Articoli di riviste sul tema "Seferler"

Segui questo link per vedere altri tipi di pubblicazioni sul tema: Seferler.

Cita una fonte nei formati APA, MLA, Chicago, Harvard e in molti altri stili

Scegli il tipo di fonte:

Vedi i top-50 articoli di riviste per l'attività di ricerca sul tema "Seferler".

Accanto a ogni fonte nell'elenco di riferimenti c'è un pulsante "Aggiungi alla bibliografia". Premilo e genereremo automaticamente la citazione bibliografica dell'opera scelta nello stile citazionale di cui hai bisogno: APA, MLA, Harvard, Chicago, Vancouver ecc.

Puoi anche scaricare il testo completo della pubblicazione scientifica nel formato .pdf e leggere online l'abstract (il sommario) dell'opera se è presente nei metadati.

Vedi gli articoli di riviste di molte aree scientifiche e compila una bibliografia corretta.

1

Usta, Aydın. "Haçlı Seferleri Döneminde Din Değiştirme Vakaları". Belleten 75, n. 274 (1 dicembre 2011): 691–718. http://dx.doi.org/10.37879/belleten.2011.691.

Testo completo
Abstract (sommario):
Haçlı Seferleri, II. Urbanus'un 1095'de Clenrmont'ta yaptığı Hıristiyanlığın merkezi Kudüs'ün kurtarılması ve doğulu Hıristiyan kardeşlere yardım parolasıyla başlamıştı. Ancak bu dini temele karşın seferlerin başlangıcı Avrupa'da cereyan eden iktidar savaşları, buna bağlı olarak bozulan sosyal-ekonomik düzen ve papalığın dünyevi iktidar hırsı ile alakalıdır. Çalışmamızın konusunu teşkil eden seferler sırasında gerçekleşen din değiştirme vakaları da tamamıyla bu nedenlerin dışa vurumudur.
Gli stili APA, Harvard, Vancouver, ISO e altri
2

Aka, İsmail. "Timur Sâdece Bir Asker mi idi?" Belleten 64, n. 240 (1 agosto 2000): 453–66. http://dx.doi.org/10.37879/belleten.2000.453.

Testo completo
Abstract (sommario):
Timur, Asya'da bir kasırga gibi esti ve arkasında bütün dünyaca tanınan bir isim bıraktı. Seferleri ve zaferlerine ait tasvirler, zamanında yazılan eserler ve görgü tanıklarının ifadeleri ile canlı bir biçimde günümüze kadar gelmiştir. Orduları Moskova'dan Delhi'ye, İzmir ve Filistin'den Çin'e kadar giderek bütün o devrin dünyasını titretti. Bütün bu seferler zaman ve mekân tanımaz bir tarzda icra edilmişti. Bâzı Avrupalı tarihçiler Makedonyalı İskender ve Napolyon'un seferlerine bakarak onları tarihte en büyük asker ve cihangir olarak göstermeye çalışırlar. Fakat Timur'un seferleri ele alınacak ve km. olarak hesaplanıp kıyaslanacak olursa, İskender ve Napolyon'un bu hususta onunla mukayese edilemeyeceği açıkça görülecektir.
Gli stili APA, Harvard, Vancouver, ISO e altri
3

Altan, Ebru. "Haçlı Ordularının Anadolu'da Geçtiği Yollar". Belleten 65, n. 243 (1 agosto 2001): 571–82. http://dx.doi.org/10.37879/belleten.2001.571.

Testo completo
Abstract (sommario):
Haçlı Seferleri döneminde (1096-1291) Doğu'ya dokuz büyük sefer düzenlenmiştir. Bu seferler sırasında yalnızca Birinci Haçlı Seferi orduları 1097'de Anadolu'yu çapraz kesen yolu geçerek güneye inmeyi başarmışlardır. 1101 Yılı Haçlı Seferleri orduları Türkiye Selçuklu Devleti ve Danişmendli topraklarından geçmeye teşebbüs etmişler, fakat Sultan I. Kılıç Arslan tarafından Orta Anadolu'da imha edilmişlerdir. İkinci Haçlı Seferi orduları 1147/48'de yine Türkiye Selçuklu Devleti'nin topraklarından geçmeye çaba göstermişlerse de bunu başaramamışlar, ancak Bizans'a ait Ege bölgesi topraklarından geçerek Antalya'ya ulaşabilmişlerdir. Üçüncü Haçlı Seferi'ne katılan Alman ordusu ise 1190'da kısmen Türk topraklarından kısmen de Bizans arazisinden geçerek güneye Silifke'ye inmiştir. Bu çalışmamızda bahsedilen Haçlı ordularının Anadolu'daki yürüyüş yollarını kaynaklara dayanarak ve bu konudaki araştırma eserlerinde verilen bilgileri de göz önüne alarak açıklamaya çalışacağız.
Gli stili APA, Harvard, Vancouver, ISO e altri
4

BİNGÖL, Akın, e Dilek KARAGEÇİ. "Kars Müzesi’nde Yer Alan Urartu Ok Uçları". Gazi Akademik Bakış 16, n. 32 (20 giugno 2023): 359–74. http://dx.doi.org/10.19060/gav.1315233.

Testo completo
Abstract (sommario):
Türkiye’nin Kafkaslara açılan kapısı olan Kars ili, coğrafi konumu itibariyle Kafkasya coğrafyasında stratejik bir önem taşımaktadır. Bu stratejik öneme, Kars bölgesinin zengin su kaynakları, verimli arazileri ve maden yatakları ayrı bir değer katmaktadır. Nitekim Doğu Anadolu Bölgesi’nin özellikle maden bakımından zenginliği, eskiçağdan itibaren toplumların hedef noktası hâline gelmesine neden olmuştur. Bu sebeple bölgedeki zenginliği elde etmek isteyen Asurlar buraya seferler düzenlemiştir. Bu seferlerin kaydı niteliğinde olan tabletlerden, bölgenin maden işlemede ileri seviyede olduğu anlaşılmaktadır. Urartu Devleti de kurulduktan sonra, bölgesindeki madencilik mirasını devralarak, maden teknolojisinde hızla ustalaşmıştır. Urartu Devleti gelişmeye başlayınca, sanayisi için gerekli hammadde ihtiyacı artmış; böylece İşpuini-Menua döneminden itibaren Urartu kralları kuzey bölgelerine seferler düzenlemiştir. Kars Müzesinde bulunan demir ok uçları da bunların bir sonucudur. Tunç ok uçları ise İskit ve Kimmer topluluklarının bölgeye gelmesiyle göze çarpmaktadır. Urartu ordularında görev alan paralı askerlerin tunç ok uçları kullandıkları anlaşılmaktadır. Çalışmamızda Urartu madenciliğine göz atarak, Urartu silahları, silahların ve ok uçlarının yapım tekniklerini, ok tipolojisini ve özelliklerini inceleyerek Kars müzesinde mevcut olan Urartu ok uçlarını ele alacağız.
Gli stili APA, Harvard, Vancouver, ISO e altri
5

Pınarcık, Pınar. "Geç Hitit Dönemi’nde Toroslardan Amanoslara Uzanan Bölgedeki Ekonomik Faaliyetler". Belleten 82, n. 294 (1 agosto 2018): 383–406. http://dx.doi.org/10.37879/belleten.2018.383.

Testo completo
Abstract (sommario):
M.Ö. 1200 yıllarında Hitit Devleti'nin yıkılışından sonra Anadolu'da ve Kuzey Suriye'de birbirinden bağımsız kent devletlerinin oluşturduğu yeni bir siyasal yapılanma görülür. Zaman içerisinde kendi kültürel ve ekonomik yapısını oluşturan bu kent devletlerinin Hititlerin devamı olduğu kabul edilir. Sahip oldukları jeopolitik konumları itibariyle Anadolu-Mezopotamya-Kuzey Suriye-Doğu Akdeniz arasında kilit noktasındadırlar. Özellikle Toroslar ve Amanoslarda bulunan geçitler bölgeler arasında etkileşimde önemli rol oynamıştır. İşte bu sebepten bölge politik ve ekonomik olarak önem kazanmıştır. Başta demir olmak üzere bakır, kurşun, çinko, gümüş açısından zengin olan bölge, yine sahip olduğu yerüstü zenginlik kaynaklarından dolayı da Assur'un ve çağdaşı olan Urartu; Frig gibi güçlü devletlerin düzenli sefer yapmasına yol açmıştır. Assur'un bölgeye yaptığı seferleri anlattığı yazılı belgeler -seferler sonucunda elde ettiği haraç adı altında aldıkları vergiler- bölgenin ekonomik faaliyetlerini anlamamız açısından önem arz etmektedir.
Gli stili APA, Harvard, Vancouver, ISO e altri
6

Nemlioğlu Koca, Yasemin. "19. Yüzyılda Trabzon Limanı: Seferler, Tüccarlar, Mallar". Karadeniz Arastirmalari Merkezi 13, n. 49 (1 gennaio 2016): 157. http://dx.doi.org/10.12787/karam974.

Testo completo
Gli stili APA, Harvard, Vancouver, ISO e altri
7

Usta, Aydın. "Haçlılar ve Doğu Hıristiyanları Arasındaki İlişkiler". Belleten 77, n. 279 (1 agosto 2013): 365–402. http://dx.doi.org/10.37879/belleten.2013.365.

Testo completo
Abstract (sommario):
"Doğulu Hıristiyan kardeşlere yardım" Ortadoğu'ya yapılan Haçlı seferlerinin başlıca parolalarından biri olmuştur. Ancak bu sözler 451 Kadıköy Konsili'nde alınan kararların gölgesinde kalmıştır. Zira Haçlılar aradaki mezhepsel farklılıklar nedeniyle Ortadoğu Hıristiyanlarını asla kardeş olarak görmemişlerdir. Aslında bu sözlerin gerçek muhatabı Bi­zans'a bakış açıları da çok farklı değildir. Uzun müddet Müslüman haki­miyetinde rahat bir yaşam süren Yerli Hıristiyanlar, seferlerle ilgili başlangıçtaki iyimserliklerine rağmen Haçlılar tarafından "sapkın" olarak nitelendirilmeleri ve buna bağlı menfi uygulamalar nedeniyle hayal kırıklığına uğramışlardır. Fakat 11O1 Haçlı Seferlerinin sonucunda ortaya çıkan gereksinimler neticesinde Yerli Hıristiyanlar, Haçlılar için sosyal, ekonomik ve askeri alanda hayati bir anlam ifade etmeye başlamışlardır. Bu doğrultuda başlatılan uygulamalar sayesinde taraflar arasında ortak bir yaşam formu oluşturulabilmiştir. Ancak Haçlıların, Yerli Hıristiyanlar hakkındaki dini ön yargılarından ve şüphelerinden tamamıyla kurtulamamaları gerçek bir bütünleşmeyi engellemiştir. Dolayısıyla Yerli Hıristiyanların sosyo-politik durumlarında seferler öncesine nazaran bir değişim olmadığı gibi gelişmelerden en fazla zarar gören unsurlardan biri haline gelmişlerdir.
Gli stili APA, Harvard, Vancouver, ISO e altri
8

Sevi̇m, Ali. "İlginç Yönleriyle Sultan Melikşah". Belleten 69, n. 255 (1 agosto 2005): 517–38. http://dx.doi.org/10.37879/belleten.2005.517.

Testo completo
Abstract (sommario):
Büyük Selçuklu Devleti'nin azamet devrinin hükümdarı olarak tarihe geçmiş olan Sultan Melikşah, 6 Ağustos 1055'de dünyaya gelmiştir. Daha küçük yaşlarda iken babası Sultan Alp Arslan'la birlikte sefere çıkmak suretiyle, devletin fetih planları çerçevesinde, görev yapmaya ve dolayısıyla da tecrübe kazanmaya başlamıştı. Onun çıktığı seferler sırasında kazandığı başarılar nedeniyle Sultan Alp Arslan, son derecede sevinmiştir I. Daha sonra Alp Arslan, oğlu Melikşah'ı Karahanlı hanedanına mensup olan Celâliye Terken Hatun'la Merv kentinde evlendirdi. Alp Arslan, Üstyurt ve Mangışlak'a sefer düzenledikten sonra Nişabur'a yakın Râdgân kentinde büyük bir tören düzenleterek "Oğlu Melikşah 'ı veliaht yaptığını" açıkladı ve Selçuklu emirlerine "Kendisinden sonra Melikşah'ı sultan olarak tanımaları hususunda teker teker ant içirdi, hil'atler verdi ve "Yönetimine Melikşah 'ı atadığı Şiraz ve İsfahan kentlerindeki camilerde, kendi adından sonra onun adının da hutbelerde okutulmasını" emretti ve onun emrine 15 bin kişilik bir askeri birlik de verdi, daha sonra da Melikşah 'ı, omuzunda hükümdarlık ve tâbiilik simgesi olan eyer örtüsü (gâşiye) olduğu hâlde, ata bindirip onun önünde birkaç adım yürüdü.
Gli stili APA, Harvard, Vancouver, ISO e altri
9

Karadağ Çınar, Gülay. "Şah I. Abbas ve Sayın Hanî Türkmenleri Örneğinde Tahakküm ve Direniş". Belleten 85, n. 303 (1 agosto 2021): 507–44. http://dx.doi.org/10.37879/belleten.2021.507.

Testo completo
Abstract (sommario):
Harezm bölgesinde ikamet eden Sayın Hanî Türkmenleri Safevî hükümdarı Tahmasb döneminde Harezm’den göç edip Etrek ve Gürgen nehirleri arasına yerleşmişlerdir. İl yani boy sisteminde hanlar, on beyler ve aksakallar tarafından idare edilmişlerdir. Safevî Devleti ile bağları işledikleri toprağın ya da kullandıkları meranın bedeli olarak ödedikleri vergilerle sınırlı kalmıştır. Kimi zaman da Safevî Şahına sığınan Harezmli Özbek şehzadelerin yanlarına destek kuvvet olarak verilmişlerdir. Sayın Hanî diğer adıyla Yaka Türkmenleri kendilerini Safevîler’in bir parçası olarak görmemiş ve yarı bağımsız bir hayat sürdürmüşlerdir. Bu nedenle Esterâbâd’a atanan ve kendisini devletin sahibi gibi gören Kızılbaş valiler ile anlaşamamışlardır. Ağır vergi yükü altında ezilmeleri ve adaletsiz bir yönetimle karşı karşıya kalmaları nedeniyle Esterâbâd valilerine başkaldırmışlardır. Onların memnuniyetsizliklerinden kaynaklı isyanları Şah Tahmasb döneminde başlayıp uzun yıllar devam etmiştir. Şah I. Abbas’ın saltanatı Sayın Hanî isyanlarının en yoğun yaşandığı yıllardır. Şah, askeri müdahaleler ve yönetim sisteminde gerçekleştirdiği değişimler ile bu isyanların üstesinden gelmeye çalışmıştır. Bizzat eşlik ettiği seferler kaynaklara Horasan seferleri olarak yansıtılmıştır. Feridun Han’ın Esterâbâd valiliğine atanmasıyla yerel yönetim Türkmen isyanlarıyla baş edebilir hale gelmiş ve şahın doğrudan müdahalesi sona ermiştir. Feridun Han ile birlikte Esterâbâd, şaha sadakatini ispatlayan gulâm valilerin idaresine geçmiştir. Böylece vilayet halkının değişim arzuları sadece yöneticilerin kökeninde hayat bulmuştur. Safevî Devleti’nin isyanlarla mücadele yöntemleri değişmediği gibi halkın rahatsızlıkları da ciddi manada sorgulanmamıştır.
Gli stili APA, Harvard, Vancouver, ISO e altri
10

ARSLAN, Hasan. "Sursat Obligation in Ayntâb Sanjak in the 17th Century". Gaziantep University Journal of Social Sciences 21, n. 3 (31 luglio 2022): 1733–65. http://dx.doi.org/10.21547/jss.1090700.

Testo completo
Abstract (sommario):
Bu tetkik, Osmanlı Devleti’nin bir değişim ve dönüşüm asrı kabul edilen 17. yüzyılda ülkenin mütevazı bir san-cağı olan Ayntab’da sürsat mükellefiyetini konu almıştır. Sürsat olağanüstü durumlarda harp ihtiyaçları kap-samında talep edilen bir yükümlülüktü. Bu yükümlülük, mahiyeti itibariyle tam bir vergi olmayıp miktarı ve fiyatı merkezî idarece belirlenen arpa, un/ekmek, koyun, sadeyağ, bal ve odun/saman gibi ürünlerin reaya tarafından tayin edilen menzillerde nakledilerek orada askerlere akçe karşılığında satılmasıdır. Ayntab, tetkik edilen dönemde Maraş eyaletine bağlı bir sancak merkeziydi ve Ayntab ve Telbaşer kazaların-dan oluşuyordu. Liva halkı, sürsat yükümlülüğünü, doğu seferleri sırasında ekseriyetle aynen, batı yönündeki seferler esnasında da nakden yerine getirmiştir. Bu tetkikte başlıca kaynak olarak, T.C. Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığı bünyesindeki Osmanlı Arşivi’nin çeşitli fonlarında kayıtlı döneme ait onlarca Sürsat Zahiresi/Bedeli Defteri, Mevkufat Defteri ile Ayntab Şer’iyye Sicillerinin yanı sıra çok sayıda vesika kullanılmıştır. Kaynakların elverdiği ölçüde 17. yüzyılda Ayntab sancağı/kazası özelinde sürsat yükümlülüğünün mahiyeti/kimliği, zaman içindeki seyri ve tarh-tahsil sürecindeki işleyişi takip edilmiş. Bu süreçte dönem boyunca ortaya çıkan kimi zaman radikal kimi zaman da yavaş ancak istikralı bir tarzda arızilikten daimiliğe; aynîlikten nakdiliğe doğru olan değişim/dönüşümü gözlemlenmiş. İlk başlarda aynen talep edilen akdî ve ivazlı bu mükellefiyetin zamanla tam bir vergiye nasıl dönüştürüldüğü izlenmiştir. Bu araştırma, dönemin ve bölgenin mali/iktisadi ve içtimai hatta idari vaziyetini biraz daha aydınlatmıştır.
Gli stili APA, Harvard, Vancouver, ISO e altri
11

Altınay, Ramazan, e Habibe Ceren Dağdeviren. "Haçlı Devletleri Döneminde Kadın Algısı, Siyasi Evlilikler ve Devlet Yönetiminde Kadınların Rolü". Journal of History Culture and Art Research 10, n. 3 (30 settembre 2021): 95–109. http://dx.doi.org/10.7596/taksad.v10i3.3126.

Testo completo
Abstract (sommario):
Bu araştırmada Haçlı Seferleri dönemindeki kadın algısı, siyasi evlilikler ve devlet yönetiminde kadınların rolünün ne olduğu incelenmektedir. Orta Çağların en büyük askerî harekâtlarından biri olan Haçlı Seferleri, Batılı Hıristiyanlar ile Doğulu Müslümanları karşı karşıya getiren ve 1096 yılında başlayıp 1291 yılında Latin Hıristiyanların Doğu'da Akka’dan çıkartılmalarına kadar süren ve sekiz büyük askeri seferi kapsayan yaklaşık iki yüz yıllık bir dönemi kapsamaktadır. Araştırmanın giriş bölümünde Haçlı Seferlerinin tarihsel süreci incelendikten sonra seferlerin yapıldığı dönemdeki kadın algısı ve kadınların seferlere karşı yaklaşımı incelenmeye çalışılmıştır. Daha sonra Haçlı devletlerinde (Urfa Haçlı Kontluğu (1098-1144), Antakya Prinkepsliği (1098-1268), Kudüs Krallığı (1099-1291) ve Trablus Kontluğu (1109-1289) soylu kadınlarla yapılan evliliklerin siyaset üzerindeki etkisi tartışılmıştır. Araştırmanın bu bölümünde soylu kadınlarla yapılan evliliklerin siyaset üzerindeki etkisi ile ilgili çok sayıda örneğe yer verilmiştir. Verilen örnekler ışığında, Haçlı devletlerinin yöneticilerinin, oluşturdukları siyasi organizasyonu devam ettirebilmek, güçlendirmek ve hâkimiyet alanlarını genişletebilmek için çıkarlar doğrultusunda anlaşmalar yapmak ya da savaşmak gibi faktörlerin yanı sıra evlilik yoluyla kurulan ilişkilere de önem verdikleri sonucuna varılmıştır. Soylu kadınlar ya da yerel yöneticilerin kızları ile yapılan evlilikler yolu ile kurulan akrabalık ilişkilerinin bazen hâkimiyet alanlarını genişletmek ve hatta tehdit oluşturan güçlere karşı ittifak sağladıkları gibi, bazen devletlerin devamının bu evlilikler sayesinde gerçekleştiği tespiti yapılmıştır. Böylece Haçlı Seferleri esnasında, Orta Çağlar’ın olumsuz kadın algısına rağmen, soylu kadınların siyasi ilişkilerde devleti yönetecek konuma kadar yükselerek siyasette etkin bir rol üstlendikleri sonucuna ulaşılmıştır. Çalışma bu yönüyle Haçlı devletleri dönemindeki kadın rollerini inceleyerek kadınların tarih boyunca üstlendikleri rollerin anlaşılması noktasında genel bir bakış açısı sunmaktadır.
Gli stili APA, Harvard, Vancouver, ISO e altri
12

Arslantaş, Nuh. "Abbasîler Döneminde Yahudilerin Temel Eğitim Kurumları: Bet Ha-Seferler ve Beytülmidraslar". Belleten 78, n. 282 (1 agosto 2014): 435–74. http://dx.doi.org/10.37879/belleten.2014.435.

Testo completo
Abstract (sommario):
Asırların kazandırdığı sürgün tecrübesi Yahudilere cemaat olarak ayakta kalmanın, eğitimden geçtiği gerçeğini öğretmişti. Bu amaçla organize her cemaatte ilk ve orta öğretim kurumlarının kurulmasına önem verilmiştir. Din adamları eğitimin önemli bir dinî vecîbe olduğunu sıkça dile getirmişler; cemaatleri, çocukların eğitilmesi konusunda teşvik etmişlerdir. Cemaatlerdeki fakir ve yetim öğrencilerin eğitim masrafları cemaat yönetimleri tarafından üstlenilmiştir. Abbasîler döneminde Yahudi eğitiminin temelini, Tevrat ve Talmud öğretimi oluşturmuştur. 6-7 yaşlarında başlanan bet ha-sefer adı verilen ilkokullarda Tora (Tevrat)öğretimi yanında günlük ibadetlerde duaları okuyabilecek kadar İbranîce ve temel ibadet bilgileri ile bir Yahudide bulunması gereken vasıflar ve buna uygun alışkanlıklar kazandırılmaya çalışılırdı. İslam toplumuyla bütünleşmeye paralel olarak öğrencilere basit hesap bilgileri ve Arapça yazımı da öğretilmeye başlamıştır. Yahudilerde orta öğretim İslam kaynaklarında beytülmidras olarak bahsedilen bet ha-midraşlarda yapılırdı. Sinagogların yanında inşa edilen beytülmidrasların yönetiminden betdinler sorumluydu. İlkokula göre daha disiplinli olan beytülmidraslarda öğretim Mişna ve Talmud merkezli idi. Yahudiler, Abbasîler döneminde eğitim-öğretim kurumları açısından en organizeli cemaatlerden biri idi. Kurumsal tecrübeleri miladın ilk asırlarına dayanan Yahudiler, Mesih gelmeden önce mesihî toplumun oluşturulmasında eğitimli toplumun önemini çok iyi anlamış; boş yere isyanlar yerine cemaatlerini dinî yönden eğitmeye yoğunlaşmışlardır. Bu durum onları, yaşadıkları toplumda farklı kılarken, tarih boyunca onlara cemaat olarak varlıklarını devam ettirme imkânı da vermiştir. Din eğitimine her hal ve şartta öncelik veren Yahudiler, bu tutumlarını günümüzde de hâlâ devam ettirmekte, gerek İsrail gerekse dünyanın değişik devletlerinde kurdukları cemaat okullarında çocuklarını eğitmektedirler.
Gli stili APA, Harvard, Vancouver, ISO e altri
13

Öztürk, Murat. "Yahyâ b. Saîd el-Antâkî’nin Târîh’inde Bahrî Seferler, Denizcilik ve Nil Nehri". Şarkiyat Mecmuası / Journal of Oriental Studies, n. 39 (22 ottobre 2021): 183–202. http://dx.doi.org/10.26650/jos.2021.952002.

Testo completo
Gli stili APA, Harvard, Vancouver, ISO e altri
14

Aktan, Ali. "Memlûk-Haçlı Münasebetleri". Belleten 63, n. 237 (1 agosto 1999): 411–52. http://dx.doi.org/10.37879/belleten.1999.411.

Testo completo
Abstract (sommario):
Haçlı seferleri, papalığın teşvikiyle, Avrupalıların İslâm âlemine karşı birlikte düzenledikleri seferlerin genel adıdır. Dinî sebep başta olmak üzere siyasî ve iktisadî çeşitli sebeplerle yapılan bu seferlerin ilki 1097 yılında gerçekleştirilmiştir. Türklerin Anadolu'ya yerleşme ve kendilerine yeni bir vatan kurma mücadelesi devam ederken, Bizans İmparatoru Türklere karşı Avrupa'dan yardım istedi. Bu çağrı, papalığın teşvik ve propagandası sayesinde çok büyük ilgi gördü. Öyle ki, normal bir askerî yardımın boyutlarını aşan ve sayıları yüz binlerle ifade edilen, her milletten Hıristiyan'ın bulunduğu çok büyük bir ordu Anadolu'ya yöneldi.
Gli stili APA, Harvard, Vancouver, ISO e altri
15

Yüksel, Azmi. "Endülüs'ten II. Bayezıd'a Yazılan Anonim Bir Şiir". Belleten 52, n. 205 (1 dicembre 1988): 1575–84. http://dx.doi.org/10.37879/belleten.1988.1575.

Testo completo
Abstract (sommario):
Muvahhidin Devleti'nin yıkılmasından sonra İberik yarımadasının doğusuyla güneyindeki Belensiye ile Mürsiye ve Gırnata kısımlarında tutunabilen birkaç küçük devletten en mühimi, başkenti Gırnata olan Beni Ahmer Devleti idi. Bu devlet, iki asır gibi uzun bir süre Hıristiyan istilasına karşı durabilmiş ise de XV. asrın ikinci yarısında birbirleriyle evlenip güçlerini artıran Kastilya ve Aragon kralları Ferdinand Katolik ile İzabella'nın saldırıları karşısında çok güç durumda kalmıştı. Bunun üzerine 1486 yılında Beni Ahmer Hükümdarı XI. Abu 'Abd Allah Muhammad, Osmanlı Padişahı II. Bayezıd'a bir elçi göndererek VIII asırlık İslam hakimiyet ve medeniyetinin yıkılmak üzere olduğunu haber vermiş ve yardım istemişti. Bu tarihlerde Osmanlı Devleti, muhtelif seferler ve gaileler yanında donanmanın uzak denizlerde savaşacak kadar o denizleri bilir, mahir kaptan ve mürettebata sahip olmadığı ve Cem Sultan'ın Avrupa'da siyasi bir alet olarak kullanılmasından dolayı Endülüs Müslümanlarına yardım edememişti. Fakat, daha sonra 1505'te İspanya sahillerini vurmak için Kemal Reis komutasında bir filo gönderilmiş ve bir kısım Müslüman ve Yahudi kurtarılarak ilk kafilesi Türkiye'ye gönderilmişti.
Gli stili APA, Harvard, Vancouver, ISO e altri
16

Kaya, Mustafa. "Antakya (Antiokheia) Kent Kazısında Bulunan Bir Grup Orta Çağ İslami Sikke". Akdeniz İnsani Bilimler Dergisi 14 (30 giugno 2024): 351–79. http://dx.doi.org/10.13114/mjh.1488952.

Testo completo
Abstract (sommario):
Bu makalede, günümüzde Hatay’ın merkez ilçesi Antakya’da, Hatay Arkeoloji Müzesi tarafından 2011/2012 yılında 4642 parsel arkeolojik kazılarında bulunan 17 sikke incelenmiştir. Sikkeler, ilk defa bu araştırmada detaylı şekilde incelenmiş ve içerikleri çözümlenmiştir. İncelenen 17 sikkeden; 5’i Abbasi, 7’si Büveyhî ve 5’i ise Sâmânî dönemine aittir. Bu makalede, Antakya’nın İslami dönem sikke çalışmalarına yönelik bilimsel çalışmaların az olması ve bölgenin çok az bilinen Orta Çağ İslami dönemini sikkeler ışığında ortaya koymak amaçlanmıştır. Ayrıca, sikkelerin bastırıldığı; hükümdar, dönem, tarihi olaylar, şehir ile irtibatları irdelenmiş ve İslam sikkeleri içerisindeki yeri ve önemine değinilmiştir. Abbasi sikkeleri 9. yüzyıl sonları ile 10. yüzyıl yarılarına, Sâmânî sikkeleri 10. yüzyıl başları ile yarılarına ve Büveyhî sikkeleri ise 10. yüzyıl yarıları ve sonlarına tarihlendirilmiştir. Sikkeler, üç farklı devlete ait olup, 12 farklı İslam şehir darphanesinde basılmıştır. Tamamı, gümüş (dirhem) olan sikkeler, çekiçle darp tekniğinde darp olunmuştur. Sikkelerin, darphane isimlerinden hareketle, Abbasi hâkimiyetindeki Antakya’ya İpek Yolu ticareti veya askeri seferler ile ulaştığı anlaşılmaktadır.
Gli stili APA, Harvard, Vancouver, ISO e altri
17

Çaycıoğlu, Serdar Oğuzhan. "Çarlık Rusya’nın Kafkas Hattı’nı İnşası ve Kuzey Kafkasya’da Hâkimiyet Kurma Mücadelesi*". Belleten 86, n. 306 (1 agosto 2022): 717–54. http://dx.doi.org/10.37879/belleten.2022.717.

Testo completo
Abstract (sommario):
Kafkas Hattı, Çarlık Rusya’nın Kafkasya’da yayılmasında ve uzun süreli bir hâkimiyet kurmasında önemli bir yere sahiptir. Bu çalışmada, tahkim edilmiş yerleşim yerleriyle (stanitsa) birbirine bağlanan hattın yapısı, özellikleri ve bölgedeki Rus hâkimiyeti için sağladığı avantajlar incelenmektedir. Kuban ile Terek boylarında uygulanan Rus Kazaklarının iskânı ve hat üzerinde kurulan kaleler, bölgede oluşturulmak istenilen idari-askerî düzen için oldukça önemlidir. Rusların bu faaliyetleri aslında Osmanlı İmparatorluğu’nun Kırım Hanlığı üzerinden Kuzey Kafkasya ile kurduğu irtibatı koparmaya yönelik adımlardır. Zaten XVI. yüzyılda Rusların Terek’te kurduğu kalelerin Osmanlı ve Rusya arasında diplomatik krize dönüşmesi de buradan kaynaklanmaktadır. Vladikavkaz’dan Tiflis’e kadar uzanan Gürcü Askerî Yolu’nun inşası da Rusların Güney Kafkasya’ya inmelerinde büyük rol oynamıştır. Bu yol aynı zamanda Çarlık Rusya’nın dağlık bölgelerdeki hâkimiyeti sağlamak için itaat altına almak istediği halklar üzerine askerî operasyonlar düzenlediği ana güzergâhtır. Haberleşme ve askerî sevkiyatın yapıldığı bu yolun ve aynı zamanda sınır hattının güvenliği için Kafkasya’nın dağlık bölgelerine çok sayıda sefer düzenlenmiştir. Bu amaçla uzun yıllar hattın komutanlığını yapan General Velyaminov ve Kafkasya Orduları Başkomutanı Baron Rozen’in 1831-1832 yılları arasında düzenlediği seferler de bu makalede incelenmektedir.
Gli stili APA, Harvard, Vancouver, ISO e altri
18

GÖGEBAKAN, Yeliz, e Veysel ÖZBEY. "KARKAMIŞ TREN İSTASYONU’NUN KORUMA DURUMU’NA YÖNELİK BİR ANALİZ". Arış, n. 24 (1 giugno 2024): 4–17. http://dx.doi.org/10.32704/akmbaris.2024.189.

Testo completo
Abstract (sommario):
İstanbul - Bağdat - Hicaz demiryolu ağının kesişiminde yer alan Karkamış Tren İstasyonu, tarihî olarak birçok önemli olaya tanıklık etmiştir. Birinci Dünya Savaşı sonrasında Türk Kurtuluş Savaşı yıllarında imzalanan Ankara Anlaşması ile Suriye – Türkiye sınır hattını belirleyen Çobanbey - Nusaybin demiryolu hattının bir istasyonu olarak devlet sınırını tanımlamıştır. İlerleyen dönemde, 1980’li yıllardan itibaren Orta Doğu’nun istikrarsız durumundan olumsuz etkilenmiş, yurt dışı yönlü seferlerde sürekli olarak aksaklıklar yaşanmıştır. Suriye Arap Cumhuriyeti’nde 2011 yılında çıkan iç savaş, istasyonun yer aldığı demiryolu hattının yapısı gereği Irak Cumhuriyeti yönlü seferlerin de durmasına yol açmış ve Karkamış Tren İstasyonu’nun yalnızca yurt içi seferlerde kullanılmasına sebep olmuştur. Kullanımı önemli ölçüde azalan istasyonda koruma durumu sorunları ortaya çıkmıştır. Çalışmada, Karkamış Tren İstasyonu’nun koruma durumuna yönelik SWOT Analizi’ne dayalı bir araştırma yürütülmüş ve değerlendirmelerde bulunulmuştur. İstasyonun koruma durumunu olumsuz yönde etkileyen faktörlerin, Orta Doğu’nun içinde bulunduğu istikrarsız durumdan kaynaklandığı tespit edilmiştir. İstasyonun Karkamış Antik Kenti ve Karkamış Sınır Kapısı gibi iki önemli çekim noktasına komşu olmasının ve istasyonun yer aldığı demiryolu hattı üzerinde son yıllarda gerçekleştirilen bakım, onarım ve yenileme çalışmalarının istasyon için önemli fırsatlar olduğu görülmüştür. Devam eden Suriye İç Savaşı’nın sonlanması halinde istasyonun jeopolitik önemini yansıtabileceği ve uluslararası kültürel ziyaretçiler için cazip bir durak ve önemli bir destinasyon olabileceği sonucuna varılmıştır.
Gli stili APA, Harvard, Vancouver, ISO e altri
19

UZUN, Kâzım. "SORULARLA HAÇLI SEFERLERİ". Journal Of History School 6, n. XV (1 gennaio 2013): 617–21. http://dx.doi.org/10.14225/joh309.

Testo completo
Gli stili APA, Harvard, Vancouver, ISO e altri
20

EREN, Handan, e Ayşe ERDEM. "Bir Hastanede Periferal İntravenöz Kateter Yerleştirme Sıklığı Ve İlişkili Faktörlerin Belirlenmesi". Health Care Academician Journal 10, n. 1 (1 marzo 2023): 82–89. http://dx.doi.org/10.52880/sagakaderg.1193256.

Testo completo
Abstract (sommario):
Giriş ve Amaç: Bu araştırma, bir hastanede periferal intravenöz kateter yerleştirme sıklığı ve ilişkili faktörlerin belirlenmesi amacıyla yürütüldü. Gereç ve Yöntem: Tanımlayıcı ve kesitsel türde olan araştırmanın verileri, 27 Haziran- 27 Temmuz tarihleri arasında bir hastanenin periferal intravenöz kateter girişiminin gerçekleştirildiği birimlerde yürütüldü. Veriler periferal intravenöz kateter (pivk) yerleştirme formu ile toplandı. Bulgular: Araştırmanın sonucunda, 212 hemşirenin 578 girişim gerçekleştirdiği ve 930 adet branül kullanıldığı saptandı. Tek seferde başarı oranının %62.1 olduğu, tek seferden fazla girişim gerektiğinde klinik tecrübesi daha fazla olan hemşirelerin işlemi gerçekleştirdiği ve kronik hastalık, kan sulandırıcı ve antihipertansig ilaç kullanımı, beden kitle endeksi, önceki girişim sayısı, ven durumu, branül numarası, girişimin gerçekleştirildiği bölge, hemşirenin girişim hakkındaki görüşün kullanılan branül sayısında etkisinin olduğu görüldü. Sonuç: Araştırma sonucunda, klinikte yeni çalışmaya başlayan hemşirelere uygulamalı eğitim programlarının düzenlenmesi, konuya ilişkin daha geniş zamanlı ve kapsamlı araştırmaların yürütülmesi önerilmektedir.
Gli stili APA, Harvard, Vancouver, ISO e altri
21

YOSKA-, Erhan. "EMÎR TİMUR’UN HAREZM SEFERLERİ". Cappadocia Journal of History and Social Sciences 13, n. 13 (2019): 98–109. http://dx.doi.org/10.29228/cahij.38202.

Testo completo
Gli stili APA, Harvard, Vancouver, ISO e altri
22

POLAT, Erdal. "Kral Yolu’nun Anadolu Güzergâhı". Erdem, n. 85 (1 dicembre 2023): 91–118. http://dx.doi.org/10.32704/erdem.2023.85.091.

Testo completo
Abstract (sommario):
MÖ 6. yüzyılın ilk yarısında Pers (Akhaimenid) İmparatorluğu’nun tahtına II. Kyros geçmiştir. II. Kyros (Büyük Kyros) (MÖ 559-530/29) döneminde bir dizi yenilik gerçekleştirilmiş ve Persler (Akhaimenidler) yükselen bir ivme kazanmıştır. Persler, doğuda Hindistan, batıda Egenin mavilikleri ve güneyde Mısır’a kadar geniş bir coğrafyaya hükmetmiştir. Bu coğrafyayı Satraplık adı verdikleri idari bir sistemle yönetmişlerdir. Söz konusu bu coğrafyadaki gelişmelerden haberdar olabilmek ve aynı zamanda bu coğrafyaya ulaşabilmek için var olan yolları kullanılmışlardır. İlk başlarda bu yollar askeri amaçlara hizmet etmiş olsa da, daha sonra idari, ekonomik ve haberleşme gibi birçok alanda kullanılmaya başlanmıştır. Literatürde Kral Yolu olarak bilinen yolda bu amaçla kullanılmıştır. Perslerden önce Anadolu’da (Türkiye) ikamet eden devletler/ imparatorluklar tarafından inşa edilerek kullanılan bu yollar, Pers dönemi Anadolu’sunda da bir takım iyileştirmelerden geçerek kullanım görmeye devam etmiştir. Özellikle de Pers Kralı I. Darius’un tahta çıkmasıyla, idari sistem ile vergilendirme de revizyonlar gerçekleştirilmiştir. Bunun yanında daha geniş imparatorluk sınırları için gerçekleştirilen askeri seferler de bu yolların kullanımını arttırmıştır. Bu durum yollar da bakım çalışmalarını gerektirmiştir. Kral Yolu, antik metin yazarı Herodotos’un Historiai adlı eserinde (V. 52-54) anlatılmaktadır. Bu anlatıya göre; Kral Yolu ülkemizin birçok bölgesinden ilerleyerek sınırlarımız dışına çıkmıştır. Yol, günümüz İran’ın Huzistan eyaleti sınırları içerisinde kalan Sousa şehrinde sonlanmaktadır. Ephesos’dan (Selçuk) başlayan yolun, şekillenmesinde topoğrafik faktörlerin etkili olduğu görülmektedir. Ayrıca yolun Sardeis’den (Sart) sonraki güzergâhı üzerine birçok farklı görüşün bulunması, Lydia ve Phrygia Bölgeleri’nde Kral Yolu’nun ilerleyişi ile ilgili tartışmalı rotaların oluşmasına neden olmuştur. Bu çalışmada, idari, ekonomik, askeri ve haberleşme gibi birçok alanda kullanılan Kral Yolu’nun, Anadolu sınırları içerisinde ilerleyen bölümü çivi yazılı belgeler, arkeolojik veriler ve antik metin kayıtları ışığında ele alınmıştır. Bu yolun geçmiş olduğu farklı güzergâhlara yer verilmiş ve Anadolu’nun kuzey ve güneyinde iki farklı rotanın kullanılmış olduğu saptanmıştır. Bu duruma bağlı olarak da Kral Yolu’nun geçmiş olduğu önemli merkezlere ve güzergâha eklenmesi gereken yerleşim yerlerine de bu çalışma vasıtasıyla ulaşılmıştır. Akhaimenidler için jeostratejik manada önem arz eden Daskyleion (Hisartepe) ve yolların kavşak noktasında bulunduğu için önemli olan Oluz Höyük (Kritalla?) yerleşimlerinin Kral Yolu’na dâhil edilmesi gerektiği nedenleriyle ifade edilmiştir. Ayrıca imparatorluğun doğu ve batısı arasında yaşanan kültürel etkileşim de Kral Yolu’nun rolü saptanmış ve bu yolun önemi bir kez daha görülmüştür.
Gli stili APA, Harvard, Vancouver, ISO e altri
23

Demi̇rkent, Işın. "Haçlı Seferleri Kaynaklarının Büyük Külliyatı Recueil des Historiens des Croisades II Bizanslı Tarihçiler". Belleten 65, n. 244 (1 dicembre 2001): 921–58. http://dx.doi.org/10.37879/belleten.2001.921.

Testo completo
Abstract (sommario):
Haçlı Seferleri Kaynaklarının Büyük Külliyatı (Recueil des Historiens des Croisades)(1) adlı eserin İslâm tarihçilerini kapsayan dizisini daha önce Belleten'de yayımlamıştım(2). Hazırladığım bu çalışmada ise, beş diziden oluşan Haçlı Seferleri Kaynaklarının Büyük Külliyatı içinde Bizanslı Tarihçiler (Historiens Grecs)'e ayrılan ve iki ciltten oluşan dizinin içeriğini tanıtmaya çalışacağım.
Gli stili APA, Harvard, Vancouver, ISO e altri
24

Usta, Aydın. "Haçlı Seferleri Döneminde Sur Şehri". Belleten 83, n. 297 (1 agosto 2019): 439–68. http://dx.doi.org/10.37879/belleten.2019.439.

Testo completo
Abstract (sommario):
Sur şehri mevcut coğrafi konumu dolayısıyla kurulduğu dönemin sonrasında bilhassa ticarî anlamda her zaman önemli bir yer olmuştur. 1099 yılı itibarıyla Ortadoğu'ya yerleşen Haçlıların anavatanlarıyla denizden bağlantı kurma istekleri şehri onların hedefi haline getirmiştir. 1124 yılında bu amaçlarına ulaşan Haçlıların hâkimiyeti Sur için yeni bir dönemin de kapılarını aralamıştır. Kudüs Krallığı topraklarına dâhil edilen şehirde İtalyan denizci şehir devletlerine ticarî imtiyazlar tanınmıştır. Öncelikli olarak Venedikliler, Haçlılara verdikleri desteğe mukabil şehrin 1/3'ü elde etmişlerdir. Onları Ceneviz ve Pisalılar takip etmiştir. Adı geçen İtalyan devletlerinin sayesinde Sur, bölgenin önemli ticaret noktalarından biri haline gelmiştir. Bununla birlikte Haçlı hâkimleri zaman zaman İtalyanlara tanıdıkları imtiyazları geri alabilmek adına hamleler yapmaktan da çekinmemişlerdir. Aynı şekilde İtalyan denizci şehir devletleri de bölgedeki ticarî hegomonya adına birbirleriyle de mücadele etmişlerdir. Nitekim Sur, Venedikliler tarafından Akka'dan kovulan Cenevizlilerin yeni merkezi olmuştur. Ticaret konusundaki gelişmelerin dışında Sur, Haçlı Seferleri tarihinde İkinci Krallık Dönemi'nin başlamasındaki en önemli merhaleyi teşkil etmiştir. 1187'deki Hıttin Zaferi sonrasında Kudüs ve Akka başta olmak üzere birçok şehrin Sultan Selahaddin tarafından zaptıyla Ortadoğu'da tehlikeye giren Haçlı varlığı Konrad de Montferrat idaresinde Sur'da gösterilen direniş sayesinde bölgede tutunma imkânı bulabilmiştir. Bu makalede Sur'un, Haçlı seferleri dönemindeki tarihi, sosyo-ekonomik durumu ve bölge ticaretindeki yeri anlatılmaya çalışılacaktır.
Gli stili APA, Harvard, Vancouver, ISO e altri
25

İSTEK, Gülşen. "ALMANCA ESERLERDE ÇOCUK HAÇLI SEFERLERİ". Journal of International Social Research 12, n. 65 (30 agosto 2019): 248–54. http://dx.doi.org/10.17719/jisr.2019.3441.

Testo completo
Gli stili APA, Harvard, Vancouver, ISO e altri
26

Demirkent, Işın. "Haçlı Seferleri Dönemi Kalelerinden Râvendân". Belleten 56, n. 216 (1 agosto 1992): 371–90. http://dx.doi.org/10.37879/belleten.1992.371.

Testo completo
Abstract (sommario):
XI.-XIII. yüzyıllarda İslâm-Haçlı çatışmalarında pek çok olayın yaşandığı Güneydoğu Anadolu'nun Râvendân kalesi, bugün sadece yalnızlığa değil, kaderine de terkedilmiş bulunuyor. Râvendân kalesine, Gaziantep'ten Kilis'e Burç kasabası üzerinden giden yol ile ulaşılmaktadır. Yol, Gaziantep'ten Burç'a kadar asfalt olup geri kalan kısmı stabilizedir. Kalenin Gaziantep'e uzaklığı 40 km.'dir. Kilis ilçesinin ise 24 km. kuzeybatısındadır.
Gli stili APA, Harvard, Vancouver, ISO e altri
27

Usta, Aydın. "Türk Tari̇h Yazımında Haçlı Seferleri". Tarih Dergisi / Turkish Journal of History, n. 81 (16 novembre 2023): 309–36. http://dx.doi.org/10.26650/iutd.20238109.

Testo completo
Gli stili APA, Harvard, Vancouver, ISO e altri
28

S. Küçükaşçı, Mustafa. "ANADOLUDA ARAP-BİZANS MÜCADELESİ VE "SÂİFE" SEFERLERİ". Turk Kulturu lncelemeleri Dergisi 01, n. 02 (1 gennaio 2000): 01–22. http://dx.doi.org/10.24058/tki.27.

Testo completo
Gli stili APA, Harvard, Vancouver, ISO e altri
29

SARIKAYA, Sevgi. "Agesilaos un Daskyleion Seferleri (M.Ö. 396-395)". PHASELIS, n. 1 (28 giugno 2015): 199–219. http://dx.doi.org/10.18367/pha.15010.

Testo completo
Gli stili APA, Harvard, Vancouver, ISO e altri
30

KARAKUŞ, Nadir. "Haçlı Seferleri Sürecinde Dokuma Evleri: Mısır Örneği". Eskiyeni, n. 49 (5 maggio 2023): 437–54. http://dx.doi.org/10.37697/eskiyeni.1320496.

Testo completo
Abstract (sommario):
Tarihî İpek Yolu ile desteklenen Doğu’nun eşsiz dokumaları, Bağdat’tan Kahire’ye varıncaya kadar Tırâz denilen dokuma evlerinde imal edilmiştir. Özellikle Mısır’da dokunan zarif kumaşlar, Firavunlardan Helen kraliçelerine, Vatikan’daki Papa’dan tarihte iz bırakmış büyük hükümdarlara kadar pek çok önemli kişiyi giydirmiş, dönemlerinin güç ve zarafetini yansıtmıştır. Bu durum, Haçlıların bölgeye gelmesi ile zaman zaman kesintiye uğradığı gibi hânedan değişiklikleri ile de sarsılmıştır. Mısır, Firavunlardan Roma hâkimiyeti hükümdarlarına varıncaya kadar renkli ve gizemli tarihi ile bu konuda ayrı bir yer edinmiştir. Kadîm Mısır, ilk İslâm fatihlerinden Emevîlere, Abbâsîlerden Fâtımîlere uzanan canlı tarihi ile yeni bir çehreye bürünmüştür. X. yüzyıldan itibaren ticaretin Bağdat’tan Kahire’ye kayması Mısır dokuma evlerinin önemini artırmıştır. Kızıldeniz kanalıyla Hindistan ve Çin’in değerli ipeklerini ve eşi bulunmaz kadifelerini Kahire’ye ve diğer merkezlere akıtmaya başlamıştır. Bundan sonra da Tûne, Şetâ, Dimyat, İskenderiye, Debîk, Behnesâ, el-Feremâ ve Fâtımîlerin yeni idare merkezi Kahire gibi şehirlerde tırâzlı kumaş dokunmaya devam edilmiştir. 1099’dan itibaren de Fâtımîler ve ardılları, Haçlılarla birlikte yaşamak zorunda kalarak yeni bir sayfa açmışlardır. Haçlı seferleri esna-sında beşinci ve yedinci Haçlı seferlerinin dokuma merkezlerinin kalbinde yer alan Dimyat’a yapılması, bu sürecin en hareketli dönemini içermiştir. Yaşanan olumsuzluktan kurtulmak için Mısır Eyyûbî hükümdarı el-Melikü’l-Kâmil’in (1218-1238), 1219’da Haçlılara dokuma evleri ile de tanınan Dimyat karşılığında Lazkiye ve onun güneydoğusunda yer alan Cebele liman şehirlerini önermesini, ancak Haçlıların bu parlak teklifi kabul etmemesini yine buradaki dokuma evlerinin zenginliği ile de ilişkilendirebiliriz. Mısır dokuma evleri Selâhaddîn-i Eyyûbî, Sultan Baybars gibi tarihe mal olmuş kimseleri de olayların içine çekmiş, onların dokuma evleri konu-sundaki dirayetli idareleri niçin bu büyük üne sahip olduklarını gözler önüne sermiştir. Selâhaddîn-i Eyyûbî’nin (1171-1193) Fâtımî iktidarını sonlandırarak 1171’de Mısır’a hâkim olmasından sonra dokuma evleri neredeyse aynı istikamette yoluna devam etmiştir. Selâhaddîn, Kahire’deki Dâru’t-Tırâz’a İbn Senâülmülk adlı bir görevliyi tayin ederek dokuma evlerine verdiği değeri ortaya koymuştur. Diğer yan-dan, Mısır dokuma evlerinin en önemli adresleri olan Dimyat ve İskenderiye ise Mısır üzerine yapılan seferlerin kısa bir özeti gibi olmuş, buraların zenginliklerini yağmalamak isteyen Haçlıların gerçek amaçlarının kutsal değil para ve güç olduğunu bir kez daha ortaya koymuştur. Dimyat ve İskenderiye gibi önemli yerler, stratejik konumları yanı sıra iktisadî kimlikleri ile de boy göstermiş, buradaki avantajla-rını yitirmek istemeyen idareciler ise adı geçen şehirlerde yer alan dokuma evlerini başıboş bırakmayarak zaman zaman teftiş etmişlerdir. Ele almaya çalıştığımız süreç de Haçlı seferlerinin daha iyi anlaşılmasına ve daha net değerlendirilmesine vesile olmuştur.
Gli stili APA, Harvard, Vancouver, ISO e altri
31

Saday, Barış. "Hussitlere Karşı Haçlı Savaşları: Orta Çağ Avrupası’nda Dinî Şiddet". Gazi Akademik Bakış 17, n. 34 (19 marzo 2024): 87–105. http://dx.doi.org/10.19060/gav.1498723.

Testo completo
Abstract (sommario):
Hussit Haçlı Savaşları, Bohemya’daki askerî faaliyetlerin hacmi ve içerikleri bakımından doğaları gereği dinî olarak nitelendirilmektedir. Bu faaliyetlerin başlatıcıları, katılımcıları ve savunucuları bahsi geçen dinî doğayı kazandırmaktadır. John Huss’un 1415’te Constance’ta yakılmasının ardından Bohemya’nın Çekçe konuşulan topraklarında başlayan dinî reform hareketi, kendisini ulusal terimlerle tanımlayan ve iyi belirlenmiş bir siyasî toplulukla özdeşleşmiştir. Lüksemburglu Sigismund, 1420’de iradesini Bohemya’ya zorla dayatmaya karar verdiğinde reform hareketini benimseyen grupların geniş bir koalisyonu, ki “Tanrı Yasası” (lex Dei) olarak yorumladıkları şeyi savunmak için askerî güç kullanmaya karar verdiler. Sigismund’un kötü şöhretli işgali, Papalık vasıtasıyla haçlı seferi olarak ilan edilmiştir. Koalisyonun bu savunmayı bir din savaşı olarak algılaması muhtemeldir. Ancak seçilmiş imparatorun bunun haçlı seferi şeklini alması gerektiği konusundaki anlaşması, şüphesiz rakiplerinin çatışmanın kutsal karakterine dair hislerini keskinleştirmektedir. Haçlı Seferleri dışında, Orta Çağ’da dinî doktrinlerin saldırıya karşı böylesine sürekli ve organize bir şekilde savunulmasının bir örneği olmadığı gibi, Reformasyon’a kadar da benzer bir durum bulunmamaktadır. Hussit Haçlı Savaşlarında dinsel bir savaş yürüten bir grup insan, aynı görüşe sahip bir başka grupla karşı karşıya gelmiştir. Haçı takanlar, sıradan olmayan kadehi savunanlarla savaşmıştır. Çalışmamız, Hussit merkezli olarak Bohemya topraklarındaki reform hareketlerini ve onun neticesindeki askerî seferleri ele almayı amaçlamaktadır. Böylece Papalık kurumunun dini araçsallaştırarak siyasî amaçlar için kullanılmasını “Hussit Haçlı Seferleri” üzerinden irdelemektedir.
Gli stili APA, Harvard, Vancouver, ISO e altri
32

Koca, Salim. "Haçlı Seferleri Sebep ve Sonuçları Bakımından Nasıl Değerlendirilebilir?" Gazi Akademik Bakış 10, n. 20 (10 giugno 2017): 15. http://dx.doi.org/10.19060/gav.321020.

Testo completo
Gli stili APA, Harvard, Vancouver, ISO e altri
33

Kaleli, Emrullah. "Haçlı Seferleri Zamanında Avrupa da Antisemitizm (1096-1190)". Ege Universitesi Turk Dunyasi Incelemeleri Dergisi XIII, n. 1 (1 giugno 2013): 21–35. http://dx.doi.org/10.13062/tdid20131696.

Testo completo
Gli stili APA, Harvard, Vancouver, ISO e altri
34

ÜNLÜ, Ertan. "KAPTANIDERYA KÜÇÜK HÜSEYİN PAŞA’NIN DENİZ SEFERLERİ (1792-1803)". TOBIDER - International Journal of Social Sciences 6, n. 2 (30 settembre 2022): 119–57. http://dx.doi.org/10.30830/tobider.sayi.11.8.

Testo completo
Gli stili APA, Harvard, Vancouver, ISO e altri
35

Karakuş, Nadir. "Haçlı Seferlerinde Papalık ve Avrupa’da Müslümanlara Karşı Yapılan Ambargo Çağrıları". Journal of The Near East University Faculty of Theology 9, n. 1 (15 giugno 2023): 69–83. http://dx.doi.org/10.32955/neu.ilaf.2023.9.1.05.

Testo completo
Abstract (sommario):
Tarihin eski dönemlerinden beri silah ambargoları, değişik veçhelerle kendisini göstermiştir. Hz. Ömer döneminde stratejik öneme sahip at, silâh gibi askerî levazımın ve köleleştirilen savaş esirlerinin düşman ülkelerine ihracı yasaklanmış, Sâsânîler ve Bizans’a karşı daha etkin mücadele edilmesi esas alınmıştır. Bunun yanında Bizans’ın bulduğu Greguvar/Grejuva ateşi, önemli bir silah olarak yüzyıllar boyu imparatorluğun en önemli savunma ve saldırı gücü olmuş, düşmanlarına karşı caydırıcı bir unsur haline gelmiştir. Bu önemli silahın bırakınız satışını yapmak, bileşimleri dahi ilâhî bir sır gibi saklanmıştır. Haçlı seferleri esnasında ise silah ambargoları daha farklı cephesi ile kendisini göstermiştir. Papalar, 1144’te Urfa’nın İmâdeddin Zengî tarafından, 1187’de Kudüs’ün Selahaddin tarafından Franklardan alınması ile silah ambargosu çağrılarında bulunmaya başlamışlardır. Bu çağrılar, Müslümanların kazandıkları yeni başarı ve zaferlerle devam etmiş, papaların Mısır ile ticareti yasaklamasına ve silah satışına ambargo uygulamasına neden olmuştur. Papalığı böyle bir çağrı yapmaya sevk etmede Doğu’daki Haçlılar yanında şövalye tarikatlarının temsilcileri de rol oynamıştır. Selahaddin karşısında çaresiz kalan Hospitalier şövalye tarikatı büyük üstadı Roger de Les Moulins’i (1177-1187) bu süreçte hatırlayabiliriz. 1179’da Papa III. Aleksander ile görüşen büyük üstat, Selahaddin ile mücadele edebilmek için daha etkin kararlar alınmasını istirham etmiş, Müslümanlara silah ambargosu uygulanmasını istemiştir. Müslümanların büyük ihtiyaç duydukları demir, kereste ve zift gibi genellikle Batı’dan temin edilen silah hammaddelerinin satışı yasaklanmış, buna uymayanlar aforozla tehdit edilmişlerdir. Daha sonraki süreçte ise yasaklamalar ve ambargolar, yaşanılan felâketler yanında papalığın kendisine güç elde etme arayışları sebebiyle de gerçekleşmiştir. Özellikle dördüncü Haçlı seferi ve sonrasında Hıristiyanlara karşı gerçekleştirdiği Haçlı seferleri ile itibarı zedelenen papalar, Suriye ve Mısır üzerine düzenleyecekleri yeni Haçlı seferi çağrıları ile nefes almaya çalışmışlardır. Bu esnada papalık ile yıldızı bir türlü barışmayan Alman imparatorları da sürece dâhil olmuşlar, silah ambargolarına malzeme haline gelmişlerdir. Papalık yanında 1291’den sonra Doğu’daki kazanımlarını kaybeden şövalye tarikatı büyük üstatları da Mısır’a uygulanacak iktisadî ve silah ambargoları ile ilgilenmişler, bu süreçten kârlı çıkmayı hedeflemişlerdir. Oysa asıl gayelerinin çıkar ilişkileri olduğu görülmüş, Fransa Kralı’ndan yüklü miktardaki alacaklarını talep eden Tapınak şövalyeleri, işkencelerle yok edilerek ortadan kaldırılmıştır. Ambargo çağrılarının temel muhatabı ise Ceneviz, Venedik ve Pisa gibi İtalyan tüccar devletleridir. Papalığın yaptırım ve aforoz tehditlerine karşı, bu çağrılara yeterince kulak vermeyen İtalyanlar, ambargo çağrısına uymayarak kutsaldan ziyade paranın peşinde olduklarını göstermişlerdir. Seferlerin kutsaldan ziyade güç ve kazanımlar olduğunu ortaya koyan Venedikli Marino Sanudo gibi tâcirler ise kendi milletinin haklarının savunuculuğunu yapıp bu gayelerini silah ambargoları ve Müslümanlara yaptırımlar adı altında perdelemeye çalışmışlardır. Marino Sanodo, 1300-1321 yılları arasında kaleme aldığı Secreta Fidelium Crucis (Conditiones Terrae Sanctae) adlı eserinde, Mısır’a ekonomik ambargo uygulanmak suretiyle Doğu’nun zayıflatılabileceğini iddia etmiştir. O, kaleme aldığı bu eserinde ayrıca Kutsal Toprakları yeniden keşfetmeye çalışmış, yeni bir Haçlı ruhunun doğmasına olağanüstü çaba sarf ederek bu hususta güçlü bir donanma hazırlanmasını istemiştir. Bu hazırlanacak donanmanın gerçek meyvelerini Venediklilerin toplayacak olması ve kendi milleti olan Venedik’in yeni ticarî kazanımları ise Sanudo’nun gerçek niyetini ortaya koymuştur. Bu süreç de Haçlıların ve Papalığın ambargo çağrılarında kutsaldan ziyade çıkar ilişkilerinin ve iktisadî kazanımların yattığını göstermiştir.
Gli stili APA, Harvard, Vancouver, ISO e altri
36

Oruç, Hatice. "Târîh-i Varadin Der Zemân-ı Sultân Ahmed Bin İbrahim". Belgeler 36, n. 40 (1 dicembre 2021): 51–190. http://dx.doi.org/10.37879/belgeler.2021.51.

Testo completo
Abstract (sommario):
1694 Avusturya Seferi, Osmanlılar tarafından 1526 senesinde fethedilen ve 1687 senesine kadar 161 yıl Osmanlı idaresinde kaldıktan sonra Habsburgların eline geçen Varadin (Sırpça Petrovaradin; Macarca Pétervárad) kalesi üzerine gerçekleştirilmiştir. Sefer, sadrazam Sürmeli Ali Paşa tarafından idare edilmiş ve Kırım Hanı Selim Giray ile Orta Macar Kralı İmre Thököly de askerleri ile birlikte bu seferde Osmanlı ordusu yanında yer almıştır. 23 gün devam eden muhasara nihayetinde kötü hava durumu sebebiyle kaldırılmıştır. 1694 Varadin muhasarası Topkapı Sarayı Müzesi’nde bulunan Târîh-i Varadin Der Zemân-ı Sultân Ahmed bin İbrâhîm Hân başlıklı anonim bir Osmanlı kroniğine konu olmuştur. Yazarının adı belli olmamakla birlikte, anlatımlarından sadrazam Ali Paşa’nın maiyetinden biri olduğu ve sefere iştirak ettiği anlaşılmaktadır. Bir sefer-ruznamesi niteliğinde olan eser, 1694 Avusturya seferini ve dolayısıyla Varadin kalesinin muhasarasını baştan sona gün be-gün anlatmaktadır. Eserde ordunun yola çıkışından itibaren uğradığı menziller, buralarda yaşanan hadiseler, düzenlenen alay merasimleri, askerin sayısı, kullanılan hafif ve ağır silahların isim ve nitelikleri, geçit yerlerinde alınan emniyet tedbirleri, nehirler üzerine köprüler inşası, donanmanın mevcudiyeti, gemilerin isim, miktar ve nitelikleri, divan toplantıları gibi sefer ile ilgili çok çeşitli konuya yer verilmiştir. 1694 Osmanlı-Avusturya seferinin detayları ile ortaya konulması yanında Târîh-i Varadin, Osmanlı’da askerî bir sefer organizasyonunun tasviri açısından da son derece önemli bir kaynaktır. Bu çalışma, Topkapı Sarayı Müzesi Yazma Eser Kütüphanesi’nde Revan 1312 referans numarada kayıtlı söz konusu bu el yazmasını değerlendirmeyi ve transkripsiyonunu yayınlamayı amaçlamaktadır.
Gli stili APA, Harvard, Vancouver, ISO e altri
37

Cahen, Claude. "İslâm ve Haçlılar". Belleten 51, n. 200 (1 agosto 1987): 1045–52. http://dx.doi.org/10.37879/belleten.1987.1045.

Testo completo
Abstract (sommario):
Bir şarkiyatçı için "Haçlılar fikri" aşağıda sıralayacağım görüşlerle ele alınabilir: 1- Ortadoğunun durumu neden Haçlı Seferlerinin kaynağıdır? 2- Hıristiyanların Haçlı Seferleri, müslümanların cihad anlayışlarındaki benzeyiş ve ayrılıklar. 3- Doğulular, Haçlıları nasıl anladılar? 4- Haçlılar fikri, Doğu Dünyasında yankılar uyandırdı mı?
Gli stili APA, Harvard, Vancouver, ISO e altri
38

Kortel, S. Halûk. "Delhi Türk Sultanı Alâeddîn Muhammed-Şâh Halacî'nin Hindistan'daki Seferleri". Belleten 62, n. 235 (1 dicembre 1998): 747–78. http://dx.doi.org/10.37879/belleten.1998.747.

Testo completo
Abstract (sommario):
Türkler'in tarih boyunca kurduğu önemli devletlerden birisi de İslâm dininin Hindistan'da yayılmasında büyük rolü olan Delhi Sultanlığı (1206-1526)'dır. Milâdî 1414 tarihine kadar Delhi Sultanlığı, Türk kökenli hânedanlar tarafından idare edilmiştir. Bunlar; Muizzîler (1206-1290), Halacîler (1290-1320), Tuğluklular (1321-1413)'dır. Sultanlığın kurucusu Kutbeddîn Aybeg (1206-1210), Gazneliler'in çöküşünden sonra Afganistan'da hüküm süren Gurlu hükümdarlarından Muizzeddîn (Şihâbeddîn) Muhammed (1173-1206)'in gulâmı ve önde gelen kumandanlarından birisi idi. Gurlular'ın 1192'de müttefik Hindû racalarına karşı kazandığı Tarain (Triori) zaferi, Müslüman Türkler'in Hindistan'a yaptıkları akınlara hız kazandırmış ve kuzey Hindistan'da Türk idaresinin kurulmasının ilk adımını oluşturmuştur.
Gli stili APA, Harvard, Vancouver, ISO e altri
39

Dökmeci, Volkan. "Kıbrıs ve İnebahtı Seferleri Sırasında Venedik Dragomanlarının Diplomatik Rolleri". Tarih Dergisi / Turkish Journal of History, n. 76 (16 marzo 2022): 127–43. http://dx.doi.org/10.26650/iutd.202207.

Testo completo
Gli stili APA, Harvard, Vancouver, ISO e altri
40

CERAN, Ismail. "OSMANLI DÖNEMINE KADAR TÜRK-FRANSIZ ILISKILERI VE HAÇLI SEFERLERI". Journal of Academic Social Science Studies Volume 6 Issue 4, n. 6 (2013): 191–228. http://dx.doi.org/10.9761/jasss1090.

Testo completo
Gli stili APA, Harvard, Vancouver, ISO e altri
41

Nazım, İREM. "Cumhuriyetçi Muhafazakarlık, Seferber Edici Modernlik ve Diğer Batı Düşüncesi". Ankara Üniversitesi SBF Dergisi 57, n. 2 (2002): 1. http://dx.doi.org/10.1501/sbfder_0000001746.

Testo completo
Gli stili APA, Harvard, Vancouver, ISO e altri
42

UÇAN, Ceren. "Müslümanları Seferber Etmek: Birinci Dünya Savaşı'nda Osmanlı-Alman Propagandası". Cihannüma: Tarih ve Coğrafya Araştırmaları Dergisi 9, n. 1 (23 giugno 2023): 25–35. http://dx.doi.org/10.30517/cihannuma.1333520.

Testo completo
Abstract (sommario):
On 2 August 1914, the Ottoman Empire and the German Empire agreed on an alliance, and the Ottoman Empire officially entered into World War I on 29 October 1914 as one of the Central Powers. In November, jihad was proclaimed by the Ottoman Sultan. The Ottoman and German governments published pamphlets, leaflets, and newspapers to mobilize Muslims in India, Egypt, and other dependencies of the Allies. They aimed to incite mutiny among native populations in their armies, foster Pan-Islamism, or create pro- German sentiments. While some of the propaganda materials invited Muslims to holy war, others used the Caliphate and the Ottoman Empire as a bridge to reach the Muslims. This article examines German and Ottoman propaganda to mobilize Muslims against the Allies.
Gli stili APA, Harvard, Vancouver, ISO e altri
43

ALİCAN-, Songül DUMLUPINAR. "İLK HAÇLI SEFERLERİ SIRASINDA BİZANS VE HAÇLILARIN BİRBİRLERİNE İLİŞKİN ALGILARI". Journal of Social Sciences 41, n. 41 (2019): 510–23. http://dx.doi.org/10.29228/sobider.38862.

Testo completo
Gli stili APA, Harvard, Vancouver, ISO e altri
44

Baran, İlhan. "Haçlı Seferleri Döneminde Hristiyanlarla Yaşanan Dini-İtikadi Tartışmalar (Eyyubiler Dönemi)". Journal of Academic Social Resources Cilt 8 Sayı 53, Cilt 8 Sayı 53 (2023): 3776–82. http://dx.doi.org/10.29228/asrjournal.72398.

Testo completo
Gli stili APA, Harvard, Vancouver, ISO e altri
45

KORUNUR, Harun. "BİZANS İMPARATORU II. IOANNES KOMNENOS'UN DOĞU POLİTİKALARI BAĞLAMINDA ANTAKYA SEFERLERİ". Journal of History School LXVI, n. LXVI (2023): 1990–2007. http://dx.doi.org/10.29228/joh.70389.

Testo completo
Gli stili APA, Harvard, Vancouver, ISO e altri
46

Çekiç, Ayşe. "İhtiyaca Binaen Çağırılan Peygamber: Haçlı Muhayyilesinde İsa Tasavvuru". Şırnak Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 21 febbraio 2024. http://dx.doi.org/10.35415/sirnakifd.1413957.

Testo completo
Abstract (sommario):
Bu çalışmada, Haçlı seferleri esnasında Batı dünyasında Hz. İsa’nın seferlerdeki konumu ile ilgili algısal değişime odaklanılmıştır. Hz. İsa’nın Haçlıları harekete geçirmek için seferlere dâhil olması süreci peygamberler tarihi ekseninde ihtiyaca binaen bir peygamberin tarihe çağrılması kabilinden değerlendirilmesi gereken bir olgusallıktır. Hz. İsa’nın anakronik durumu seferlerin işleyişinde herhangi bir olumsuzluğa sebebiyet vermediği gibi; Hz. İsa üzerinden geliştirilen bu tasavvur Hristiyan ümmetinin peygamberine bakış açısını ortaya çıkaran bir mahiyet de arz etmektedir. Ortaçağ tarihinin en karmaşık süreçlerinden biri Haçlı seferleri ve seferlerin Doğu Batı eksenindeki önemidir. Hristiyanlığın bir tutkal vazifesiyle kıta Avrupası’nı birleştirici yanı Haçlı seferlerinin fikri temellerini atmıştır. 1096 ve 1291 yılları arasında fasılalarla gerçekleşen Haçlı seferleri temel dinamiğini dini motivasyondan almakla birlikte, dünyevi faydayı ve Doğu’nun zenginliklerini de arzulayan bir düşünceyi içerisinde barındırmaktadır. Batı Avrupa kıtasının Roma’nın yıkılması akabinde geçirdiği dönüşüm ve feodalitenin bıraktığı tahribat, kilisenin gücünü artırıcı bir süreci başlatmıştır. Bu süreç içerisinde Batı Hristiyanlığının tarih tasavvuru belirli bir sona doğru ilerleyerek, Tanrı iktidarının yeryüzünde teşekkül edileceği düşüncesine yoğunlaşmıştır. Bu düşünce kiliseyi, tarihsel motor gücü kılarken; Batı Hristiyanlarını da Tanrı’nın devletine hizmet edici bir noktada konumlandırmıştır. Bu düşüncenin gerisinde Doğu’nun zenginliklerine ulaşma arzusu ve kıta Avrupa’sının yetersiz kaldığı maddi kaynakları oluşturma içgüdüsü ise Haçlı seferlerinin gerçekleşmesine zemin hazırlamıştır. Papalık makamının 1095 yılında Clermont Konsilinde verilen genel Haçlı vaazıyla başlattığı seferlerin amacı Kudüs’ü dinsiz addedilen Müslümanlardan geri almak ve Hz. İsa’nın yolundan yürümektir. Dönem itibariyle Kudüs Müslümanların hâkimiyet sahasında yer almakta ve Haçlı düşüncesine göre Hristiyanların kutsal şehrinin Müslümanların tasallutundan kurtarılması gerekmektedir. Kudüs’ün Hz. İsa için oldukça önemli bir yanının olması ve Hristiyan kutsallarının Kudüs ile özdeşleştirilmesi Kudüs’ün kurtarılmasında oldukça önemli bir yer işgal etmiştir. Bilhassa seferlerde İsa üzerinden yapılan vurgu Hristiyan ümmetine seferler boyunca yol gösterici bir peygamber tayin etmiştir. Bu yönüyle Hz. İsa Batı Hristiyanlarının ihtiyacına yönelik olarak yeniden tarihe çağrılmıştır. Haçlı muhayyilesinde Hz. İsa’nın seferlerin başlangıcından itibaren yol gösterici, teşvik edici ve yeri geldiğinde de azarlayıcı yanı seferlerin seyrinde olumlu bir katkıya dönüşmüştür. Burada Hz. İsa’nın seferleri dinamize eden yanı Haçlılara Doğu’ya giderken yol gösterici olması durumudur. Haçlı seferlerinin başarı paydasında ve dini motivasyonun temerküzünde oldukça önemli bir yer tutan Hz. İsa, Haçlı seferleriyle birlikte kendi çağında iddia etmediği fikirleri Haçlı seferlerinde iddia etmiştir. Bu makalede İsa tasavvurunun seferler boyunca Haçlı muhayyilesindeki yeri ve geçirdiği değişim dönüşüm ele alınmıştır. Batı Avrupa’nın ihtiyacına binaen çağrılmış İsa’nın seferleri dinamize etme ve seferlerin Tanrı dayanaklı yapıldığını deklare etme durumu, Haçlılar için meşruiyetin de kaynağı olmuştur. Makalede kaynak analizi ve kıyas yöntemi eşgüdümlü kullanılmıştır. Bu sayede Haçlı kaynaklarının mukayesesi daha sağlıklı bir şekilde yapılmıştır. Sonuç olarak Haçlı muhayyilesine göre Hz. İsa’nın (çağrılan İsa), Haçlıları düzenlenen seferlerle Hristiyanlığı ve kutsallarını Doğu’daki Müslüman tasallutundan ve saldırısından kurtarmak adına harekete geçirdiği sonucuna ulaşılmıştır. Burada Hz. İsa’nın yönlendirici güç merkezi olma durumu Haçlıların meşruiyetlerini İsa vasıtasıyla Tanrı’ya ve yerleşke itibariyle de Kudüs’e endekslediklerini aşikâr kılmaktadır. Buradan hareketle denilebilir ki Haçlılar Hz. İsa üzerinden geliştirdikleri kurguyla Haçlı seferlerinde önemli bir başarı paydası yakalamışlardır.
Gli stili APA, Harvard, Vancouver, ISO e altri
47

Duman, Halim, Fatih Çakir e Hadi Gökçen. "Yüksek Hızlı Trenlerde (YHT) Sefer-Makinist Eşleştirmesi". Demiryolu Mühendisliği, 27 giugno 2024. http://dx.doi.org/10.47072/demiryolu.1501204.

Testo completo
Abstract (sommario):
TCDD, 2003 yılında Yüksek Hızlı Tren (YHT) hatlarını ilk olarak Ankara-Eskişehir arasında döşemeye başlamıştır. 13 Mart 2009 tarihinde Ankara-Eskişehir hattının ticari seferlere açılması ile birlikte hızlı tren işletmeciliğine geçilmiştir. Seferler Ankara-Eskişehir arası 2 gidiş 2 geliş olmak üzere günde toplam 4 sefer ile başlamış olup, 04.05.2024 tarihi itibariyle Ankara, Eskişehir, Konya, İstanbul, Karaman ve Sivas şehirlerine 32 gidiş, 32 geliş olmak üzere toplam 64 sefere ulaşmıştır. Artan sefer sayısı ile birlikte trenlerde görev alan personel sayısı artmış ve bu personelin planlanması da zorlaşmıştır. YHT ‘lerde görev alan personelin mevcut seferler için planlaması, ilgili birimler tarafından elle (manuel olarak) yapılmaktadır. Planlamanın manuel yapılması; makinist çalışma sürelerinin dengeli olmaması ve planlamanın yetersizliği sorunlarının yanında, planlama sürecinin uzun sürmesine de sebep olmaktadır. YHT için Ankara, Eskişehir, Konya, İstanbul, Karaman ve Sivas hatlarına ilaveten yakın zamanda Bursa ve İzmir hatlarının da açılacak olması bu süreci daha da karmaşıklaştıracaktır. Bu çalışma ile, YHT trenlerinin optimum sefer eşleştirmesi yapılarak makinist ihtiyacının belirlemesi sağlanmıştır. Planlama kısmının ilk aşamasında kapasite planlaması yapılmış, ikinci aşamasında ise mevcut personeli optimum çalıştırabilmek için matematiksel modeller geliştirilmiştir. Geliştirilen bu modeller CPLEX Studio IDE programında çözdürülme imkanı var iken, bu tarz programlar, ek maliyet gerektireceğinden, her problem MS Excel VBA programlama dilinde kodlanmış ve MS Excel eklentisi olan OpenSolver kullanılarak çözdürülmüştür. Geliştirilen sistemler, tüm olası durumlar için en iyi çözümleri bulabilmektedir.
Gli stili APA, Harvard, Vancouver, ISO e altri
48

GÜNGÖR, Zeynep, e Mahir Serkan MACİT. "Ortaçağ Tarih Yazıcılığı Üzerinde Fransız Haçlı Kaynaklarının Tesiri". Mediterranean Journal of Humanities, 30 giugno 2023. http://dx.doi.org/10.13114/mjh.2023.599.

Testo completo
Abstract (sommario):
İnsanlık tarihinin önemli kırılma noktalarından biri olan Haçlı Seferleri, Fransa’da başlamıştır. Konsilin Fransa’da toplanması tesadüf değildir. Clermont, seferin hedefinin, sembolünün, doktrinsel anlamda teorisinin ilan edildiği yerdir. Fransızların bu anlamda başat rolü oynadığını söylemek mümkündür. Seferler esnasında Papa’nın görevlendirdiği ruhbanlar ister görgü tanığı olarak ister sonradan kaleme almış olsunlar seferin hikayesini yazma işini de üzerlerine almışlardır. Fransız kronikleri, bu noktada anlattıkları uhrevi hikayeler, gösterdikleri mucize ve vizyonlar sayesinde seferin gidişatına yön vermişlerdir. Sefer hakkında ilk çalışmaları Saint Maur cemaati yapmıştır. Bilimsel anlamdaki ilk çalışmalar ise Kroniklerin bir araya toplanıp tıpkı-basımlarının ve çevirilerinin yapılması yöntemiyle gerçekleşmiştir. “Récueil des Historiens des Croisade” isimli Fransız külliyatı (1841-1881) yayınlandığında seferlere akademik ilginin uyanmasını sağlamıştır. Bu külliyatta tüm kronikler, indeksleri ve çevirileriyle birlikte mevcuttur. Bu kroniklerin ülkemizdeki kullanımının Haçlı tarihçiliği açısından yeterli düzeyde olmadığı söylenilebilir. Kaynakların büyük çoğunluğunun çevirisi yapılmamıştır. Bu konudaki eksiklikleri ortaya koymak, araştırmacılara yeni sahalar açabilmek bir zaruriyettir. Çalışmamızda Fransız kronik yazarlarının eserlerine ve biyografilerine alt başlıklar halinde yer verilmiştir. Recueil, Fransız Kroniklerinin tespiti için taranmıştır. Bu eserlerin Türkçeye çevirilerinin yapılıp yapılmadığı ve kronikler üzerine yapılmış araştırmalar kaynak taraması anlamında tespit edilmeye çalışılmıştır. Çalışmanın amacı ülkemizde Ortaçağ tarih yazıcılığı açısından Fransız Haçlı kaynaklarının ne denli tesir edebileceği yönünde değerlendirme yapmaktır.
Gli stili APA, Harvard, Vancouver, ISO e altri
49

YILDIRIM, Ercüment. "The Beginning of The Assyrian Domination in Ancient Egypt and The Administrative Organization Created After". Ondokuz Mayıs Üniversitesi İnsan Bilimleri Dergisi, 23 dicembre 2022. http://dx.doi.org/10.51533/insanbilimleri.1199409.

Testo completo
Abstract (sommario):
Bronz Çağı’nın güçlü krallıklarını ortadan kaldıran Ege Göçlerinden sonra Asur Krallığı, askeri ve siyası açıdan hızla güçlenerek Ön Asya’nın tek siyasi ve askeri gücü olmaya çalışmıştır. Bu amaç doğrultusunda, Asur kralları her yıl komşu bölgelere askeri seferler düzenlemiştir. Bu seferlerin sonucunda, Asur hegemonyası doğuda Hazar Denizi’ne kuzeyde Van Gölü’ne batıda Akdeniz’e ulaşmıştır. Mısır Krallığı, Asur karşısında mücadele verebilecek tek siyasi güç olarak kalmıştır. Esarhaddon döneminde başlatılan ilk Mısır seferi başarılı olmasa da üç yıl sonraki geri dönüşte Asur ordusu Memfis kenti dahil olmak üzere Delta bölgesini ele geçirmeyi başarmıştır. Sonrasında Esarhaddon, Delta bölgesindeki şehirleri hakimiyetinde tutan Mısır kökenli soylu ailelere vergi ödemeleri karşılığında siyasi güçlerini korumalarına izin vermiştir. Asur’un birçok bölgede uyguladığı bu idari organizasyonda, el geçirilen bölgeler küçük yönetim birimlerine ayrıldıktan sonra her birinin başına Asur’a sadakat sözü vermiş kişiler atanmıştır. Asur krallarına bağlı, bu yerli yöneticilerin en önemli görevi yıllık vergiyi toplayıp krala teslim etmekti. İsyan etmediği sürece göreve devam eden bu yöneticiler eli ile geniş coğrafyalar idare edilebilmiştir. Esarhaddon’un ele geçirdiği bölgeler önce Nübye Kralı Taharka sonra Tanutamun tarafından geri alınmaya çalışılmıştır. Asur kralına isyan olarak kabul edilen bu girişimler askeri seferler ile bastırılmıştır. Esarhaddon’dan sonra Asur Kralı olan Asurbanipal, ilk denemesinde ele geçiremediği Teb kentinin surlarını aşmayı başarıp, şehri yağmalatmıştır. Asurbanipal’in bu başarısına rağmen Mısır’ın güneyi uzun süre elde tutulamamıştır. Fakat Asur metinlerine göre Delta ve Vadi bölgelerine çok sayıda vekil yönetici atanmıştır. Asur krallarının kuzeyden gelen Kimmer akınları ile uğraştığı dönemlerde Asur’a bağlı bir yönetici olan I. Necho, diğer vekil yöneticilerin üstünde bir konum elde etmeyi başarmıştır. I. Necho’nun oğlu I. Psamtik ise Delta ve Vadi bölgelerini bir yönetim altında toplayıp bağımsız bir Mısır kralı olmayı başarmıştır. Bu çalışma, Asur ordularının Mısır’a düzenlediği seferleri Mısır kaynakları üzerinden aktarmaya gayret göstermiş ve Mısır’ın, Asur yönetimine girmesinden sonra oluşturulan vekalet ile idare organizasyonunun nasıl geliştirildiğini açıklamayı amaçlamıştır.
Gli stili APA, Harvard, Vancouver, ISO e altri
50

GÜNAŞDI, Yavuz, e İshak KÜÇÜKYILDIZ. "ERKEN DEMİR ÇAĞ’DA PASİN OVASI’NDA ÖNEMLİ BİR DİAUEHİ ÜLKESİ: BALTULHİ". Kafkas Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 14 novembre 2023. http://dx.doi.org/10.56597/kausbed.1296581.

Testo completo
Abstract (sommario):
Tarih boyunca birçok toplumun iskân ettiği ve bazı toplumların ise geçiş güzergâhında yer almış olan Pasin Ovası, birçok antik yazarın da eserlerine konu olmuştur. MÖ XIII. yüzyıldan itibaren bölgede çeşitli yerel beylikler hâkimiyet kurmuştur. Bunların en önemlilerinden biri de hakkında Asur ve Urartu yazıtlarından bilgi edinebildiğimiz Diauehi Krallığı’dır. Urartular, kuruluşunun ilk döneminden itibaren bölge ile ilgilenmeye başlayıp Kuzeydoğu Anadolu Bölgesi’ne seferler yapmışlardır. Diauehi Bölgesi’ne, Urartu kralları Minua ve Argišti I’in seferler gerçekleştirdiğini yazıtlardan öğrenmekteyiz. Bu seferlerle ilgili bölgedeki yazıtlarda Diauehi’nin başkenti olarak gösterilen Şaşilu ve Kralı Utupurşi’den bahsedilmektedir. Yine yazıtlarda Diauehi Krallığı’na bağlı olan Şeşeti ülkesi, Zua, Haldiriulhi ve Baltulhi ülkelerinin adları zikredilmektedir. Yukarı Aras Havzası içerisinde yer alan Pasin Ovası’nda yaklaşık 25 yıldır gerçekleştirmiş olduğumuz arkeolojik yüzey araştırmaları esnasında tespit ederek 2018 yılında geniş çaplı inceleme fırsatı bulduğumuz Baldızı köyü sınırlarında bulunan Karakale (Baldızı) Kalesi, Demir Çağ mimari özellikleri taşımasıyla dikkat çekmektedir. Bu çalışmayla yazıtlarla da ismi geçen Diauehi’ye bağlı Baltulhi ülkesinin şimdiye kadar tespit edilememiş olan merkezi ve yeri bölge tarihine kazandırılmıştır. Bu çalışmayla söz konusu kalenin Erken Demir Çağ’da yeri, önemi ve işlevi yeni teknolojik yöntemler kullanılarak açığa çıkarılmaya çalışılmıştır.
Gli stili APA, Harvard, Vancouver, ISO e altri
Offriamo sconti su tutti i piani premium per gli autori le cui opere sono incluse in raccolte letterarie tematiche. Contattaci per ottenere un codice promozionale unico!

Vai alla bibliografia