Academic literature on the topic 'Seferler'

Create a spot-on reference in APA, MLA, Chicago, Harvard, and other styles

Select a source type:

Consult the lists of relevant articles, books, theses, conference reports, and other scholarly sources on the topic 'Seferler.'

Next to every source in the list of references, there is an 'Add to bibliography' button. Press on it, and we will generate automatically the bibliographic reference to the chosen work in the citation style you need: APA, MLA, Harvard, Chicago, Vancouver, etc.

You can also download the full text of the academic publication as pdf and read online its abstract whenever available in the metadata.

Journal articles on the topic "Seferler"

1

Usta, Aydın. "Haçlı Seferleri Döneminde Din Değiştirme Vakaları." Belleten 75, no. 274 (December 1, 2011): 691–718. http://dx.doi.org/10.37879/belleten.2011.691.

Full text
Abstract:
Haçlı Seferleri, II. Urbanus'un 1095'de Clenrmont'ta yaptığı Hıristiyanlığın merkezi Kudüs'ün kurtarılması ve doğulu Hıristiyan kardeşlere yardım parolasıyla başlamıştı. Ancak bu dini temele karşın seferlerin başlangıcı Avrupa'da cereyan eden iktidar savaşları, buna bağlı olarak bozulan sosyal-ekonomik düzen ve papalığın dünyevi iktidar hırsı ile alakalıdır. Çalışmamızın konusunu teşkil eden seferler sırasında gerçekleşen din değiştirme vakaları da tamamıyla bu nedenlerin dışa vurumudur.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
2

Aka, İsmail. "Timur Sâdece Bir Asker mi idi?" Belleten 64, no. 240 (August 1, 2000): 453–66. http://dx.doi.org/10.37879/belleten.2000.453.

Full text
Abstract:
Timur, Asya'da bir kasırga gibi esti ve arkasında bütün dünyaca tanınan bir isim bıraktı. Seferleri ve zaferlerine ait tasvirler, zamanında yazılan eserler ve görgü tanıklarının ifadeleri ile canlı bir biçimde günümüze kadar gelmiştir. Orduları Moskova'dan Delhi'ye, İzmir ve Filistin'den Çin'e kadar giderek bütün o devrin dünyasını titretti. Bütün bu seferler zaman ve mekân tanımaz bir tarzda icra edilmişti. Bâzı Avrupalı tarihçiler Makedonyalı İskender ve Napolyon'un seferlerine bakarak onları tarihte en büyük asker ve cihangir olarak göstermeye çalışırlar. Fakat Timur'un seferleri ele alınacak ve km. olarak hesaplanıp kıyaslanacak olursa, İskender ve Napolyon'un bu hususta onunla mukayese edilemeyeceği açıkça görülecektir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
3

Altan, Ebru. "Haçlı Ordularının Anadolu'da Geçtiği Yollar." Belleten 65, no. 243 (August 1, 2001): 571–82. http://dx.doi.org/10.37879/belleten.2001.571.

Full text
Abstract:
Haçlı Seferleri döneminde (1096-1291) Doğu'ya dokuz büyük sefer düzenlenmiştir. Bu seferler sırasında yalnızca Birinci Haçlı Seferi orduları 1097'de Anadolu'yu çapraz kesen yolu geçerek güneye inmeyi başarmışlardır. 1101 Yılı Haçlı Seferleri orduları Türkiye Selçuklu Devleti ve Danişmendli topraklarından geçmeye teşebbüs etmişler, fakat Sultan I. Kılıç Arslan tarafından Orta Anadolu'da imha edilmişlerdir. İkinci Haçlı Seferi orduları 1147/48'de yine Türkiye Selçuklu Devleti'nin topraklarından geçmeye çaba göstermişlerse de bunu başaramamışlar, ancak Bizans'a ait Ege bölgesi topraklarından geçerek Antalya'ya ulaşabilmişlerdir. Üçüncü Haçlı Seferi'ne katılan Alman ordusu ise 1190'da kısmen Türk topraklarından kısmen de Bizans arazisinden geçerek güneye Silifke'ye inmiştir. Bu çalışmamızda bahsedilen Haçlı ordularının Anadolu'daki yürüyüş yollarını kaynaklara dayanarak ve bu konudaki araştırma eserlerinde verilen bilgileri de göz önüne alarak açıklamaya çalışacağız.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
4

BİNGÖL, Akın, and Dilek KARAGEÇİ. "Kars Müzesi’nde Yer Alan Urartu Ok Uçları." Gazi Akademik Bakış 16, no. 32 (June 20, 2023): 359–74. http://dx.doi.org/10.19060/gav.1315233.

Full text
Abstract:
Türkiye’nin Kafkaslara açılan kapısı olan Kars ili, coğrafi konumu itibariyle Kafkasya coğrafyasında stratejik bir önem taşımaktadır. Bu stratejik öneme, Kars bölgesinin zengin su kaynakları, verimli arazileri ve maden yatakları ayrı bir değer katmaktadır. Nitekim Doğu Anadolu Bölgesi’nin özellikle maden bakımından zenginliği, eskiçağdan itibaren toplumların hedef noktası hâline gelmesine neden olmuştur. Bu sebeple bölgedeki zenginliği elde etmek isteyen Asurlar buraya seferler düzenlemiştir. Bu seferlerin kaydı niteliğinde olan tabletlerden, bölgenin maden işlemede ileri seviyede olduğu anlaşılmaktadır. Urartu Devleti de kurulduktan sonra, bölgesindeki madencilik mirasını devralarak, maden teknolojisinde hızla ustalaşmıştır. Urartu Devleti gelişmeye başlayınca, sanayisi için gerekli hammadde ihtiyacı artmış; böylece İşpuini-Menua döneminden itibaren Urartu kralları kuzey bölgelerine seferler düzenlemiştir. Kars Müzesinde bulunan demir ok uçları da bunların bir sonucudur. Tunç ok uçları ise İskit ve Kimmer topluluklarının bölgeye gelmesiyle göze çarpmaktadır. Urartu ordularında görev alan paralı askerlerin tunç ok uçları kullandıkları anlaşılmaktadır. Çalışmamızda Urartu madenciliğine göz atarak, Urartu silahları, silahların ve ok uçlarının yapım tekniklerini, ok tipolojisini ve özelliklerini inceleyerek Kars müzesinde mevcut olan Urartu ok uçlarını ele alacağız.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
5

Pınarcık, Pınar. "Geç Hitit Dönemi’nde Toroslardan Amanoslara Uzanan Bölgedeki Ekonomik Faaliyetler." Belleten 82, no. 294 (August 1, 2018): 383–406. http://dx.doi.org/10.37879/belleten.2018.383.

Full text
Abstract:
M.Ö. 1200 yıllarında Hitit Devleti'nin yıkılışından sonra Anadolu'da ve Kuzey Suriye'de birbirinden bağımsız kent devletlerinin oluşturduğu yeni bir siyasal yapılanma görülür. Zaman içerisinde kendi kültürel ve ekonomik yapısını oluşturan bu kent devletlerinin Hititlerin devamı olduğu kabul edilir. Sahip oldukları jeopolitik konumları itibariyle Anadolu-Mezopotamya-Kuzey Suriye-Doğu Akdeniz arasında kilit noktasındadırlar. Özellikle Toroslar ve Amanoslarda bulunan geçitler bölgeler arasında etkileşimde önemli rol oynamıştır. İşte bu sebepten bölge politik ve ekonomik olarak önem kazanmıştır. Başta demir olmak üzere bakır, kurşun, çinko, gümüş açısından zengin olan bölge, yine sahip olduğu yerüstü zenginlik kaynaklarından dolayı da Assur'un ve çağdaşı olan Urartu; Frig gibi güçlü devletlerin düzenli sefer yapmasına yol açmıştır. Assur'un bölgeye yaptığı seferleri anlattığı yazılı belgeler -seferler sonucunda elde ettiği haraç adı altında aldıkları vergiler- bölgenin ekonomik faaliyetlerini anlamamız açısından önem arz etmektedir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
6

Nemlioğlu Koca, Yasemin. "19. Yüzyılda Trabzon Limanı: Seferler, Tüccarlar, Mallar." Karadeniz Arastirmalari Merkezi 13, no. 49 (January 1, 2016): 157. http://dx.doi.org/10.12787/karam974.

Full text
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
7

Usta, Aydın. "Haçlılar ve Doğu Hıristiyanları Arasındaki İlişkiler." Belleten 77, no. 279 (August 1, 2013): 365–402. http://dx.doi.org/10.37879/belleten.2013.365.

Full text
Abstract:
"Doğulu Hıristiyan kardeşlere yardım" Ortadoğu'ya yapılan Haçlı seferlerinin başlıca parolalarından biri olmuştur. Ancak bu sözler 451 Kadıköy Konsili'nde alınan kararların gölgesinde kalmıştır. Zira Haçlılar aradaki mezhepsel farklılıklar nedeniyle Ortadoğu Hıristiyanlarını asla kardeş olarak görmemişlerdir. Aslında bu sözlerin gerçek muhatabı Bi­zans'a bakış açıları da çok farklı değildir. Uzun müddet Müslüman haki­miyetinde rahat bir yaşam süren Yerli Hıristiyanlar, seferlerle ilgili başlangıçtaki iyimserliklerine rağmen Haçlılar tarafından "sapkın" olarak nitelendirilmeleri ve buna bağlı menfi uygulamalar nedeniyle hayal kırıklığına uğramışlardır. Fakat 11O1 Haçlı Seferlerinin sonucunda ortaya çıkan gereksinimler neticesinde Yerli Hıristiyanlar, Haçlılar için sosyal, ekonomik ve askeri alanda hayati bir anlam ifade etmeye başlamışlardır. Bu doğrultuda başlatılan uygulamalar sayesinde taraflar arasında ortak bir yaşam formu oluşturulabilmiştir. Ancak Haçlıların, Yerli Hıristiyanlar hakkındaki dini ön yargılarından ve şüphelerinden tamamıyla kurtulamamaları gerçek bir bütünleşmeyi engellemiştir. Dolayısıyla Yerli Hıristiyanların sosyo-politik durumlarında seferler öncesine nazaran bir değişim olmadığı gibi gelişmelerden en fazla zarar gören unsurlardan biri haline gelmişlerdir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
8

Sevi̇m, Ali. "İlginç Yönleriyle Sultan Melikşah." Belleten 69, no. 255 (August 1, 2005): 517–38. http://dx.doi.org/10.37879/belleten.2005.517.

Full text
Abstract:
Büyük Selçuklu Devleti'nin azamet devrinin hükümdarı olarak tarihe geçmiş olan Sultan Melikşah, 6 Ağustos 1055'de dünyaya gelmiştir. Daha küçük yaşlarda iken babası Sultan Alp Arslan'la birlikte sefere çıkmak suretiyle, devletin fetih planları çerçevesinde, görev yapmaya ve dolayısıyla da tecrübe kazanmaya başlamıştı. Onun çıktığı seferler sırasında kazandığı başarılar nedeniyle Sultan Alp Arslan, son derecede sevinmiştir I. Daha sonra Alp Arslan, oğlu Melikşah'ı Karahanlı hanedanına mensup olan Celâliye Terken Hatun'la Merv kentinde evlendirdi. Alp Arslan, Üstyurt ve Mangışlak'a sefer düzenledikten sonra Nişabur'a yakın Râdgân kentinde büyük bir tören düzenleterek "Oğlu Melikşah 'ı veliaht yaptığını" açıkladı ve Selçuklu emirlerine "Kendisinden sonra Melikşah'ı sultan olarak tanımaları hususunda teker teker ant içirdi, hil'atler verdi ve "Yönetimine Melikşah 'ı atadığı Şiraz ve İsfahan kentlerindeki camilerde, kendi adından sonra onun adının da hutbelerde okutulmasını" emretti ve onun emrine 15 bin kişilik bir askeri birlik de verdi, daha sonra da Melikşah 'ı, omuzunda hükümdarlık ve tâbiilik simgesi olan eyer örtüsü (gâşiye) olduğu hâlde, ata bindirip onun önünde birkaç adım yürüdü.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
9

Karadağ Çınar, Gülay. "Şah I. Abbas ve Sayın Hanî Türkmenleri Örneğinde Tahakküm ve Direniş." Belleten 85, no. 303 (August 1, 2021): 507–44. http://dx.doi.org/10.37879/belleten.2021.507.

Full text
Abstract:
Harezm bölgesinde ikamet eden Sayın Hanî Türkmenleri Safevî hükümdarı Tahmasb döneminde Harezm’den göç edip Etrek ve Gürgen nehirleri arasına yerleşmişlerdir. İl yani boy sisteminde hanlar, on beyler ve aksakallar tarafından idare edilmişlerdir. Safevî Devleti ile bağları işledikleri toprağın ya da kullandıkları meranın bedeli olarak ödedikleri vergilerle sınırlı kalmıştır. Kimi zaman da Safevî Şahına sığınan Harezmli Özbek şehzadelerin yanlarına destek kuvvet olarak verilmişlerdir. Sayın Hanî diğer adıyla Yaka Türkmenleri kendilerini Safevîler’in bir parçası olarak görmemiş ve yarı bağımsız bir hayat sürdürmüşlerdir. Bu nedenle Esterâbâd’a atanan ve kendisini devletin sahibi gibi gören Kızılbaş valiler ile anlaşamamışlardır. Ağır vergi yükü altında ezilmeleri ve adaletsiz bir yönetimle karşı karşıya kalmaları nedeniyle Esterâbâd valilerine başkaldırmışlardır. Onların memnuniyetsizliklerinden kaynaklı isyanları Şah Tahmasb döneminde başlayıp uzun yıllar devam etmiştir. Şah I. Abbas’ın saltanatı Sayın Hanî isyanlarının en yoğun yaşandığı yıllardır. Şah, askeri müdahaleler ve yönetim sisteminde gerçekleştirdiği değişimler ile bu isyanların üstesinden gelmeye çalışmıştır. Bizzat eşlik ettiği seferler kaynaklara Horasan seferleri olarak yansıtılmıştır. Feridun Han’ın Esterâbâd valiliğine atanmasıyla yerel yönetim Türkmen isyanlarıyla baş edebilir hale gelmiş ve şahın doğrudan müdahalesi sona ermiştir. Feridun Han ile birlikte Esterâbâd, şaha sadakatini ispatlayan gulâm valilerin idaresine geçmiştir. Böylece vilayet halkının değişim arzuları sadece yöneticilerin kökeninde hayat bulmuştur. Safevî Devleti’nin isyanlarla mücadele yöntemleri değişmediği gibi halkın rahatsızlıkları da ciddi manada sorgulanmamıştır.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
10

ARSLAN, Hasan. "Sursat Obligation in Ayntâb Sanjak in the 17th Century." Gaziantep University Journal of Social Sciences 21, no. 3 (July 31, 2022): 1733–65. http://dx.doi.org/10.21547/jss.1090700.

Full text
Abstract:
Bu tetkik, Osmanlı Devleti’nin bir değişim ve dönüşüm asrı kabul edilen 17. yüzyılda ülkenin mütevazı bir san-cağı olan Ayntab’da sürsat mükellefiyetini konu almıştır. Sürsat olağanüstü durumlarda harp ihtiyaçları kap-samında talep edilen bir yükümlülüktü. Bu yükümlülük, mahiyeti itibariyle tam bir vergi olmayıp miktarı ve fiyatı merkezî idarece belirlenen arpa, un/ekmek, koyun, sadeyağ, bal ve odun/saman gibi ürünlerin reaya tarafından tayin edilen menzillerde nakledilerek orada askerlere akçe karşılığında satılmasıdır. Ayntab, tetkik edilen dönemde Maraş eyaletine bağlı bir sancak merkeziydi ve Ayntab ve Telbaşer kazaların-dan oluşuyordu. Liva halkı, sürsat yükümlülüğünü, doğu seferleri sırasında ekseriyetle aynen, batı yönündeki seferler esnasında da nakden yerine getirmiştir. Bu tetkikte başlıca kaynak olarak, T.C. Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığı bünyesindeki Osmanlı Arşivi’nin çeşitli fonlarında kayıtlı döneme ait onlarca Sürsat Zahiresi/Bedeli Defteri, Mevkufat Defteri ile Ayntab Şer’iyye Sicillerinin yanı sıra çok sayıda vesika kullanılmıştır. Kaynakların elverdiği ölçüde 17. yüzyılda Ayntab sancağı/kazası özelinde sürsat yükümlülüğünün mahiyeti/kimliği, zaman içindeki seyri ve tarh-tahsil sürecindeki işleyişi takip edilmiş. Bu süreçte dönem boyunca ortaya çıkan kimi zaman radikal kimi zaman da yavaş ancak istikralı bir tarzda arızilikten daimiliğe; aynîlikten nakdiliğe doğru olan değişim/dönüşümü gözlemlenmiş. İlk başlarda aynen talep edilen akdî ve ivazlı bu mükellefiyetin zamanla tam bir vergiye nasıl dönüştürüldüğü izlenmiştir. Bu araştırma, dönemin ve bölgenin mali/iktisadi ve içtimai hatta idari vaziyetini biraz daha aydınlatmıştır.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles

Books on the topic "Seferler"

1

Durak, Neslihan. Hindistan'a kuzeyden yapılan seferler. Ankara: Avrasya Stratejik Araştırmalar Merkezi Yayınları, 2000.

Find full text
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
2

Demirkent, Işın. Haçlı seferleri. Bağcılar, İstanbul: Dünya Yayıncılık, 1997.

Find full text
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
3

Runciman, Steven. Haçlı seferleri tarihi. Ankara: Türk Tarih Kurumu Basımevi, 1986.

Find full text
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
4

Kanat, Cüneyt. Sorularla haçlı seferleri. Cağaloğlu, İstanbul: Yeditepe, 2013.

Find full text
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
5

Sabahattin, Engin, ed. Seferden sefere: Piyade Albay M. Hilmi Engin'in Balkan, 1. Dünya ve İstiklal Savaşı anıları. Konya [Turkey]: Kömen Yayınları, 2007.

Find full text
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
6

Erer, Râşid. Türklere karşı Haçlı seferleri. İstanbul: Kaknüs Yayınları, 2002.

Find full text
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
7

Oskay, Ünsal. Tek kişilik haçlı seferleri. Ankara: İnkılap, 2000.

Find full text
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
8

Ebru, Altan, ed. Haçlı Seferleri tarihi: Makaleler, bildiriler, incelemeler. Bağcılar, İstanbul: Dünya Kitapları, 2007.

Find full text
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
9

Zengin, Dilara. Türkiye'nin beyaz kıta yolculuğu: Antartika seferleri. Çankaya, Ankara: Anadolu Ajansı, 2019.

Find full text
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
10

Yücel, Yaşar. Timur'un Ortadoğu-Anadolu seferleri ve sonuçları (1393-1402). Ankara: Türk Tarih Kurumu Basımevi, 1989.

Find full text
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles

Book chapters on the topic "Seferler"

1

İnce Sancaklı, Fatma. "Trabzon Rum Devleti (1204-1263)." In Tarih Alanında Seçme Yazılar-IV. Özgür Yayınları, 2023. http://dx.doi.org/10.58830/ozgur.pub177.c868.

Full text
Abstract:
1095-1291 yılları arasında gerçekleştirilen haçlı seferlerinin başlamasının sebebi Bizans Devleti’nin batıdan istemiş olduğu yardımdır. Bu dönemde Bizans Devleti, bir taraftan Selçuklular, bir taraftan Çaka Bey tehlikesi diğer taraftan ise Peçeneklerin yaratmış olduğu karışıklıklar karşısında zor durumda kalan Bizans Devleti, batıdan yardım istemiştir. Batılılar da bu çağrı üzerine sözde doğudaki dindaşlarına yardım etmek maksadıyla bu seferleri düzenlemişlerdir. Ancak batının asıl niyeti, doğudaki dindaşlarını kurtarmak değil, doğunun zenginliklerini ele geçirebilmektir. Haçlıların bu niyetini fark eden Bizans Devleti de ilk seferden itibaren, haçlılara karşı bir takım önlemler almıştır. Onlara iaşe konusunda zorluklar çıkarmış, vermiş oldukları rehberler sayesinde onları sarp yollardan Anadolu’ya göndererek, Türklerin önüne atmış ve onlara birçok konuda yardımcı olmamışlardır. Bütün bu yaşananlar, haçlılarda, Bizans Devleti’ne karşı ön yargı ve nefretin oluşmasına sebebiyet vermiştir. İşte iki taraf arasında yaşanan bütün bu sorunlar, IV. Haçlı Seferi’nin yönünün Bizans Devleti’ne çevrilmesine sebebiyet vermiştir. IV. Haçlı Seferi henüz başlamadan, haçlılar ve Venedik Devleti arasında bir anlaşma yapılmıştır. Bu anlaşmaya göre, Venedik, seferin düzenlenmesi için haçlılar için bir filo hazırlayacak, haçlılar da bu filoya karşılık Venedik’e 85.000 mark ödeyecekti. Ancak Venedikliler, bu paranın büyük bir kısmının ödemesini yapamamışlardır. İşte tam bu esnada yaşanan Bizans tahtında yaşanan sorunlar, haçlıların, Venediklilere vermeyi taahhüt ettikleri parayı ödemek için büyük bir fırsat olmuş ve bundan dolayı da asıl hedefinden saparak, Bizans Devleti üzerine yönelmiştir. IV. Haçlı Seferi sonrasında, İstanbul, haçlılar tarafından yağmalanmış, İstanbul’da Latin devleti kurulmuş, Trabzon’da, İznik’te ve Balkanlarda da Bizans Devleti’nin varisler tarafından devletler kurulmuştur. İstanbul’un Latinler tarafından işgalinden sonra Trabzon’a kaçan Bizans tahtı varislerinden Aleksios ve David kardeşler tarafından kurulan Trabzon Rum Devleti bu anlamda önemlidir. Bu bildiride Trabzon Rum Devleti’nin 1204-1263 yılları arasındaki dönemi izah edilecektir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
2

"Orta Çağ Avrupa'sında Masumiyetin Kutsal Yolculuğu-Çocuk Haçlı Seferleri." In SOSYAL, İNSAN VE İDARİ BİLİMLERDE YENİLİKÇİ ÇALIŞMALAR. DUVAR PUBLISHING, 2023. http://dx.doi.org/10.59287/siibyc.723.

Full text
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
3

Özaydın, Müge, and İbrahim Murat Bicil. "Sürdürülebilirlik Kavramı ve Bankacılık Sektöründe Sürdürülebilirlik Uygulamaları." In Sosyal Bilimlerde Yeşil Yaklaşımlar: Dijitalleşme ve Enerji. Özgür Yayınları, 2023. http://dx.doi.org/10.58830/ozgur.pub374.c1527.

Full text
Abstract:
Son yıllarda küresel ısınmanın artmasıyla birlikte yaşanan iklim değişikliğinin, başta insan sağlığı olmak üzere, doğal çevreyi, ekonomiyi, tarımsal üretimi ve gıda güvenliğini olumsuz yönde etkilediği görülmektedir. Söz konusu değişikliğin yarattığı olumsuzlukların, zamanla dünyanın en önemli gündem maddelerinden biri haline geldiği ve Birleşmiş Milletler (BM) önderliğinde tüm ülkelerin iklim değişikliğinin yarattığı riskleri azaltmak ve ortadan kaldırmak için seferber oldukları anlaşılmaktadır. Çevrenin ve doğanın korunmasına yönelik önlemlerin 20. yüzyılın sonlarına kadar yetersiz kalması ve hak ettiği önemi görmemesi, sürdürülebilirlik kavramının zorunlu olarak ortaya çıkmasına vesile olmuş ve sürdürülebilirlik anlayışının toplumun tüm alanlarında benimsenmesini zorunlu hale getirmiştir. Bu bağlamda, finansal kuruluşlar da faaliyetlerinde çevresel politikalar izlemeye ve çevre sorumluluğunu ön plana çıkartan ürünler geliştirmeye başlayarak iklim farkındalığına ve sürdürülebilirliğe katkı sağlamaya başlamışlardır. Bankacılık sektörü yeşil ürünler geliştirerek, yeşil işlerin finansmanına ve çevreyi korumaya yönelik projelere destek olarak sürdürülebilirlik kavramına katkı sağlamaya çalışmaktadırlar. Bu çalışmada, sürdürülebilirlik kavramı ve sürdürülebilirlik kapsamında bankacılık sektörü bazında uygulamaya konulan ya da konulması düşünülen yöntemler ile politika örnek ve önerilerine yer verilmiş ve bankacılık sektörü özelinde sürdürülebilirlik kavramı bütünüyle ifade edilmeye çalışılmıştır.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles

Conference papers on the topic "Seferler"

1

KILIÇ, Selami. "BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI’NDA KAFKAS CEPHESİ’NDE BULUNAN ALMANLARIN TELGRAF VE RAPORLARI ÜZERİNE DEĞERLENDİRMELER." In 9. Uluslararası Atatürk Kongresi. Ankara: Atatürk Araştırma Merkezi Yayınları, 2021. http://dx.doi.org/10.51824/978-975-17-4794-5.71.

Full text
Abstract:
Almanya, 1914 Ağustosu’nda Osmanlı Sultanıyla cihad bayrağı altında ittifak yapıp, İslam dünyasını başta İngiltere olmak üzere düşmanlarına karşı ayaklandırmayı, Müslümanların gazabını bunların üzerine salmayı planladı. Osmanlı Devleti’nin savaşa girişi ve SultanHalifenin tüm Müslümanları “cihad-ı ekbere” daveti üzerine, bunu bir politika ve propaganda malzemesi olarak kullanan Almanya, İslam coğrafyasının her yerinde ihtilal ateşini yakmak, düşmanlarını kendi sömürgelerinde vurmak için harekete geçti. Bu büyük oyunun önemli bir parçası da Kafkasya’da oynandı. Kafkas halklarını isyana teşvik etmek, bölgeyi kan ve ateşe boğmak için Kafkasya topraklarında propagandalar yapan Almanya, bölge ile doğrudan doğruya bir bağlantı yolu kurmayı, isyancılara silah cephane ve nakit para sağlamayı dahası Kafkasya’daki tüm girişimleri kendi kontrolü altında yapmayı amaçlıyordu. Büyük ve kutsal davanın başarıya ulaşması için seferber olan Almanya, bölgeye en sadık ve en güvenilir adamlarını gönderdi. Doğu Anadolu, İran ve Kafkasya’daki Alman asker, diplomat ve ajanların konu hakkındaki yazışmaları, Almanya’nın meseleyi ne kadar önemsediğinin en bariz göstergeleriydi. Tam da bu sıralarda bölgede başlayan Ermeni huzursuzlukları, ihtilal ve isyanları, Ermenilerin Osmanlı Devleti’ne karşı Rusya ile ittifak girişimleri, tüm bu olumsuzluklar karşısında Osmanlı Hükümetinin aldığı birtakım önlemleri de yansıtan söz konusu yazışmalar, diğer birincil kaynaklarla karşılaştırılmalı olarak önemli referans niteliği taşımaktadır.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
We offer discounts on all premium plans for authors whose works are included in thematic literature selections. Contact us to get a unique promo code!

To the bibliography