Articles de revues sur le sujet « Ev Mimari »

Pour voir les autres types de publications sur ce sujet consultez le lien suivant : Ev Mimari.

Créez une référence correcte selon les styles APA, MLA, Chicago, Harvard et plusieurs autres

Choisissez une source :

Consultez les 50 meilleurs articles de revues pour votre recherche sur le sujet « Ev Mimari ».

À côté de chaque source dans la liste de références il y a un bouton « Ajouter à la bibliographie ». Cliquez sur ce bouton, et nous générerons automatiquement la référence bibliographique pour la source choisie selon votre style de citation préféré : APA, MLA, Harvard, Vancouver, Chicago, etc.

Vous pouvez aussi télécharger le texte intégral de la publication scolaire au format pdf et consulter son résumé en ligne lorsque ces informations sont inclues dans les métadonnées.

Parcourez les articles de revues sur diverses disciplines et organisez correctement votre bibliographie.

1

BULDAÇ, Merve. « BRÜTALİST MİMARİ ÖRNEĞİ THE BARBİCAN CENTRE PİLOTİLERİNİN YAPI KAMUSAL ALANLARI ÜZERİNDEKİ ETKİSİ ». PEARSON JOURNAL 7, no 22 (15 décembre 2022) : 11–28. http://dx.doi.org/10.46872/pearson.390.

Texte intégral
Résumé :
İnsanoğlu, geçmişten bugüne bulunduğu coğrafyaya bağlı olarak doğanın sunmuş olduğu farklı malzemeleri işleyerek ve kullanarak çeşitli binalar/hacimler uygulama becerisi göstermiştir. İlkel malzemelerle başlayan yapı üretme süreci, değişen ve gelişen zamanla farklı malzeme ve yeni yapım teknikleri üzerinden devam etmiştir. İçinde bulunulan dönemin şartlarına ve sunduğu olanaklara bağlı olarak ortaya konan her mimari yapı, beraberinde farklı mimari üslupların da ortaya çıkmasına neden olmuştur. Bunlardan bir tanesi de brütalist üslup olarak tanımlanan mimari yaklaşım olmuştur. Üslubun temelinde, işlenmemiş ham beton malzemenin farklı amaçları yerine getirmek üzere kullanılması yatmaktadır. Farklı mimarlar tarafından brütalist üslupla tasarlanmış ve uygulanmış, bireysel ve kamusal alanlara hizmet eden pek çok yapıya/kent donatısına rastlanmak mümkündür. Çalışmanın örneklemini oluşturan ve 1962-1982 yıllarında İngiltere’nin Londra kentinde inşa edilen, farklı eylemlere ev sahipliği yapan The Barbican Center da brütalist üslubun ikonik örneklerinden biri olarak gösterilebilir. Bu örnekle amaçlanan; önemli bir mimari öğe olan ve yapı kompleksini ayakta tutan/yapının tüm yükünü taşıyan, betonarme kolonlar dizisi olarak kullanıcıyı karşılayan “pilotilerin”, yapı kompleksi sınırlarında, içeride ve dışarıda kamusal alan tanımına uyan tüm alanlar (farklı eylemlere izin veren alanlar/peyzaj alanları) üzerindeki etkisini incelemektir. Çalışmada, nitel araştırma yöntemlerinden betimleyici vaka çalışması yaklaşımı kullanılarak tek durum deseni ile çalışmanın örneklemi bütüncül bir akış sağlanarak yorumlanmıştır. Çalışma, brütalist mimari ilkeleri gereği çalışmanın örneklemi olan The Barbican Centre üzerinden mimaride önemli bir taşıyıcı öğe olan ve pek çok mimar tarafından farklı tasarım fikirleri ve mekânsal organizasyonlar için kullanılan “piloti” kavramının öneminin anlaşılması ve kamusal alan üzerinde yarattığı/yaratacağı etkileri açısından literatüre katkı sağlayacağı düşünülmektedir.
Styles APA, Harvard, Vancouver, ISO, etc.
2

Tavşan, Filiz, et Umay Bektaş. « Mimari Sürdürülebilirlikte Geri Dönüşüm : Konteyner Evler ». Journal of Interior Design and Academy 1, no 1 (19 juillet 2021) : 34–48. http://dx.doi.org/10.53463/inda.2021vol1iss1pp34-48.

Texte intégral
Résumé :
Doğal çevre ve ekolojik yaşam inşaat endüstrisinden önemli ölçüde etkilenmektedir. Bu nedenle sürdürülebilir mimari, çevre sorunlarına çözüm önerisi getirmesi ve gelecek nesillerin ihtiyaçlarına cevap vermesi nedeniyle güncel bir tasarım yaklaşımı olarak görülmektedir. Malzemelerin yeniden kullanılması ve geri dönüşümü sürdürülebilir tasarım ve mimaride önemli bir değer olarak kabul edilir. Bu nedenle nakliye konteynerleri mimari nesneleri şekillendirmenin yenilikçi trendlerinden biridir. Sabit veya taşınabilir konut yapıları oluşturmakta kullanılan nakliye konteynerleri, taşıma kolaylığı, kurulum ve montaj hızı, inşaat süresini kısaltması gibi birçok nedenden dolayı tercih edilmektedir. Bu çalışmanın amacı nakliye konteynerlerinin yeniden kullanımının sürdürülebilirliğe katkısını incelemek ve konteyner evlerin mimarisini keşfetmektedir. Konteyner evlerin yapısal sürdürülebilirlik değerlendirmesinin yapılması bu çalışmanın problemi olarak seçilmiştir. Seçilen konteyner ev örneklerinin iç mekân özelliklerinin sürdürülebilirlikle ilişkisi literatür çalışmaları ile desteklenmiştir. Nakliye konteynerlerinin ekonomik avantajları, malzemenin geri dönüşümü, ekolojik kaynakların verimli kullanımı yönünden sürdürülebilirliğe birçok katkısı bulunmaktadır.
Styles APA, Harvard, Vancouver, ISO, etc.
3

Demirgüç, Ufuk. « Tevfik Fikret’in Evi : Aşiyan ». Tasarim + Kuram 19, no 38 (27 mars 2023) : 193–216. http://dx.doi.org/10.59215/tasarimkuram.2023.378.

Texte intégral
Résumé :
Edebiyatı ve kendisi hakkında en çok çalışma yapılmış ve hala yapılan edebiyatçılardan birisi de Tevfik Fikret’tir (1867-1915). Tevfik Fikret’in evi hakkında yapılmış detaylı bir çalışma ise bulunmamaktadır. Doktora tez çalışmasından üretilmiş bu metin, Fikret’in kendi tasarladığı, 1906’dan 1915’teki ölümüne dek yaşadığı ve Aşiyan olarak adlandırdığı evini anlama çabasıdır ve yorumsal bir yaklaşıma sahiptir. Odağını İstanbul, Rumelihisarı’nda inşa edilmiş evin mimarisinin oluşturduğu metinde, evin bahçesi, dekorasyonu ve eşyalarına ilişkin çalışma makalenin sınırlarını aşacağından bu konulardan kısaca bahsedilmiştir. Toplumsal ve kentsel yaşam dönüşümünün ivmelendiği 19. yüzyıl İstanbulu’nda Osmanlı kültürel seçkinleri, geleneksel olanın dışındaki düşünce tarzları ve estetik beğenileriyle yeni bir yaşam ortamı aramış ve yaratmaya çalışmışlardır. İstanbul’da yeni oluşan yerleşmelerde, Batı’dan gelen yeni biçimlere zaten açılmış olan konut mimarisi yaygınlık kazanmıştır. 1896-1901 arasında Tevfik Fikret’in yayın yönetmenliğini üstlendiği dönemde Servet-i Fünûn dergisi çevresinde toplanan edebiyatçılar, edebi başlangıcı Fransa’da olan Estetik Hareket’in de temel sloganı haline dönüşmüş “Sanat sanat içindir” görüşünü benimsemiştir. Servet-i Fünûn topluluğunun önde gelen temsilcilerinden Tevfik Fikret’in tasarladığı ve inşa ettiği evi Aşiyan’ın incelendiği bu çalışma ile yüzyıl dönümü kültürel seçkinlerinin yeni yaşam ortamı arayışlarındaki yönelişler ve geç Osmanlı toplumunun ev kavrayışındaki değişimin bir yönü araştırılmaktadır. Aşiyan, bir geç dönem Osmanlı entelektüelinin yaşam dünyasını aydınlatması açısından önemli veriler sunar. Evin mimari unsurlarında, mekânsal biçimlenişinde ve ev eşyalarının seçiminde Arts and Crafts ve Estetik Hareket’in etkisi görülür. Fikret’in evini kendisinin tasarlamış olması, mekânsal, biçimsel ve dekoratif tercihlerinin anlamlandırılmasına imkân verir. Ev, şair Tevfik Fikret’in düşünsel, duygusal dünyasını yansıtan şiirsel bir imgenin mimari ifadesi olarak yorumlanabilir.
Styles APA, Harvard, Vancouver, ISO, etc.
4

Göre, Damla. « Mikro-müdahaleler : Osmanlıca kadın dergilerinde kendin-yap-uygulaması (DIY) ve mimarlığın kadın failleri ». fe dergi feminist ele 16, no 1 (30 mai 2024) : 110–43. http://dx.doi.org/10.46655/federgi.1437004.

Texte intégral
Résumé :
Kadınlara yönelik Osmanlıca süreli yayınlar, kadın mücadelesinin mecrası olmakla beraber hane tezyini ile ilgili de değerli makaleler içermekteydi. Bu makalelerde; ev eşyası, mobilyalar, oda süsleri ve tefrişi tartışılıyor, iç mekânlara yapılacak küçük dokunuşlarla evleri güzelleştirmenin önemi vurgulanıyordu. Erken Cumhuriyet döneminde yayınlanan Süs mecmuası (1923-24) da öncülleri gibi ev estetiğine eğilmiş fakat dahası, yayına koyduğu kendin-yap-uygulamalarıyla ilk defa ev kadınlarına yönelik bir dekorasyon kampanyası geliştirmiştir. Bu makale, Süs mecmuasındaki kendin-yap literatürünü ve bu literatürün öne çıkardığı farklı faillik durumlarını inceleyerek (iç) mimari yayıncılığına farklı roller ve pozisyonlardan katkı sağlamış kadınları tarih yazımına kazandırmayı hedeflemektedir. Mecmuadaki çeşitli mimari meşguliyetlere odaklanan makale gerek bir ölçek gerekse yücelik ifade eden bir niteliksel durum olarak “büyüklük” (greatness) konusunu sorunsallaştırarak kadınları, mimarlık eğitimine resmî olarak erişemedikleri bir dönemde mimarlığın failleri olarak tartışmaktadır. Süs mecmuasındaki kendin-yap rehberleri, kadınların mimarlık ile küçük ölçek, mekân ve roller içinden yoğun olarak ilgilendiğini, bu ilişkilenmeleri gün yüzüne çıkarmak içinse farklı yaklaşımlar geliştirmemiz gerektiğini göstermektedir.
Styles APA, Harvard, Vancouver, ISO, etc.
5

Fırat, Nilgün. « Kasımiye Medresesi’nin Tarihi ve Kültürel Değeri ». International Journal of Mardin Studies 5, no 1 (30 avril 2024) : 68–79. http://dx.doi.org/10.63046/ijms.1459194.

Texte intégral
Résumé :
Medreseler, İslam dünyasında eğitim ve bilginin yayılmasında merkezi bir rol oynamıştır. Bu kurumlar, dini ilimlerin yanı sıra matematik, astronomi ve felsefe gibi çeşitli bilim dallarında eğitim vererek, kültürel ve bilimsel gelişmelerin önünü açmışlardır. Mardin, bu tarihi eğitim kurumlarının güzel örneklerine ev sahipliği yapmakta olup, şehrin kendine has mimari dokusunu ve kültürel mirasını bu medreseler aracılığıyla sergilemektedir. Kasımiye Medresesi, Mardin’in en dikkat çekici tarihi yapılarından biridir. Artuklu ve Akkoyunlular dönemlerinde inşa edilen bu medrese, mimari yapısı, taş işçiliği ve süslemeleriyle ünlüdür. Eğitim kurumu olarak kullanılmasının yanı sıra, bölgenin bilim ve din eğitimi merkezi olarak da hizmet vermiştir. Kasımiye Medresesi’nin avlusundaki havuz ve kubbeleri, Mardin’in en çok ziyaret edilen yerlerinden biri haline gelmiştir ve şehrin kültürel değerini artırmaktadır. Bu makalede, Kasımiye Medresesi’nin tarihi sürecini, mimari özelliklerini ve kültürel etkilerini ele alarak, eserin toplumsal hayattaki yerini irdeleyecektir.
Styles APA, Harvard, Vancouver, ISO, etc.
6

POLAT, Bengi, et Senem TEZCAN. « The Effects of Architecture As An Expo Heritage on Cities ». Yüzüncü Yıl Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, no 62 (31 décembre 2023) : 111–27. http://dx.doi.org/10.53568/yyusbed.1338600.

Texte intégral
Résumé :
Düzenlendikleri ilk günden itibaren EXPO’lar, kentlerin tarihlerinde önemli izler bırakan etkinlikler olmuşlardır. İlk sergi olan 1851 Londra Dünya Sergisinden başlayarak dört farklı kategoride düzenlenen EXPO’ların çoğu miras niteliğinde vurgularla anılmaktadır. Hatırlanabilir olmalarının yanı sıra birer deneysel alan olan sergiler, mimarlığın da içinde bulunduğu pek çok alan için arayışın yeri olmuştur. Yeni buluşların tanıtıldığı, dönemine göre yenilikçi bir tavrın sergilendiği, günümüzde kentlerin ve ülkelerin sembolü haline gelen ikonik yapıların üretildiği sergiler, uluslararası arenada birer gösteri mekânı halini almışlardır. Edinilen deneyimle birçok kent, sonrasında başka büyük organizasyonlara da ev sahipliği yapma fırsatına sahip olmuşlardır. EXPO’ların belki de en somut mirası kente bıraktığı mimari eserlerdir. Bu çalışma 1851 Büyük Sergiden günümüze kadar düzenlenmiş EXPO etkinliklerinin kentlere ve uluslara sağladığı mimari katkıları ortaya koymaya çalışmıştır. Yapısal ve mimari yenilikler, konut çalışmaları ve ikonik yapılar olmak üzere üç başlıkta incelenen bu katkılar düzenlenmiş Sergiler üzerinden anlatılarak tartışmaya açılmıştır.
Styles APA, Harvard, Vancouver, ISO, etc.
7

Boylu, Hazal Bihter. « ANADOLU’DA HAÇ PLANLI TÜRBE HAMZA-İ KEBİR ». İnteraktif Bilim : Disiplinlerarası Araştırma ve İncelemeler Dergisi, no 1 (19 octobre 2023) : 26–45. http://dx.doi.org/10.61749/jiras-2.26-45.

Texte intégral
Résumé :
Akkoyunlular, 14. yüzyıl sonu ile 15. yüzyıl arası Anadolu’da maddi kültür içerisinde bir hayli eser bırakmış ve Güneydoğu Anadolu ve Doğu Anadolu bölgelerinde egemenlik kurmuş bir devlettir. Mezopotamya olarak da bilinen bölge geçmişten beri birçok kültüre, dile, inanca ve medeniyete ev sahipliği yapmıştır. Çalışmamıza konu olan Akkoyunlular tarafından yapılan Hamza-i Kebir Camiihaçvari bir plana sahiptir. Anadolu da yer alan Türk mimarisinde haçvari plan şeması Selçuklu Dönemi türbelerinin kriptalarında sıkça karşılaşılan bir uygulama olmakla birlikte, ziyaret mekanlarında nadiren kullanılmıştır. Bu çalışmada, Hamza-i Kebir Cami’nin mimari analizi yapılarak türbenin plan şeması bakımından Anadolu Türbe Mimarisi içindeki önemi vurgulanacak; türbe üzerinde yapılan çalışmaların değerlendirilmesi yapılacaktır.
Styles APA, Harvard, Vancouver, ISO, etc.
8

Öztan, Aliye, et Erol Faydalı. « Köşk Höyük'den Erken Kalkolitik Çağa Ait Bir Yapı ». Belleten 67, no 248 (1 avril 2003) : 13–44. http://dx.doi.org/10.37879/belleten.2003.13.

Texte intégral
Résumé :
Değerli meslekdaşımız Prof.Dr. Uğur Silistreli'nin vefatı üzerine ara verilen Köşk Höyük kazılarına, Niğde Müzesi adına 1995 yılında tekrar başlanmıştır. Dr. Silistreli tarafından açığa çıkarılan mimari ve küçük eserler, onun anısına ekibimiz tarafından hazırlanmakta olan Köşk Höyük I adlı kitapta yayımlanacaktır. Bu makalenin konusu ise 1995 - 1996 yıllarında açığa çıkarılmış, I. kata ait iki evreli bir ev ve buluntularıdır.
Styles APA, Harvard, Vancouver, ISO, etc.
9

ERTAS BESIR, Sebnem, Elif SÖNMEZ, Aslı TAŞ et Erdal Zeki TOMAR. « Investigation of Concrete Cultural Heritage for Cultural Tourism in Historical Settlements : The Case of Konya/Sille ». Mimarlık Bilimleri ve Uygulamaları Dergisi (MBUD) 7, no 1 (31 juillet 2022) : 42–71. http://dx.doi.org/10.30785/mbud.939739.

Texte intégral
Résumé :
Kültürel turizm kapsamında “Tarihi Kent” kavramının büyük bir yeri vardır. Tarihi Kent; sivil mimari yapıları ile geçmiş birçok uygarlığa ev sahipliği yapan, önemli bir kısmı tarihsel sit alanı olan yerleşim alanlarıdır. Bu kentler aynı zamanda sahip oldukları birçok anıtsal tarihi ve mimari yapısı ile kültürel özelliği olan önemli bir turizm bölgeleridir. Türkiye’de Anadolu coğrafyasının barındırdığı tarihsel turizme konu olacak birçok toprak parçası mevcuttur. Uluslararası Kültürel Turizm Tüzüğüne göre, tarihi yerleşimler için öngörülen turizme dayalı bir planlamadan önce yerleşimin ve yapı gruplarına ait araştırmalara dayanan bir temel yaklaşım geliştirilmelidir. Bu çerçevede çalışmada tarihi bir yerleşim olan Konya iline bağlı Sille’nin turizm nedeniyle öngörülen değişimler öncesi turizm potansiyelini ortaya koymak amacıyla kentsel sit alanı içerisinde yer alan somut kültür varlıklarına ait tespitler yapılmıştır.
Styles APA, Harvard, Vancouver, ISO, etc.
10

SOYKAN, A. Nazlı. « TRABZON VAZELON MANASTIRI PEYGAMBER İLYAS ŞAPELİ DUVAR RESİMLERİ ». Karadeniz Araştırmaları 19, no 75 (21 septembre 2022) : 723–61. http://dx.doi.org/10.56694/karadearas.1173598.

Texte intégral
Résumé :
Tarihî süreç içerisinde birçok uygarlığa ev sahipliği yapan Trabzon, Doğu Karadeniz Bölgesi’nin en önemli şehirlerinden biridir. Haçlı ordularının kutsal toprakları tekrar ele geçirmek amacıyla düzenledikleri IV. Haçlı Seferi sırasında, amaçlarından sapıp Konstantinopolis’i işgal etmeleri belki de Doğu Karadeniz Bölgesi mimarisi için dönüm noktası olmuştur. Trabzon Rum İmparatorluğu’nun 1204 yılında kurulmasından 1261 yılında yıkılmasına kadar bölgede birçok manastır ve kilise inşa edilmiştir. Komnenos sülalesinin başta olduğu bu dönem yapılarında, özellikle de manastırlarda farklı dönemlerde eklemeler yapıldığı görülmektedir. Yapılarda farklı zaman dilimlerinde farklı ustaların çalışmaları hem Konstantinopolis hem de bölgedeki yerel geleneklerin bir arada olmasına olanak sağlamıştır. Çalışmanın konusu Trabzon’un 45 km, Maçka’nın 14 km güneybatısında, Kiremitli Mahallesi’nin 5 km batısında Zavulon Dağı yamaçlarında yer alan Vazelon Manastırı Peygamber İlyas Şapeli’nin mimarisi ve duvar resimleridir. Araştırmada yapının mimari çizimleri yapılmış, günümüzdeki hâli fotoğraflarla belgelenmiş ve yapı bölge içinde benzer örnekleriyle karşılaştırmalı olarak değerlendirilmiştir. Çalışmanın ana konularından biri olan duvar resimlerinin de çizimleri yapılmış, günümüzdeki durumları fotoğraflarla belgelenmiş, ikonografilerine değinilmiş, üslup özellikleri ele alınmış ve hem bölge içinde hem de bölge dışındaki benzer özellikleriyle birlikte karşılaştırmalı olarak ele alınmıştır.
Styles APA, Harvard, Vancouver, ISO, etc.
11

ZORLU, İzzet. « TEBRİZ’DE İLHANLILARDAN KALMA YIKIK BİR MESCİT ». JOURNAL OF INSTITUTE OF ECONOMIC DEVELOPMENT AND SOCIAL RESEARCHES 6, no 25 (20 novembre 2020) : 674–702. http://dx.doi.org/10.31623/iksad062504.

Texte intégral
Résumé :
Moğolların İran kolu olan İlhanlılar Tebriz başkentli bir devlet kurmuşlardır. Moğol ve Tebriz tarihinde ilklerin yaşandığı bu dönemde, Moğollar yeni yeni yerleşik hayata geçerken Tebriz ise kendi mimarlık tarihinde en devasa yapılara ev sahipliği yapmıştır. Moğollar adına bir diğer önemli gelişme olan devletin resmi dininin İslam oluşu da Gazan Han devrinde Tebriz’de vuku bulmuştur. İlhanlı vezirlerinden Vezir Taceddin Ali Şah tarafından inşa edilen Tebriz Alişah Mescidi, aşkın ölçülere sahip İlhanlı eserlerinden biridir. Günümüze bir bütün olarak güney cephesi yani kıble duvarı ve doğu-batı cephe duvarlarının bir kısmı ile gelebilen bu yapı, geriye bıraktığı yıkıntılarından yola çıkılsa bile ihtişamını hissettirmektedir. Yapı hem mescit olarak tanımlanarak dini mimari kapsamında incelenebilir hem de daha sonradan kaleye dönüştürülmesi ile savunma amaçlı kullanılarak askeri mimarlık kapsamına da girmektedir. Sanat tarihçiler, planlardan, restitüsyonlardan ve bazı varsayımlardan yola çıkarak oluşturdukları modellemeler ile yapının ilk vaziyetini anlamaya yardımcı olmaktadırlar. Tebriz Alişah Mescidi tuğla mimarisi, sade süslemeleri ve tam olarak çözümlenemeyen örtü elemanı problemi ile araştırmacıların ilgisini çekmektedir.
Styles APA, Harvard, Vancouver, ISO, etc.
12

Taşdelen, Hanife Sümeyye. « Seyhan Kurt, Haneden Ev Haline : “Türk Evi”inde Mimari, Düzenleme, Pratik. İletişim Yayınlar, 2021, 248 s. » Journal of Humanity and Society (insan & ; toplum) 12, no 1 (mars 2022) : 190–94. http://dx.doi.org/10.12658/d0309.

Texte intégral
Styles APA, Harvard, Vancouver, ISO, etc.
13

Bayazıt Solak, Esra. « KAHRAMANMARAŞ KENT BELLEĞİNİN SARSILDIĞI AN : 6 ŞUBAT 2023 DEPREMLERİNİN MEKÂNSAL KAYIPLARI ». ArtGRID - Journal of Architecture Engineering and Fine Arts 6, no 1 (30 juin 2024) : 28–59. http://dx.doi.org/10.57165/artgrid.1413172.

Texte intégral
Résumé :
Depremler, kentlerin fiziksel dokusunu derinden etkilemesinin yanı sıra kentlerin tarihî ve kültürel mirasına da zarar verebilmektedir. Özellikle tarihî yapılar ve anıtlar depremlerin hedefi olabilir ve binlerce yıllık kültürel mirasın kaybına neden olabilmektedir. Kahramanmaraş kenti de tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmış, zengin bir tarihe sahip olan bir kent olarak öne çıkmaktadır. Ancak 6 Şubat 2023 tarihinde gerçekleşen iki büyük deprem, bu kenti derinden etkilemiş ve mekânsal kayıplara yol açmıştır. Bu çalışmada Kevin Lynch'in çevresel imge bileşenleri üzerinden Kahramanmaraş’ın kentsel bellekteki mekânsal öğeleri depremden önce ve sonra olarak fotoğraflanarak depremlerin kente bıraktığı izler kentsel bellek bağlamında irdelenmiştir. Elde edilen bulgulara göre Bölgeler (Bahçelievler, Müftülük Meydanı, Stadyum), Kenarlar/Sınırlar (Piazza AVM, Doğukent, Kanlıdere Köprüsü, Bahtiyar Yokuşu), Odak Noktaları (Demirciler Çarşısı, Öğretmenevi), Yollar (Trabzon, Hükümet, Azerbaycan ve Alpaslan Türkeş Bulvarları), Simgesel Yapılar (Ulu Cami, Acemli Cami, Bektutiye (Çınarlı) Cami, Şıh Cami, Edebiyat Müzesi, Sivil Mimari Eserler) kentin belleğini derinden etkileyen mekânsal öğeler olarak tespit edilmiştir. Çalışmanın sonucunda ise mekânsal kayıpların ardından kent belleğinin sürdürülebilir olması amacıyla öneriler getirilmiştir.
Styles APA, Harvard, Vancouver, ISO, etc.
14

Eneş, Gamze, et Nağme Ebru Karabağ. « Tarihi Yapıda Çağdaş Müdahale ; Yeniden İşlevlendirmede Tasarım Stratejisi Olarak ˜Ekleme’ ». Tasarim + Kuram 19, no 39 (17 juillet 2023) : 351–70. http://dx.doi.org/10.59215/tasarimkuram.392.

Texte intégral
Résumé :
Tarihi yapıların işlevsel dönüşüme yönelik yeniden tasarlanması, uzun bir süredir mimarlık pratiğinin gündeminde olan bir konudur. Tarihi yapılara uygulanacak müdahalelerin, tarihi bağlamı koruyarak öne çıkarması ve bağlamdan ilham alarak kendi dönemini yansıtması beklenmektedir. Diğer bir deyişle, özgün niteliklerin yeni tasarımı biçimlendirmesi, benzer şekilde yeni tasarımın da özgün yapılara yeni anlamlar kazandırarak niteliğini arttırması istenmektedir. Fakat tarihsel/bağlamsal verilerle kurulacak uyum ve karşıtlık gibi ilişkilerin karmaşıklığı, tarihi yapıların yeniden tasarlanmasını oldukça problemli bir süreç durumuna getirmekte, mimarın eski-yeni arasında iki yönlü bir etkileşim ve bağ kurmak için tasarımını yönlendiren mimari bir strateji kullanması gerekmektedir.Ev sahibi yapının somut ve somut olmayan özgün nitelikleri ile yeni işlevin gereksinimlerini barındıran unsurlar arasında kurulan ilişkiye göre belirlenen bu stratejilerden birisi ekleme (insertion) stratejisidir. Çağdaş müdahalelerde en dikkat çeken yaklaşımlardan birisi olan bu yaklaşımda, ev sahibi yapı büyük ölçüde değişmeden kalmakta, ondan esinlenen yeni öge(ler)in eklenmesiyle mekanın niteliği farklılaşmaktadır. Yeni ek, özgün tasarıma uyum sağlama ve tamamen farklılaşma arasında geniş bir yelpazede ele alınabilmekte, tarihsel bağlama zarar vermemesi koşulu ile her iki yaklaşım da kabul görmektedir. Bu sebeple çalışmanın amacı, ekleme stratejisinde özgün niteliklerin ve bağlamsal verilerin tasarım sürecinde nasıl kullanılması gerektiğini araştırmaktır. Bu kapsamda önce tarihi yapılara yapılan müdahalelere ilişkin ilkeler içeren uluslararası metinlerdeki açılımlar kronolojik bir sırayla gözden geçirilmekte, dikkat çeken kuramcıların görüşleri incelenmektedir. Ardından seçilen müdahale tasarımı örnekleri incelenerek müdahale yaklaşımlarındaki çeşitlilik sunulmakta ve koruma kuramı açısından değerlendirilmekte, seçilen örneklerin başarısı, koruma ve tasarıma ilişkin parametreler çerçevesinde analiz edilmektedir. Bu tür bir çalışmanın tarihi yapıların yeniden tasarlanmasına ilişkin yaklaşımların geliştirilmesine katkıda bulunacağı düşünülmektedir.
Styles APA, Harvard, Vancouver, ISO, etc.
15

İslamoğlu, Özge. « Tarihi Yapıların Yeniden Kullanılmasında Yapı-İşlev Uyumu : Rize Müzesi Örneği / The Structure-Function Coherence in the Reuse of Historical Buildings : Rize Museum Sample ». Journal of History Culture and Art Research 7, no 5 (31 décembre 2018) : 510. http://dx.doi.org/10.7596/taksad.v7i5.1573.

Texte intégral
Résumé :
<p><strong>Abstract</strong></p><p>The reuse of historic buildings for the purpose of protection is an important tool in the preservation of the historic buildings. With this understanding of protection, the building continues its life and, at the same time, economic and cultural continuity is ensured. In this study, Sarı Ev which have been refunctioned today and known as Rize Museum, reflecting architectural texture of Eastern Black Sea and representing the architectural heritage of the city, has been evaluated in the context of reutilization. The aim of the study is to draw attention to the importance of function selection in reuse by showing this structure, which originally used to function as a house, that can be compatible with the new function. The aim of the study is to draw attention to the importance of function selection in reuse by showing this structure, which originally used to function as a house, that can be compatible with the new function. The suitability of the structure considering its spatial and functional requirements for reuse has been assessed. The adaptation of the building to its new function was examined by the observation and spatial analysis method and evaluated qualitatively. The result of the evaluation showed that the original spatial installations of the construction were adaptable to the new function with very little intervention. In this study, a positive example of the proper function selection for the reuse of construction has been presented and emphasized as an important way for preservation in the face of rapidly changing circumstances of present conditions.</p><p><strong>Öz</strong></p><p>Tarihi yapıların koruma amaçlı olarak yeniden kullanımı, yapıların sahip olduğu değerlerin korunmasında önemli bir araçtır. Değerlerin yaşatıldığı bu koruma anlayışı ile yapı yaşamına devam etmekte, aynı zamanda ekonomik ve kültürel açıdan süreklilik sağlanmaktadır. Bu çalışmada, Doğu Karadeniz’in mimari dokusunu yansıtan ve kentin mimari mirasları arasında yer alan <em>Sarı Ev</em> incelenmiş ve Rize müzesi olarak yeniden kullanıma açılması ile ilgili değerlendirmeler yapılmıştır. Çalışmanın amacı özgün işlevi konut olan bu yapının yeni işlev ile uyumunun ortaya koymak ve yeniden kullanımda işlev seçiminin önemine dikkat çekmektir. Bunun için yapının yeniden kullanımındaki mekânsal ve işlevsel gereksinimlerine uygunluğu değerlendirilmiştir. Yapının yeni işleve olan uyumu, yapılan gözlem ve mekânsal analiz yöntemiyle sorgulanmış, niteliksel açıdan bir değerlendirme yapılmıştır. Yapılan değerlendirme sonucu, yapının özgün mekânsal kurgularının değişime uğramadan, çok az müdahale ile yeni işleve uyum sağladığını göstermiştir. Yeniden kullanımda yapıya uygun işlev seçiminin olumlu bir örneğinin ortaya konulduğu çalışmada, bu yöntemin günümüz koşullarında hızla değişen koşullar karşısında korumada izlenebilecek önemli bir yol olduğu vurgulanmaktadır.</p>
Styles APA, Harvard, Vancouver, ISO, etc.
16

Taşkıran, Murat, et Fatih Yılmaz. « Sillyon Roma Dönemi Köprüsü (Ayvalıkemer) Üzerine Bir Değerlendirme ». Höyük, no 13 (1 mai 2024) : 165–82. http://dx.doi.org/10.37879/hoyuk.2024.1.165.

Texte intégral
Résumé :
Sillyon, Antik Dönem’de Pamphylia Bölgesi’nde, günümüzde ise Antalya ili, Serik ilçesine bağlı Yanköy Mahallesi Kocagözler mevkiinde yer almaktadır. Kent, arkeolojik kültür varlıkları ve sahip olduğu tarihi ve kültürel değerlerle, geçmişten bugüne dek çok katmanlı dokusuyla önemli bir kültürel miras alanı olma özelliğini korumuştur. Tarih boyunca kültür ve uygarlıkların birleşme-çatışma noktasında yer alan Sillyon, birçok medeniyetin izini taşımaktadır. Başka bir ifadeyle, mevcut veriler ışığında Sillyon, Demir Çağı başlarından Osmanlı Dönemi’ne kadar yerleşim gören ve kesintisiz bir tarihsel sürece ev sahipliği yapan çok katmanlı bir kent örneğidir. Bu makalede, Sillyon’un yaklaşık 1,5 km batısında Koducak Deresi üzerinde bulunan ve halk arasında Ayvalıkemer olarak bilinen Roma Dönemi Köprüsü ele alınmaktadır. Roma İmparatorluk Dönemi’ne tarihlenen yapı üç gözlü olup tamamı traverten bloklardan inşa edilmiştir. Karayolları Genel Müdürlüğü’nün destekleriyle 2016-2017 yıllarında restorasyonu gerçekleştirilen yapı, bölgedeki en sağlam köprü örnekleri arasında yerini almaktadır. Çalışmada, öncelikle yapının oryantasyonu ve tüm mimari kurgusu analiz edilmiş ve Anadolu’da inşa edilen çağdaşı köprülerle karşılaştırma yapılarak tarihsel değerlendirmesi yapılmıştır. Onarım müdahaleleri incelenmiş, köprünün restorasyon öncesi ve sonrası durumu ile ilgili bilgiler sunulmuştur. Köprünün Pamphylia Bölgesi yol ağları üzerindeki yeri ve kent için önemi araştırılmış ve Sillyon’un bölgedeki antik yol rotaları ile bağlantısı tartışılmıştır. Bu makalenin hem Sillyon araştırmalarına hem de bölgedeki Antik Dönem ulaşım ağları çalışmalarına yeni bir bakış açısı sunması beklenmektedir.
Styles APA, Harvard, Vancouver, ISO, etc.
17

ALAN, Selami. « EDEBİYATIMIZDA DEĞİŞEN YÖNLERİYLE TÜRK EV MİMARİSİ ». ASIA MINOR STUDIES 3, no 5 (3 avril 2015) : 1. http://dx.doi.org/10.17067/ams.85253.

Texte intégral
Styles APA, Harvard, Vancouver, ISO, etc.
18

Sökmen, Emine. « İmparatorluk İmgesi Olarak Politik Peyzajda Ankyra Roma ve Augustus Tapınağı ». Journal of Spatial Planning and Design 3, no 1 (5 mai 2023) : 1–15. http://dx.doi.org/10.53463/splandes.202300165.

Texte intégral
Résumé :
Politik peyzajlar devingendir, siyasi otorite tarafından meşruiyet alanı yaratmada sürekli dönüşür, fiziksel alan anıtlar aracılığıya yeniden inşa edilir ve tasarlanır. Augustus’un yeni kurduğu yönetsel düzenin bir yansıması olarak Ankyra’daki Roma ve Augustus Tapınağı, Galatia Eyaleti yönetim merkezi için emperyal gücün mimariyi politik mesaj aktarımında kullanmasına dönük tartışmada iyi bir örnek teşkil etmektedir. Tapınak, sadece imparatorluk fikrinin bir tezahürü olarak yükselmez aynı zamanda peyzajın bir unsuru olarak yerini alır. Ankyra Roma ve Augustus Tapınağı, ev sahipliği yaptığı yazıtın dikkat çekmesinden bu yana bir çok araştırmaya konu olmuş, tarihi, epigrafisi, mimarisi ve arkeolojisi bağlamında detaylıca irdelenmiş bir yapıdır. Bu çalışma, Galatia Bölgesi’nin bir Roma eyaletine dönüşmesiyle birlikte inşa edilmiş olan tapınağa, yeni yönetsel düzenin temsiliyetini ortaya koyma amacıyla politik peyzaj bağlamından bakmaya çalışmaktadır. Egemen gücü sembolize etmesinde tapınak, bu çalışmada içinde bulunduğu peyzajın sürekliliğinde, mekan üretimi ve görünürlük perspektifinde değerlendirilmektedir. Bu bağlamda Coğrafi Bilgi Sistemleri’nin mekansal analiz uygulamalarından biri olan görünürlük analizi ile ele alınmaktadır.
Styles APA, Harvard, Vancouver, ISO, etc.
19

BÖLÜKBAŞI ERTÜRK, A. Esra. « Safranbolu’da Su Mimarisi : Havuzlu Oda/Sofa-Havuzlu Selamlık Köşkü ». Erdem, no 56 (1 avril 2010) : 27–58. http://dx.doi.org/10.32704/erdem.2010.56.027.

Texte intégral
Résumé :
Antik dönemde Paflagonia olarak bilinen bölge içinde yer alan Safranbolu, su kaynaklarının bolluğu ve bunların kullanım biçimleriyle dikkat çekmektedir. Geleneksel Safranbolu evinde su mutfak, abdestlik-helâ ve gusülhane gibi standart kullanımın yanı sıra özellikle ev sahibinin saygınlığını yansıtan havuzlu odalarla ayrıcalıklı bir kullanıma kavuşmuştur. Bu çalışma Safranbolu'da Osmanlı dönemi geleneksel konut mimarisinde suyun mekan içinde kullanılmasına örnek teşkil edebilecek ev içindeki havuz odalarını / havuzlu sofaları ve geleneksel Safranbolu evinden bağımsız, bahçede inşa edilen havuz odalarını ele almaktadır
Styles APA, Harvard, Vancouver, ISO, etc.
20

Özaydın Sipahi, Ayşe, et Firdevs Kulak Toru. « Göreme Açık Hava Müzesi’nde Yer Alan Bizans Kiliseleri ». NEU Journal of Faculty of Architecture 5, no 2 (30 septembre 2023) : 21–41. http://dx.doi.org/10.32955/neujfa202352781.

Texte intégral
Résumé :
Anadolu, farklı toplumlara ev sahipliği yapmış bir bölgedir. Tarihinde farklı toplumlar için önemli yerleşmelere sahip olmuştur. Kapadokya bölgesinde yer alan Göreme, bu yerleşmelerdendir. Bizans döneminde Hıristiyan toplumu için önemli bir yerleşimdir. Bölgedeki eserler günümüze miras olarak kalmıştır. Eserlerden bazıları dönemin yaşamını, toplum yapısını en iyi şekilde aktaran yapılardır. Bu sebeple çalışma kapsamında Göreme Açık Hava Müze’sinde yer alan kiliseler ele alınmıştır. Yapılan araştırmalar ile bölgede yedi adet Orta Bizans Dönemi Mimarisi ile tarihlendirilen kilise yapısına ulaşılmıştır. Bu kiliseler çalışmanın örneklemini oluşturmuştur. Bu kiliseler; Aziz Basil Kilisesi, Elmalı Kilisesi, Aziz Barbara Kilisesi, Yılanlı Kilise, Karanlık Kilise, Çarıklı Kilise ve Tokalı Kilise’dir. Çalışmanın amacı örneklemde yer alan kiliselerin birbirleriyle ve Orta Bizans mimarisinin özellikleriyle benzerlik ve farklılıklarını tespit etmektir. İlk olarak literatür taraması gerçekleştirilerek bölge tanıtılmıştır. Ardından Bizans Mimarisi araştırılmıştır. Orta Dönem Bizans Mimarisinin özellikleri tespit edilmiştir. Değerlendirme aşamasında örneklemde yer alan kiliselerin özellikleri belirlenmiş, Orta Bizans Dönemi Mimarisinin özellikleriyle karşılaştırılmıştır. Karşılaştırma neticesinde kiliselerin tarihlendirildikleri dönem özellikleri ile aralarındaki benzerlik ve farklar ortaya konmuştur.
Styles APA, Harvard, Vancouver, ISO, etc.
21

HİDAYETOĞLU, Hafize Melek. « MEVLÂNA DERGÂHI TASVİRLİ HALI ». Arış, no 23 (1 décembre 2023) : 67–84. http://dx.doi.org/10.32704/akmbaris.2023.186.

Texte intégral
Résumé :
Konya ili; tarihi, kültürü, sosyal hayatı, ekonomisi ve coğrafyasıyla Anadolu kentleri arasında özel bir konuma sahip nadir şehirlerimizdendir. Konya’nın coğrafi özellikleri, tarihe dayanan kültür zenginlikleri, el dokumalarının uygulanmasına ve yaşatılmasına asırlardır imkân tanımıştır. Çatalhöyük’le başlayıp günümüze kadar uzanan ve tarihin her döneminden izler taşıyan Konya, bütün bu dönemlerde el dokumacılığının merkezi olma özelliğini korumuştur. Bu güzel şehrimiz topraklarında pek çok özel şahsiyeti misafir etmiş ev sahipliği yapmıştır. Hz. Mevlâna Celâleddîn-i Rûmî bu önemli şahsiyetlerin başında gelir. Hz. Mevlâna’nın Konya şehri ve halkı üzerinde etkisi günümüze kadar gelmiştir. Konya’nın en önemli sembolüdür. Hz. Mevlâna bıraktığı eserlerle çağlar boyu yaşamıştır. İlmini yaydığı bu coğrafyada vefatından sonra bina edilen, günümüzde de Mevlâna Müzesi olarak korunan mekân Konya şehrinin en önemli silüeti durumundadır. Öyle ki bu mekân farklı sanat alanlarında pek çok esere konu olmuştur. Bu eserlerden birisi de halı sanatıdır. Batılılaşma Dönemi Anadolu tasvir sanatı içinde duvar resimleri dini ve sivil mimaride uygulanmıştır. Türk resim sanatı içinde duvar resimlerinde tabiattan görüntüler, şehirlerden detaylar ve mekânlar resmedilmiştir. Duvar resimlerinin etkilerini Türk halı sanatı içinde duvar halılarında görmekteyiz. Özellikle dini semboller halılarda sıklıkla kullanılmıştır. Bu örneklerden birisi de Mevlâna Dergâhının konu edindiği bir duvar halısıdır. Bu çalışmada, özel koleksiyonda korunan “Mevlâna Halısı” olarak adlandırılan halının; boyut, malzeme, teknik, renk, tür ve kompozisyon özellikleri genel olarak incelenerek, Türk Halı Sanatı Tarihi içindeki yeri değerlendirilmeye çalışılacaktır.
Styles APA, Harvard, Vancouver, ISO, etc.
22

Gökarslan, Ayşe Betül, et Duygu Köse. « Alevi-Bektaşi Kültürünün Simgeleri “Dede Türbeleri”nin Korunmasına Bir Örnek : Isparta-İsmail Dede Türbesi ». ALEVİLİK–BEKTAŞİLİK ARAŞTIRMALARI DERGİSİ, no 28 (30 décembre 2023) : 99–146. http://dx.doi.org/10.24082/2023.abked.426.

Texte intégral
Résumé :
Isparta Alevi – Bektaşi Kültürüne ev sahipliği yapmış, Veli Kültü çerçevesinde inşa edilmiş birçok Dede Türbesine sahiptir. Gümüşgün, Aliköy, Uluğbey gibi Alevi-Bektaşi kültürüne sahip yerleşmelerden biri olan ve Isparta İl Merkezine bağlı Yakaören Köyünde yer alan İsmail Dede Türbesi de bu türbelerden biridir. Herhangi bir vakfiye ya da kitabesi bulunmadığından, yapının inşa edildiği tarih tam olarak bilinmemektedir. Şeyh İsmail Efendi’nin mezarının M. 1617 (H.1026), avluda dedenin yardımcısına ait mezar taşının ise M. 1891 (H. 1309) tarihli olduğu bilinse de yapının plan tipi, cephe mimarisi ve inşasında kullanılan malzeme ve strüktür tekniği yapının inşa tarihinin bu tarihlerle örtüşmediğini göstermektedir. 1960’lı yıllarda onarıma uğradığı ya da büyük oranda yeniden inşa edildiği düşünülen türbenin özgünlüğünün korunarak restorasyonunun sağlanması gerekmektedir. Ancak gerek hatalı onarımlardan kaynaklanan bozulmalar gerek ise olumsuz iklim koşullarının yapıya direkt temas etmesi (üst örtünün ve bahçedeki drenaj sistemlerinin yetersiz olması) sonucu oluşan bozulmalar neticesinde beden duvarlarında derin çatlaklar oluşmuştur. Özellikle, yapının kuzey cephesinde yer alan taşların hareket etmesi her an yapının kuzey yönüne doğru yıkılma tehlikesine sahip olduğunu göstermekte olup, acilen kapsamlı onarıma ihtiyaç duymaktadır. Isparta Valiliği kapsamında başlatılan türbe restorasyonları çalışmaları, İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü tarafından yürütülmektedir. İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü ilgili kurum ve kuruluşlarla görüşerek kamu yararına en rahat ve kolay olacak şekilde projelerin hazırlanması işlerini restorasyon uzmanı mimarlara vermektedir. İsmail Dede Türbesi’nin rölöve, restitüsyon ve restorasyon projeleri de İl Kültür Müdürlüğü ile anlaşma yapan yazarlar tarafından çizilmiştir. Yapının mekânsal ve yapısal sorunlarına değinilmiş ve sonrasında da bu sorunların giderilmesi ve yapının özgün mekâna en yakın haliyle mevcut işlevini sürdürebilmesine yönelik müdahale kararları aktarılmıştır. Alevi – Bektaşi halkının yaşadığı bu bölgede az sayıdaki Dede Türbelerinden biri olan İsmail Dede Türbesi’nin özgün işlevi ve yapısal öğeleriyle gelecek nesillere aktarılması ve kültürel mirasın korunması ile ilgili literatüre katkı sağlamak amaçlanmıştır.
Styles APA, Harvard, Vancouver, ISO, etc.
23

Kurak Açıcı, Funda, et Zeynep Nilsun Konakoğlu. « Kültürel Mirasın İzlerini Kent Müzelerinde Sürmek : Trabzon Müzeleri / Following the Traces of Cultural Heritage Through City Museums : Trabzon Museums ». Journal of History Culture and Art Research 7, no 3 (30 septembre 2018) : 668. http://dx.doi.org/10.7596/taksad.v7i3.1524.

Texte intégral
Résumé :
<p><strong>Abstract</strong></p><p>Cities have existed throughout the history as a combination and conflict of various cultures. The values of citizens are shaped by cultural accumulation that is created from the past to our times. Cultural elements cover a wide scope of fields from science in life to art. The history of the city helps the recognition of the city’s architecture, music, tradition, habits and culture and creates the identity of the city. All of these elements that form a city constitute the cultural heritage of the city. The best witnesses of cultural heritage are city museums which present cities as they are. City museums are one of archive sources that contain all the information that may be gathered about a city. Museums are significant structures that transfer the past to the future, witness all the times experienced by cities and symbolize cities. This study was form around who the structure and culture of a city is reflected by museums, which are the strongest protectors of the cultural heritage of a city. This is why this study discusses the province of Trabzon which has hosted several civilizations from the past to the present and protected its cultural heritage, as well as its city museums. Information and documents were collected in relation to the city museums in the province of Trabzon, and city museums were discussed with the method of field surveys. The city of Trabzon has been covered in the scope of the study with the city’s museums where it preserves its cultural heritage. The museum contributes to the development and strengthening of the social consciousness as well as the transfer of the city’s values, and the values we make us with great care. The purpose of the study is to reveal the extent to which city museums protect the cultural heritage of the city and transfer it to future generations.</p><p><strong>Öz</strong></p><p>Tarih boyunca kentler pek çok kültürün birleşimi ve çatışmasıyla ile var olmuştur. Kentlilerin sahip oldukları değerler geçmişten günümüze gelen kültürel birikimlerle şekillenir. Kültürel öğeler, yaşam içinde bilimden sanata pek çok alanı kapsamaktadır. Kentin tarihi, mimarisi, müziği, gelenek ve göreneği kenti ve kentin kültürünün tanınmasına yardımcı olur ve kentin kimliğini oluşturur. Kenti meydana getiren tüm bu öğeler, kentin kültürel mirasını temsil eder. Kültürel mirasın izlerinin en iyi tanıkları, onları olduğu gibi sunan kent müzeleridir. Kent müzeleri kente dair elde edilebilecek tüm bilgileri içinde barındıran kentin en önemli arşiv kaynaklarından biridir. Müzeler, kent için geçmişi geleceğe aktaran, kentin tüm zamanlarına tanıklık eden ve kenti simgeleyen önemli yapılardır. Bir kentin kültürel mirasının en güçlü koruyucuları olan müzelerin, kentin yapısını ve kültürünü nasıl yansıttığı bu çalışmanın ana kurgusunu oluşturmaktadır. Bu nedenle geçmişten günümüze birçok medeniyete ev sahipliği yapmış olan Trabzon kenti, kültürel mirasını koruduğu kent müzeleri ile çalışma kapsamında ele alınmıştır. Kent müzeleri şehrin değerlerinin gelecek kuşaklara aktarılmasının yanı sıra, toplum bilincinin gelişip güçlenmesine de katkıda bulunmaktadır. Trabzon kentindeki tüm müzeler bizi bir çatı altında toplayan; tarihimizi, kültürümüzü, gelenek ve göreneğimizi, kısacası bizi biz yapan değerleri büyük bir titizlikle korumaktadır. Çalışmada, literatür araştırması ile kentin müzeleri ile ilgili bilgiler ve belgeler toplanmış ve yerinde gözlem yoluyla da kent müzeleri irdelenmiştir.</p>
Styles APA, Harvard, Vancouver, ISO, etc.
24

Inci, Habibe, et Ali Ramazan Benli. « Investigation of family functions in relation to different professional groupsMeslek gruplarına göre aile içi fonksiyonların araştırılması ». International Journal of Human Sciences 12, no 2 (9 décembre 2015) : 1555. http://dx.doi.org/10.14687/ijhs.v12i2.3412.

Texte intégral
Résumé :
<p><strong>Introduction: </strong>The aim of this study is the investigation of family functions in relation to different professional groups.</p><p><strong>Material and methods: </strong>In this study 153 individuals of various profession groups were evaluated who were applied to Family Medicine clinic of Medical Faculty A questionnaire consisting of 60 questions about demographic data and family functions is performed in different professional groups has been applied to patients who came to family medicines clinics of the Hospitals of School of Medicine. This study was performed between November2006-November 2007. Appropriately answered 153 questionnaires have been evaluated.</p><p><strong>Findings: </strong>The families of educations scored high at the level of “healthy functioning” in the general scales of the Family Assessment Device (FAD). The families of police force scored high at the level of “unhealthy functioning” in the general scales of the FAD. Working women had high FAD subscale scores except for the behaviour control subscales. Level of income was found to be correlated with the roles, emotional reaction, relations, behaviour control, general function and total point subscales of the FAD. The increase in the number of people was also found to be inversely correlated with Emotional Function subscales of the FAD. The number of people and the duration of marriage was also found to be inversely correlated with general function subscales of the FAD. Roles subscale of the FAD was found to be correlated with the level of income and male’s profession. Total score of the FAD was found to be correlated with the male’s profession, level of income.</p><p><strong>Discussion: </strong>According to the results of our study, the level of education should be increased to improve family functions. With people who experience exhaustion. Family relations should also be investigated and if necessary family problems should be discussed and family support should be given. Educational programmes should being planned and carried out with respect to the the needs of parents and spouses. Family and marriage consultation programmes should be developed and applied effectivelythroughout the country. In this respect, Family Medicine may be play a vital role in the family consultance. The family physician should be qualified in his/her field to achieve the best results. </p><p> </p><p><strong>Özet </strong> </p><p><strong>Giriş: </strong>İnsan, aile ve toplum ile etkileşim içinde yaşar. Aile fonksiyonlarını etkileyen aile içi ve dışı faktörlerin incelenmesi ve değerlendirilmesi giderek önem kazanmaktadır. Bu çalışmada, meslek gruplarına göre aile fonksiyonlarının etkilenme durumu incelendi.</p><p><strong>Yöntem:</strong> Bu araştırmada Kasım 2006-Kasım 2007 tarihleri arasında Tıp Fakültesi Hastanesi Aile Hekimliği polikliniğine başvuran değişik meslek gruplarından 153 kişi değerlendirilmeye alındı. Çalışmaya katılan bireylerin aile reisleri mesleklerine göre tabakalara ayrılarak, sağlıkçı, eğitimci, teknik eleman (mühendis-mimar vb.), serbest meslek, emniyet mensubu (polis) olmak üzere 5 meslek grubu oluşturuldu. Araştırmada erkek meslek gruplarına göre kota örneklemesi ile örnek toplandı. Örneklemi oluşturan bireylere Aile Değerlendirme Ölçeği (ADÖ) uygulanmıştır. Veriler, ADÖ Puanlama çizelgesine göre değerlendirilmiştir.</p><p><strong>Bulgular: </strong>Eğitimcilerin aile içi fonksiyonları diğer gruplardan daha iyi, emniyet mensuplarının ise diğer gruplara göre daha kötü bulunmuştur. Çalışan kadınlar, ev hanımları ile kıyaslandığında problem çözme, iletişim, roller, duygusal tepki verme, ilgi gösterme, genel işlevler ve toplam puanlar arasında çalışan kadın lehine istatistiksel olarak anlamlı fark görülmüştür. Gelir düzeyi arttıkça, roller, duygusal tepki verme, ilgi, davranış kontrolü ve genel işlevler faktörleri ile toplam puan iyileşmektedir. Birey sayısı arttıkça duygusal tepki verme faktörü kötüleşmektedir. Birey sayısı arttıkça ve evlilik süresi uzadıkça genel işlevler faktörleri kötüleşmektedir. Erkek mesleği ve gelir düzeyinin roller faktörü üzerine ayrı ayrı ve birlikte etkili olduğu görülmektedir. Erkek mesleğinin toplam puana tek başına ve gelir düzeyi ile birlikte diğer faktörlerden daha etkili olduğu görülmektedir.</p><p><strong>Tartışma: </strong>Çalışmamızın sonuçlarına göre, aile içi fonksiyonların daha iyi olması için yaygın eğitim imkanları arttırılmalıdır. Emniyet mensupları gibi tükenmişlik yaşayan kişilerde, aile ilişkileri de araştırılmalı ve gerektiğinde aile sorunları ele alınmalı ve aile desteği sağlanmaya çalışılmalıdır. Eşlerin ve anne-babaların gereksinimleri doğrultusunda eğitim programları planlanmalı ve yürütülmelidir. Aile ve evlilik danışma programları tüm ülke geneline yaygınlaştırılarak etkin bir şekilde yürütülmelidir. Bu anlamda aile odaklı yaklaşımı benimseyen Aile Hekimliği disiplinine önemli görevler düşmektedir. Aile hekimi sahada bu becerisini kullanabilir donanımda olmalıdır.</p><p> </p>
Styles APA, Harvard, Vancouver, ISO, etc.
25

Barlas, Mert. « HEYKEL VE MİMARİ SENTEZİNDE ÜTOPYAN BİR EV MANİFESTOSU : FREDERICK KIESLER’İN SONSUZ EV’İ ». Sanat Yazıları, 7 mai 2024. http://dx.doi.org/10.61742/sanatyazilari.1432610.

Texte intégral
Résumé :
Bu analiz, 1920-1960 yılları arasında Frédérick Kiesler tarafından geliştirilen Endless House/ Sonsuz Ev'in hem teorik hem de pratik boyutlarını incelemekte; ev, işlevsellik, çevre ve psikoloji ilişkileri üzerine daha geniş bir tartışma içindeki önemini değerlendirmektedir. Sonsuz Ev projesi, geleneksel mekân, yapı ve kullanım anlayışlarını altüst eden mimari tasarıma ilişkin öncü bir araştırma sunmaktadır. Ev'in teorik boyutları, işlevsellikten ziyade deneyimsel derinliğe öncelik vererek geleneksel mekân kullanımını sorgulamaktadır. Uygulamada, Sonsuz Ev, Kiesler'in teorilerini yenilikçi yapısal unsurlarla somutlaştırarak, sakinlerinin ihtiyaçlarına uyum sağlayan dinamik bir yaşam alanı yaratmayı amaçlamaktadır. Korrealizm felsefesiyle birlikte Kiesler'in sonsuz mekân kavramsallaştırması, ev ve sakinleri arasındaki diyaloğu yeniden şekillendirerek bütünsel bir yaşam anlayışını benimsemektedir. Teori ve pratiğin bu sentezi, Sonsuz Ev'i mimarlık tarihinde önemli bir eser olarak konumlandırmakta ve böylece Kiesler'in yaratıcı mimari yaklaşımı, çağdaş mimarlık teorisi ve pratiği üzerinde derin bir etkiye sahip olmaya devam etmektedir.
Styles APA, Harvard, Vancouver, ISO, etc.
26

KULAK TORUN, Firdevs, et Funda KURAK AÇICI. « Tarihi Yerleşmelerde Batı Etkisinde (Geç) Osmanlı Dönemi Camileri : Konya/Sille Ak Cami ». Artvin Çoruh Üniversitesi Uluslararası Sosyal Bilimler Dergisi, 11 avril 2023. http://dx.doi.org/10.22466/acusbd.1231321.

Texte intégral
Résumé :
Konya iline bağlı Sille yerleşmesi konumu sebebiyle geçmişte önemli bir yerleşim merkezi olmuştur. Sille tarih boyunca farklı toplumlara ev sahipliği yapmıştır. Hitit, Sümer uygarlıklarının da yaşadığı Sille yerleşmesi, Bizans’a ev sahipliği yaptığı dönemde Hıristiyanlık dini için merkez görevi görmüştür. Roma-Kudüs güzergâhında bulunması sebebiyle Kutsal Hac yolculuklarında uğrak nokta haline gelmiştir. Bu dönemde İpek ve Baharat yolları üzerinde bulunması yerleşmenin öneminin artırmıştır. Sille’de Türklerin hâkimiyet kurmaya başlaması ile önemli siyasi olaylar gerçekleşmiştir. Sille, Osmanlı döneminde ise Müslümanlık dini için de bir merkez olmuştur. Farklı toplumlara ev sahipliği yapması, dini ve ticari önemli güzergâhlar üzerinde yer alması sebebiyle zengin bir tarih yaşayan Sille, günümüzde de zengin kültürel mirası ile önemini korumaktadır. Yerleşmede Hıristiyanlık dinine ait kilise yapıları ve Müslümanlık dinine ait cami yapılarının yanı sıra, çeşme, hamam, köprü gibi birçok tarihi mimari yapı günümüze ulaşmıştır. Çalışma kapsamında ele alınacak yapı ise Müslümanlara ait olan yedi adet Batı Etkisinde (Geç) Osmanlı Dönemi camilerinden biri olan Ak Cami’dir. Ak Cami, Sille bölgesinde yer alan camiler arasında en eski tarihe sahip olan cami yapılarından biridir. Çalışma kapsamında Sille’de yer alan ilk Osmanlı Dönemi cami yapısı olan Ak Cami mekân ve strüktür açısından ele alınmaktadır. Çalışmada yöntem olarak yapıya dair literatür bilgileri, rölöveler, yerinde ölçümler ve fotoğraflardan yararlanılarak, yapının mekânsal ve strüktürel biçimi ortaya koyulmaktadır. Sonuç olarak Sille’nin en büyük camisi olan Ak Cami, cepheler, avlu, son cemaat yeri, minare, iç mekân, kadınlar mahfili, mihrap, minber, vaaz kürsüsü bakımından ele alınarak değerlendirilmiştir. Ardından yapının tarihlendirildiği döneminin cami mimarisi ile benzerlik ve farklılıkları karşılaştırılmıştır. Bu sayede yapının mimari özelliklerinin tarihlendirildiği dönem özellikleri ile arasındaki fark ortaya koyulmuştur.
Styles APA, Harvard, Vancouver, ISO, etc.
27

BALOSSİ RESTELLİ, Francesca, Gian Maria Dİ NOCERA, Elisa BİANCİFİORİ, Metin BATİHAN et Meral BAŞARAN MUTLU. « ARSLANTEPE GEÇ KALKOLİTİK 3-4 EVRESİ ELİT MAHALLESİNİN MİMARİ SEKANSI ». Türkiye Bilimler Akademisi Arkeoloji Dergisi, 31 octobre 2023. http://dx.doi.org/10.22520/tubaar.1277780.

Texte intégral
Résumé :
Bu çalışmada Arslantepe'nin Geç Kalkolitik Çağ 3-4 (MÖ 3900/3800-3400) evrelerinde inşa edilen ve çakıl taşlı sokakların sürekli kullanımıyla karakterize edilen domestik mahalle tanımlanmakta ve analiz edilmektedir. Komşu bölgelerdeki çağdaş yerleşmelerle yapılan karşılaştırmalar sayesinde her ne kadar mimaride gerçek bir standartlaşma görülmese de muhtemelen Yukarı ve Orta Fırat, Habur ve Yukarı Mezopotamya'yı kapsayan ortak bir yerleşim planlaması ve inşaat teknolojisi geleneği olduğu anlaşılmaktadır. Ev donanımları ve materyallerin yanı sıra, ev tabanlarının altındaki ritüel çukurlar ve gömütler, domestik mekanın somutlaştırdığı sembolik değerin ifadesi olarak değerlendirilmektedir. Bu çalışmada bahsi geçen bu konular kısaca sunulacak ve yorumlanacaktır.
Styles APA, Harvard, Vancouver, ISO, etc.
28

KÖSE, Sefa. « Dıgıtal Archaeology Implementatıons : Case of Ayanis ». Külliye, 17 mars 2023. http://dx.doi.org/10.48139/aybukulliye.1261966.

Texte intégral
Résumé :
Anadolu toprakları geçmişten günümüze değin sayısız medeniyete ev sahipliği yapmıştır. Yapılan bu ev sahipliği sayesinde Anadolu coğrafyasının her noktasında medeniyetlerin çeşitliliklerden doğan zengin tarihi, kültürel, mimari ve arkeolojik eserlere sahip olmamıza olanak sağlamıştır. Medeniyetlerden arda kalan tüm eserler ülkemizin tarihi çevresini oluşturmaktadır. Bu tarihi değerler en iyi şekilde korunmalı ve gelecek nesillere mümkün olan en sağlam şekilde aktarılmalıdır. Sanal gerçeklik teknolojisi ile bu yapılar mevcut durumunda korunurken, ziyaretçiler bilgisayar ortamında yapının orijinal halini yaşayabilmektedirler. Arkeolojik yerleşimlerde bu yönde dünya çapında birçok çalışma olmasına rağmen ülkemizde daha az örneğe sahiptir. Bu çalışma kapsamında Urartu Krallığının ana hâkimiyet bölgesinde yer alan Ayanis Kale/Kenti 3 boyutlu olarak yeniden yapılandırıldı. Bu yöntem ile günümüzde var olmayan ve asla var olmayacak veya ulaşılması zor olan bu yapıları, uygarlığın kültürünü yansıtan gerçekçi ortamlarda, mimari dokusuyla sanki o yılda yaşıyormuş gibi deneyimleme imkânı sunmaktayız.
Styles APA, Harvard, Vancouver, ISO, etc.
29

ALANGOYA, Kezban Ayça. « Yaşam Mozaiğine Eklemlenen Hikâyeler Olarak Mekânsal Tasarımlar ». İDEALKENT, 18 décembre 2022. http://dx.doi.org/10.31198/idealkent.1082400.

Texte intégral
Résumé :
İnsanlarla beraber zengin canlı türlerine ev sahipliği yapan doğal-yapılı çevreler yaşam hikâyeleri içerir. Kullanıcılar yaşam hikâyelerinin kahramanları, doğal-yapılı çevrelerse yaşamın sahneleri olarak imlendiğinde çevresel analizlerin var olan yaşamın deşifre edildiği incelemeler, mekânsal tasarımların yaşama eklemlenen hikâyeler oldukları vurgulanır. Mekân ile yaşamın ayrılamaz bir bütün oluşturduğunun vurgusu mimarlık disiplininin ve mimari tasarım ediminin fizikötesi kapsamını aydınlatır. Fenomenolojik deneyim-bilişsel analiz-bireysel tasarım aşamalarının eş zamanlı etkidiği mimari tasarım edimi sübjektif ve objektif değerlerin bütünleştiği yaratıcı bir süreçtir. Bu çalışmada yaratıcı tasarım ediminin ölçekler arası devingenlik içeren dinamik yapısı ile mekân-yaşam bütünselliğine görünürlük kazandırmak amaçlanmıştır. Bu amaç doğrultusunda algıların doğal-yapılı mekânları dönüştürme biçimleri; yakın kentsel çevrelerin, doğal-yapılı kentsel ortamların, kırsal ve terk edilmiş yerleşkelerin içerdikleri çevresel yaşam hikâyelerinin keşfedildiği analiz çalışmaları, yaşam mozaiğine eklemlenen yeni hikâyeler olarak tanımlanan mekânsal tasarımlar ve aralarındaki ilişkiler irdelenmiştir. Mimari tasarım eğitiminde yer-program etkileşiminin öneminin kavranması açısından tasarım alanı-mimari program seçiminin öğrencilere bırakılmasının önemine değinilmiştir. Doğal-yapılı çevrelerin içerdiği alt bölgelere-sınırlara-merkezlere özgü fiziksel-sosyal dinamiklerin gözetildiği yer-program belirleme sürecinin tasarım edimini soyut-somut bağlamda derinleştireceğine işaret edilmiştir. Yaşamsal hikâyeler aracılığıyla mekân-yaşam bütünlüğüne yapılacak vurgu, öğrencilerin uygulanmış/ uygulanmamış mimari projeleri biçim-hizmet-anlam bağlamında ilişkilendirerek ölçekler arası incelemelerine, tasarım-kuram ilişkisini kurabilmelerine, mimarlık disiplininin kapsadığı hizmet olanaklarının farkına vararak sosyal konular bağlamında bilinçlenmelerine yardımcı olabilecektir.
Styles APA, Harvard, Vancouver, ISO, etc.
30

METİN, Hüseyin, et Mesut YILMAZ. « Aydıntepe Yeraltı Şehri (Bayburt) : Mimari Fonksiyon Analizi ». Amisos, 4 mai 2023. http://dx.doi.org/10.48122/amisos.1257965.

Texte intégral
Résumé :
Bayburt İli, Aydıntepe İlçesi, Prehistorik dönemlerden beri yerleşim izleri taşıyan bir yöre olarak dikkati çekmektedir. İçerisinde bulunduğu bölgenin tarih öncesi çağlardan itibaren süregelen ticari yol ağına sahip olması, verimli toprakları, su kaynaklarına yakınlığı nedeniyle tarihsel süreç içerisinde farklı uygarlıklara ev sahipliği yapmıştır. Bayburt ve çalışma konusu Aydıntepe’de (Hart) yapılan yüzey araştırmalarında eski kalıntıların izlerini taşıyan çok sayıda eser günümüze kadar ulaşmıştır. Bu çalışmada, Aydıntepe İlçe merkezinde yer alan bulunduğu ilçe ismi ile anılan yeraltı şehrinin mimari fonksiyon analizi incelenmiştir. Aydıntepe Yeraltı Şehri, geçmişten günümüze kadar varlığını kısmen sürdürerek gelmiş olan ve bulunduğu bölgede tekil kültür varlığı niteliği taşıyan tarihi açıdan da büyük öneme sahip alanlardan birisidir. Aydıntepe Yeraltı şehrinde kısa süreli kazı çalışmaları yapılmıştır. Çalışmaların sürdürülememesinin en önemli sebebi yeraltı şehrinin bazı kısımlarında meydana gelen göçüklerdir. Bu çalışmada yeraltı şehrinin ortaya çıkarılan bölümünün tamamının planı çıkarılmış, plan doğrultusunda yapıların işlevlerine ve konservasyonuna yönelik öneriler sunulmuştur. Çalışma sonucunda yeraltı şehrinin M.S. 3. yüzyılda yapılmış olabileceği ve uzun süre kullanıldığı düşünülmüştür.
Styles APA, Harvard, Vancouver, ISO, etc.
31

Uzeler, Aysel, et Ramazan Doğan. « ADANA OLGUNLAŞMA ENSTİTÜSÜ TASARIMLARINDA ANAVARZA ANTİK KENTİ YANSIMALARI ». Çukurova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 30 mai 2024. http://dx.doi.org/10.35379/cusosbil.1437064.

Texte intégral
Résumé :
Anadolu, geçmişten bugüne çeşitli medeniyetlere ev sahipliği yapmış bir coğrafyadır. Verimli toprakları, iklim çeşitliliği ve stratejik konumu sayesinde birçok uygarlığın hüküm sürmek için mücadele ettiği ve bu sayede değişik medeniyetlerin kültürel izlerinin görüldüğü bir bölge olmuştur. Anadolu’da kültürlerin harmanlanarak önemli bir konum haline getirdiği Çukurova’nın güneyindeki ovalık Kilikya ve Kilikya’nın başkenti Anavarza, çalışmamızın temelini oluşturmaktadır. I. yüzyılda Roma topraklarına katılan kent, Roma döneminde giderek güçlenmiş ve bu dönemde kentin mimari statüsü ve inşası adına önemli gelişmeler yaşanmıştır. M.S. II. yüzyıl sonlarında da Anadolu’nun en önemli ana kentlerinden biri olarak kabul edilmiştir. Asıl gelişimini M.S. 3. yüzyılda gösteren Anavarza, Roma Dönemi’nde Anadolu’daki en görkemli kent olmuştur. Bu dönemde kente çeşitli mimari yapılar eklenmiş ve kentin önemi bir kat daha artmıştır. Zafer takı(ala kapı), iki şeritli sütunlu yol, stadyum, amfi tiyatro, hamamlar, su kemerleri, tapınaklar gibi yapılar inşa edilmiştir. Varlığını Bizans döneminde de koruyan Anavarza geçirdiği doğal afetlerle hasar görmüş ve yıkılmıştır. Bu çalışmanın amacı, Unesco Dünya Kültürel Mirası Geçici Listesine eklenen Anavarza Antik Kenti üzerine yapılan araştırmalar ve çalışmalar sonucu elde edilen verilerden (kale mimarisi, taş süsleme, mozaik vb.) yola çıkılarak Adana Olgunlaşma Enstitüsü bünyesinde hazırlanacak olan yeni tasarımlarla Anavarza’nın tanıtılmasına, gelecek kuşaklara aktarılmasına, ülke ve dünya turizmine kazandırılmasına katkı sağlamaktır.
Styles APA, Harvard, Vancouver, ISO, etc.
32

Bacak, Fatma Nur, et Esra Yaldız. « Akseki İlçesi Emiraşıklar Mahallesi Geleneksel Konut Mimarisi Tescilli Yapıları Üzerine Bir Çalışma ». Konya Sanat, Necmettin Erbakan University, 29 décembre 2023. http://dx.doi.org/10.51118/konsan.2023.21.

Texte intégral
Résumé :
Yöresel mimari özelliklerin, yerel kimliğin ve geleneksel yaşam örgüsünün gözlemlendiği yerler, değerlerin, inançların, geleneklerin yansıtıldığı mekânsal üretimler, kırsal yerleşimler olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu yerleşimler tasarım kriterleri bağlamında kullanıcı odaklı oluşu, bölgesel malzeme kullanımı, iklim koşullarına ve arazi şartlarına uyumlu olması gibi özellikleriyle özgün karakterlere sahiptirler. Ancak çağdaş yaşam konfor koşullarının vermiş olduğu imkânlar dâhilinde geleneksel yaşam tarzının günümüz imkânlarına göre farklılaştığı gözlemlenmektedir. Ayrıca küresel değişimler, kentleşme, eğitim gibi nedenlerle oluşan göçler ve yapıların terk edilmesi, kırsal alanlardaki nüfusun giderek azalmasına neden olmaktadır. Bu değişimler neticesinde, geleneksel konut dokularının bakımsız kaldığı ve giderek özgünlüğünü yitirdiği örneklere rastlanmaktadır. Bu durumda kırsal mimari mirasımızın yok olmadan belgelenmesi çok önemlidir. Geleneksel konut mimarlığının ve yöresel özelliklerinin yitirilme etkisine maruz kalan bu yerleşimlerden biri de Antalya ili Akseki ilçesine bağlı Emiraşıklar Mahallesi’dir. Akseki yöresi ve çevresinde sıklıkla görülen, ünik değer taşıyan ve bilinen mimari yapım tekniklerinden farklı bir sistemle oluşturulan “düğmeli ev” karakterine sahip yapıların bu yerleşimde de mevcut olduğu tespit edilmiştir. Bu özgün yapı karakterine sahip alanlarının geleceğe aktarılması adına, var olan mimari oluşumların belgelenmesi önemli bir adımdır. Bu anlamda Emiraşıklar Mahallesi’nde yapılan saha çalışmaları, ölçümler, yazınsal araştırmalar yöredeki yapıların belgelenmesi anlamında önemli parametrelerdir. Bu belgeleme çalışmaları özellikle Emiraşıklar Mahallesi’nde bulunan tescilli yapıları ve yerleşimde yer alan geleneksel yapım tekniği ile inşa edilen yapıları kapsamaktadır. Oluşturulan mimari analizler neticesinde de yapıların durumları hakkında bilgi verilmiştir. Nitekim çalışmada Emiraşıklar Mahallesi’nde yer alan tescilli yapıların “belge değerlerinin” öneminin vurgulanması ve değerlendirilmesi hedeflenmektedir.
Styles APA, Harvard, Vancouver, ISO, etc.
33

KANACI, Armend, Deniz DEMİRARSLAN et Emine Begüm SAVÇIN. « KARADAĞ GELENEKSEL KONUT MİMARİSİNE GENEL BİR BAKIŞ ». Kocaeli Üniversitesi Mimarlık ve Yaşam Dergisi, 7 juillet 2022. http://dx.doi.org/10.26835/my.1098280.

Texte intégral
Résumé :
İnsan dünya üzerinde var olduğundan bu yana yaşamsal gereksinimlerini karşılamak üzere önceleri doğal oluşumları kullanmış, zamanla kendi barınaklarını inşa etmiştir. Özellikle tarım faaliyetleri ile birlikte yerleşik düzene geçen insan su etrafında yerleşim alanları kapsamında çok çeşitli konutlar yapmıştır. Dünyada bölgelerin coğrafi ve iklimsel özellikleri, o yörede bulunan yapı malzemeleri, insanların yaşam felsefeleri, gelenek, görenek, sosyo- kültürel özellikleri ve ekonomik durumlarına göre şekillenen konutlar toplumların kültürel miraslarını oluşturmaktadır. Genç bir ülke olan Karadağ, Balkan Yarımadasının Akdeniz kıyısı boyunca uzanan dağlık coğrafyasında birbirinden farklı geleneksel konut tiplerine sahiptir. Bu konutlar coğrafi şartların durumuna göre geliştiğinden Kuzey ve Güney Bölgeleri konutları olarak iki grupta incelenebilmektedir. Kuzey Bölgesi konutları Dinar dağ evi mimarisi, kule evler, sundurmalı/ çardaklı evler şeklinde konut tiplerinden oluşurken; Güney Bölgesi konutları Karstik ev mimarisi ve Akdeniz Evleri şeklinde görülmektedir. Bu konut tipleri Karadağ’ın geleneksel mimari kültürel mirasını oluşturmaları açısından önemlidir. Konuyla ilgili akademik çalışmaların sayıca az olması, ayrıca Sırbistan, Bosna-Hersek, İtalya gibi çevre ülkelerde de benzer konut tiplerinin görülmesi, çalışmanın önemini artırmaktadır.
Styles APA, Harvard, Vancouver, ISO, etc.
34

BEKMEZ YELEN, Ayşegül. « Van Gölü Çevresindeki Kadın Türbeleri ». Korkut Ata Türkiyat Araştırmaları Dergisi, 13 décembre 2023. http://dx.doi.org/10.51531/korkutataturkiyat.1394923.

Texte intégral
Résumé :
Öz Van Gölü Havzası Türk İslam dönemi mimarisi için önemli bir bölgeyi teşkil etmektedir. Van Gölü etrafında şekillenen şehircilik, ticari yollar üzerinde olması sebebiyle oldukça yoğundur. Göl kıyısında bulunan Erçiş, Van, Gevaş, Tatvan, Ahlat, Adilcevaz Urartu döneminden günümüze kadar büyük şehir merkezleri olmuştur. Bu şehirler pek çok devlete ev sahipliği yapmış ve bu devletlerin kültür ve sanatından izler almışlardır. Van Gölü çevresinin Türk akınlarının ilk gerçekleştiği yerlerden biri olması bölgenin batıya doğru ilerleyişin hareket noktasını oluşturmasına sağlamıştır. Bu sebeple bölge Ortaçağ Türk İslam devletleri için önemli bir konumda bulunmaktadır. Göl çevresindeki mimari oluşumun önemli bir kısmı Ortaçağ’da gerçekleşmiştir. Eyyubi, Ahlatşah, İlhanlı, Akkoyunlu, Karakoyunlu Devletleri göl kıyısındaki şehirlerde imar faaliyetlerinde bulunmuştur. Tarihi kaynaklar bölgenin yoğun bir nüfusa ve şehirciliğe sahip olduğunu belirtmesine rağmen yaşanan büyük depremler bu dönemden çok az eserin günümüze ulaşmasına neden olmuştur. Bu eserler arasında altı kadın türbesi süslemeleriyle dikkat çekmektedir. Ahlat’ta Hüseyin Timur Esen Tekin Türbesi, Bugatay Aka Şirin Hatun Türbesi ve Erzen Hatun Türbesi, Erciş’te Kadem Paşa Türbesi ve Gevaş’ta Halime Hatun Türbesi farklı dönemlerde yapılmış olmalarına rağmen bölgenin ortak üslubunu taşıyan eserlerdir. Bu türbelerden farklı olarak bir kadının eşi için yaptırdığı türbede bulunmaktadır. Ahlat Emir Bayındır Türbesi Emir Bayındır’ın eşi Şah Selime Hatun tarafından inşa ettirilmiştir. Bu çalışmanın amacı Van Gölü çevresindeki kadın türbelerinin mimari ve süsleme özelliklerini ortaya koyarak Ortaçağ toplumunda kadın algısı, kadının toplumdaki yeri ve sanata etkisine dair çıkarımlarda bulunmaktır.
Styles APA, Harvard, Vancouver, ISO, etc.
35

Sayar, Gevher, Tuba Bülbül Bahtiyar et Melike Çiriş. « Mondrian ın Sanat Anlayışının Mimarlık Disiplini Üzerindeki Yansımaları ». Konya Sanat, Necmettin Erbakan University, 29 décembre 2023. http://dx.doi.org/10.51118/konsan.2023.36.

Texte intégral
Résumé :
Sanat insanlık tarihi boyunca mimarlık ile ilişkisini hep sürdürmüş ve sürdürmeye devam eden bir disiplindir. 20. yüzyıldan sonra ise geçmişteki tüm dogma ve geleneklere başkaldırı olarak var olan modern sanat anlayışı bu farklı iki disiplinin hem farklılığının hem de birlikteliğinin altını çizmiştir. 1917 yılında Hollanda’da kurulan De Stijl dergisi ise içerisinde mimarlığın ve sanatın da bulunduğu farklı disiplinleri tek çatı altında toplayan bir çalışmadır. Çalışmanın amacı De Stijl grubunun kurucuları arasında yer alan Piet Mondrian’ın bu dönem eserlerinin mimari üzerindeki yansımaları üzerine okuyucuya bir aralık oluşturmaktır. Çalışma kapsamında Mondrian’ın sanat anlayışı ve eserleri üzerinden literatür araştırması yapılmış; Mondrian’dan esinlenerek tasarlanan mimari yapılar ve iç mekan tasarımları üzerinden bir okuma yapılmıştır. Mondrian’ın De Stijl döneminin tasarım ilkeleri beş başlık altında toplanmıştır. Bunlar geometrik formlar, temel renkler, soyutlama, denge ve denklik ve evrensel bir dildir. Çalışmanın bulgular kısmında bu tasarım ilkelerinin; Cafe L’Aubette, Schröder Evi, Oud Cafe de Unie, Charles ve Ray Eames Evi, Virginia’da Modern Ev, Hague City Hall Cephe Yenilemesi ve iç mekan donatıları üzerinden okumaları yapılmıştır. Mondrian’ın tablolarının izleyiciyi eserle bütünleştirme güdüsünün, eserlerinin mimari yapılarda ve iç donatılarda kullanılmasının temel sebeplerinden biri olduğu sonucuna varılmıştır.
Styles APA, Harvard, Vancouver, ISO, etc.
36

Dinçer, Sevde, et Hare Kılıçaslan. « KIRSAL EV GİRİŞLERİNİN SÜRMENE-GÜLTEPE KÖYÜ ÖRNEĞİNDE DEĞERLENDİRİLMESİ ». Karadeniz Araştırmaları Enstitüsü Dergisi, 28 mai 2024. http://dx.doi.org/10.31765/karen.1373235.

Texte intégral
Résumé :
Hem kentsel hem de kırsal alanlardaki en önemli yapı elemanlarından biri girişlerdir. Yapıların kimliğini oluşturan unsurlardan biri olan girişler; fiziksel, psikolojik ve kültürel etmenler doğrultusunda tasarlanan geçiş elemanlarıdır. Girişler, yapıya fiziksel erişim sağlayan noktalar olmasının yanı sıra, bulundukları bölgenin kültürel mirasını ve kimliğini yansıtan sembollerdir. Bu çalışmada, Doğu Karadeniz’in kırsal kesiminde yer alan Sürmene-Gültepe Köyü’nde, geleneksel ev mimarisini yansıtan özgün örnekleri içeren altı evin giriş kurgusu değerlendirilmektedir. Evlerin giriş kurgusunun ve kapılarının ayrıntılı olarak analiz edilmesi sonucunda, ana girişlerin konum ve boyut olarak diğer girişlere oranla öne çıktığı görülmektedir. Evlerde bahçe kapısı, ahır kapısı ve misafir odası kapılarının varlığı ise değişiklik göstermektedir. Sonuç olarak evlerin giriş mekânlarının biçimlenmesinde iklim ve topoğrafya başta olmak üzere sosyal, kültürel ve ekonomik faktörlerin de etkili olduğu söylenebilmektedir. Ancak günümüzde değişen işlevsel koşullar nedeniyle gerçekleştirilen onarım ve yenilemelerin evlerin girişlerini yöreye özgü niteliklerden uzaklaştırdığı sonucuna ulaşılmaktadır. Kırsal alanlardaki evlerin girişleri yörenin mimari karakterinin ve özgünlüğünün sürdürebilmesinde ve çevresel/kültürel bağlamının korunarak yansıtılmasında önemli bir rol oynamaktadır.
Styles APA, Harvard, Vancouver, ISO, etc.
37

ÖZCAN, Fatma Çağım. « Antik Çağ Konut Mimarisine Side’den Bir Örnek : Peristyl Avlulu Ev ». Dumlupınar Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 27 mars 2023. http://dx.doi.org/10.51290/dpusbe.1206380.

Texte intégral
Résumé :
Side’de 2014 yılından bu yana gerçekleştirilen parsel kazılarında Side’nin kent planı, kentleşme süreci ve imar faaliyetlerine ilişkin çok önemli veriler elde edilmiştir. Bu veriler, kentte tiyatronun güneyinde bir konut alanının oluşturulduğunu göstermektedir. Bu kapsamda 785-19 ve 785-18 parsellerde birbirinden 2 ara sokakla ayrılan 3 ayrı yapı ortaya çıkarılmıştır. A, B ve C Yapısı olarak adlandırdığımız bu yapıların planları parsel içerisinde tam olarak tespit edilememiştir. Yalnızca B Yapısının işlevi ve merkezi planına dair net çıkarımlar yapılabilmektedir. Bu çalışmanın konusunu B Yapısı olarak adlandırdığımız peristyl avlulu evin planı, bu planın ortaya koyduğu plan tipi ve yapının mimari gelenek açısından benzerlik gösterdiği başka örnekler ile karşılaştırmalı olarak değerlendirilmesi oluşturmaktadır. Bu sayede, Anadolu’nun antik çağ konut mimarisine dair örneklere, Pamphylia Bölgesi’nin en önemli kentlerinden birisi olan Side’den bir yenisi eklenmiş olacaktır.
Styles APA, Harvard, Vancouver, ISO, etc.
38

YILDIZ, Nurcan, et Levent MERCİN. « Anadolu Selçuklu Taç Yapılarında Yer Alan Motiflerin İncelenmesi ». Medeniyet Sanat Dergisi, 7 juin 2023. http://dx.doi.org/10.46641/medeniyetsanat.1295347.

Texte intégral
Résumé :
Seramik insanlık tarihi kadar eski bir geçmişe sahip olan, her dönemde çeşitli desen, form ve renklerde kullanılmakta olan bir malzeme olma özelliğine sahiptir. Bulunduğu dönemden günümüze kadarki süreçte birçok değişim yaşayan seramikler çeşitlenmiş ve endüstri alanlarında da kullanılmaya başlanmıştır. Endüstriyel alandaki seramiğin kullanım biçimlerinden biri sofra seramiği sektörüdür. Sofra seramiği yüzey dekor tasarımlarının hazırlanma aşamasında tasarımcılar pek çok şeyden ilham almıştır. Bu noktadan hareket ile bunlardan birisi de yaşadığımız coğrafyaya ait olan mimari eserler üzerine yer alan motif, simge ve sembollerden esinlenerek özgün dekor tasarımları oluşturulmasıdır. Anadolu toprakları birçok uygarlığa ev sahipliği yapmış geniş bir kültürel mirasa sahip olan coğrafi bir bölge özelliği taşımaktadır. Bu coğrafi bölgede yaşayan en önemli uygarlıklardan biri de Anadolu Selçukluları Uygarlığı olmuştur. Bulunduğu dönemde pek çok mimari yapıyı ve sanat eserini geleceğe miras bırakan bu uygarlık eserlerinde kullanmış olduğu motif, simge ve semboller ile günümüz tasarımcılarına ilham kaynağı olduğu düşünülmektedir. Her geçen gün değişimler göstererek ilerleyen sofra seramiği sektöründe de bu motif, simge ve semboller dekor tasarımlarında kullanılarak, hem tarihi mirasımızı farklı bir yaklaşım ile günümüze taşınması, hem de yapılacak ihracat sayesinde tarihi değerlerimizin sembollerinin ve hikâyelerinin dolaylı olarak Dünya’ya tanıtılması bir gerekçe olarak kabul edilmiştir. Bu çalışmada tarama modellerinden ilgili literatürün incelenmesi ve nitel araştırma yöntemlerinden gözlem ve eser analizi tekniğinden faydalanılmıştır. Yapılan incelemeler doğrultusunda Anadolu Selçuklu mimari yapılarının en önemli parçası olan taç kapılar üzerinde yer alan motif, simge ve sembollerden yola çıkılarak yeni yüzey dekor tasarımları hazırlanmış, baskısı yapılmış ve analiz edilmiştir.
Styles APA, Harvard, Vancouver, ISO, etc.
39

AKYÜZ, Eyyüp. « HOME CONCEPT IN ISLAMIC CIVILIZATION ». Bingöl Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 20 octobre 2023. http://dx.doi.org/10.29029/busbed.1322307.

Texte intégral
Résumé :
Mekân, insanın kendi eliyle işlediği yerdir. Her mekân bir yer olsa da her yer bir mekân değildir. Bir yere mekân denilebilmesi için insanın kendi elinin değmesi gerekmektedir. Bu anlamıyla ev, bir mekândır. Mekânlar inşa edilirken din, kültür, medeniyet ve coğrafya gibi olgular belirleyici olabilmektedir. Çünkü mekân; anlamsız, ruhsuz, kimliksiz değildir. Mekân, medeniyetin aynasıdır. Ev, medeniyetin ifadesidir. Ev, artık buradayız sözüne karşılık gelmektedir. İnsanlar ve toplumlar tarih boyunca çeşitli evler inşa etmişlerdir. Bu çalışma, İslam medeniyetinde ev tasavvurunun nasıl oluştuğu problemine yanıt aramaktadır. İslâm medeniyeti, ister zengin olsun ister fakir, herkesin güzel mekânlarda yaşama hakkını gözetir. Çünkü bu telakkide mülk Allah’ındır ve diğer kültürlere yaptığı en önemli katkı, güzelliğin sevgisi ve terbiyenin yüceliğidir. Bu durumda mülkiyet, hiçbir zaman Allah’ın yarattığı dünyayı kirletmek için kullanılmaz. Bilakis insanın en mühim vazifesi, yaşadığı çevreyi güzelleştirmektir. İslam mimarisinde konutlar, sürekli değişen aile yapısına uyum sağlamak üzere hafif malzemelerle inşa edilirken han, hamam, cami, medrese gibi toplum hizmetine sunulan yapılar ise kalıcı malzeme ile inşa edilmiştir. Bu durum geçici/kalıcı tasnifinin objektif alana kâmil bir biçimde yansımasıdır. Standart mimari unsurları kullanarak şehre kazandırılmış üslup bütünlüğü; yaşanılan zamanı, çevre şartlarını ve şehrin dinamik yapısını göz önünde tutan bir hassasiyete işaret eder. Bu çalışmada İslam medeniyetinde ev konusu; mahremiyet, fanilik, tevhit anlayışı, sadeliğin içindeki estetik kavramları ve İslam’ın ilk evi olan Dârulerkam örneği üzerinden incelenecektir.
Styles APA, Harvard, Vancouver, ISO, etc.
40

CANITEZ, Tülay, et Nevzat İLHAN. « TRAKYA’DA RESTORASYON UYGULAMALARININ ANIT DEĞER ÖLÇÜTLERİ ÜZERİNDEN DEĞERLENDİRİLMESİ ». Meriç Uluslararası Sosyal ve Stratejik Araştırmalar Dergisi, 23 décembre 2022. http://dx.doi.org/10.54707/meric.1214528.

Texte intégral
Résumé :
Trakya Bölgesi, yüzyıllar boyunca ortak bir coğrafyaya ve tarihsel geçmişe sahip farklı uygarlıklara ev sahipliği yaparak bir bütün olma özelliğini taşımıştır. Ancak, 19. yy sonları ve 20.yy başlarından itibaren, dünya tarihinde yaşanılan siyasi ve ekonomik gelişmelerin etkisiyle bütünlüğünü kaybetmiştir. Günümüzde bölge; Türkiye, Yunanistan ve Bulgaristan sınırları içinde kalan, büyük bir coğrafi alanı kapsamaktadır. Bu coğrafi sınırlar içinde farklı uygarlıklara ait çok sayıda anıtsal ve sivil mimari inşa edilmiştir. Mimari mirası oluşturan bu yapılar insanlığın ortak malı olup tüm özgün nitelikleriyle ve değerleriyle korunması gereken yapı ve yapı gruplarıdır. Tarihi bir yapı/yapı grubunun korunmaya değer kılan nitelikleri ve değerleriyle birlikte korunması ve sürekliliğinin sağlanması korumanın temel amacıdır. Bu çalışma kapsamında Trakya bölgesinden restorasyon geçirmiş anıtsal yapılar seçilerek restorasyon uygulamalarının miras değerleri üzerindeki etkilerinin araştırılması amaçlanmıştır. Bu bağlamda, çalışmada tarihi yapıların koruma uygulamaları öncesi sahip olduğu miras değerleri ortaya konularak, uygulama sonrası değerlerin sürekliliği sorgulanmıştır. Edirne Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu (EKVKBK) ve Edirne Vakıflar Bölge Müdürlüğü (VBM) arşivlerinde yapılan araştırma ve yerinde gözlem ve tespitler doğrultusunda bir taşınmazın kültür varlığı olarak tanımlanabilmesi için sahip olması gereken anıt değer kriterlerini içeren tablo ile değerlendirmeleri yapılmıştır.
Styles APA, Harvard, Vancouver, ISO, etc.
41

MISIRLI, Arif, et Esin BENİAN. « TRAKYA BÖLGESİ BİZANS DÖNEMİ DİNİ YAPILARININ İNCELENMESİ ». Meriç Uluslararası Sosyal ve Stratejik Araştırmalar Dergisi, 7 juillet 2023. http://dx.doi.org/10.54707/meric.1320150.

Texte intégral
Résumé :
Asya ile Avrupa arasındaki geçiş yolları üzerinde konumlanan ve tarih boyunca çeşitli uygarlıklara ev sahipliği yapan Trakya, Roma İmparatorluğu’nun ikiye ayrılmasından sonra Doğu Roma İmparatorluğu (Bizans) sınırları içerisinde kalmıştır. Doğu Roma İmparatorluğu’nun (Bizans) Doğu Trakya'da hüküm sürdüğü dönemde Edirne, Enez ve Marmara Ereğlisi gibi kentler birer piskoposluk merkezi olmuştur. Buna bağlı olarak bölgede birçok dini yapı inşa edilmiştir. Bu çalışmada, Trakya Bölgesi’nin Kırklareli, Tekirdağ ve Edirne sınırlarında yer alan Bizans Dönemi dini yapıları ele alınmıştır. Çalışma ile Bizans dini yapılarının -günümüze tamamı, bir bölümü ya da izleri ulaşmış- tespit edilmesi; tespit edilen yapıların mimari özelliklerinin incelenmesi, incelemeler sonucunda dönemlerine ve plan özelliklerine göre sınıflandırılarak tarihi, mimari ve sanatsal değerlerinin ortaya konulması amaçlanmıştır. Çalışma sürecinde, literatür taraması yapılarak yapılara ilişkin yazılı kaynaklar ve çizimler incelenmiştir. Yapıların mevcut durumlarını tespit etmek amacı ile yerinde incelemelerde bulunulmuş ve günümüz durumları fotoğraflarla belgelenmiştir. Sonuç olarak incelenen yapılar Bizans’ın erken dönemlerinden geç dönemlerine kadar farklı tarihsel dönemlerin özelliklerini yansıtmaktadır. Planlama özellikleri analiz edildiğinde bazilikadan yonca plana, kapalı Yunan haçından serbest haç plana çeşitlilik göstermektedir. Ayrıca bölgenin hem kagir hem de kaya oyma yapı örneklerine sahip olması yanı sıra sayıca fazla örneğin bulunması Trakya’yı Bizans’ın önemli bir bölgesi konumuna taşımaktadır.
Styles APA, Harvard, Vancouver, ISO, etc.
42

BAYRAKTAR, Mehmet Sami. « SİNOP AYANCIK YENİKONAK (OTMANLI) KÖYÜ’NDE GELENEKSEL KIRSAL MİMARİ I – EVLER ». Karadeniz Araştırmaları Enstitüsü Dergisi, 11 octobre 2022. http://dx.doi.org/10.31765/karen.1082649.

Texte intégral
Résumé :
Sinop İli Ayancık İlçesi’ne bağlı Yenikonak Bucağı’nın Merkez Köyü olan Otmanlı, Karadeniz sahilinde bulunan Ayancık’ın 10 km. kadar güneyinde, 150 m. rakımda kurulmuş 102 haneli bir köydür. Köyde halen konut, ambar, fırın, çeşme, kuyu, menfez ve atölye olmak üzere yedi ayrı türde geleneksel yapı bulunmaktadır. Bu çalışmada, bunlardan evler tanıtılıp değerlendirilmiştir. Yörede ahşap yığma ve kâgir yığma inşa teknikleri görülmektedir. Çoğu evde ahşap ve kâgir yığma bir arada kullanılmıştır. Köyde genel anlamda çantı teknikte ahşap yığma yapılar (konut, ambar, atölye vb.) ağırlıktadır. Kitabe veya benzeri bir belge bulunmadığından üslup eleştirisi yöntemiyle tarihlediğimiz evlerin; 19. yüzyıl sonları ile 20. yüzyılın ilk yarısından inşa edilmiş olabileceklerini düşünmekteyiz. Otmanlı konutları avlu ve bahçelerinde bulunan ambar, fırın, ahır, samanlık, çeşme, kuyu, çardak gibi çeşitli eklenti yapılarla birlikte ele alınmışlardır. Büyük çoğunluğu zemin ve üzerinde bulunan birinci kattan oluşan evlerde zemin kat, kırsal konutlarda sıklıkla görüldüğü üzere, asıl yaşam katının altında bulunan; ahır, samanlık, bahçe ve çeşitli ev işleri ve ihtiyaçları için kurgulanmıştır. Bu katta özgün bir mekân düzeni dikkat çeker. Hane sahiplerinin yaşadığı, 1. katta; hayat, sofa, oturma ve yatma odaları, mutfak, tuvalet, banyo ve gusülhane birimleri sıralanır. Bu katta geleneksel iç sofalı düzenin farklı birkaç tipi görülür. Oda donatı elemanları mütevazı unsurlardır. İşlevselliğin ön planda olduğu yapılarda, son derece sınırlı ölçüde, taşra karakterli şematik ahşap bezemeler bulunmaktadır. Otmanlı Köyü kırsal evleri, ayakta kalan örneklere göre tür çeşitliliği ve sayı bakımından sınırlı örneklere sahiptir. Yapıların mimari tarzı, plan, malzeme-teknik, mimari eleman ve süsleme özellikleri Orta Karadeniz bölgesinin kırsal yapı karakterini yansıtmaktadır. İncelenen yapı türlerinin yakın benzerleri Sinop ve komşu illerde de görülmektedir. Say taşlı çatı kaplaması araştırma alanının en özgün mimari unsurudur. Otmanlı Köyü’ndeki kırsal evleri şekillendiren başlıca etkenler - kırsal mimarinin tabiatında var olagelen-iklim, yerel malzeme ve mimari gelenektir. Kırsal mimarinin bir başka karakteristiği olan babadan-oğula aktarılan tecrübeye dayalı yapı ustalığı, Otmanlı yöresi için de geçerli görünmektedir. Köy ve yakın çevre sakini olan ustaların yakın zamanlara kadar eser verdikleri görülmektedir.
Styles APA, Harvard, Vancouver, ISO, etc.
43

DURAK, Fide Lale, et Serap EMMUNGİL KARAMANOĞLU. « GORDON MATTA-CLARK’IN ESERLERİNDE EVİN YIKIMI ve MODERNİZM ELEŞTİRİSİ ». Art Vision, 11 mars 2024. http://dx.doi.org/10.32547/artvision.1416408.

Texte intégral
Résumé :
Bu çalışmada, özellikle 60’lı ve 70’li yıllarda ortaya çıkan modernizme karşı gelişen tartışmaların felsefi kaynakları ve sanatçı Gordon Matta-Clark’ın, mimari yapıları kullanarak ürettiği sanat eserlerindeki ev imgesi araştırılmıştır. Antik Yunan’dan modernizme kadar felsefenin konusu olagelen varoluş kavramı, Locke, Hume, Descartes, Kant, Heidegger gibi düşünürlerin görüşleri ile birlikte ele alınmış; varoluşa getirilen deneysel ve rasyonel yaklaşımların bir parçası olarak mekân, uzay ve zaman kavramlarının tanımlamalarına yer verilmiştir. Modern dönemde mekâna yönelik öznel yaklaşımlara dikkat çekilerek mekânın deneyimlenmesi Matta-Clark’ın eserleri bağlamında incelenmiştir. Eserlere konu olan evin yıkımının somut ve soyut olarak taşıdığı anlamlar, Lefebvre’nin mekânın yeniden üretilmesi yaklaşımıyla ve mekân-ideoloji arasındaki ilişkiyle çözümlenmiştir.
Styles APA, Harvard, Vancouver, ISO, etc.
44

Polat, Eyüp, et Kübra Kılıç. « GEÇ OSMANLI VE ERKEN CUMHURİYET DÖNEMİ AKSARAY İLİNİN EĞİTİM SİSTEMİ VE EĞİTİM YAPILARI (1703-1950) ». Culture and Civilization, 9 février 2024. http://dx.doi.org/10.62425/culture.1420940.

Texte intégral
Résumé :
Aksaray Coğrafi konumundan dolayı süre gelen yüzyıllar boyunca birden çok medeniyete ev sahipliği yaparak birçok kentin kuruluşuna ve gelişimine şahitlik etmiştir. Aksaray Selçuklu şehri olarak bilinen köklü bir geçmişe sahiptir. 1920 yılında vilayet hüviyetini kazanmış ancak 1933 yılında tekrar ilçe olarak döndürülmüştür. Aksaray kenti için geç Osmanlı ve Erken Cumhuriyet dönemleri geçiş dönemlerinde çok sayıda değişiklikler olması açısından oldukça önemlidir. Bu yakın dönemler hakkında bilgi veren çalışmalar yeterli sayıda değildir. Arşiv kaynaklarında yer alan belgelere göre Aksaray’ın yakın dönemlerinde pek çok hadisenin yaşandığı görülmektedir. Bu çalışmada, Aksaray merkezinde 1703-1950 tarihleri arasında inşa edilmiş eğitim yapılarının mimari özellikleri değerlendirilmiş, Geç Osmanlı ve Erken Cumhuriyet dönemlerinde Aksaray’ın mimarlık ortamında eğitim mimarisi ele alınmıştır. Eğitim yapıları; tarihçeleri, günümüzdeki durumları, plan özellikleri açısından incelenmiştir. Bu çalışmada, Geç Osmanlı ve Erken Cumhuriyet dönemlerinde eğitim yapılarından Ali Bey Muallimhanesi, Hacı Arab Muallimhanesi, Aksaray İdadi Mektep ve Gazi Mektebi ele alınarak incelenmiştir. Yapıların dış cephe ve iç mekân tasarımları bakımından ayrıntılı bir biçimde tanıtılmıştır. Geç Osmanlı ve Erken Cumhuriyet dönemlerinde Aksaray’ın kentsel mekân gelişimi ortaya konularak yapıların plan, malzeme, süsleme ve cephe özellikleri bakımından benzer örneklerle karşılaştırması yapılarak toplu bir değerlendirme yapılmıştır.
Styles APA, Harvard, Vancouver, ISO, etc.
45

Saygıner, F. yasemin. « Alman, Avusturya ve İsviçreli Mimarların İstanbul'un Mimarisine Etkileri ». Kent Akademisi, 28 mai 2024. http://dx.doi.org/10.35674/kent.1439587.

Texte intégral
Résumé :
İstanbul coğrafi konumu ve jeopolitik önemi nedeniyle, tarihi boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmıştır. Osmanlı Dönemi’nde de bu kozmopolit yapı sürdürülmüştür. Osmanlı İmparatorluğu’nda 19. yüzyılda başlayan reform hareketlerinin sonucunda ve Kırım Savaşı’nın sona ermesiyle, özellikle II. Abdülhamid döneminde, İstanbul’a yabancılar akın etmeye başlamışlardır. Şehir genişlemekte, modern ihtiyaçlara cevap verecek değişik yapılara ihtiyaç artmakta, gelişmiş altyapı projelerinin de inşa edilmesi gerekmekteydi. Bu ihtiyaçları karşılayacak yerel mimar sayısı oldukça az olduğundan, Osmanlı hükümeti uzmanlık ve yardım için Avrupalı mimar ve mühendislere başvurmuştur. Yabancı mimarların etkisi gerçekte çok geniş kapsamlı bir konu olduğundan bu çalışmada, sadece Almanca konuşulan ülkelerin (germanofon) mimar ve mühendislerinin İstanbul'un mimari mirasına katkıları araştırılmış, tasarladıkları yapılar ve kent üzerindeki etkilerinin incelenmesi amaçlanmıştır. Türk-Alman ilişkileri Türkiye tarihinde önemli bir yeri olduğundan ve özellikle ilk etkileşim İstanbul’da olduğundan, çalışma sadece İstanbul’daki faaliyetleri ve yoğun olduğu 19-20.yy dönemi kapsamaktadır. Geç Osmanlı döneminde, İstanbul'u şekillendiren ekonomik, politik ve kültürel güçlere bakarak, Osmanlı İmparatorluğu ile Alman İmparatorluğu arasındaki geniş kültürel alışverişin kültürümüze etkilerini ve İki dünya savaşı arasında Nazi Almanya’sından Türkiye’ye sığınan Alman ve Avusturyalı mimarların, özellikle üniversiteler ve kent planlaması üzerindeki etkileri araştırma kapsamında ele alınmıştır. Son olarak İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra azalan etkileşimin nedenleri incelenerek, yaklaşık 200 yüz yıl süren Almanca konuşan ülkelerin mimarlarının kendi kültürlerini yansıtan tasarımlarının, İstanbul'un kent kimliği üzerindeki etkileri incelenmiştir. Farklı dillerde yazılmış çok sayıda kaynağa ulaşılmış, ancak konuyu tek bir kaynakta, bütünsel olarak ele alan eserlere veya çalışmalara pek rastlanmamıştır. Çalışmanın sonucunda İstanbul’da çalışmış ve bilgisine ulaşılmış tüm mimarların ve eserlerinin ayrıntılı bir listesi verilmiştir. Bu amaç ve hedefle çok sayıda literatür, arşiv, tarih süreci, haritalar incelenmiş ve yerinde gözlemler yapılmıştır.
Styles APA, Harvard, Vancouver, ISO, etc.
46

MOHAMMADİ, Abdullah. « Türk-İslam Medeniyetinin Kültür Şehri : Gazneliler Döneminde Belh’in Sanat ve Mimari Yapıları ». Türk Tarihi Araştırmaları Dergisi, 18 décembre 2023. http://dx.doi.org/10.56252/turktarars.1392144.

Texte intégral
Résumé :
Belh, Horasanın tarihi bir şehir olmasının yanında bölgenin medeniyet, siyaset, bilim, kültür, ticaret ve diyanet merkezleri olmuştur. Belh insanlık için gerekli olan her türlü gelişmeye ev sahipliği yaptığını günümüze kadar ulaşan bilgiler doğrultusunda anlaşılmaktadır. Belh’in jeopolitik öneminden dolayı bu bölgede kurulan bütün devletler için vazgeçilmez bir yer olmuştur. Bu nedenle Belh şehri medeniyetlerin beşiği ve merkezi haline gelerek bölgede kurulan bütün medeniyetler Belh’i sahiplenmişlerdir. Belh şehrinin kuruluşu ve isimlendirilmesi ile ilgili farklı bilgiler mevcuttur. Bölgede yapılan kazı çalışmalarından anlaşıldığı üzere, Belh şehrinin kuruluşu milattan önce 2000’li yıllara kadar geri gitmektedir. Şehrin isimlendirilmesi ile ilgili bilgiler de farklı olmuştur. Belh şehri, Buhdi, Bahter, Belah, Berh, Ta-hia ve Belhika isimleri ile anılmıştır. Türk-İslam medeniyetinin merkezlerinden biri olan Horasan bölgesinde kurulan en önemli devletlerden biri Gazneliler devletidir. Gazneliler Horasan, Maveraünnehir ve kuzey Hindistan’da hakimiyet kurarak bölgenin İslamlaşmasına katkıda bulunmuşlardır. Gazneliler Horasan bölgesinde yer alan Belh şehrinin stratejik öneminden dolayı bu şehri ikinci başkent olarak kullanmışlardır. Dolayısıyla Gazneliler döneminde Belh’te geliştirilen el sanatları ve birçok mimari yapılar mevcuttur. Ancak Gazneliler döneminde yapılan eserlerin ana malzemesi kerpiç ve ahşap olduğundan dolayı bu eserlerin çoğu yıkılmış ya da tamamen tahrip olmuşlardır. Bu çalışmada, Belh’te Gaznelilerin kaybolan mirasını tarihi belgeler ışığında ortaya çıkararak Gazneliler döneminde Belh’te geliştirilen el sanatları ve mimari yapılar incelenmeye çalışılmaktadır.
Styles APA, Harvard, Vancouver, ISO, etc.
47

DEVECI, Abdurrahman. « Edirne’nin Osmanlı Resim Sanatındaki Yeri ». Trakya Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi, 29 juillet 2022. http://dx.doi.org/10.33207/trkede.1093360.

Texte intégral
Résumé :
İstanbul’dan önce Osmanlı başkenti olan Edirne şehrinde, diğer edebi ve kültürel çalışmalar gibi, minyatür sanatı da önemli bir yere sahip olmuştur. Edirne’nin minyatürdeki yeri ise iki açıdan önemlidir. İlk olarak Osmanlı İmparatorluğu’nun başlangıç döneminde, birkaç önemli resimli kitabın yapılmasına zemin hazırlaması açısından, ikinci olarak da tarihi önemli bir şehir pozisyonunda, sultanlarla beraber, tarihi eserleriyle minyatürlere yol açmasındandır. Edirne, Dilsȗznâme ve Külliyat gibi önemli resimli edebi eserlerin ortaya çıktığı yerdir. Dönemin ünlü ressamlarına ev sahipliği yapmıştır. Osmanlı resim sanatında kendisinden iz bırakmış bir şehirdir. Değişik dönemlerde hazırlanan minyatürlü kitaplarda Sarayı ve Selimiye Camisi gibi önemli mimari eserleriyle de kendini göstermiştir. Bu makalede hem Edirne’nin minyatür sanatına katkısı hem de Edirne’nin resimlerin içindeki yeri incelenmektedir.
Styles APA, Harvard, Vancouver, ISO, etc.
48

MAMMADOVA, Farida, Solmaz AHMADOVA et Ruşen YAMAÇLI. « Sürdürülebilir Mimarlıkda Pasif Evin Rolü ». Sürdürülebilir Mühendislik Uygulamaları ve Teknolojik Gelişmeler Dergisi, 26 mars 2023. http://dx.doi.org/10.51764/smutgd.1229030.

Texte intégral
Résumé :
Pasif konut, enerji verimli konut sektöründeki gelişmelerden biridir. Pasif konutun arkasındaki teknoloji iyi kurulmuş ve dünya çapında önemli olumlu sonuçlarla son yirmi yılda test edilmiş olsa da, teknolojinin uygulanması durumunda dikkate alınması ve olası üstesinden gelinmesi gereken çeşitli zorluklar vardır. Binalarda insanlar için elverişsiz bir ortam gelişir: yapı malzemeleri, mobilya ve teçhizat ile birlikte insan vücuduna zararlı maddeler dairelere girer, havalandırma sistemleri binada hava temizliği sağlamaz, gürültü rejimi bozulur, binalarda ısı kayıpları yüksektir ve içlerindeki mikro iklim, konforlu yaşam ortamının gereksinimlerini karşılamaz. Çok katlı binalar, sakinlerine arazi ile gerekli bağlantıyı sağlayamıyor, aşırı büyük konut binalarının etrafında olumsuz mikro iklim ve psikolojik ortam oluşuyor, binaların mimari görünümü modern insanın estetik ihtiyaçlarını karşılamıyor. Mimarlar dünyanın tüm çevre sorunlarını çözemezler, ancak şu anda tüketilen enerjinin yalnızca bir kısmını gerektiren binalar tasarlayabilirler. Modern geliştiriciler, en son teknolojileri kullanarak çevre dostu evler inşa etmeye başladılar. Bu sektördeki en son başarılardan biri, pasif bir ev veya pasif-ev olmuştur. Bir pasif-ev, yalnızca doğal malzemeler kullanan, geleneksel ısıtma sistemleri olmayan ve elektrik tüketimi en aza indirilen bir evdir. Bu makale, enerji verimli (pasif) evlerin inşasının ana yönlerini, pasif-evlerin olumlu ve olumsuz yönlerini tartışmaktadır. Bu makale, çevre kirliliği ile ilişkili ve insan sağlığını etkileyen çevre sorunlarına olası bir çözüm önermektedir. Enerji tasarruflu evlerin inşasına yönelik bir süreç önerilmektedir.
Styles APA, Harvard, Vancouver, ISO, etc.
49

MISIRLI, Arif, et Şule YILMAZ ERTEN. « Structural Comparison of Classic Ottoman Period Single-Domed Mosques in Konya and Edirne Cities ». Selçuk Üniversitesi Selçuklu Araştırmaları Dergisi, 12 juin 2023, 305–46. http://dx.doi.org/10.23897/usad.1319141.

Texte intégral
Résumé :
Osmanlı Devleti’nin geniş bir coğrafyada hakimiyet sürmesi, aynı dönem içerisinde farklı kentlerde günümüze dek taşınan önemli ve özgün mimari eserler ortaya koymasını sağlamıştır. Bu eserlerdeki benzerlik veya farklılıklar, günümüzde Osmanlı Devleti’nin izlerinin görülmesini ve medeniyetlerin yapısal gelişimlerini takip etmede araştırmacılara yol göstermektedir. Bu çalışmada Osmanlı Devleti’nin hakimiyetine girerek uzun yıllar önemli bir başkenti olan Edirne ile Selçuklu Devleti’nden sonra Osmanlı Devleti’nin hakimiyetine girerek önemli İslami eserlere ev sahipliği yapan Konya kentlerindeki Osmanlı Devleti’nin klasik dönemine ait tek kubbeli cami yapılarının mimari ve yapısal özelliklerinin karşılaştırılmalı olarak incelenmesi hedeflenmiştir. Bu kapsamda Edirne’deki Osmanlı Klasik Dönemi olarak değerlendirilen tek kubbeli camilerden Keşan Hersekzade Cami, Lari Cami, Kadı Bedrettin Cami, Süle Çelebi Camii, Hıdır Ağa Camii, Defterdar Mustafa Paşa Camii, Şeyh Çelebi Camii, Yahya Bey Camii ile Konya’daki Akşehir Hasan Paşa İmaret Camii, Piri Mehmet Paşa Camii, Yağmapınar Mescidi, Karapınar Sultan Selim Camii ve Ilgın Lala Mustafa Paşa Camileri ele alınmıştır. Bu camiler, yapıların kubbe genişliği, kubbe geçiş ögeleri, kubbe kasnağı biçimi, son cemaat yeri düşey taşıyıcıları, yapı malzemeleri ve duvar yapım teknikleri ile kemer tipleri bakımından karşılaştırılmıştır. Çalışmanın sonucunda Osmanlı Devleti’nin Edirne’de ve Konya’da bıraktığı Klasik Dönem eserleri karşılaştırıldığında kubbe açıklıkları ile malzeme ve duvar yapım tekniği bakımından Konya’daki eserlerin daha gelişmiş olduğu görülmüştür. Konya ve Edirne kentlerinde Osmanlı Devleti’nin Klasik Dönemi’nde inşa edilen tek kubbeli camilerinde görülen en büyük farkların duvar örgüsünde ve kubbe çaplarında olduğu tespit edilmiştir.
Styles APA, Harvard, Vancouver, ISO, etc.
50

AKIN, Emine Saka, et Aygün KALINBAYRAK ERCAN. « Woman in Society and House in Turkey between 1930-1950 : Ev-İş Magazine ». Kocaeli Üniversitesi Mimarlık ve Yaşam Dergisi, 10 août 2022. http://dx.doi.org/10.26835/my.1083035.

Texte intégral
Résumé :
Cumhuriyet ile beraber Türkiye’de değişimler gerçekleşirken kadınlara verilen haklar, yeni bir toplum ve aile yapısının ortaya çıkmasına neden olmuş ve beraberinde mekânları da değiştirmeye başlamıştır. Bu çalışmanın amacı, geleneksel bir yaşamdan modern bir yaşama geçerken basılı yayınlarda kadına, toplum ve aile yapısındaki yeri ile ilgili yüklenen misyonların konut mekân organizasyonlarına yansımasının, kadın-mekân-mahremiyet bağlamında konutla ilişkilendirilerek “mutfak mekânı” üzerinden irdelenmesidir. Bu bağlamda çalışmanın materyallerini Ev-İş (1937-1952) Dergisi ve dergide yer alan konut planlarının dönemi ile karşılaştırılması amacıyla 1930-1950 yılları arasında inşa edilen konut planları oluşturmaktadır. Bu kapsamda, öncelikle kadın/kamusal alan/konut ilişkisi ile dönemin sosyal ve mimari yapısı ortaya konulmuştur. Ev-İş dergisinde yayınlanan konut planları ve 1930-1950 yılları arasında inşa edilmiş konut planlarının mekân organizasyonları mutfak mekânı üzerinden analiz edilmiş ve karşılaştırılmıştır. Her iki konut grubunda kadın mahremiyetinin algılanıp algılanmama durumu, mutfak mekanının konut mekân organizasyonundaki bütünleşmişlik/ayrışmışlık derecesi ve erişim şemasındaki derinliği üzerinden değerlendirilmiştir. Mutfağın konut mekân organizasyonu içerisindeki derecesi Mekân Dizimi (Space Syntax) yöntemi ile belirlenmiştir. Her iki grupta yer alan konut planlarının analizleri kadının mahremiyetini gözeten/gözetmeyen olmak üzere iki farklı mekân anlayışı olduğunu göstermiştir. Sonuç olarak bu çalışma ile karşılaşılan iki farklı mekân organizasyonu, bir yandan eğitimli, çalışan bir kadın imajı ile kadının kamusal alanda görünür, diğer taraftan iyi bir eş ve anne olması beklentileri ile ilgili dönemin geleneksel değerlerden kopamayışının ikilemini yansıtmaktadır. Bu ikilem hem basın yoluyla hem de inşa edilen konut planlarında ve Ev-İş Dergisi’nin içeriğinde kadının yerinin hala evi olduğunu işaret etmesi bakımından dönemin toplumsal yapısını ortaya koymaktadır. Kısaca toplumsal yapıda kadının rolü değişmiş olmasına rağmen konut mekân organizasyonlarında cinsiyetçi yaklaşımın izlerinin hala sürdüğü görülmüştür.
Styles APA, Harvard, Vancouver, ISO, etc.
Nous offrons des réductions sur tous les plans premium pour les auteurs dont les œuvres sont incluses dans des sélections littéraires thématiques. Contactez-nous pour obtenir un code promo unique!

Vers la bibliographie