. This study aims at understanding whether there are any differences on the fear of crime based on gender and what types of precautions females take in order to avoid crime. The survey has been carried out in the city of Mersin. A questionnaire form developed by Ferraro (1995) and adapted to Turkish language by Kul (2009) has been used. The findings obtained from the survey have confirmed the literature. Accordingly, women’s fear of crime has been found to be significantly higher than that of men. Women are most afraid of being exposed to sexual abuse and rape. Additionally, women exhibit more avoidance behaviours in order not to be a victim of crime. ÖzetSuç korkusu son 50 yılda sosyal bilimlerde popüler olan konulardandır. Öncelikle kriminolojinin ilgi alanına girdiği görülen suç korkusu daha sonraları sosyolojik perspektiften de incelenmeye başlanmış, mağduriyet korkusuna neden olan bireysel ve çevresel faktörler incelenmiştir. Yapılan araştırmalar suç korkusunun artık modern toplumların karşılaştığı sosyal sorunlardan birisi olduğunu, kadınların erkeklere kıyasla daha çok mağduriyet korkusu yaşadıklarını göstermektedir. Bu çalışma suç korkusunun cinsiyet açısından farklılaşıp farklılaşmadığını, kadınların suçtan korunma amacıyla ne tür önlemler aldığını ortaya koymak amacıyla yapılmıştır. Çalışma Mersin’de gerçekleştirilmiştir. Araştırmada Ferraro (1995) tarafından geliştirilen ve Kul (2009) tarafından Türkçeye uyarlanan anket formu kullanılmıştır. Çalışmada elde edilen veriler literatürü desteklemektedir. Buna göre kadınların suç korkuları erkeklerden anlamlı düzeyde yüksektir. Kadınlar en çok cinsel taciz ve tecavüze uğramaktan korkmaktadır. Bunun yanında suç mağduriyeti yaşamamak için daha çok kaçınma davranışı sergilemektedirler.
Style APA, Harvard, Vancouver, ISO itp.
23

Aslan, Hakime, i Züleyha Gürdap. "Nurses’ attitudes towards evidence-based nursing and their knowledge levels to prevent infection associated with peripheral venous catheter". Journal of Turkish Family Physician 12, nr 2 (25.06.2021): 84–98. http://dx.doi.org/10.15511/tjtfp.21.00284.

Pełny tekst źródła
Streszczenie:
Aim: The study was conducted to determine the nurses’ attitudes towards evidence-based nursing and their level of knowledge to prevent infection associated with peripheral venous catheters. Method: The research is of descriptive type. This research was conducted at a university hospital in the east of Turkey between dated July-August 2020. The population of the study was composed of all nurses working in the hospital. The sample consists of 193 nurses determined by power analysis. “Personal Information Form”, “Evidence‐Based Nursing Attitude Scale” and “Information Form for Preventing Peripheral Venous Catheter-Related Infection” were used to collect data. Descriptive statistics, independent sample t test, Mann Whitney U test, Kruskal-Wallis H tests were used in data analysis. Correlation analysis was conducted to determine the relationship between scale scores. Results: In the study, it was determined that the total score average of the nurses in the Evidence‐Based Nursing Attitude Scale was 62.4 ± 9.6 and they have been found to have a high level of positive attitude towards evidence-based practice. The total score average of the information form for preventing infection associated with peri- pheral venous catheter was 3.88 ± 1.53 and the level of knowledge was low. In the study, it was determined that there was a quite weak and positive relationship between the Evidence‐Based Nursing Attitude Scale and nurses’ level of knowledge of peripheral venous catheter (r = .187, p <0.009). It was determined that there was a quite weak and positive correlation between the emotions sub-dimension and the level of knowledge of PVC (r = .230, p <0.05). Conclusion: In the study, it was determined that nurses have a high level of positive attitude towards evidence-based practice, while their level of knowledge about preventing infection associated with peripheral venous catheter was found to be low.
Style APA, Harvard, Vancouver, ISO itp.
24

Karadeniz, Hülya, İsmail Birincioğlu, Bahattin Seçilmişoğlu, Hülya Savaş i Sinan Zazoğlu. "Trabzon’da Denetimli Serbestlik ve Yardım Merkezi Şube Müdürlüğü’nde Madde Bağımlılığı Nedeniyle Kayıtlı Olgularda Toksikolojik Analiz Bulguları ve Tedavi Uygulamalarının Değerlendirilmesi". Bulletin of Legal Medicine 14, nr 2 (1.08.2009): 89–87. http://dx.doi.org/10.17986/blm.2009142693.

Pełny tekst źródła
Streszczenie:
Madde kullanımının, tüm dünyada ve ülkemizde hızla artarak çok önemli bir toplumsal sorun haline gelmesi, yasal önlemler almayı zorunlu hale getirmiştir. Denetimli Serbestlik (DS), suçluyu toplum içerisinde tutarak, kişinin daha fazla suç işleme olasılığını azaltmak, ona bazı sorumluluklar ya da şartlar yüklemek suretiyle topluma yeniden kazandırmayı amaç edinen bir hizmettir. Adalet Bakanlığı’nm ülkemizin içinde bulunduğu Avrupa Birliği üyelik süreci çalışmaları çerçevesinde hayata geçirdiği Denetimli Serbestlik ve Yardım Merkezleri bir sosyal hizmet kurumu olarak, çalışmalarına 20 Temmuz 2005 tarihinde, Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren yasa ile başlamıştır. Bu çalışmada, Trabzon İli Denetimli Serbestlik ve Yardım Merkezi Şube Müdürlüğünde 21.12.2005-30.06.2008 tarihleri arasında kayıtlı 425 olgudan, madde bağımlısı olan 201 (%47.2) olgu ele alındı. Bu olgular; yaş, cinsiyet, eğitim durumu, meslek, medeni durum, kullanılan madde, uygulanan tedavi, laboratuar incelemelerinde uygulanan toksikolojik analiz yöntemleri ve tedavinin olgular üzerine etkileri yönünden incelendi. Olguların 198’i (%98.5) erkek, 3’ü (%1.5) kadındır. Olguların yaşları 17 ile 64 arasında değişmekte olup, ortalama yaş 32.47 +10.55 dir. Madde kullanımı 80 olgu (%39.8) ile en sık 27-36 yaş grubunda görülmektedir. Sonuç olarak, Türkiye’de oldukça yeni olan DS uygulaması, madde bağımlılarının tedavi edilerek ve izlenerek de topluma kazandırılabileceğini göstermektedir. Denetimli serbestlik uygulamasında, sanık veya hükümlüler cezalarmı normal yaşamları içinde çekmeleri nedeniyle bu durumdan memnun olmakta, cezaevine dönmek istememekte, sistem tarafından önemsendiklerini görmektedirler. Birey üzerinde yaratılan olumlu etkinin, uygulanan tedavilerin kişilerin topluma kazanımlarında etkili olduğunu düşünmekteyizAnahtar kelimeler: Denetimli serbestlik, madde kullanımı, bağımlılık
Style APA, Harvard, Vancouver, ISO itp.
25

ÖZLÜ, Hakkı. "BORSA İSTANBUL ANONİM ŞİRKETİ’NİN BORSA İŞLEMLERİNE YÖNELİK TEDBİR VE YAPTIRIM YETKİLERİNİN DEVRİ". Adalet Dergisi, nr 71 (2.11.2023): 1119–62. http://dx.doi.org/10.57083/adaletdergisi.1391741.

Pełny tekst źródła
Streszczenie:
Borsalar ülke ekonomisinin, ticaretin ve sermaye piyasasının en önemli kurumlarındandır. Sermaye piyasasına ilişkin hukuksal ve finansal kavramlara verilen anlamlar ve uygulamalar tarihsel süreçte değişmekte ve gelişmektedir. Borsa İstanbul da bu süreçte elektronik sisteme geçmiş ve kamu kurumu niteliğinden dünyada gelişmiş diğer borsalar gibi kâr amaçlı bir anonim şirkete dönüştürülmüştür. Borsa İstanbul gerek düzenleyici, gerekse denetime tabi olması bakımından anonim şirketlerden ve kamu iktisadi kuruluşlarından ayrışmaktadır. Mevcut yapısı ile “sui generis” bir anonim şirketidir. Borsa İstanbul, İstanbul Menkul Kıymetler Borsası niteliğinde iken sahip olduğu yetkilerin bir kısmını hâlâ kullanmaktadır. Oysa bu yetkiler kâr amaçlı bir şirkette olması gereken yetkilerden değildir. Çalışmamızda, Borsa İstanbul’un borsa işlemlerine dönük yaptırım yetkilerinin tarihsel süreçte gelişimi incelenmiştir. Borsa işlemi ve Borsa İstanbul ile Sermaye Piyasası Kurulu tarafından borsada işlem bazında alınabilecek önlemler ve yaptırımlar incelenmiştir. Borsa İstanbul’un işlem bazında uzun süreli yaptırım yetkisinin sınırlandırılmasının gerekliliği üzerinde durulmuştur. Nitekim Borsa İstanbul’un ve Sermaye Piyasası Kurulu’nun aynı yetkileri haiz olması uygulamada karışıklığa ve işlemin türüne göre uyuşmazlığa bakacak mahkemenin yargı yolunun farklılığı, farklı kararların ortaya çıkmasına neden olabilmektedir. Bu çalışma ile gelişmiş ülkelerdeki borsalara yönelik düzenlemeler de incelenerek, Türk hukukundaki düzenlemenin günümüz koşullarına uygunluğu hususunda bir değerlendirme yapılmak istenmiştir.
Style APA, Harvard, Vancouver, ISO itp.
26

Karakuş, Ufuk, i Seda Önger. "8. Sınıf Öğrencilerinin Doğal Afet ve Afet Eğitimi Kavramını Anlama Düzeyleri / The Understanding Levels on Natural Disasters and Disasters Education Concepts for 8th Grade Students Students". Journal of History Culture and Art Research 6, nr 6 (30.12.2017): 482. http://dx.doi.org/10.7596/taksad.v6i6.1247.

Pełny tekst źródła
Streszczenie:
<p class="Default"><strong>Abstract</strong></p><p>Natural disaster is defined as suddenly developing natural or human phenomena that harm human life and natural order. Many natural disasters have occurred in Turkey throughout history, resulting in serious loss of life and property. Although people can not prevent natural disasters, however, they can take various measures to reduce the damages. In order to reduce the indemnities caused by natural disasters, Turkey has taken many precautionary measures especially after 1999 Marmara earthquake. These steps are mostly focused on the formation of disasters, ways to prevent disasters, and legal regulations. This research was conducted to determine the level of understanding of the concept of disaster and disaster education by 8<sup>th</sup> grade students of middle school. The study sample consists of 8<sup>th</sup> grade students from Dört Eylül middle school of Simav district, Kütahya province. The research was carried out with 28 middle school students during academic year of 2014-2015. A semi-structured questionnaire consisting of open-ended questions, developed by researchers, was applied as data collection tool. The data of the study were analyzed using qualitative research techniques. Results show that students’ first perception about the word disaster is earthquake disaster, tsunami disaster. Therefore, environmental conditions of an area are found affecting the perception. Besides, variable of gender is also not found affecting the results. However, increase in income level and educational level of parents result difference in answers. </p><p><strong>Öz</strong></p><p>Ani gelişen veya ortaya çıktığında kötü sonuçları olan doğal ve beşerî olaylar, insan yaşantısına ve doğal düzene zarar vermekte ve bu durum doğal afet olarak nitelendirilmektedir. Tarih boyunca Türkiye’de pek çok doğal afet meydana gelmiş ve bunların sonucunda ciddi can ve mal kayıpları yaşanmıştır. İnsanlar doğal afetlerin oluşumunu engelleyememelerine rağmen, bunların zararlarının azaltılmasına yönelik çeşitli önlemler alabilirler. Doğal afetlerin meydana getireceği zararları azaltmak için ülkemizde özellikle 1999 Marmara depreminden sonra çalışmalara hız verilmiştir. Bu çalışmalar daha çok afetlerin oluşumu, afetlerden korunma yolları ve yasal düzenlemeler üzerine odaklanmıştır. Bu araştırma, 8. sınıf öğrencilerinin afet ve afet eğitimi kavramı hakkındaki anlama düzeylerini tespit etmek amacıyla gerçekleştirilmiştir. Çalışma grubunu Kütahya İli, Simav ilçesi Dört Eylül Ortaokulu 8. Sınıf öğrencileri oluşturmaktadır. Araştırma, 2014-2015 eğitim-öğretim yılında 8. Sınıfta okuyan 28 ortaokul öğrencisi ile yapılmıştır. Veri toplama aracı olarak, araştırmacılar tarafından geliştirilen açık uçlu sorulardan oluşan yarı yapılandırılmış anket uygulanmıştır. Çalışmanın verileri nitel araştırma teknikleri kullanılarak analiz edilmiştir. Çalışmanın sonucuna göre; öğrencilerin afet deyince ilk olarak deprem afetine, enaz tsunami afetine yer verildiği bulgulardan anlaşılmıştır. Dolayısıyla çevre şartları sonucu etkilemiştir. Genel olarak bakıldığında cinsiyet değişkeni sonucu etkilememiştir. Fakat ailenin gelir durumu ve ailenin eğitim durumu arttıkça afet eğitimi cevaplarında farklılık vardır.</p>
Style APA, Harvard, Vancouver, ISO itp.
27

USTA, Ersan. "Terörü Önlemek: Durumsal Suç Önlemenin Terörle Mücadeleye Uygulanması". International Journal of Politics and Security, 14.09.2023. http://dx.doi.org/10.53451/ijps.1333069.

Pełny tekst źródła
Streszczenie:
Bu makale, bir suç önleme modeli olarak ortaya çıkan Durumsal Suç Önleme yaklaşımının ve buna bağlı literatürün terörizmi önleme çabalarına ve uygulamalarına nasıl katkı sağladığını anlamak için genel bir çerçeve sunmaktadır. Terörizmle mücadele etmenin birçok yolu vardır. Ancak literatürde terörizmin kriminolojik bakış açısıyla ele alındığı çalışmalara oldukça az rastlanmaktadır. Bu makalede, terör nihai bir suç biçimi olarak ele alınmaktadır. Hırsızlık, cinayet ve benzeri diğer suç türlerinde olduğu gibi terör suçu için de durumsal fırsat unsurlarının etkili olduğu bilinmektedir. Makalede öncelikle Durumsal Suç Önlemeyi oluşturan teorik ve kavramsal çerçeveye yer verilmektedir. Bir sonraki aşamada fırsat faktörünün terörizmin hedef seçiminde, eylemlerinde kullanacakları araç ve silah seçiminde ve terörün oluşmasında etkili olan sosyal koşullarda ne şekilde etkili olduğu incelenmektedir. Daha sonra bu fırsat unsurlarını ortadan kaldırmak için önerilen önleme politikaları aktarılmaktadır. Son olarak ise terörizmin durumsal önlemesine yönelik getirilen eleştiriler ele alınmaktadır. Bu makalede literatür taraması yöntemi kullanılarak Durumsal Suç Önleme yaklaşımın terörü önleme noktasında sağladığı katkılar ve sakıncalar ele alınmakta ve gelecek araştırmalar için öneriler sunulmaktadır.
Style APA, Harvard, Vancouver, ISO itp.
28

ERBUĞA, Gökçe Sinem. "Suç Teorileri ve Beyaz Yakalı Suçların Caydırılması: Durumsal Suç Önleme Yaklaşımı". İzmir İktisat Dergisi, 14.09.2020. http://dx.doi.org/10.24988/ije.201935311.

Pełny tekst źródła
Style APA, Harvard, Vancouver, ISO itp.
29

Payam, Mehmet Murat. "Yerel Yönetimler İçin Kentlerde “Yerel Suç Önleme Programı”". İDEALKENT, 31.08.2018, 614–43. http://dx.doi.org/10.31198/idealkent.431920.

Pełny tekst źródła
Style APA, Harvard, Vancouver, ISO itp.
30

SOYSAL BULGURCU, Hilal. "Damgalama Yaklaşımı ve Onarıcı Adalet Bağlamında Denetimli Serbestlik". Olgu Sosyoloji Dergisi, 24.03.2023. http://dx.doi.org/10.58632/olgusos.1241831.

Pełny tekst źródła
Streszczenie:
Suça neden olan etkenleri anlamak ve başarılı suç kontrolünü sağlamak oldukça güçtür. Suçun dinamik ve karmaşık yapısı nedeniyle suçu önleme çözümüne yönelik birçok kriminolojik ve sosyolojik yaklaşım geliştirilmiştir. Bu yaklaşımlardan damgalama kuramı, resmi yaptırımların gelecekteki suçlu davranışları caydırmak yerine damgalamaya neden olarak güçlendirdiğini iddia etmekte ve suçla mücadelede onarıcı adalet yaklaşımını önermektedir. Özellikle damgalama teorisyenlerinden John Braithwaite yeniden bütünleştirici utandırma yaklaşımını ortaya atmış ve bu teori onarıcı adalet anlayışının gelişiminde oldukça etkili olmuştur. Bu makalede damgalama teorisyenlerinin suçluluğu veya en azından damgalamanın olumsuz etkilerini azaltmada etkili olabileceğini önerdiği bazı yaklaşımlar ve uygulamalar ele alınmıştır. Bu çalışmada onarıcı adalet bağlamında Braithwaite’in suçla mücadelede utandırmanın gücünden olumlu yönde faydalanılabileceğini öne sürdüğü yeniden bütünleştirici utandırma yaklaşımı çerçevesinde denetimli serbestliğin damgalanmayı önleme, utandırma gücü ve topluma yeniden entegre etme potansiyelini tartışmak amaçlanmıştır. Nihayetinde denetimli serbestlik uygulamalarının, topluma verilen zararı telafi etme fırsatı vermesinin onarıcı adaletin hedeflerine uygun göründüğü ve suç işleyene karşı gösterilen olumsuz tutumları önleme konusunda önemli potansiyele sahip olduğu sonucuna varılmıştır.
Style APA, Harvard, Vancouver, ISO itp.
31

Akkoyunlu, Sencer Abdullah. "Polis Vazife ve Salahiyet Kanununa Göre Önleme Aramasında Yetki ve Yetki İle Alâkalı Ve Önemli Bazı Hususlar". Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 2.07.2024. http://dx.doi.org/10.34246/ahbvuhfd.1469914.

Pełny tekst źródła
Streszczenie:
Önleme araması, özel hayatın gizliliğine yönelik ileri düzeyde müdahale teşkil eden bir faaliyettir. Polis önleme araması yaparak suç işlenmesine neden olabilecek, tehlike doğurabilecek eşyaları araştırmakta ve bu türden eşyalara ulaşmaya çalışmaktadır. Arama kararı alma yetkisi Anayasanın 20’nci maddesiyle hakime, gecikmesinde sakınca bulunan hallerde ise kanunla yetkilendirilmiş merciye verilmiştir. Polis Vazife ve Salahiyet Kanuna göre önleme araması kararı almaya yetkili hakim sulh ceza hakimidir; aynı Kanununa göre arama kararı vermeye yetkili merci ise vali ve kaymakamdır (mülki amirdir). Bununla birlikte Polis Vazife ve Salahiyet Kanununu göre kolluk amiri de bazı hallerde önleme araması kararı alabilmekte ve hatta Anayasaya aykırı olmakla beraber polis herhangi bir arama kararı gerekmeksizin önleme araması yapabilmektedir. Önleme araması kararının alınması ile ilgili olarak yargı yeri (sulh ceza hakimi) ile idare (vali ve kaymakam, polis bazen kolluk amiri) yakın ilişki içerisinde olup, aramanın yapılmasında her ikisinin de rolü bulunmaktadır. Bu yakın ilişkinin ve rolün sonucu olarak önleme araması kararı alma yetkisinin detaylı olarak incelenmesi gerekmektedir. Makalemizde önleme araması kararı alma yetkisini, yetki ile alâkalı, önemli gördüğümüz hususları, doktrinde yer alan düşünceleri de göz önünde bulundurmak suretiyle ele almakta, konuyla ilgili düşünce ve önerilerimizi dile getirmekteyiz.
Style APA, Harvard, Vancouver, ISO itp.
32

DİNÇ BOYACIYAN, Burçin, i Aylin YALÇIN SARIBEY. "KURUMSAL İŞ HAYATINDA RİSK VE SUÇ ÖNLEME KAPSAMINDA GÜVENLİ İŞE ALIM YAKLAŞIMI". MEYAD Akademi, 28.02.2023. http://dx.doi.org/10.59007/meyadakademi.1232521.

Pełny tekst źródła
Streszczenie:
Suç önleme adaletin ilk şartıdır. Bir kişinin silah zoruyla soyulması gibi rahatsız edici bir imaj akla gelmese de, kurumsal iş hayatında da birçok farklı boyutta suç işlenmektedir. Günümüzde her gün farklı boyutlarda işlenen bu tür suçların tespit edilmesi ve durdurulması birçok nedenden dolayı daha zordur. Çalışanlar, çalıştıkları kurumlarda işledikleri suçlarda kendilerini hatalı görmeyebilir ve bu faaliyetleri suç olarak kabul etmeyebilirler. İşletmelerin işlevleri sırasında ortaya çıkabilecek riskleri önceden dikkatli bir biçimde ve ayrıntıları ile tanımlayıp değerlendirmesi ve bu riskleri minimanize edecek veya tam anlamıyla ortadan kaldıracak yönetim anlayışına sahip olması gerekmektedir. İş hayatında işveren açısından uyumlu ve sürdürülebilir bir istihdam süreci, işletmenin başarılı olması adına çok büyük bir öneme sahiptir. Bu çalışmada, işe alım sürecinde adayın işletmeye dahil edilmesinden önce, hakkında gerekli ve doğru araştırmaların yapılmasının ne kadar kritik bir husus olduğu vurgulanmıştır. Hem çalışanın hem işletmenin hem de işletmenin müşterilerinin güvenliğini sağlamak adına yapılacak çalışmaların önemi değerlendirilmek istenmiştir. Güvenli işe alım yaklaşımının önemine ve işletmelere olan katkısına dikkat çekilmiştir.
Style APA, Harvard, Vancouver, ISO itp.
33

ÇOLAK, Aslı, i Mehmet Akif CEYLAN. "GÜVENLİ ŞEHİR KAVRAMININ TEORİLERLE VE MEKÂNSAL BAKIŞ AÇISI İLE İNCELENMESİ". Uluslararası Sosyal Bilimler Akademi Dergisi, 11.10.2023. http://dx.doi.org/10.47994/usbad.1284318.

Pełny tekst źródła
Streszczenie:
Nüfusun hızla arttığı ve güvenlik sorununun da beraberinde arttığı şehirlerde önleyici politikaların geliştirilmesi için suçlara neden olan sosyo-ekonomik, toplumsal ve diğer unsurlar ile suçların işlenmesini kolaylaştıran fiziki unsurların tespit edilmesi ve giderilmesi gerekmektedir. Emniyet teşkilatı ve profesyonel rehberlik öncülüğünde başta devlet olmak üzere yerel yönetimler, ilgili kamu kurumları, özel teşebbüs, üniversiteler, sivil toplum örgütleri ve vatandaşların işbirliği ile kapsamlı stratejilerin ortaya konulması ve etkin bir şekilde uygulanması gerekmektedir. Suçların işlenmesini zorlaştırmak ve potansiyel suçluları caydırmak amacıyla imar planları ve fiziki düzenlemeler büyük öneme haizdir. Çünkü fiziki çevredeki fırsatlar suç düşüncesine sebep olduğu bilinmektedir. Fiziki çevrede yapılacak düzenlemeler, suç işleme eğilimindeki kişiler için suç işlemeyi güçleştirecektir. Temiz, bakımlı, sosyal donatılı, çevre aydınlatması planlanmış, kontrol edilebilir otoparklara sahip, alarm ve kamera sistemleri uygulanmış şehirler; suçlular için suç işlemeyi güçleştirecek ve bu şehirlerde yaşayan vatandaşlar açısından ise denetim, güvenlik ve sorumluluk duygusunu daha yaygın hale getirecektir. Mekânsal bir bakış açısı ile suç, düşünce ve çevre kavramları arasındaki ilişkiden yola çıkılarak suçun önlenmesine yönelik çevresel tasarımların yapılması “Güvenli Şehir” yaklaşımını ortaya çıkarmaktadır. Çevresel eşitsizlikleri ortadan kaldırarak, güvenli şehir mekânları planlayarak, yaşam kalitesi yüksek yapılı şehirler oluşturmak için suç teorilerinden yola çıkarak disiplinler arası çalışmalar ve bütüncül yaklaşım ile şehir planlamaları yapılması gerekmektedir. Böylece çevresel tasarım yolu ile suç önleme politikaları geliştirilebilir.
Style APA, Harvard, Vancouver, ISO itp.
34

ERGÖL, Şule, i Aylin GÜNEŞ. "SOSYAL MEDYADA KADINA KARŞI İŞLENEN SUÇ: ŞİDDET". MEYAD Akademi, 27.08.2023. http://dx.doi.org/10.59007/meyadakademi.1317248.

Pełny tekst źródła
Streszczenie:
Sosyal medya, internet tabanlı bir iletişim biçimidir. Sosyal medya platformları, kullanıcıların sohbet etmesine, bilgi paylaşmasına ve web içeriği oluşturmasına olanak tanır. Sosyal medya kullanımı tüm dünyada hızla artmaktadır. Sosyal medyanın toplum üzerine olumlu ve olumsuz etkileri bulunmaktadır. Sosyal medyanın olumsuz etkileri kişisel gizliliğin sağlanamaması ve internet ortamında yayılması, internet bağımlılığının bir parçası olarak sosyal medya bağımlılığının oluşması, sosyal medya aracılığıyla dolandırıcılık yapılması, sosyal medya üzerinden hikâye yayarak bireylerin itibarının zedelenmesi ve siber taciz şeklindedir. Yetkisiz erişim, bağlantılara tıklanmasını amaçlayan bilinmeyen numaralardan gelen mesajlar ile taciz, ısrarlı takip, flört ve aile içi şiddet, tecavüz gibi dijital şiddet sosyal medyada kadınlara karşı sıklıkla işlenen suçlardır. Kadını hedef alan sosyal medyada işlenen suçların cinsiyete dayalı şiddet olgularını daha yoğun olarak içerdiği görülmektedir. Sosyal medya aracılığıyla kadına karşı işlenen cinsiyete dayalı şiddetin gerçek hayatın yansıması olduğu ve sanal ortam ile gerçek ortam arasında suçun sürdürülmesi anlamında bir bağ olduğu görülmektedir. Dünya Sağlık Örgütü kadına yönelik şiddeti önleme ve müdahale etmede sağlık sektörünün gerçekleştirebileceği rolleri belirtmektedir. Sağlık sektörünün önemli bir çalışanı olan hemşireler de başta sorunun boyutlarının belirlenmesi olmak üzere belirtilen alanlarda uygun hemşirelik rollerini gerçekleştirmelidir.
Style APA, Harvard, Vancouver, ISO itp.
35

ERYALÇIN, Münevver, Talip ERYALÇIN i Veli DUYAN. "FAMILY-BASED INTERVENTION METHODS IN THE PROBATION SYSTEM". Turkish Journal of Family Medicine and Primary Care, 20.06.2022, 442–54. http://dx.doi.org/10.21763/tjfmpc.1027020.

Pełny tekst źródła
Streszczenie:
Günümüzde suç işleyenlerin insan onuruna yakışır şekilde cezalandırılması veya cezanın onarıcı şekilde infaz edilmesi hukuk, sosyal hizmet, tıp, psikoloji, sosyoloji gibi birçok akademik disiplinin tartıştığı önemli konulardan birisidir. Cezaların infazının onarıcı şekilde yapılması denilince akla denetimli serbestlik gelmektedir. Denetimli serbestlik sistemi, yükümlü bireyi iyileştirme, yükümlü bireyin yeniden suç işlemesini önleme ve toplumu korumanın yanı sıra adli sistemin denetim, takip ve infaz ihtiyacını karşılamak üzere ortaya çıkmıştır. Günümüzde denetimli serbestlik sistemi, sosyal hizmet uygulamaları ile yükümlü bireylerin dezavantajlı durumlarını en aza indirip yeniden suç işlemelerinin önlenmesi ve kendilerini geliştirmelerine destek olarak sosyal içerilmelerinin sağlanması adına önemli bir sorumluluk üstlenmektedir. Son zamanlarda denetimli serbestliğe dair ulusal ve uluslararası alanda yapılan araştırmalar, bu alana olan ilginin arttığını göstermektedir. Ancak ulusal alandaki çalışmalarda Türkiye’deki denetimli serbestlik sisteminde aile boyutunun yeterince ele alınmadığı üzerinde durulmaktadır. Multi-sistemik ve fonksiyonel aile terapileri, mükerrer suç riski yüksek çocuklar gençler ve ailelerine yönelik tasarlanmış müdahale programlarıdır. Denetimli serbestlik sürecinde genç bireylere etkin bir müdahale sunulabilmesi için ailenin bütünü ile çalışmak gerekmektedir. Tek başına, kişiden davranışlarını değiştirmesini beklemek bireyi belirli bir noktaya kadar getirebilir, ancak ailesi tarafından da desteklendiğini bilen bireyler için ilerleme çok daha kolay olabilmektedir. Denetimli serbestlik sisteminde uygulanabilecek aile temelli müdahale yöntemleri, özellikle çocuk ve genç yükümlülerin güçlü yönlerini geliştirebilmeleri açısından önemli bir yere sahiptir. Bu çalışma ile etkili ve kanıta dayalı aile temelli müdahale yöntemlerinden multi-sistemik ve fonksiyonel aile terapilerinin ele alınması ve bu programların Türk denetimli serbestlik sistemine entegrasyonunun sağlanabilmesi ile ilgili önerilerin paylaşılması amaçlanmaktadır. Ayrıca bu çalışmada aile temelli müdahale uygulayıcılarına ve bireye/aileye sürekli, kapsamlı, bütüncül hizmet sunan aile hekimlerine düşen roller ve sorumluluklara yer verilmiştir.
Style APA, Harvard, Vancouver, ISO itp.
36

DEMİRCİ, Uğur. "The Impact of Security Cooperation Established in Turkey on Private Security Officers’ Burnout and Turnover Intention". Afyon Kocatepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 16.05.2022. http://dx.doi.org/10.32709/akusosbil.929022.

Pełny tekst źródła
Streszczenie:
Günümüzde suç önleme politikalarının merkezinde yer alan özel güvenliğin, kamu güvenliğine katkısını artırabilmek için tüm Dünyada çeşitli işbirliği projeleri gerçekleştirilmektedir. Bu projelerin en önemlilerinden biri de, Türkiye’de polis ve özel güvenlik görevlileri arasında işbirliği kültürü yaratarak özel güvenlik görevlilerinin genel güvenliğe katkısını azami seviyeye çıkarmayı amaçlayan KAAN Projesidir. Proje, genel hedeflerine ulaşma yönünde başarılı olmakla birlikte, özel güvenlik görevlilerinin iş tutumları üzerinde olumlu etkiler oluşturma potansiyeline de sahiptir. Araştırmanın amacı Türkiye’de gerçekleştirilen işbirliği projesi kapsamında görev yapan özel güvenlik görevlileriyle bu kapsamda görev yapmayanların tükenmişlik ve işten ayrılma niyetleri arasında fark olup olmadığını tespit etmektir. Nicel paradigma çerçevesinde gerçekleştirilen araştırma, betimsel tarama şeklinde desenlenmiştir. Araştırmanın evrenini Isparta ilinde çalışan özel güvenlik görevlileri oluşturmaktadır. Araştırmada tam sayım kullanılmıştır. Araştırmada veri toplama aracı olarak, Maslach ve Jackson (1981) tarafından geliştirilen Maslach Tükenmişlik Envanteri ve Scott ve arkadaşları (1999) tarafından geliştirilmiş olan İşten Ayrılma Niyeti Ölçeğini içeren anket formu kullanılmıştır. Araştırma sürecinde elde edilen verinin analizi neticesinde, Proje kapsamında çalışan özel güvenlik görevlileriyle bu kapsamda görev yapmayanların kişisel başarı algıları arasında istatistiksel olarak fark bulunduğu, işten ayrılma niyeti ve tükenmişlik envanterinin diğer boyutları kapsamında herhangi bir farkın olmadığı tespit edilmiştir.
Style APA, Harvard, Vancouver, ISO itp.
37

ŞARE, Ersin. "YÜKSEK MAHKEME KARARLARINDA İHMALİ SUÇ". Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 22.12.2023. http://dx.doi.org/10.51562/nkuhukuk.1306942.

Pełny tekst źródła
Streszczenie:
Bir kişinin aktif bir eylemini ceza hukuku bağlamında hareket olarak açıklamak kolaydır. Ancak pasif kalmasını ceza hukuku bağlamında hareket olarak kabul edebilmek için “belli durumlarda hareket geç” emrini veren bir dayanak norma ihtiyaç vardır. İhmali suçlar esasında “yap” emrini veren normlara itaatsizliktir. Bir kişinin öldürülmesini yasaklayan norma uymak kolaydır; zira kişi ne yapmaması gerektiğini bilir. Ancak belli bir durum karşısında harekete geç emrini veren norma uyulması kişi bakımında güçlük arz edebilir. İhmali suçlar kendi arasında gerçek ihmali suçlar ile görünüşte ihmali suçlar olarak ayrıma tabi tutulmaktadır. Gerçek ihmali suçlar, kişinin kanunda tanımlanan ve emredilen icrai davranışı kasten yapmamasıyla oluşmakta olup suçun gerçekleşmesi için ayrıca neticenin de gerçekleşmesi aranmamaktadır. Kural olarak icrai bir hareketle işlenen suçun ihmali bir hareketle işlenmesine görünüşte ihmali suç denilmektedir. Örneğin kasten öldürme suçu böyledir. Görünüşte ihmali suçlar neticeli suçlardır. TCK’ya göre neticeyi önlemek için icrai davranışta bulunma yükümlülüğü kanundan, sözleşmeden ya da önceden gerçekleştirilen tehlikeli hareketten kaynaklanabilir.
Style APA, Harvard, Vancouver, ISO itp.
38

TURHAN DAMAR, Hale, Burcu CİRİTOĞLU, Gül ASLAN i Merdiye ÖZTÜRK. "Hastanede yatan yaşlı hastaların düşmeyi önleme davranışları ile sağlık okuryazarlığı arasındaki ilişkinin incelenmesi". Geriatrik Bilimler Dergisi, 23.03.2023. http://dx.doi.org/10.47141/geriatrik.1218729.

Pełny tekst źródła
Streszczenie:
Aim: This study aims to investigate the relationship between falls, fall prevention behaviors, and health literacy in hospitalized older adults. Materials and Methods: A descriptive, cross-sectional design was used. Study data were collected from patients aged ≥65 who were hospitalized in the hospital’s internal medicine and surgery clinic between December 2021-June 2022. The data was collected using a Socio-demographic and Clinical Characteristics Form, the Health Literacy Scale (HLS), and the Fall Behavioral Scale for Older People (FaB). Multiple linear regression analysis was used to determine the contribution of factors associated with older patients’ falling behaviors. Results: The mean age of 204 older patients participating in the study was 75.38±8.95, and 57.8% were female. The older people’s mean fall behaviors and health literacy scores were determined as 3.06±0.44 and 41.35+19.35, respectively. It was determined that the predictors of the cognitive adaptation subdimension of the falls behavioral scale for older people were understanding and applying and being single, the predictor of the protective mobility was fear of falling, the predictors of the pace were status of mobilization and fear of falling. In addition, the predictor of the practical strategies was fear of falling, the predictors of the displacing activities sub-dimension were the understanding sub-dimension of the HLS, presence of chronic disease, mobilization status, and fear of falling and the predictor of the changes in level was the mobilization status. Conclusion: Practices aimed at increasing the health literacy of older people, reducing the regression in their cognitive status, and improving it may increase fall prevention behaviors.
Style APA, Harvard, Vancouver, ISO itp.
39

Nisa KARA, Dönay. "Kadınların Dijital Şiddete Uğramalarının Ruhsal Durumlarına Etkileri". Uluslararasi Kibris Universitesi Fen-Edebiyat Fakultesi, 1.01.2021. http://dx.doi.org/10.22559/folklor.1683.

Pełny tekst źródła
Streszczenie:
Dijital araçların günümüzde çok yoğun kullanımıyla birlikte birçok olumlu yanlarının yanı sıra olumsuz yanlarının da ortaya çıktığı görülmektedir. Özellikle kadınların sosyal medya mecralarında olumsuz durumlarla karşılaştığı görülmektedir. Bu çalışma bir özel üniversitede öğrenim gören 28 kadın katılımcının görüşlerine başvurularak dijital şiddete uğrayıp uğramadıkları araştırılmıştır. İlk olarak kadın katılımcıların hangi sosyal medya aracını kullandıkları belirlenmiştir. Bu çalışma nitel bir çalışma formatındadır. Araştırmanın sonucunda kadın katılımcıların dijital ortamlarda karşılaştıkları şiddetle ilgili mevcut yasaların geliştirilmesi gerektiği üzerinde durulmuştur. Öğrencilerin dijital ortamda farklı şekillerde rahatsızlık duydukları olaylarla karşılaştıkları sonucuna varılmıştır. Katılımcıların aynı zamanda sosyal medya ortamlarında tacize uğradıkları belirtilmekte ve bu konuda henüz yasaların dijital ortamlarda karşılaşılan tacizlere yönelik ağır yaptırımları olmadığını katılımcılar vurgulamıştır. Tacize uğrayan katılımcıların genelde tacizde bulunan kişi tarafından cinsel içerikli fotoğraf isteyerek kadın katılımcıyı zor durumda bırakmıştır. Sosyal medyanın günümüzde daha faydalı kullanımına yönelik farkındalık çalışmaları yapılabilir. Bu çalışma günümüzde internet teknolojisinin hızla gelişim göstermesiyle yaşanan olumsuz durumları da beraberinde getirmiştir. Kadınların sosyal medya mecralarını daha dikkatli kullanmaları konusunda bilinçlendirme çalışmaları yapılabilir. Araştırmada elde edilen sonuçlara göre, katılımcıların çoğunluğu sosyal paylaşım sitelerinde tacizle karşılaştıklarını belirtmişler ve sahte sosyal medya hesaplarıyla iletişim kurma isteklerinin bulunması katılımcıların endişe etmesine neden olmuştur. Diğer yandan sosyal mecralardan tehditle karşılaşan katılımcıların dijital şiddet uygulayan bireyleri paylaşım sitesinde şikâyet ederek kendilerince bir çözüm bulmuşlardır. Dijital şiddetle karşılaşan katılımcıların yasal yollara başvurarak dijital şiddeti önlemeye çalışmışlardır. Sosyal medyada dijital şiddetle karşılaşma durumlarında emniyet müdürlüğüne suç duyurusunda bulunarak, kadın katılımcıların yeni hukuki departman açılması gerektiğini belirtmiş ve katılımcıların dijital şiddeti önlemek için dijital şiddet biriminin açılması gerektiğini vurgulamıştır.
Style APA, Harvard, Vancouver, ISO itp.
40

BOZ, Burak. "Onaylı Veteriner Sağlık Ürünleri ve Onaylı Bitki Koruma Ürünleri ile Ziraî Mücadele Alet ve Makinelerini Taklit Etme Suçları". Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Hukuk Araştırmaları Dergisi, 13.06.2023. http://dx.doi.org/10.33433/maruhad.1269202.

Pełny tekst źródła
Streszczenie:
Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanunu m. 37/1-e ve 39/1-d hükümlerinde onaylı veteriner sağlık ürünleri ve onaylı bitki koruma ürünleri ile ziraî mücadele alet ve makinelerini taklit etme suçlarına yer verilmiştir. Çalışmada bu suç tiplerinin koruduğu hukukî değer, tipikliği ve bu suça uygulanan yaptırım detaylı biçimde ele alınmıştır. Bu suçların özel görünüş biçimleri de mercek altına alınmıştır. Kanun taşıdığı amaca daha etkin bir şekilde ulaşmak ve uygulamada çıkabilecek münferit problemleri önlemek adına kanun değişikliği önerilmiştir.
Style APA, Harvard, Vancouver, ISO itp.
41

KAŞLI, Enver. "KOLLUK UYGULAMALARINDA SUÇ MAĞDURUNUN KORUNMASI". Sakarya Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 2.06.2022. http://dx.doi.org/10.56701/shd.1108817.

Pełny tekst źródła
Streszczenie:
Suç oluşturan fiiller, suç failleri tarafından suç mağdurlarının zararına işlenmektedir. Ceza hukukunun kamusal niteliği gereği suç şüphesi altındakileri yargılama ve cezalandırma süreçleri devlet tarafından yürütülmektedir. Kamu gücü karşısında şüpheli ve sanıklara verilen usuli güvencelerin artması, suç mağdurunun geri planda kalmasına neden olmuştur. Mağdurun rolü, suçu ihbar ve tanıklıkla sınırlı kalmıştır. 1970’li yıllardan itibaren birçok ülkede mağdurun korunmasına yönelik adımlar atılmıştır. Türkiye’de de mağdur hakları gelişmektedir. Ceza adaleti sistemi içinde mağdurun korunmasını hedefleyen düzenlemeler, hukuk düzeninin herkese suç işlenmeden önce sağladığı korumadan farklı olarak suç işlendikten sonra uygulanmakta ve mağdura öncelik vermektedir. Bu çalışmanın amacı, ülkemizde suç sonrası süreçte mağdurla ilk temasa geçen kolluğu ilgilendiren uygulamaları incelemektedir. Mağduru koruyan uygulamalar; farklı kanunlarda yer alan hükümler doğrultusunda çocuk mağdurlar, yabancı mağdurlar, aile içi şiddet, terör, insan ticareti mağdurları gibi mağdur gruplarına göre değişmektedir. Sonuç olarak kolluk tarafından mağdurun korunması amacıyla resen uygulanabilen tedbirlerin ağırlıklı olarak ikincil mağduriyetleri önlemeyi ve mağdurun emniyetini sağlamaya yönelik olduğu anlaşılmaktadır.
Style APA, Harvard, Vancouver, ISO itp.
42

Kul, Muhammet Celal. "Uluslararası Ceza Mahkemesi nin Tecavüz Suçu (Saldırı Suçu) Üzerindeki Yargı Yetkisi ve Harekete Geçirilmesi". Ibn Haldun University Faculty of Law, 1.06.2023. http://dx.doi.org/10.59831/ihuhfd.2023.3.

Pełny tekst źródła
Streszczenie:
Tecavüz, devletlerarasında yüzyıllardır bir mesele teşkil etse de günümüze dek faillerinin cezalandırılmamış olması gariptir. Tecavüz suçunun faillerinin yargılanabilme ihtimali, 1998 yılında Roma Statüsü’ne bu suçun ismen dâhil edilmesiyle gündeme gelmiştir. 2002 yılında Roma Statüsü yürürlüğe girdiğinde metinde tecavüz suçunun tarifi ve şartları yer almamaktaydı. Bu eksiklik, 2010 yılında Roma Statüsü’nde yapılan değişikliklerle tecavüz suçunun uygulanma şartları ve tanımının yapılmasıyla giderilmiş olduysa da suç üzerinde Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin yargı yetkisi başlatılmamıştı. Nihayet 2017 yılında Taraf Devletler Meclisi, Mahkeme’nin tecavüz suçu üzerindeki yargı yetkisinin başlatılması hakkında karar almıştır. Mahkeme’nin tecavüz suçu hakkındaki yargı yetkisini kullanma usûlleri de dâhil olmak üzere bu makale, tecavüz suçunun hukuki çerçevesini Uluslararası Ceza Mahkemesi bakımından çizmektedir. Bunun yanı sıra, makalede uluslararası sistemin gerek tecavüz harbini önlemek gerekse tecavüz suçunun faillerinin bireysel cezai sorumluluğunu tesis etmedeki güçlü ve zayıf yanlarına dair ayrıntılı değerlendirmeler yapılmıştır. Makaleyi farklı kılan bir diğer yön ise, Türk uluslararası hukuk literatüründe tecavüz suçu hakkında yirmi yılı aşkın süredir yapılan bir terminolojik hatayı tespit etmesidir.
Style APA, Harvard, Vancouver, ISO itp.
43

URAS GÜNGÖR, Şerife Selma, i Zehra ÖKSÜZ. "Studies on Different Parts of Trigonella mesopotamica Hub.-Mor. Collected From Maraş Province of Turkey: Antimicrobial and Antibiofilm Activities". Türk Tarım ve Doğa Bilimleri Dergisi, 2.06.2023. http://dx.doi.org/10.30910/turkjans.1205253.

Pełny tekst źródła
Streszczenie:
Bu araştırmada, Trigonella mesopotamica Hub.-Mor. tohum, toprak üstü ve tohum kabuğu kısımlarından elde edilen etanol ekstrelerinin antimikrobiyal ve antibiyofilm aktivitelerinin değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Antimikrobiyal aktivite, in vitro mikrodilüsyon yöntemi kullanılarak referans bakteri ve mantar suşları üzerinde gerçekleştirilmiştir. Bunlara ek olarak, ekstrelerin P. aeruginosa'nın biyofilm oluşumunu engelleme ve önceden oluşturulmuş biyofilmi yok etme potansiyeli kristal viyole yöntemi kullanılarak belirlenmiştir. Ekstreler, referans antimikrobiyallerle karşılaştırıldığında test edilen bakteri ve mayalara karşı orta ila düşük antimikrobiyal aktivite göstermiştir. Ekstreler ayrıca biyofilm oluşumunu inhibe etme ve farklı minimum inhibitör konsantrasyonlarında (MIC) önceden oluşturulmuş biyofilmleri önleme potansiyeli göstermiştir. Tohum ve toprak üstü ekstrelerinin, tohum kabuğu ekstresine kıyasla daha iyi antibiyofilm aktivitesi gösterdiği belirlenmiştir. Özellikle veriler göz önüne alındığında, toprak üstü ekstresinin sub-MIC'de biyofilm oluşumunu %50 oranında azaltması ilgi çekicidir. Bulgular, T. mesopotamica'nın farklı kısımlarının özellikle antibiyofilm aktivitesi gösterdiğini kanıtlamaktadır. Literatürde ilk kez bu çalışma ile T. mesopotamica'nın antimikrobiyal ve antibiyofilm aktivitesine ilişkin veriler sunulmuştur. Bu nedenle çalışmamız bu türle ilgili literatüre önemli ön veriler sağlamaktadır.
Style APA, Harvard, Vancouver, ISO itp.
44

Zengin Koşan, Olcay. "Savunma Mimarisi Elemanları: Tanımlar, İşlevler ve Terminoloji Sorunları". ODÜ Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi (ODÜSOBİAD), 23.04.2024. http://dx.doi.org/10.48146/odusobiad.1293505.

Pełny tekst źródła
Streszczenie:
Arkeolojide, savaşın somut kanıtlarının en önemlilerinden birisi savunma mimarisidir. Ancak arkeolojik çalışmalarda savunma mimarisini oluşturan taşınmazların tespiti ve işlevlerinin niteliği çeşitli tartışmaları da beraberinde getirmiştir. Bu makalede hendek, glacis, yığma toprak set, savunma duvarı/palisad, kule/ bastion ve kapıdan oluşan savunma mimarisi elemanlarının tanımları yapılarak, işlevleri hakkındaki çeşitli görüşler üzerinde durulmuştur. Arkeoloji literatüründe savunma mimarisi ile ilgili taşınmazların isimleri çoğunlukla birbirleri yerine kullanılabilen sur ya da savunma duvarı, çit ya da palisad, bastion ya da kule, rampa ya da glacis gibi farklı sözcüklerle ifade edildiğinden terminolojide karmaşa yaşanmaktadır. Bu karmaşayı önlemek için, savunma mimarisi ile ilgili terminoloji sorunları tartışılarak Türkçe’de kullanılan farklı terimler için bazı önerilerde bulunulmuştur.
Style APA, Harvard, Vancouver, ISO itp.
45

Ünsal, Emin. "İNÖZ (ENEZ) KALESİ’NDE KALEBEND CEZASININ TATBİKİ (XVIII. YÜZYIL SON ÇEYREĞİ)". Anadolu ve Balkan Araştırmaları Dergisi, 27.05.2024. http://dx.doi.org/10.32953/abad.1425096.

Pełny tekst źródła
Streszczenie:
Bu çalışmada, Osmanlı Devleti’nde kalebend cezasının kökeni, uygulama alanları, hukukî temelleri ve toplumsal etkileri, XVIII. yüzyılın son çeyreğinde Enez (İnöz) Kalesi örneği üzerinden incelenmektedir. İnöz Kalesi’ne gönderilen suçluların hangi suçları işleyerek buraya gönderildikleri açıklanmaya çalışılmaktadır. Osmanlı hukuk sistemi içerisinde özel bir yeri bulunan kalebend cezası, suçluların suçlarına uygun şekilde cezalandırılarak toplumdan izole edildiği bir ceza biçimidir. Kalebend cezası ile aynı zamanda, suçluların potansiyel tehlikeleri önlemek amacıyla toplumdan tecrit edilmesi sağlanmıştır. Osmanlı Devleti’nin hukuk sistemi içerisinde özel bir yer tutan kalebend, suçluların sürgüne gönderilip ceza olarak kale surları içinde ikamete tâbi tutulduğu bir ceza türüdür. Bu ceza biçimi, suç işleyen bireylerin toplumdan izole edilerek, kale surları içerisinde yaşamalarını ve hisardan dışarı çıkmalarına izin verilmemesini temel alır. Bu cezaya çarptırılan suçlular, kale surları içerisinde serbest biçimde gezebilmektedirler. Bu yönüyle bir anlamda açık ceza evi hükümlüsü olarak kalebendi tanımlamak mümkündür. Makalede, Osmanlı hukuk sisteminin işleyişi ve toplum düzeni açısından kalebend cezasının rolü, Osmanlı arşiv belgelerinin sunduğu bilgiler muvâcehesinde detaylı bir şekilde ele alınmaya çalışılmaktadır.
Style APA, Harvard, Vancouver, ISO itp.
46

BOSTANCI, Ufuk, i Gökçe GENÇAY. "Orman Suçlarının Yasal Dayanakları ve Bölgesel Farklılıkların Suç Oranlarına Etkisi". Bartın University International Journal of Natural and Applied Sciences, 28.07.2023. http://dx.doi.org/10.55930/jonas.1313957.

Pełny tekst źródła
Streszczenie:
Bu araştırmanın amacı orman suçlarının yasal dayanaklarının ortaya koyulması ve farklı özelliklere sahip bölgelerde orman suç çeşitlerinin yıllara oranla farklılıklarının veya benzerliklerinin tespit edilmesi ve en nihayetinde bu suçların önlenebilmesi için gerekli tedbirlerin alınması için bölgesel özelliklere göre tedbir önerilerinde bulunulmasıdır. Ormanları korumak amacı ile çok iyi hazırlanmış yasal düzenlemeler bile o kuralları uygulayacak kişilerin mevzuatı iyi bilmesi ve etkilerinden çekinmesine bağlıdır. Bu nedenle bazen kurallar kusursuz olsa da sonuç toplumun bilincine ve ihtiyaçlarına göre etkilenmektedir. Çalışmada öncelikle orman mevzuatında yazılı olan hangi hareketlerin orman suçu olarak kabul edildiği, bu hareketlerin özel görünüş şekilleri ile ortaya koyulmuştur. Daha sonra Türkiye coğrafyasının farklı bölgelerinden üç orman bölge müdürlüğünde (Devrek Orman İşletme Müdürlüğü, İstanbul Orman İşletme Müdürlüğü, Marmaris Orman İşletme Müdürlüğü) son 10 yıl içinde tespit edilen orman suçlarının çeşit ve sayıları veri olarak kullanılmıştır. Araştırmanın hipotezi seçilen bölgelerdeki ormanların ve çevresinin çeşitli özelliklerine göre (ağaç türü, orman varlığı, orman köy sayısı, nüfus, kültürel ve sosyo ekonomik durumlar, iklim vb.) orman suç çeşitlerinin miktarlarının değiştiği üzerine kurulmuştur. Ardından suç çeşitleri ve oranları dikkate alınarak özgün bir anket formu oluşturulmuş hem yetkili kişiler ile hem de yöre halkı ile görüşmeler sağlanmıştır. Anket çalışması ile farklı bölgelerde farklı suç çeşitlerine eğilimin olup olmadığı, eğer bölgesel farklılıklar ile suç çeşitleri arasında bir ilişki var ise bu suçların önlenmesinde yine bölgesel özelliklerden faydalanarak çeşitli önlemler geliştirilmesi hedeflenmiştir. Sonuç olarak bölgesel farklılıkların orman suç çeşitleri ve miktarlarına etkisinin olduğu tespit edilmiştir.
Style APA, Harvard, Vancouver, ISO itp.
47

ARSLAN, Mustafa, i Bülent ATASEVER. "FATF Uyum Kriterleri Bağlamında Türkiye’de Para Aklama ve Terörün Finansmanı Sorunu". Medeniyet Araştırmaları Dergisi, 3.01.2024. http://dx.doi.org/10.52539/mad.1409500.

Pełny tekst źródła
Streszczenie:
Gerek yarattığı sonuçlarla başlı başına bir suç olması ve gerekse genellikle organize suç eylemlerinin devamı olarak ikincil suç olması nedeniyle para aklama eylemleri özellikle kırılgan ekonomiler olmak üzere, insanlık için önemli bir tehdit oluşturmaktadır. Bu durum para aklamayı gerek uluslararası ve ulusüstü kuruluşların ve gerekse ulus devletlerin hedefi haline getirmiştir. Bu bağlamda para aklamayı önlemeye dönük pek çok politika geliştirilmiş ve uygulanmaktadır. FATF para aklamayla mücadelede öncül ve etkin bir uluslararası kurum olarak görülmektedir. FATF’nin 2021 yılında yayımlamış olduğu raporda Türkiye’yi gri listeye alarak, para aklama konusunda olmaması gereken bir noktaya geldiğini ortaya koymuştur. Bu araştırmada, betimsel bir yaklaşımla, FATF-2021 Türkiye Raporu üzerinden Türkiye’nin para aklamayla mücadele politikası ve ortaya koyduğu sonuçlara açılık getirilmiştir. Araştırma, kavramsal çerçevenin çizilmesi sonrasında, FATF tarafından Türkiye hakkında 2021 ve sonrasında yayımlanan raporların betimsel analizi ile sınırlı tutulmuştur. Araştırma sonucunda Türkiye’nin BMGK’nın terörün finansmanıyla mücadeleye ve İran’a yönelik yaptırımlara ilişkin kararlarını geciktirerek uyguladığı; nükleer madde kaçakçılığının finansmanı, sivil toplum kuruluşlarının mali denetimi, kamusal nüfuz sahibi kimselerin denetim ve kontrolü, para aklama ve terörün finansmanı alanlarında yeni teknolojilere dönük tedbirlerin geliştirilmesi, iç mali denetim sisteminin etkinleştirilmesi, bankaların dışında kalan finansal işletmeler ile meslek uzmanlarının yükümlülüklerinin belirlenmesi, tüzel kişiliklerin mali kayıtlarının şeffaflaştırılması, risk bazlı mali denetim sisteminin oluşturulması, mali yaptırımlara caydırıcı nitelik kazandırılması hususlarında FATF kriterleriyle uyumsuzluk yaşadığı bulgularına ulaşılmıştır.
Style APA, Harvard, Vancouver, ISO itp.
48

ÜLKER, Osman. "RELIGION, STATE AND ISLAMOPHOBIA IN FRANCE: A SOCIAL MEDIA ANALYSIS". Gümüşhane Üniversitesi İletişim Fakültesi Elektronik Dergisi, 30.09.2022, 1130–56. http://dx.doi.org/10.19145/e-gifder.1105466.

Pełny tekst źródła
Streszczenie:
İslam’a karşı korku, nefret ve önyargıları ifade etmek için kullanılan İslamofobi kavramı, Batı’da yaşanan neredeyse her büyük krizde tekrar gündeme gelmektedir. 11 Eylül saldırıları ile ABD’de, Brexit sonrası İngiltere’de, 2015 Avrupa göç krizi ile Kuzey Avrupa ülkelerinde İslamofobinin artışa geçtiğine dair haberleri görmek mümkündür. Bunun son örneği Macron dönemi Fransa’da ortaya çıkmıştır. Karikatür krizi ile başlayan yeni dönemde, devlet açık bir şekilde İslam’a karşı nefret söylemini benimseyerek, yeni kısıtlayıcı kanunlar çıkarmış, dini kurumlara denetimi arttırmış ve kendi önerdikleri Müslüman kalıbı dışındaki biçimleri radikal olarak tanımlayarak Müslümanların yaşam hakkına müdahale etmiştir. Bu çalışmamızda Fransa özelinde Batı’da İslamofobi kavramının kullanım tekelinin kimde olduğu ve bu kavramın kime karşı kullanıldığı sorusuna yanıt aranmıştır. Araştırmanın verileri Fransa’da 2016 yılında kurulan, Suç ve Radikalleşmeyi Önlemek için Bakanlıklar Arası Komite’nin (SG-CIPDR) 2020-2021 yıllarına ait, internet sitesi ve sosyal medya hesaplarında yaptığı paylaşımlardan toplanmıştır. Veriler söylem analizi yapılarak incelenmiştir. Bu verilerden hareketle mâduma ait olan İslamofobi’nin, iktidarda nasıl bir karşılığının olduğu tespit edilmeye çalışılmıştır. Çalışmanın sonucunda Fransa’da İslamofobi kavramının kullanım biçiminin iktidar tarafından belirlendiği ve gerekli görüldüğü takdirde “cumhuriyet”, “laiklik” ve “aşırılıkla mücadele etme” gibi başka kavramlarla anlamının daraltıldığı tespit edilmiştir. Bu yolla hangi eylem ve davranışların İslamofobi olarak görülebileceği, otoriteler tarafından belirlendiği görülmüştür.
Style APA, Harvard, Vancouver, ISO itp.
49

KOÇYİĞİT, Mehmet. "Erzurum Eyaletinde 1742-1800 Yılları Arasında Güvenlik Sorunları". Akademik Tarih ve Dusunce Dergisi, 25.10.2024. http://dx.doi.org/10.46868/atdd.2023.312.

Pełny tekst źródła
Streszczenie:
Osmanlı İmparatorluğunun yükselişinin sona erdiği yıllarda toplumsal sorunlar giderek artmaktaydı. Toplumda oluşan kargaşa hali suç oranlarının da artmasına sebep olmuştur. Günlük hayatta karşılaşılan birçok sorunun ana kaynağını da güvenlik zafiyeti teşkil etmiştir. Eşkıya denilen zümre taşrada yaşayan halkın parasını ve değerli eşyalarını gasp etmiştir. Mala ve toprağa haksız müdahalelerde artışlar yaşanmıştır. Halkın değerli eşyaları veya hayvanları çalınmıştır. Devlet ise suçlara karşı caydırıcı önlemler almaya çalışsa da suçların artış oranını engelleyememiştir. Bu çalışmada 1742-1800 yılları arasında 1, 3, 5, 7 ve 9 numaralı Erzurum Ahkâm Defterlerine yansıyan güvenlik ile ilgili şikâyetlerin nasıl ve ne şekilde yapıldığı, şikayetlere verilen çözüm önerileri incelenmiştir. Bu nedenle belirtilen yıl aralığına ait hükümler taranarak güvenlik ile ilgili hükümler seçilmiştir. Tespit edilen hükümlerde daha çok cinayet, ırza tasallut, hırsızlık, iftira ve eşkıyalık gibi konularda şikâyetlerin yoğunlaştığı görülmüştür. Anahtar Kelimeler Osmanlı Devleti, Erzurum, Ahkâm Defteri, Şikâyet, Haydut.
Style APA, Harvard, Vancouver, ISO itp.
50

VARLIBAŞ BAŞBOĞA, Hülya, i Prof dr Arif KARADEMİR. "THE USAGE OF SOME FIRE RETARDANT CHEMICALS AND ALKYL KETENE DIMER (AKD) IN PAPER PULP". TURKISH JOURNAL OF FOREST SCIENCE, 31.10.2022, 480–95. http://dx.doi.org/10.32328/turkjforsci.1136619.

Pełny tekst źródła
Streszczenie:
Bu çalışmada, önemli eşya taşımak için kullanılan kâğıt-karton ambalaj kâğıtlarından üretilen paketleme ürünlerinin yanmaya karşı dirençli olmasını, olası yanma durumunda ise alevin ilerlemesini önlemek ve söndürme sırasında suyun ambalaj içerisine sızmasını engelleyerek ambalaj içerisindeki kıymetli evrak, eşya gibi malzemeyi en ekonomik ve sürdürülebilir bir şekilde koruma amacıyla çalışmalar yapılmıştır. Bu araştırmada, fluting kağıt hamurundan kağıt üretimi gerçekleştirilmiştir. Çalışma kapsamında yanma geciktirici (BA, BX ve AH) veya su itici kimyasal maddeler (Reçine ve AKD) ayrı ayrı kâğıt hamuru içerisine katılarak kâğıt üretimi gerçekleştirilmiş ve kâğıtların teknolojik özelliklerine etkileri incelenmiştir. Kâğıt hamuruna katılan yanma geciktirici kimyasalların kâğıtlara tutunamadığı ve süzülerek uzaklaştığı belirlenmiştir. Kâğıt hamuru için hazırlanan yanma geciktirici çözeltileri filtre kâğıtlarına uygulanmış ve filtre kâğıtlarında yanma geciktiricilerin tutunarak filtre kâğıtlarının yanma direnci değerlerinde gözle görülür iyileşmenin olduğu belirlenmiştir. Filtre kağıtlarına uygulanan yanma geciktirici kimyasallar arasında en iyi sonuçlar BX in kullanıldığı filtre kağıtlarında gözlemlenmiştir. AH suda çözünmemiş ve filtre kağıtlarında tutunarak en yüksek oranda ağırlık değişimine sebep olmuştur. Her iki su itici kimyasalın kullanımı ile üretilen kağıtların Cobb değerleri iyileşmiştir. Cobb değerlerinde en yüksek iyileşme AKD’nin en düşük oranda kullanılmasıyla elde edilmiştir. Sonuç olarak su itici ve yanma geciktirici kimyasalların kağıt yüzeylerinde başarılı bir şekilde çalıştığı, fakat yanma geciktirici kimyasalların uygulama yönteminin uygun olmadığı belirlenmiştir.
Style APA, Harvard, Vancouver, ISO itp.
Oferujemy zniżki na wszystkie plany premium dla autorów, których prace zostały uwzględnione w tematycznych zestawieniach literatury. Skontaktuj się z nami, aby uzyskać unikalny kod promocyjny!

Do bibliografii