Academic literature on the topic 'Osmanlı imp'

Create a spot-on reference in APA, MLA, Chicago, Harvard, and other styles

Select a source type:

Consult the lists of relevant articles, books, theses, conference reports, and other scholarly sources on the topic 'Osmanlı imp.'

Next to every source in the list of references, there is an 'Add to bibliography' button. Press on it, and we will generate automatically the bibliographic reference to the chosen work in the citation style you need: APA, MLA, Harvard, Chicago, Vancouver, etc.

You can also download the full text of the academic publication as pdf and read online its abstract whenever available in the metadata.

Journal articles on the topic "Osmanlı imp"

1

Midilli, Muharrem. "Allah Dileseydi Onu Daha Ağırıyla Sınardı: Hanefî Köklerinden Osmanlı Dönemi Fetvalarına Mükrehin Boşamasının Geçerliliği." İslam Hukuku Araştırmaları Dergisi, no. 43 (June 30, 2024): 181–210. http://dx.doi.org/10.59777/ihad.1453016.

Full text
Abstract:
Bu makale Hanefî mezhebinin ikrah altında boşamayı geçerli sayan görüşünün hukuki mahiyetini ve Osmanlı dönemi fetvalarına yansımalarını ele almaktadır. Hanefî fakihler ikrah altında olan kişinin (mükreh) ihtiyarı ve ehliyeti bulunduğu için boşamasının muteber olduğu görüşündedir. Onlara göre mükreh iki kötüden ehven olanını seçtiği için ihtiyar sahibidir. İkrah akıl ve buluğla sabit olan hukuki ehliyete aykırı değildir. Bu nedenle mükrehin talâk gibi feshedilemeyen sözlü tasarrufları geçerlidir. Ayrıca mükrehin ilahi imtihanı devam etmektedir. İmtihan ehliyeti ve sorumluluğu teyit eder. O zaman ikrah altındaki kişinin tıpkı diğer tasarrufları gibi boşaması da geçerli olmalıdır. Hanefî fakihlerin imtihan anlayışı mezhep görüşlerinin oluşmasında belirleyici etkisi bulunan Nehaî’nin mükreh hakkında söylediği “Allah dileseydi onu daha ağırıyla sınardı” sözünden esinlenmiş görünmektedir. Bu anlayışa göre Allah mükrehi imtihan etmek istediği için boşamasını geçerli kılmıştır. İkrah altında eşini boşayan kişi imtihan altında olduğunun bilincinde olmalı ve başına gelen musibete sabretmelidir. Hanefî fakihler mükrehin boşamasının geçerli olduğuna dair muhakemelerini ihtiyar-ehliyet-sorumluluk ve imtihan-ehliyet-sorumluluk hatlarında temellendirip Hz. Peygamber, sahâbe ve tâbiînden gelen çok sayıda rivayetle destekler. Bu rivayetlerde boşamanın ikrah altında geçerli olacağı, meydana geldikten sonra geri döndürülemeyeceği ve ciddiyetsizlikle bağdaşmayacağı anlatılır. Mezhep içinde hukuk tekniği yönünden iyi temellendirilmiş, imtihan açıklamasıyla ibadet niteliği kazandırılmış ve pek çok rivayetle delillendirilmiş meydan okunamaz bir görüş söz konusudur. İmtihan anlayışının da ima ettiği üzere bu görüş, mükrehin kulluk bilinciyle sabretmesini gerektiren sonuçlar doğurabilir. Evlilik birliğini rızâsız sonlandırma ve hülle usulünü yaygınlaştırma gibi genelde aile kurumunun ve özelde eşlerin maslahatına aykırı sonuçlara zemin hazırlayabilir. Öte yandan imtihan anlayışı, bazı genel ve özel maslahatlara aykırı sonuçlara zemin hazırlaması pahasına mükrehin boşamasını geçerli saymayı gerektirir. Zira mezkûr anlayış mükrehin boşamasının Allah’a itaat ve teslimiyet bağlamında geçerli kılınmasını lazım kılar. Hanefî mezhebinin uygulandığı yerlerde imtihan anlayışının ima ettiği ve gerektirdiği her iki durum başta fetva mecmuaları olmak üzere fıkıh edebiyatına yansımıştır. Mezhebin büyük ölçüde hâkimiyet kazanması ve fetva mecmualarının çokluğu sebebiyle 16. yüzyıl sonrası Anadolu ve Rumeli son derece elverişli bir gözlem sahası teşkil etmektedir. Makalenin veri kaynağını oluşturan fetva mecmuaları Osmanlı müftülerine bizzat sorulan gerçek meseleleri içermektedir. Pratik hukuk hayatında yaşanmış gerçek meselelerle ilgili fetvaları veri kaynağı olarak kullanması, makalenin hukuk tarihi yönünden önemini artırmaktadır. Osmanlı fetva mecmualarına yansıyan meseleler müftülerin Hanefî mezhebinin ikrah altına boşamayı geçerli sayan yerleşik ictihadına açık mağduriyet hallerinde bile sıkı sıkıya bağlı olduğunu göstermektedir. Kurucu imamların ihtilafsız görüşlerine tabi olmayı gerektiren fetva usulü ve mezhebin sahih görüşleriyle fetva vermelerini emreden merkezî otorite, örfi yetkililerin, zorbaların ve eşkıyanın zoruyla gerçekleşen boşamaların geçerli olduğuna fetva vermelerini gerektirmiştir. Onların bu tavırları dine ve hukuki geleneğe bağlılık, hukuki düzen ve istikrar gibi umumi maslahatları bazı özel menfaatlerden daha fazla dikkate aldıklarını göstermektedir. Mağdurlara, uğradıkları maddi ve manevi zararları Allah’ın bir sınaması olarak görüp sabretmelerini önermiş olmalıdırlar. Bununla birlikte evlilik birliğini muhafaza etmek ve kişileri meşru ya da gayrimeşru otorite sahiplerine karşı korumak için, ikrah altında gerçekleşen boşamaları, tabi oldukları hukuk geleneğinde üretilmiş çarelerle önlemeye çalıştıkları da bir gerçektir. Ayrıca mükrehin boşamasının ictihadî bir mesele olması sebebiyle hâkimlerin diğer mezheplerin görüşüyle karar vermesini geçerli sayan mezhep içi kavilleri hatırlatan, bu kavilleri Hanefî görüşüne aykırı fetva için gerekçe sayan ve hatta fetva olarak formüle eden müftülere de rastlanmaktadır. Ancak mükrehin boşamasını geçerli sayan yerleşik ictihadın olası olumsuz sonuçlarını azaltabilecek bu yargısal yol, hukuki istikrara daha fazla önem veren resmî hukuk siyasetiyle uyumlu değildi. Söz konusu yargısal yol bir anlamda, 20. yüzyılın başlarında hazırlanan Hukûki Âile Kararnâmesi ile hayata geçmiştir. Makale yukarıdaki tespitlere dair Hanefî mezhebinin temel kaynaklarından ve Osmanlı fetva mecmualarından kanıtlar sunmaktadır.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
2

Banna, Fakhrul Amin Mohammad Hasanul, and Zakia Sultana. "Observation of Arteria Thyroidea Ima in Bangladeshi People: A Postmortem Study." Journal of Enam Medical College 8, no. 1 (February 7, 2018): 25–28. http://dx.doi.org/10.3329/jemc.v8i1.35432.

Full text
Abstract:
Background: The thyroid is a brownish red, earliest endocrine gland in mammals. The blood flow to the thyroid gland is very high. The thyroid derives its arterial blood supply from three vessels; of these, the superior and inferior thyroid arteries are fairly constant. The third artery, the thyroidea ima, is an inconstant vessel. Diseases of thyroid may need surgical intervention.This study aims to find out the presence of the arteria thyroidea ima and its origin in Bangladeshi people.Objective: The present study was carried out on considering the day-to-day growing clinical importance, and insufficient morphological data and arterial supply by thyroidea ima artery of thyroid gland and possible geographical variations in Bangladeshi people. This study will also help in minimizing complications of thyroid surgery and tracheostomy.Materials and Methods: This descriptive crosssectional study was carried out on 54 postmortem human thyroid glands collected from individuals aged 5 to 65 years. Thyroid glands were collected from unclaimed dead bodies autopsied in the morgue of Sylhet M. A. G. Osmani Medical College, Sylhet. The collected specimens were examined by careful gross dissection method.Results: Thyroidea ima artery was present in 3.70% cases, which originated equally from brachiocephalic trunk and arch of aorta.Conclusion: Presence of this artery must be searched out during thyroid surgery and tracheostomy.J Enam Med Col 2018; 8(1): 25-28
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
3

PARLAR, Zahide. "DENİZCİLİK TERİMLERİNDEN ARGOYA GEÇEN SÖZ VARLIĞI." Avrasya Uluslararası Araştırmalar Dergisi 10, no. 33 (December 24, 2022): 424–51. http://dx.doi.org/10.33692/avrasyad.1221060.

Full text
Abstract:
13. yüzyılda Anadolu coğrafyasında liman kentlerinin ele geçirilmesiyle başlayan denizcilik faaliyetleri Türklerin sosyal, ekonomik ve kültürel hayatlarında günden güne önemini artırmıştır. Özellikle 14. yüzyıl itibarıyla Osmanlı Devleti’nin denizlerdeki hâkimiyetinin artması ve güneyde İtalyan/Cenevizli tüccarlarla ticari ilişkilerin ilerlemesi, Venedik dili ve İtalyancadan pek çok terim alıntılanmasına sebep olmuştur. Akdeniz’de denizcilik faaliyetleri yürüten gemicilerin ilişkide bulundukları -Türkçenin de dâhil olduğu- ülke dillerinin katkılarıyla ortak bir dil, bir lingua franca da oluşmuştur. 15. yüzyılın ikinci yarısından sonra ise Türk gemici dili hızlı bir gelişme kaydetmiştir. Türk gemici dilinde Arapça, Farsça, Yunanca, İtalyanca gibi dillerden alıntılanan sözcüklerin kullanımı zamanla yaygınlaşmış ve bu terimler gündelik konuşma diline de aktarılmıştır. Türkçede yaygınlık kazanan denizcilik terimlerinden bazıları gerçek anlamlarından uzaklaşarak yalın hâlde yahut deyimleşerek argonun söz varlığına da dâhil olmuştur. Bu çalışmada denizcilik terimi olup argonun söz varlığına geçen sözlükbirimler ele alınmıştır. Çalışma kapsamında ele alınan sözlükbirimler, yapı ve anlam bilgisi bakımından incelenmiş; tematik ve kavramsal olarak tasnif edilmiş, toplumsaldilbilim açısından değerlendirilmiştir. Argo, standart dilin söz varlığından seçilen sözcüklerin yapı-bozuma uğratılmasıyla bu sözcüklerin şifrelenerek kullanılması amacını güder. Bu bakımdan söz varlığının çoğunluğu, denizcilikte öncü olan medeniyetlerin dillerinden alıntılanan Türkçe denizcilik dili, argo için önemli bir malzeme sağlamıştır. Denizcilik terimleri, dış yapıda denizcilik alanına ait olsalar da kavramsal ve düşünsel bağlamda argo bir anlam yüklenmişlerdir. Böylece konuşma dilinde kullanılan bu terimler ile ima edilen; artık sözcüğün terim anlamı değil, argo anlamı olmuştur. Terim anlamlarından dolayı şifreleme özelliğini zaten barındıran bu sözcükler, bazen anlam değişikliğine bile uğratılmadan argoya aktarılmıştır.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
4

Şengil, Mustafa. "İslamcı Dergilerde Bir Kıbrıslı: Hizber Mustafa Hikmet (Hizber Hikmetağalar) Kıbrıs’ın Yakın Dini Tarihine Bakış." Journal of The Near East University Islamic Research Center 9, no. 2 (December 30, 2023): 216–34. http://dx.doi.org/10.32955/neu.istem.2023.9.2.04.

Full text
Abstract:
Kıbrıs Adası tarihin farklı dönemlerinde farklı dinlere ev sahipliği yapmıştır. Geçtiğimiz yüzyılda ada, yoğun ve çatışmalı bir dönem geçirmiş, adada yaşayan dinler de bu çatışmalardan etkilenmiştir. 1878 yılında Kıbrıs’ın idaresi Osmanlı tarafından İngilizlere bırakılmış, İngilizler 1914 yılında adayı tek taraflı ilhak etmiştir. 1923 yılında imzalanan Lozan Anlaşması ile resmen ilhakın tanınması, Kıbrıslı Rumlar ve Türkler için Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kuruluşuna giden süreçte az sürede çok olayın yaşanmasına sahne olmuştur. Bu bağlamda Rumlar, adanın Yunanistan’a bağlanması gerektiği tezini hem millî hem de dinî bir ülkü olarak benimserken Türkler, adanın gerçek sahibi Osmanlı’ya (dolaylı olarak Türkiye’ye) iade edilmesi, taksim (adanın iki kısma ayrılması) ya da federasyon tezlerini millî düşüncelerle benimsemişlerdir. Rumların ön plana çıkardığı dinî düşünceler ise Türklerde dönemin şartları içerisinde geri planda kalmıştır. Bu yıllar içerisinde daha önce din uğruna yapılan savaşlar millî mücadele, vatan müdafaası ve var olma mücadelesi formatına dönüşmüştür. Osmanlı döneminde sadece müslim-gayri müslim anlayışı varken İngiliz idaresi döneminde İngiliz ve Rumların baskıları neticesinde yeni bir kimlik arayışına giren Kıbrıslı Türkler, 1923’ten itibaren İslami kimlikten ziyade anavatan özlemi ve varoluş mücadelesi içerisinde Türkçü-Milliyetçi bir kimliğe bürünmüştür. Ancak Kıbrıslı Türklerin İslami kimlikleri arka planda da olsa hep var olagelmiştir. Kıbrıs’ın siyasi, sosyal, ekonomik tarihi her yönüyle incelenirken dinî tarihinin göz ardı edilmemesi büyük önem arz etmektedir. Bu çalışmada Kıbrıslı Türklerin ilgili dönemlerdeki durumuna kendisini mukaddesatçı Türk olarak tanımlayan Hizber Hikmetağalar’ın İslamcı Dergilerdeki yazıları özelinde bakılacaktır. Hikmetağalar yazılarında özellikle millî varoluş mücadelesi veren Kıbrıslı Türklerin çarpık laiklik anlayışlarına vurgu yapmıştır. Hikmetağalar İslamcı Dergilerdeki yazılarında Kıbrıs’ta varoluş mücadelesi veren Türklerin, Türklük davası kadar İslam davasına da sahip çıkmaları gerektiğini sık sık vurgulamıştır. Hikmetağalar’ın, Kıbrıs müftüsü Dânâ Efendi, Kıbrıs’ta dinî durum, Türklük ve İslam çatışması, Hala Sultan ve Evkaf gibi özellikle Türkiye’yi haberdar etmeyi amaçladığı yazıları dikkat çekmektedir. Makalelerini gönderdiği dergilerin tipolojilerine bakıldığında, bunların mukaddesatçı, Müslümanların sıkıntılarını konu eden, dış politika ile ilgilenen aynı zamanda Türkçü-İslamcı özellikler sergileyen yayınlar olduğu görülmektedir. Türkiye’de yayımlanan ve dış politika ile ilgili olan İslamcı Dergilerde yazılar yazan Hizber Hikmetağalar’ın bu yazılarına kendisi hakkında bilgi veren hiçbir kaynak değinmemiştir. Hizber Hikmetağalar’ın yazdığı şiir kitapları, sivil toplum kuruluşlarında aldığı görevler, gazete ve dergilerde yayımlanan yazıları ile özellikle Lefkoşa ile ilgili kitapları bilinmekle birlikte İslamcı Dergilerdeki yazıları ve bu yazıların içerikleri ile ilgili hiçbir kaynakta bilgi yoktur. Çalışma Hikmetağalar’ın İslamcı Dergilerdeki yazılarını ele alması ve bu yazıların içerikleri ile ilgili bilgiler vermesi bakımından önem arz etmektedir. Bu yönüyle Kıbrıs’ın dinî tarihine ve özellikle İslam mücadelesi veren Kıbrıslıların bilinmesine katkı sağlayacaktır. Çalışmanın İslamcı Dergilerde bulunan Kıbrıslı yazarların tespit edilmesi, İslamcı Dergilerdeki dış politika bağlantılı Kıbrıs yazıları ile Dinler Tarihi çalışmalarının tespiti konusunda ufuk açıcı olması hedeflenmektedir. Çalışma Hizber Hikmetağalar’ın İslamcı Dergiler Projesi (İDP) kataloğunda ulaşılabilen yazıları ile sınırlıdır.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
5

Kolumbić, Nikica. "Višeznačna funkcija antiteze u Gundulićevu “Osmanu“." Radovi. Razdio filoloških znanosti 32, no. 22-23 (June 14, 2018). http://dx.doi.org/10.15291/radovifilo.1849.

Full text
Abstract:
Kao izrazit stilski postupak antiteza se javlja u svim Gundulićevim pjesničkim djelima, od njegovih ranih drama do “Dubravke“. Ali u “Osmanu“ će te mikrostrukture kontrasta zauzimati posebno mjesto, bilo po svojoj kvantitativnoj zastupljenosti bilo po smisaonoj funkcionalnosti. Usmjeravajući u tom smislu svoju raščlambu Gundulićeva spjeva, Autor ističe kako se već i temeljna pjesnikova poruka zasniva na ishodu sukoba između dvaju suprotstavljenih svjetova. Ta se ideja realizira na mnogim tematskim i stilskim razinama - od opreke između dobra i zla, između Zapada i Istoka, kršćanstva i muhameđanstva, Poljaka i Turaka, Vladislava i Osmana, zatim između sporednih likova (Sunčanica i Sokolića itd.) do mikrostruktura raznolike kontrstne gradnje. Autor ističe činjenicu kako se u spjevu nalazi preko 300 pojmovnih opreka te u raščlambi teksta navodi nekoliko tipova takvih pojmovnih kompleksa (primjerice: oholost - propast, kolo od sreće: gore - dolje, car - rob, svjetlo - tmina itd.), od kojih su neki poznati i iz domaće književne baštine. Opreka je temeljni elemenat Gundulićeva doživljaja svijeta pa se ona iskazuje vrlo izrazito i u mikrostrukturama stila i u tematskoidejnim i kompozicijskim makrostrukturama. Na kraju Autor zaključuje da je antiteza ključ za doživljaj Gundulićeva djela kao cjelovite umjetnine te ima u spjevu višeznačnu funkciju.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
6

MORTAŞ, Hacı. "Türkiye 2023 Genel Seçim Sürecinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Avrupalı Dergi Kapaklarında Sunumu." İletişim ve Toplum Araştırmaları Dergisi, March 7, 2024. http://dx.doi.org/10.59534/jcss.1421224.

Full text
Abstract:
Bu çalışmanın amacı, Türkiye genel seçim sürecinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Avrupalı dergi kapaklarında nasıl işlendiğini ve verilen mesajların nasıl ve ne yönde sunulduğunu ortaya koymaktır. Bu kapsamda, seçime az bir süre kala yayımlanan Avrupa’nın önde gelen üç önemli dergisi (The Economist, Der Spiegel, ve L’Express) amaçlı örneklem yöntemi ile belirlenmiştir. Seçilen dergilerin kapakları, nitel araştırma yöntemlerinden göstergebilimden yararlanılarak incelenmiş ve Roland Barthes’ın düzanlam (denotation) ve yananlam (connotation) boyutundan çözümlenmeye çalışılmıştır. Yapılan analizlerde, kapaklarda hem görsel hem de dilsel ifadelerin kullanıldığı tespit edilmiştir. Görsel ifadeler yazı ile desteklenerek Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın demokrat olmadığı otokrat olduğu mitinin işlendiği görülmüştür. Osmanlı imparatorluğunu hatırlatan bir koltuğun metonimi olarak kullanıldığı ve Erdoğan’ın halifeliğe ve sultanlığa özlem duyduğunun ima edildiği belirlenmiştir. Ancak Erdoğan için zor ve sıkıntılı bir sürecin başladığının metaforik bir yaklaşımla ortaya konulduğu saptanmıştır.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
7

PARLAR, Zahide. "DENİZCİLİK TERİMLERİNDEN ARGOYA GEÇEN SÖZ VARLIĞI." Avrasya Uluslararası Araştırmalar Dergisi, October 14, 2022. http://dx.doi.org/10.33692/avrasyad.1111560.

Full text
Abstract:
13. yüzyılda Anadolu coğrafyasında liman kentlerinin ele geçirilmesiyle başlayan denizcilik faaliyetleri Türklerin sosyal, ekonomik ve kültürel hayatlarında günden güne önemini artırmıştır. Özellikle 14. yüzyıl itibarıyla Osmanlı Devleti’nin denizlerdeki hâkimiyetinin artması ve güneyde İtalyan/Cenevizli tüccarlarla ticari ilişkilerin ilerlemesi ile Venedik dili ve İtalyancadan pek çok terim alıntılanmasına sebep olmuştur. Akdeniz’de denizcilik faaliyetleri yürüten gemicilerin ilişkide bulundukları -Türkçenin de dâhil olduğu- ülke dillerinin katkılarıyla ortak bir dil, bir lingua franca da oluşmuştur. 15. yüzyılın ikinci yarısından sonra ise Türk gemici dili hızlı bir gelişme kaydetmiştir. Türk gemici dilinde Arapça, Farsça, Yunanca, İtalyanca gibi dillerden alıntılanan sözcüklerin kullanımı zamanla yaygınlaşmış ve bu terimler gündelik konuşma diline de aktarılmıştır. Türkçede yaygınlık kazanan denizcilik terimlerinden bazıları gerçek anlamlarından uzaklaşarak yalın hâlde yahut deyimleşerek argonun söz varlığına da dâhil olmuştur. Bu çalışmada denizcilik terimi olup argonun söz varlığına geçen sözlükbirimler ele alınmıştır. Çalışma kapsamında ele alınan sözlükbirimler, yapı ve anlam bilgisi bakımından incelenmiş; tematik ve kavramsal olarak tasnif edilmiş, toplumsaldilbilim açısından değerlendirilmiştir. Argo, standart dilin söz varlığından seçilen sözcüklerin yapı-bozuma uğratılmasıyla bu sözcüklerin şifrelenerek kullanılması amacını güder. Bu bakımdan söz varlığının çoğunluğu, denizcilikte öncü olan medeniyetlerin dillerinden alıntılanan Türkçe denizcilik dili, argo için önemli bir malzeme sağlamıştır. Denizcilik terimleri, dış yapıda denizcilik alanına ait olsalar da kavramsal ve düşünsel bağlamda argo bir anlama yüklenmişlerdir. Böylece konuşma dilinde kullanılan bu terimler ile ima edilen artık sözcüğün terim anlamı değil, argo anlamı olmuştur. Şifreleme özellikleri terim olmalarından dolayı zaten mevcut olan bu sözcükler, bazen anlam değişikliğine bile uğratılmadan argoya aktarılmıştır.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles

Books on the topic "Osmanlı imp"

1

İran, Azerbaycan, Ermenistan ve Gürcistan'da Osmanlı vakıfları: (XVI.-XVIII. yüzyıllar). Ankara: Vakıflar Genel Müdürlüğü, 2011.

Find full text
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
2

Eric Jan Zurcher (Ed.) Mete Tuncay. Osmanli Imp.'nda Sosyalizm Ve Milli. Iletisim Yayinlari, 2004.

Find full text
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
3

Boissard, Jean Jacques 1528-1602, Theodor De 1528-1598 Bry, and Joris 1542-1601 Hoefnagel. Vitae et Icones Sultanorum Turcicorum, Principum Persarum Aliorumq[ue] Illustrium Heroum Heroinarumq[ue] Ab Osmane Usq[ue] Ad Mahometem II: Ad Vivum Ex Antiquis Mettallis Effictae, Primum Ex Co[n]sta[n]tinopoli D. Imp. Ferdina[n]do Oblatae Nunc... Creative Media Partners, LLC, 2023.

Find full text
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
4

Boissard, Jean Jacques 1528-1602, Theodor De 1528-1598 Bry, and Joris 1542-1601 Hoefnagel. Vitae et Icones Sultanorum Turcicorum, Principum Persarum Aliorumq[ue] Illustrium Heroum Heroinarumq[ue] Ab Osmane Usq[ue] Ad Mahometem II: Ad Vivum Ex Antiquis Mettallis Effictae, Primum Ex Co[n]sta[n]tinopoli D. Imp. Ferdina[n]do Oblatae Nunc... Creative Media Partners, LLC, 2023.

Find full text
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles

Book chapters on the topic "Osmanlı imp"

1

Kolodziejczyk, Dariusz. "Polen und die Osmanen im 17. Jahrhundert." In Polen und Österreich im 17. Jahrhundert, 261–76. Wien: Böhlau Verlag, 1999. http://dx.doi.org/10.7767/boehlau.9783205127208.261.

Full text
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
2

Çakır, Gül. "Kıbrıs’ın İngiltere’ye Geçici Olarak Devrine Giden Süreçte İngiliz Parlamentosu ve Kamuoyundaki Tartışmalar." In Tarih Alanında Seçme Yazılar- I. Özgür Yayınları, 2023. http://dx.doi.org/10.58830/ozgur.pub92.c410.

Full text
Abstract:
1571 yılından itibaren Osmanlı imparatorluğunun egemenliğinde olan Kıbrıs, 19. Yüzyılın sonlarına yaşanan bir dizi krizin ardından imparatorluğun elinden çıkmıştır. 93 Harbi olarak bilinen 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı’ndan yenik çıkan Osmanlı İmparatorluğu’nun topraklarının bir kısmı Ayastefanos Antlaşması ile Rus tehlikesi altına girmişti. Osmanlı’nın başkenti ve Doğu topraklarının Rus tehlikesi altında olması, Balkanlardaki Rus baskısı İngiltere’yi telaşlandırmıştı. Hindistan’ın, Akdeniz’in ve Avrupa’nın geleceği açısından kendisine yeni misyon yükleyen İngiliz yönetimi yeni politik arayışlar içindeyken Kıbrıs’ı askeri üs olarak kullanma talebi ile dünyada büyük bir sansasyon yaratmıştı. Ayastefanos Antlaşması’nı geçersiz kılmak üzere Berlin’de kongrenin toplanmasında öncülük eden İngiltere, Osmanlı ile ilgili politikalarında yeni bir döneme girmişti. 4 Haziran 1878 Kıbrıs Sözleşmesi ile İngilizler, Osmanlı topraklarında olası bir Rus saldırına karşı Osmanlı’ya yardım etme sözü vermiş bu sözü yerine getirmek için de Kıbrıs’ı üs olarak kullanmak istemişlerdi. 1 Temmuz 1878’de ek bir anlaşma ile İngilizler geçici olarak Kıbrıs’a yerleşme hakkını elde etmişti. Bu süreçte İngiliz Başbakanı Beaconsfield, İngiliz Parlamentosunda liberal kanat tarafından büyük bir eleştiriye maruz kalmıştı. Parlamentodaki liberallerin genel savları şöyleydi. Kıbrıs Sözleşmesi, İngiltere’ye yerine getirilmesi zor sorumluluklar yüklüyordu. Sözleşmenin İngiliz kamuoyunun önüne sunulmadan el altından yapılması doğru bir yöntem değildi. İngilizlerin Kıbrıs’a yerleşiminin barışçıl bir siyasetin ürünü olmadığına kanaat getiriliyordu. Bu proje İngiltere’ye maliyet ve ciddi yükümlülükler getirecekti. Ada ile ilgili kararlar alınmadan önce yeterli araştırma yapılmadığı da düşünülmekteydi. Yönetimin emperyalist bir yaklaşım ile topraklarına toprak kattığı ima ediliyordu. Parlamento ve basının buluştuğu ortak noktaların bir kısmı bunlardı. İngilizlerin adaya çıkmaları ile birlikte muhalefetin öngörülerindeki haklılığı bir bir ortaya çıktı. İngilizlerin Kıbrıs’a gelişi ile istenilen hedeflerine ulaşamadılar. 1880 yılında Liberallerin iktidara gelmesi ve Mısır’ın işgali ile Kıbrıs’ın İngiltere için istenilen hedefe bir uygunluğu kalmadı. Fakat İngilizlerin Kıbrıs’a yerleşimine karşı çıkan Liberaller, iktidara geldiklerinde Kıbrıs’tan da çıkmadılar ve Osmanlı İmparatorluğu’na geri vermediler.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
3

"Einleitung." In Chronographia – Byzantiner und Osmanen im Kampf um die Macht und das Überleben (1341–1462), 7–56. De Gruyter (A), 2020. http://dx.doi.org/10.1515/9783110699197-001.

Full text
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
4

"CHRONOGRAPHIA I - XXV." In Chronographia – Byzantiner und Osmanen im Kampf um die Macht und das Überleben (1341–1462), 58–300. De Gruyter (A), 2020. http://dx.doi.org/10.1515/9783110699197-002.

Full text
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
5

"CHRONOGRAPHIA XXV - XXXIX." In Chronographia – Byzantiner und Osmanen im Kampf um die Macht und das Überleben (1341–1462), 300–500. De Gruyter (A), 2020. http://dx.doi.org/10.1515/9783110699197-003.

Full text
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
6

"CHRONOGRAPHIA XXXIX - XLV." In Chronographia – Byzantiner und Osmanen im Kampf um die Macht und das Überleben (1341–1462), 500–604. De Gruyter (A), 2020. http://dx.doi.org/10.1515/9783110699197-004.

Full text
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
7

"Textkritische Bemerkungen." In Chronographia – Byzantiner und Osmanen im Kampf um die Macht und das Überleben (1341–1462), 607–32. De Gruyter (A), 2020. http://dx.doi.org/10.1515/9783110699197-005.

Full text
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
8

"Anmerkungen." In Chronographia – Byzantiner und Osmanen im Kampf um die Macht und das Überleben (1341–1462), 633–710. De Gruyter (A), 2020. http://dx.doi.org/10.1515/9783110699197-006.

Full text
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
9

"Verzeichnis der Personen- und Ortsnamen." In Chronographia – Byzantiner und Osmanen im Kampf um die Macht und das Überleben (1341–1462), 711–800. De Gruyter (A), 2020. http://dx.doi.org/10.1515/9783110699197-007.

Full text
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
10

"Frontmatter." In Chronographia – Byzantiner und Osmanen im Kampf um die Macht und das Überleben (1341–1462), 1–4. De Gruyter (A), 2020. http://dx.doi.org/10.1515/9783110699197-fm.

Full text
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles

Conference papers on the topic "Osmanlı imp"

1

GOLKARIAN, Ghadir. "EDEBİ ETKİLEŞİM VE KARŞILAŞTIRMALI EDEBİYATIN ULUSLARARASI UZLAŞMADAKİ ROLÜ." In International Research Congress of Language and Literature of Language and Literature. Rmar Academy, 2021. http://dx.doi.org/10.47832/languagecongress978-605-065876-2.

Full text
Abstract:
Edebiyat, bilgi edinme, bilgi ve beceri öğrenme ve kişinin kendisi, başkaları ve varoluş fenomeni hakkında farkındalık kazanmak için değerli bir kaynaktır. Eğitim biçimi, ulusların birçok edebi tarihinde en eleştirel ve ilkel edebi türdür. Klasik Osmanlı edebiyatında derin kökleri olan Fars veya Arap edebiyatı başta olmak üzere farklı ülkeler arasındaki edebiyat ilişkisini incelemek, karşılaştırmalı edebiyat dallarını anlamanın farklı yönlerinden biri olarak kabul edilebilir. Türk edebiyatı ile Fars ve Arap edebiyatı arasında uzun süredir devam eden etkileşimin dünyadaki diğer edebiyat türlerinden daha önemli olduğunu söylemek abartlı olmaz. Çünkü İslam kültürü, şeriat, fıkıh ve ideoloji, MS 8. yüzyıldan 14. yüzyıla kadar Türk edebiyatını etkilediği gibi Ahmed Yasavi'nin ruhani liderliği ve tasavvuf edebiyatının gelişimi altında, Orta Asya'da yaşayan Türkler İslam'ın kurallarını, ilkelerini ve içtihatlarını edinerek Farsça ve Arap edebiyatını öğrenmeye ihtiyaç duydular. Farsça ve Arapça kökenli edebiyatın aynı eğilim ve kullanımı, Türkçe kelime hazinesini olumlu yönden etkilediği ve zenginleştirdiği gibi Türkçeyi pratik hale getirmesini de sağlamıştır. Bu makale, edebiyatın geçmişteki işlevlerini ve çağdaş dönem edebiyatının tarihsel çözümlemesini göstermeyi, eğitim literatürünü işlevsel bir bakış açısıyla incelemeyi ve edebi eğitimin özelliklerini edebiyat yoluyla sıralayarak günümüzde bu tür edebiyatın genişlediğini göstermeyi amaçlamaktadır. İçerik, yapı ve türlerle ilgili terimlerden ziyade kültür ve sanat olgusu olarak edebiyatın edebi eserlerin toplanmasındaki yerini belirlemektedir. Ayrıca, makalenin kritik sorularını analitik çalışma kapsamında cevaplamaya çalışmaktadır. Edebiyatın birey ve toplum üzerindeki etkisi ve eğitim literatürünün etkileri nelerdir ve toplumların ihtiyaçları ne olabilir? Bu çalışma, literatürün farklı işlevleri olduğunu göstermektedir. Bugün, çocuk edebiyatı, popüler edebiyat, çevrimiçi edebiyat ve romanlar, kısa öyküler, minimalist hikayeler, tiyatro senaryoları, oyunlar, bloglar ve hatta şarkılar gibi edebi türler dahil olmak üzere diğer türlerde eğitimsel ve işlevsel edebiyat etkileri görülebilir. Bu dönemdeki farklılık ile ahlaki, politik, sosyal, hukuki vb. kavramlar özellikle hikâyede izleyiciye örtük olarak aşılanmakta ve ima edilmektedir. Kavram öğretimi dolaylı olarak durumları ve karakterleri gösterir. Konu itibariyle, edebiyatın eğitimsel ve işlevselliğini anlatırken karşılaştırmalı edebiyatın niteliği ve etkisi de bu makalede tanımlayıcı-analitik bir yöntemle dikkate alınmıştır
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
We offer discounts on all premium plans for authors whose works are included in thematic literature selections. Contact us to get a unique promo code!

To the bibliography