Journal articles on the topic 'Artak arkʻ'

To see the other types of publications on this topic, follow the link: Artak arkʻ.

Create a spot-on reference in APA, MLA, Chicago, Harvard, and other styles

Select a source type:

Consult the top 40 journal articles for your research on the topic 'Artak arkʻ.'

Next to every source in the list of references, there is an 'Add to bibliography' button. Press on it, and we will generate automatically the bibliographic reference to the chosen work in the citation style you need: APA, MLA, Harvard, Chicago, Vancouver, etc.

You can also download the full text of the academic publication as pdf and read online its abstract whenever available in the metadata.

Browse journal articles on a wide variety of disciplines and organise your bibliography correctly.

1

Çalışkan, Tuncay, A. Salih Yılmaz, and Nuri Akkas. "Ticari Araçlarda Sonlu Eleman Analizi Kullanılarak Arka Alt Koruma Tasarımı ve Optimizasyonu." Academic Perspective Procedia 4, no. 1 (October 16, 2021): 297–306. http://dx.doi.org/10.33793/acperpro.04.01.44.

Full text
Abstract:
M, N ve O kategorilerindeki ticari araçlar için arka alt koruma yönetmeliği ECE-R58/03 Eylül 2021’ de yürürlüğe girecektir. ECE-R 58/02 de üç noktadan uygulanan test kuvvetlerinden P2 %60, P1 ve P3 ise %100 oranında artmıştır. Araç imalatçılarının arka alt koruma tertibatlarını yürürlüğe girecek regülasyona uygun hale getirmeleri gerekmektedir. Çalışmamızda, artan test kuvvetlerine karşı arka alt koruma donanımını yüksek mukavemetli ve düşük yoğunluklu alüminyum malzeme kullanarak, ağırlık artışını engellemek ve tasarımı geliştirmek hedeflenmiştir. Ağırlığın düşürülmesiyle iyileştirilen şartlara bağlı olarak yakıt tüketimi azalırken, taşıma kapasitesi ve CO2 salınımını da iyileştirmiştir. Ayrıca bu geliştirme EV araç uygulamalarında kullanıldığında sürüş mesafesi uzayacaktır. Tasarımlar “Catia 3D Experience“ programı ile hazırlanarak, “Hyperworks” yapısal analiz programı ile geliştirilmiştir. Uygulanan test kuvvetleri sonucunda, dikdörtgen formlu arka tampon tasarımı ve güçlendirmeler ile birlikte kullanılacak malzemenin akma limitleri tespit edilmiştir. Tespit edilen akma değerleri dikkate alınarak alüminyum malzeme seçilmiş ve tasarım geliştirilerek ağırlık azaltma çalışmasından yeni yönetmeliğe uygun verimli sonuçlar elde edilmiştir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
2

Swamy, Gujjala Narayana, N. Krishna Priya, M. Pradeep, and G. L. Siva Jyothi. "Assessment of Improved Variety of Tuberose (Polianthes tuberosa L.) Arka Prajwal for Yield and Economics in Nellore District of Andhra Pradesh." International Journal of Current Microbiology and Applied Sciences 11, no. 7 (July 10, 2022): 165–70. http://dx.doi.org/10.20546/ijcmas.2022.1107.019.

Full text
Abstract:
The present study was conducted during 2017-18 to 2019-20 for three (3) years to assess the performance of high yielding tuberose variety Arka Prajwal in Nellore district of Andhra Pradesh. The improved variety Arka Prajwal was planted along with local variety (Suvasini) as check in 0.2ha each in the fields of five farmers at Veguru and Leguntapadu villages of Kovurumandal of Nellore district during the year 2017 and continued for three years. The results revealed that among the two varieties Arka Prajwal recorded significantly higher number of spikes per plant (1.86 no./plant), number of florets per spike (31.88 no./spike), 100 Nos florets weight (173 g), flower yield per plant (102.46 g) and flower yield per hectare (8.75 t/ha). The economic parameters viz., benefit cost ratio (2.84), marginal benefit cost ratio (22.28) and relative economic efficiency (2.80) were recorded more in Arak Prajwal than Local variety. The Arka Prajwal variety showed superiority over Local variety and found suitable for Nellore district of Andhra Pradesh. Extension gap (yield gap) refers to the difference between demonstration plot yield and actual yield (farmers practice) and it was 4.64 t ha-1. There was 25.78 per cent reduction in yield as compared to demonstration plots yield. A sizable total yield gap of 13.36t ha-1 was observed and it accounted for 74.22 per cent.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
3

Mahmood, Tariq, Nobia Aziz, Inamullah, Azizuddin, Fida M. Abbasi, Hamid Ali, and Hussain Shah. "Molecular Identification of I-3 gene, a Fusarium wilt resistant marker in selected varieties of tomato." Current Trends in OMICS 2, no. 2 (February 21, 2023): 25–35. http://dx.doi.org/10.32350/cto.22.02.

Full text
Abstract:
Fusarium wilt is a famous disease of tomato all over the world. The use of resistant varieties is the most efficient approach to control the disease. The current study was carried out to investigate the presence of marker gene(s) resistant to Fusarium wilt in tomato germplasm, and the subsequent use of resistant varieties to contain the disease. Thirteen varieties: Pusa ruby, Pant bahar, Punjab chhahara, Arka alak, Arak abha, Ratan, CLN-2116-B, CLN-1767-238-2Y, CLSN-2123-A, CLN-1621-E, CLN-1621-T, CLN-1621-L, and CLN-2026-C were screened for the presence of I-3 resistance gene, a marker known to confer resistance to the race 2 of F. oxysporum f. sp. Lycopersici. Two varieties, Arak abha and Ratan were tested positive for the presence of I-3 against the race 2 of the pathogen.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
4

ŞİMŞEK, Ramazan. "DERLEM TABANLI BİR ELEŞTİREL SÖYLEM ANALİZİ: TÜRKÇE DERS KİTAPLARINDA ERDEMLER TEMASI." Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi SBE Dergisi 11, no. 3 (September 30, 2021): 1123–40. http://dx.doi.org/10.30783/nevsosbilen.929323.

Full text
Abstract:
Eğitim sistemi ve resmi yürütücüleri mensup oldukları toplumun, kültürün anlam-değer dünyasını, hayat perspektifini gözeterek süreci şekillendirmektedir. Toplumu yansıtan değerlerin devamlılığının sağlanması, bu değerlerin yeni nesiller üzerinden tekrar üretilmesi ve aktarılması sistemin varlığı açısından oldukça önemli olup eğitim bu bağlamda önemli araçlardan biridir. Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde kullanılan ders materyalleri de Türkiye’yi var eden anlam-değer dünyasını, kültürü, toplumsal hafızayı örtük müfredat aracılığı ile hedef kitleye aktarmakta ve bu içeriklerin devamlılığını sağlamaktadır. Bu çalışmada da ortaokul Türkçe ders kitaplarının tamamında yer alan Erdemler teması metinleri ile özel bir derlem oluşturulmuş; erdemler temasında MEB tarafından işlenmesi tavsiye edilen konularla ilişkili kavramların sıklığı dikkate alınarak derlem tabanlı çeşitli analizler gerçekleştirilmiştir. Analiz sürecinde son yıllarda kullanım sıklığı giderek artan; arka planda kalan mesajları, cümle arasını okumada kullanılan eleştirel söylem analizi, derem dilbilim uygulamalarıyla birlikte kullanılmıştır. Ortaokul Türkçe ders kitaplarında yer alan Erdemler teması içeriklerinden oluşturulan özel derlem aracılığıyla yapılan analizde, toplumun geleneksel değer algılarının sürdürülmeye çalışıldığı; öğrencilerin azimli olmaya ve çalışkan olmaya teşvik edildiği; kentleşmenin ve kapitalizmle ilişkili şemaların metin söylemiyle desteklendiği; devlet ve toplumun eğitim aracılığıyla temel değerler kapsamında tekrar üretilmeye çalışıldığı saptanmıştır.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
5

ORAN, İbrahim Bora. "KÜRESELLEŞME VE BÖLGESEL KALKINMA EŞİTSİZLİKLİKLERİ ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ." Journal of Life Economics 7, no. 3 (July 31, 2020): 283–96. http://dx.doi.org/10.15637//jlecon.7.021.

Full text
Abstract:
Dünya ekonomisi perspektifinde küresel sistemin devam etmekte olduğu günümüzde halen bölgesel kalkınma farklılıklarının çözümlenemediği gözlemlenmektedir. Aslında tarihin ilk çağlarından itibaren dünyanın gelişmiş ülkeleri ve daha az gelişmiş olan ülkeleri arasında gelir ve kalkınma farklılıkları bulunduğu bilinmekle birlikte eşitsizlik sorunlarına gereken önemin verilmediği görülmektedir. Bu nedenle, küresel sistem sayesinde az gelişmiş ülkelerde sosyal ve ekonomik kalkınma düzeylerinin arttırılması hakkında düzenlenen bu araştırma kapsamında küreselleşme ile sağlanması beklenen yararlanma olanaklarının etkileri ve sorunların devam etmesine yol açan nedenlerin bulunmasına çalışılmaktadır. Dünyada küreselleşmenin başlamasından sonra aradan çok uzun yıllar geçmesine rağmen hem farklı bölgelerde yer alan ülkeler arasında kalkınma farklılıkları bulunmaktadır hem de herhangi bir ülkenin kendi milli sınırları içindeki farklı bölgelerinde sosyal ve ekonomik gelişme farklılıkları devam etmektedir. Küreselleşme ile çözümlenmesi beklenen en önemli sorunlar arasında başta eşitsizlik ve yoksulluğun tamamen ortadan kaldırılması olmak üzere küreselleşme politikalarının arka planındaki niyetlerin ve ülke yönetimlerinin sorumluluklarının belirlenmesi amacıyla bölgesel kalkınma analizlerine yer verilmektedir. Bu analizlerin sonuçlarına göre, küresel sistemin bölgesel gelişim farklılıkları üzerindeki etkileri değerlendirilirken, küreselleşme ile artan uluslararası ticaret faaliyetlerinde az gelişmiş ülkelerin ulusal çıkarlarının korunması, düzenlenen uluslararası ticaret anlaşmalarıyla yaratılan olumsuz etkilerin önlenmesi ve küreselleşmeye uyum ilkelerinin yeniden belirlenmesi için gereken en doğru hükümlere ulaşılması hedeflenmektedir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
6

BAL, Eylem, and Didem AKYOL ALTUN. "Ulusal ve Uluslararası Ölçekte Kapalı Konut Sitesi Çalışmalarının Bibliyometrik Profili." Tykhe Sanat ve Tasarım Dergisi 7, no. 13 (December 31, 2022): 371–86. http://dx.doi.org/10.55004/tykhe.1159569.

Full text
Abstract:
20. yüzyılın sonunda öncelikle Amerika’da, sonrasında dünya genelinde ortaya çıkan kapalı konut siteleri, öncekilerden farklı bir barınma modeli ve kentsel büyüme formudur. Bu doğrultuda, dünya literatüründe postmodernite, tüketim kültürü ve neoliberal politikaları içeren kuramsal bir çerçeve dâhilinde derin bir sosyolojik arka planla birlikte tartışılmaktadırlar. Fakat kapalı konut siteleri hakkındaki literatür üzerine veri dökümü yapan az sayıda çalışma bulunmaktadır. Bu literatürün sistematik olarak incelenmesi konusundaki eksikliğin yanı sıra, buna ilişkin denemelerin üzerinden uzun bir zaman dilimi geçmiş olması, bir güncellemeye ihtiyaç olduğunu göstermektedir. Alandaki literatür 2000 sonrasında artan bir ivmeyle çoğalmış olsa da, son birkaç yılda araştırmacıların ilgisinin göreceli olarak azaldığı gözlenmektedir. Ancak kapalı konut siteleri kentler için önemini korumakta, kenti tüm boyutları ile dönüştürmeye devam etmektedir. Bu çalışmada, kapalı konut siteleri hakkındaki literatür bibliyometrik analiz yöntemiyle incelenmiş; elde edilen araştırma bulguları aracılığıyla, kapalı konut siteleri hakkında dünya genelindeki temel eğilimler, araştırma odakları, bağlantılar ve eksiklikleri ortaya konmuştur. Sonuç olarak, gerek uluslararası gerekse de ulusal literatürde son dönemde konuya olan ilginin azaldığı net olarak tespit edilmiştir. Ayrıca kapalı konut sitelerinin doğal alanlarda yarattığı tahribata dikkat çekilmesi ve farklı kulvarlardaki araştırmacıların alana ilişkin somut çözüm önerileri üzerine yoğunlaşması gerekliliği alandaki temel eksiklikler olarak ortaya konmuştur.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
7

SARIKAYA, Yalçın, and Mustafa Kemal ÖZTOPAL. "TÜRKİYE’NİN ENERJİ ÖBEĞİ OLMA STRATEJİSİNİN DOĞAL GAZ SEKTÖRÜ BAKIMINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ." Karadeniz Araştırmaları 19, no. 76 (December 21, 2022): 1025–41. http://dx.doi.org/10.56694/karadearas.1220624.

Full text
Abstract:
Hidrokarbon kaynaklar bakımından zengin olmayan Türkiye’nin, zengin kaynak coğrafyalar ile enerji müşterisi pazarlar arasındaki jeopolitik konumu, Türkiye için imkânlar sunmaktadır. Türk hükümetleri, bu gerçekten hareketle uzun bir süredir ülkeyi bir “enerji öbeği”ne çevirme hedefi açıklamaktadırlar. Bu yönde 1990’lardan itibaren atılan adımlar, 2000’li yıllarda yeni ve daha kapsamlı projelerle güçlendirilmiştir. Hidrokarbon kaynaklar içinde doğal gazın artan önemi, bu kaynak türüne yönelik talepteki yükselişten ileri gelmektedir. Türkiye’nin toplam enerji tüketiminde de, Avrupa’nın enerji tüketiminde de son otuz yılda doğal gazın payında istikrarlı ve önemli artış olmuştur. Bu da, ithalatçı tüm devletler için doğal gaz güvenliği meselesini öne çıkarmaktadır. Türkiye, jeopolitik konumundan kaynaklanan avantajını, bu ihtiyaç çerçevesinde somut çıktıya dönüştürmek üzere; yeni boru hatlarının inşasında paydaş olmak, bu hatların bir kısmına ev sahipliği yapmak, yeni doğal gaz antlaşmaları akdetmek, depolama kapasitesini artırmak gibi yollara başvurmuştur. Bunlarda başarılı sonuçlar da elde etmiştir. Bu doğrultuda, Azerbaycan ve Rusya Federasyonu ile yeni işbirliği imkânları temin etmiş, hem kendi arz güvenliği hem de transit bir ülke olarak Avrupa’nın arz güvenliği istikametinde olumlu sonuçlara ulaşmıştır. Ancak enerji öbeği olma stratejisi daha ileri ve büyük bir hedeftir. Çalışmada bu konudaki arka plan ve mevcut durum ortaya konulmakta, geleceğe dönük sınırlı bir çıkarıma ulaşılmaktadır.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
8

ULLAH, Sami. "Birleşmiş Milletler Kararları Açısından Keşmir Sorunu ve Narendra Modi’nin Keşmir Politikası." Strategic Public Management Journal 9, no. 16 (October 30, 2023): 29–41. http://dx.doi.org/10.25069/spmj.1408267.

Full text
Abstract:
Hindistan ve Pakistan, 1947'deki bağımsızlıklarından bu yana dört kez savaşmışlardır. Bu iki devlet arasındaki rekabetin temel nedeni Keşmir çatışmasıdır. Bu çalışmada, Keşmir sorununun ortaya çıkışı ve Birleşmiş Milletler’in rolü ele alınmıştır. Birleşmiş Milletler’in Keşmir'deki rolünü anlamak için Hint Yarımadası'nın bölünmesinin tarihsel arka planına değinilmiştir. Birleşmiş Milletler kararları çerçevesinde Keşmir sorununun hangi tarihsel süreçlerden geçtiğini ve geçmekte olduğunu ortaya konulmuştur. 1947'de Pakistan ile Hindistan arasında bölge paylaşımında ortaya çıkan en büyük sorunlardan biri Keşmir eyaletini hangi ülkenin ilhak edeceğiydi. Keşmir'in bölünmesi Hindistan’ın parçalanmasından bir yıl sonra gerçekleşmiştir. Bölünme sırasında Keşmir'in durumu Hindistan’ın diğer bölgelerinden farklı gözlemlenmişti. Dolayısıyla nüfus olarak Müslüman çoğunluğa sahipken hükümdarı Hindu olan bir prensli devlet olarak yer almıştır. Keşmir'i kimin (Pakistan veya Hindistan) ilhak edeceği konusundaki anlaşmazlık artık askeri müdahaleye dönüşmeye başladığında Birleşmiş Milletler devreye girmiştir. Bu makalede Keşmir meselesinin nasıl uluslararası bir mesele haline geldiği ve Birleşmiş Milletlerin bu meseleyi neden çözemediği hakkında bilgiler verilmektedir. Keşmir çatışması sırasındaki kritik tarihi olaylara ve Modi yönetimi sırasında Hindistan'ın Keşmir’in yönetiminde gerçekleştirdiği anayasa değişiklikleri de dikkate alarak değerlendirme yapılmıştır. Bu çerçevede Keşmir sorununun çözülmesine ilişkin bir engelleyici durum daha ortaya koyulmuştur. Modi hükümeti, anayasa değişikliği ile Keşmir'in bir bölümünü (Ladakh bölgesi) Keşmir'den ayırmayı başarmıştır.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
9

Taşdemir, Bilal, and Necaattin Barışçı. "Derin Öğrenme İle Beyin Tümör Segmentasyonu." Bilişim Teknolojileri Dergisi 17, no. 3 (May 15, 2024): 159–74. http://dx.doi.org/10.17671/gazibtd.1396872.

Full text
Abstract:
Artan nüfus ile birlikte her geçen gün daha fazla insan beyin tümöründen etkilenmektedir. Diğer hastalıklar ile kıyaslandığında beyin tümörünün ölüm oranı çok daha yüksektir. Ayrıca beyin tümörü hastalığına yakalanan bireyler günlük yaşamlarında önemli zorluklarla karşılaşmaktadır. Beyin tümörünün tanısı doktorlar için zorlu bir süreçtir. Teşhis aşamasında doktorların karşılaştığı zorluklar ve bu sorunların üstesinden gelmek adına bir çözüm önerisi olarak, beyin MR görüntülerinin otomatik segmentasyonunu sağlayacak bir modelin tasarlanması hedeflenmiştir. Bu çalışmada beyin MR görüntülerinin segmentasyonundaki zorluğu aşmak için topluluk öğrenimi yöntemi kullanılmıştır. Topluluk öğrenimi yönteminde derin öğrenme tabanlı dikkat mekanizmalı u-net ve u-net modelleri kullanılmıştır. Bu yöntem ile iki farklı modelden gelen tahmin değerlerinin ortalamasının alınması ve daha kararlı bir modelin geliştirilmesi amaçlanmıştır. Model eğitimi için BRATS veri setinin 2018, 2019 ve 2020 versiyonları kullanılırken, model testleri için 2017 versiyonu tercih edilmiştir. Veri setindeki dengesiz sınıf dağılımı problemine çözüm olarak farklı veri ön işleme adımları kullanılmıştır ve topluluk öğrenimi modeli ile beyin MR görüntülerinin segmentasyon problemi ele alınmıştır. Elde edilen topluluk öğrenimi yöntemi ile BRATS2017 veri seti üzerinde %87,33 ortalama zar skoru, %81,74 nekrotik sınıfı zar skoru, %91,57 ödem sınıfı zar skoru, %76,03 artırılmış tümör sınıfı zar skoru, %99,96 arka plan sınıfı zar skoru ve Tüm Tümör (TT), Çekirdek Tümör (ÇT) ve Artırılmış Tümör (AT) için sırasıyla %83,11, %78,88 ve %76,03 zar skoru elde edilmiştir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
10

ÖZTÜRK, Ali. "Sosyal Bilimlerde Kitap/Metin İnceleme ve Kritiğinin Temel Sorunları ile Kitabın Metamorfozu Üzerine." Sosyolojik Bağlam Dergisi 3, no. 1 (April 15, 2022): 69–79. http://dx.doi.org/10.52108/2757-5942.3.1.5.

Full text
Abstract:
Hakemli dergilerde veya çeşitli başka bilimsel platformlarda kitap değerlendirme çalışmaları bir gelenek niteliğindedir. Kuşkusuz bu önemli bir faaliyettir. Faaliyetin kendisinin hem kurumsal hem de tarihsel çok yönlü bir derinliği vardır. Eleştiri, tenkit ve değerlendirme gibi faaliyetlerin tarihi arka planı ve kadim gelenekleri vardır. Bu kimi zaman neredeyse bağımsız bir ilmi faaliyet olarak kıymet bulur. Ancak son dönemlerde zamanın ruhuna uygun olarak çeşitli bilimsel platformlarda da eser değerlendirmenin sıradanlaştığı formlar baş göstermeye başladı. Oysaki eleştiri ve kritik faaliyet kimi zaman bir eser yazmaktan bile kıymetli olabilir. Zira kadim kitapları değerlendirmenin yanı sıra yeni çıkmış önemli bir kitabı okura tanıtmak ya da kıymetli bir eseri enine boyuna değerlendirmek hem okura katkı sağlaması bakımından hem de yazın hayatının geri dönütle teşvik, taltif ve tenkit edilmesi açısında son derece önemlidir. Ayrıca yazı yoluyla sistemli hale gelmiş ve sisteme dâhil olmuş savların her açıdan tartışılması bu yolu seçenler için son derece kıymetli ve zenginleştirici bir yoldur. Ancak bu cari haliyle nasıl gerçekleşiyor? Bu konuda sisteme kavuşmuş belli ilkelerden bahsedebiliyor muyuz? Sahada işler nasıl yürümektedir? Belki yeni bir soru olarak kitap artık eski kitap mıdır? Eğer öyleyse bu değişim, bu değerlendirme ve eleştiri süreçlerine nasıl yansımaktadır? Elinizdeki çalışma bu ve benzeri sorulara eleştiri kritik ve teknik geleneğinin ilke ve imkânlarıyla cevap bulmayı amaçlamaktadır. Böylece bu makale ile fiili olarak birçok benzer çalışmada göze çarpan kimi kaotik, karasız, belirsiz, sığ ve ilim-dışı yönelimleri düzene sokmak için kimi tekliflerde bulunmuş olalım.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
11

Pour-Aboughadareh, Alireza, Habibollah Ghazvini, Seyed Shahriyar Jasemi, Solaiman Mohammadi, Sayed Alireza Razavi, Mehrdad Chaichi, Marefat Ghasemi Kalkhoran, et al. "Selection of High-Yielding and Stable Genotypes of Barley for the Cold Climate in Iran." Plants 12, no. 13 (June 22, 2023): 2410. http://dx.doi.org/10.3390/plants12132410.

Full text
Abstract:
The interaction between genotypes and environments plays an important role in selecting superior genotypes for target locations. The main objectives of the present study were to analyze the effect of the genotype-by-environment interaction (GEI) and identify superior, newly developed, and promising barley genotypes for cold regions in Iran. For these purposes, a set of genotypes obtained from breeding programs for cold climates in Iran, along with two reference genotypes, were investigated at eight research stations (Tabriz, Ardabil, Arak, Miandoab, Mashhad, Jolge Rokh, Karaj, and Hamadan) during two consecutive growing seasons (2019–2020 and 2020–2021). The results of the freezing test (LT50) showed that most of the tested genotypes had significant cold tolerance at the seedling stage. Based on the additive main effect and multiplicative interaction (AMMI) analysis, environment (E) and GEI effects explained 49.44% and 16.55% of the total variation in grain yield, respectively. Using AMMI1 and AMMI2 models, G2 and G20 were found to be superior genotypes in terms of grain yield and stability. Moreover, AMMI-based stability parameters considered the G20 genotype to be the ideal genotype. A two-plot analysis of the genotype-by-environment interaction (GGE) biplot showed that the 16 experimental environments were grouped into 2 mega-environments. Of the test environments, ARK1 and KAJ2 had the highest discriminating power and representativeness ability, and these were identified as ideal environments for testing advanced genotypes for yield and stability performance during early barley breeding practices in cold areas in Iran. In conclusion, both AMMI and GGE biplot models identified several superior genotypes, among which G20, with a high average yield relative to the overall average yield and the lowest IPC1 score, was found to have high yield stability and is recommended for inclusion in breeding programs for cold climates in Iran.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
12

SEVİNÇ, Muhammet. "Fāṭımīler Dönemi Musiki Kültürü Üzerine Bir Değerlendirme." Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 64, no. 1 (May 31, 2023): 177–201. http://dx.doi.org/10.33227/auifd.1258127.

Full text
Abstract:
slam medeniyetinde erken dönemlerden itibaren Müslümanların siyasi, iktisadi ve sosyal alanlardaki gelişimi ile güzel sanatlara ve özellikle musiki sanatına artan ilgisi arasında bir paralellik olduğu söylenebilir. Musiki ile profesyonel anlamda ilgilenen kişilerin sayısının arttığı ve meşhur musikişinasların yetişmeye başladığı Emevīler (hs. 41-132/661-750) döneminden sonra özellikle ʿAbbāsīler (hs. 132-656/750-1258) döneminde musiki ilminin nazari ve ameli yönüne ilişkin telif edilen eserlerde belirgin bir artış yaşanmıştır. Fāṭımīler döneminde (hs. 297-567/909-1171) de musiki konusundaki bu gelişmeler devam etmiştir. Ancak birçok meşhur musikişinasın yetiştiği ve musiki sanatı açısından önemli gelişmelerin yaşandığı ʿAbbāsīler ile aynı dönemde tarih sahnesinde bulunan Fāṭımīlerin musikisinin ʿAbbāsīlerin gölgesinde kaldığı düşünülebilir. İslam medeniyetinde musikinin tarihsel gelişimine dair yazılmış eserlere genel olarak baktığımızda, kronolojik bir tasnifle Cahiliye döneminden başlayarak her dönemin musiki kültürü ve meşhur musikişinaslarına dair bilgilere yer verildiği görülmektedir. Ancak ʿAbbāsī Devleti’nin zayıflamaya başladığı 10. asırda Kuzey Afrika merkezli kurulup kısa sürede Mısır’ı ele geçirmesiyle İslam dünyasında büyük ses getiren ve tarih sahnesinde kaldıkları üç asırlık süreçte siyasi, dini kültürel ve sosyal hayatta derin izler bırakan Fāṭımīler Devleti dönemindeki musiki kültüründen musiki tarihine dair eserlerde yeterince söz edilmediği anlaşılmaktadır. Yaptığımız literatür taramasında Fāṭımīlerin musiki kültürüne dair kapsamlı bir çalışma tespit edilememiştir. Kanaatimizce bunun en temel gerekçesi ʿAbbāsīlerin halen İslam dünyasının en kudretli devleti olarak varlığını sürdürdüğü bir dönemde ortaya çıktıkları için Fāṭımīlerin arka planda kalması ve Fāṭımīler dönemi musikisine dair kaynakların yetersizliği yahut sınırlı bilgilerin dağınık şekilde farklı kaynaklarda bulunmasıdır. Bu çalışmada öncelikle Fāṭımīler döneminin mimari, güzel sanatlar ve edebiyat gibi alanlardaki durumu kısaca ele alınacaktır. Daha sonra dönemin musiki kültürüne ışık tutmak gayesi ile Fatımi sarayında musikinin yeri ve musikişinasların himayesi, dini merasimlerde musikinin kullanımı, sosyal hayatta musikinin durumu, Fāṭımīler döneminde musiki konusunda yapılan ilmi çalışmalar ve o dönem musikişinaslar tarafından kullanılan çalgılar hakkında tespit edebildiğimiz bilgiler ışığında değerlendirmeler yapılacaktır. Bu çalışmanın temel amacı, İslam medeniyeti tarihinde Fāṭımīlerin musiki sanatı ile olan ilişkisini ortaya koymaya çalışmak ve böylece musiki tarihi açısından Fāṭımīler dönemi hakkındaki boşluğu gidermek noktasında bir katkı sunarak yapılabilecek diğer akademik çalışmalar için bir farkındalık oluşturmaktır.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
13

ÖNCÜL, Necla Ece, and Abdullah KELKİT. "Rekreasyon Alanlarında İşitsel Çevrenin Değerlendirilmesi: Özgürlük Parkı Çanakkale." GSI Journals Serie A: Advancements in Tourism Recreation and Sports Sciences, January 2, 2023. http://dx.doi.org/10.53353/atrss.1213305.

Full text
Abstract:
Kentleşme sonucu artan nüfus yoğunluğu ve kentin dinamiklerindeki değişimler sebebiyle artık günlük hayatta daha kompleks ve kentsel alanların önemli bir kısmını oluşturan işitsel çevre ortaya çıkmaktadır. Kentsel tasarımda rekreasyon alanlarının tasarım ve planlamasında işitsel çevre özellikleri fazla dikkate alınmamaktadır. Bu noktadaki eksikliğe değinmek üzere Çanakkale kent merkezinde yer alan Özgürlük Parkı çalışma alanı olarak seçilmiştir. Alanın işitsel çevre özelliklerinin belirlenmesi amacıyla ses yürüyüş rotasında ilkbahar, yaz ve sonbahar dönemlerinde hafta içi ve hafta sonu günlerinde sabah, öğle ve akşam saatleri olmak üzere toplamda 34 farklı günde 102 ses ölçümü gerçekleştirilmiştir. Ses basınç seviyeleri ölçüm yapılan mevsimlere göre değerlendirildiğinde; yaz döneminde 72,60 - 50,53 dB(A) olduğu, sonbahar döneminde 59,22 - 49,60 dB(A) olduğu ve ilkbahar döneminde ise 69,22 - 49,14 dB(A) olduğu saptanmıştır. Ayrıca alanda uygulanan gözlem formları aracılığıyla alanın ses kimliğini oluşturan “sembol ses”, “arka plan sesler” ve “ön plan sesler” tanımlanmıştır. Alanın sembol sesi olarak “kuş sesleri”, arka plan seslerde “feribot-gemi sesleri, bağırma sesleri ve çim biçme sesi”, ön plan sesler ise “konuşma sesleri, bitkilerin sesleri, çocuk sesleri ve rüzgâr sesi” şeklindedir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
14

ALTUN, Kürşat Uygar, Ercan ÇAĞLAR, Yusuf AYAN, and Nizamettin KAHRAMAN. "Investigation of the mechanical properties of cylindrical part produced by wire arc additive manufacturing method using SG2 low alloy feeding metal." Journal of Innovative Engineering and Natural Science, December 28, 2023. http://dx.doi.org/10.61112/jiens.1363552.

Full text
Abstract:
Bu çalışmada, son yıllarda kullanım alanları ve önemi giderek artan eklemeli imalat tekniklerinden tel ark eklemeli imalat yöntemi (TAEİ) kullanılmıştır. Çalışmada düşük alaşımlı çelik olan SG2 gazaltı kaynak teliyle silindir şeklinde parça üretimi yapılmıştır. Çalışmanın amacı standart olarak temin edilemeyen boruların istenilen ölçülerde tel ark eklemeli imalat yöntemiyle üretilmesidir. Üretim işlemlerinde MIG-MAG kaynak yöntemi kullanılmıştır. Üretilen parçadan alınan numunelere mekanik ve metalürjik testler uygulanmıştır. Mekanik özellikleri belirlemede çekme ve sertlik testleri, metalürjik özellikleri belirlemede ise makro/mikro yapı çalışmaları yapılmıştır. Çekme testi 3 farklı numune grubuna (direk alındığı haliyle, sadece frezelenmiş numune, frezelenmiş+standart çekme numunesi) uygulanmıştır. Çekme testinde numune grubuna göre değişen sonuçlar elde edilmiştir. Numunelerin mikroyapılarında ağırlıklı olarak poligonal ferrit yapısı gözlemlenmiştir. Üretilen numuneden ölçülen ortalama sertlik değerinin yaklaşık 166 HV olarak ölçülmüştür.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
15

İNAN, Ömer, and İsmail ŞAHİN. "EĞİTİMİN YUMUŞAK GÜÇ VE KAMU DİPLOMASİSİNE OLAN ETKİSİNİN İNCELENMESİ: İRAN ULUSLARARASI EL MUSTAFA ÖRNEĞİ." Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Araştırmaları Dergisi, April 28, 2022. http://dx.doi.org/10.38120/banusad.1104627.

Full text
Abstract:
Küreselleşmeyle birlikte devletlerarası ilişkilerde sert güç unsurları arka planda kalmaya başlamıştır. Bu bağlamda devletler, diğer aktörlerin rızasını kazanmaya odaklanmıştır. Yani yumuşak güç kullanımı ön plana çıkmıştır. Yumuşak güç kullanımı kapsamında devletler, ülkelerin halklarının sempatisini kazanmaya odaklanmıştır. Bu çerçevede uygulanan politikaya kamu diplomasisi denilmektedir. Kamu diplomasisinin en mühim alanı ise eğitim diplomasisidir. Eğitim diplomasisinin artan önemi nedeniyle pek çok devlet uluslararası eğitim faaliyetlerine önem vermektedir. Bu makalede de kavramsal ve kuramsal düzeyde güç, yumuşak güç, kamu diplomasisi ve eğitim diplomasisi kavramları anlatılmaktadır. ABD, Almanya, Fransa ve Çin örneklerini inceledikten sonra makalenin konusunu belirleyen İran eğitim diplomasisi Uluslararası El Mustafa örneği üzerinden incelenecektir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
16

Akdoğan, Mehmet Akif, and Selim Türkbas. "Alümina önyüzlü polietilen destekli kompozit zırhın balistik davranışlarının deneysel incelenmesi." Gazi Üniversitesi Mühendislik-Mimarlık Fakültesi Dergisi, January 12, 2024. http://dx.doi.org/10.17341/gazimmfd.1252226.

Full text
Abstract:
Askeri hücum teknolojisinin artan gücü nedeniyle, geleneksel zırh yöntemleri etkinliğini yitirmiştir. Bu nedenle hızla gelişen savunma uygulamaları için farklı mekanik özelliklere sahip yeni ekipmanların geliştirilmesi gerekliliği ortaya çıkmıştır. Bu çalışma kapsamında, ultra yüksek moleküler ağırlıklı polietilen (UHMWPE) destek tabakası ve alümina seramik yüzeyli kompozit zırh sisteminin 7.62×51mm zırh delici mermiye karşı balistik testleri yapılmış ve hasar yapıları incelenmiştir. Bu çalışma kapsamındaki balistik testler özel bir endüstriyel tesis laboratuvarında gerçekleştirilmiştir. Sonuç olarak verilen zırh kombinasyonunun koruyucu performansının yeterince yüksek olduğuna ve saha uygulaması için uygun bir seçim olduğuna karar verilmiştir. Yapılan deneyler sonucunda, meydana gelen kırılma konisi, hasarın boyutu ve yapısı, çatlak ilerlemesi, mermi hasarı, arka destek tabakasındaki çöküntü boyutu gibi birçok özellik açısından mükemmele yakın olduğu görülmüştür. Zırh sisteminin arka yüzeyindeki UHMWPE tabakasında oluşan çöküntü miktarının 18 ile 20 mm arasında değiştiği ölçülmüştür. Elde edilen bu değerler istenilen uluslararası personel koruma standartlarına uygun olduğundan oluşturulan zırh sistemi kompozisyonunun gerekli korumayı sağlayabilen tercih edilen bir kompozisyon olduğu anlaşılmaktadır. Genel olarak alümina seramik ön yüz, UHMWPE kompozit destek plakası ile oluşturulan ve epoksi reçine ile birleştirilen zırh sisteminin standartlar çerçevesinde istenilen özellikleri sağladığı görülmektedir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
17

Ayday, Aysun, Yaren Balaban, and Ayça Şimşek. "Grafen Katkısının Mikro Ark Oksidasyon ile Kaplanmış 3005 Alaşımının Erozyon Korozyon Davranışı Üzerine Etkisi." Çukurova Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Dergisi, March 28, 2024, 47–56. http://dx.doi.org/10.21605/cukurovaumfd.1459357.

Full text
Abstract:
Çalışmada 3005 alüminyum alaşımı, mikro ark oksidasyon (MAO) teknolojisi ile farklı işlem sürelerinde ve farklı oranlarda grafen ilavesi ile yüzey modifikasyonu gerçekleştirilmiştir. Kaplanan numunelerin yüzey karakterizasyonu, faz analizi ve erozyon korozyonu testi gerçekleştirilmiştir. İşlem sonrası alaşımın MAO yöntemi ile başarılı bir şekilde kaplandığı, grafen ilavesi ile daha yoğun bir kaplama tabakası elde edildiği ve yüzeydeki porların azaldığı gözlemlenmiştir. MAO sonrası numunelerde erozyon-korozyon dayanımında belirgin bir artış tespit edilmiştir. Artan grafen oranı ile erozyon korozyonu dayanımının iyileşme gösterdiği raporlanmış ve işlemsiz numuneye göre korozyon dayanımında 17,4% oranında iyileşme olduğu tespit edilmiştir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
18

Erayman, İbrahim Oğulcan. ""Yabancılarla" Dolu Bir Dünyada Beraber Yaşama Pratikleri Üzerine Bauman Bize Ne Söylüyor: Göç Olgusu Üzerinden Bir Değerlendirme." International Journal of Social Inquiry, April 25, 2024. http://dx.doi.org/10.37093/ijsi.1424111.

Full text
Abstract:
Bu çalışma; savaşlar, kıtlık, iklim değişikliği gibi pek çok değişkenin zorlayıcı etkisiyle yerinden olan ve olacak milyonlarca kişiye yönelik sürdürülebilir beraber yaşama pratikleri geliştirmenin zorunluluğunu vurgulama kaygısıyla yazılmıştır. Çalışmanın bu temel kaygısıyla da bağlantılı olarak teorik arka plan olarak Bauman’ın düşünceleri merkeze alınmıştır çünkü Baumancı düşünce bakımından kapasitesinin sınırlarına dayanmış bir dünyada ötekine, bizden olmayana alerji duymadan beraber yaşamanın imkânlarını soruşturmak en temel meselelerden birisidir. Baumancı düşüncenin sunmuş olduğu teorik imkânları değerlendirerek çalışma, göçmenlerle sürdürülebilir beraber yaşam pratiklerini geliştirmenin günümüzde yalnızca ahlaki bir sorumluluk meselesi değil, aynı zamanda pratik bir ihtiyaç olarak da önümüzde durduğu sonucuna ulaşmıştır. Öyle ki, istenilsin ya da istenilmesin yaşam alanlarımızı göçmen, mülteci sığınmacı gibi yabancılarla paylaşmak artık çağımızın kaçınılmaz bir gerçeğidir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
19

SUVEREN, Yaşar. "Truth Wars: The Remainder of Postmodern-Poststructuralist Politics." Afyon Kocatepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, May 7, 2023. http://dx.doi.org/10.32709/akusosbil.1214949.

Full text
Abstract:
Dünyanın bir süredir gündeminde olan ve ‘hakikat sonrası’ (post-truth) dönem olarak adlandırılan toplumsal ve siyasal durum bir boşlukta oluşmamıştır. Bunu mümkün kılan felsefi ve entelektüel bir arka plan bulunmaktadır. Bu felsefi/entelektüel arka planın, genellikle postmodern ve post-yapısalcı kuramsal argüman ve önermelere dayandığı yönünde yoğun tartışmalar söz konusudur. Hakikat-sonrası çağın temellerinin postmodernist felsefede bir karşılığının bulunup bulunmadığı yönündeki güncel akademik ve siyasal tartışmalar ise devam etmektedir. Hakikat sonrası olarak adlandırılan dönemde, sözü edilen entelektüel temeller üzerinden köklenen siyasetler nedeniyle dünyanın pratikte yaşadığı bir dizi yıkıcı siyasi, ekonomik ve çevresel sorunlarla karşı karşıya bulunuyoruz. Siyasal olarak, otoriter sağ popülizm(ler), kimlik politikalarına dayalı olarak farklılıkların yüceltilmesi ve bunun yol açtığı gerilimler, artan ırkçı ve ayrımcı söylemler, çatışmaları ve savaşları tecrübe ettiğimiz bir ‘insanlık durumu’nu deneyimliyoruz uzun süredir. Bu çalışmada göreliliğin ve farklılığın abartılı bir biçimde övüldüğü, gerçeğin veya hakikatin giderek değersizleştirildiği ‘hakikat sonrası çağ’da, aklı, hakikati ve siyaseti postmodern, postyapısalcı salvoların ‘ayartıcı’ entelektüel halesinden arındırarak ve temellerine oturtarak yeniden ve aktif olarak savunmanın önemli ve acil bir görev olduğu savunulmaktadır. ‘Hakikat sonrası’nın iddia ve ilan edildiği bir çağda hakikate yönelik yükümlülüğümüzü savunmak ve geri kazanmak hiç olmadığı kadar önemli ve acil bir ihtiyaç olmaya devam etmektedir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
20

KÜRÜM, Muhammed, and Nuran YANIKOĞLU. "Changes in Mouth, Jaws and TMJ Structures as a Result of Loss of Teeth." Bingöl Üniversitesi Sağlık Dergisi, November 20, 2023. http://dx.doi.org/10.58605/bingolsaglik.1389704.

Full text
Abstract:
Son 30 yılda diş hekimliği mesleğindeki gelişmeler, tedaviye ulaşabilmenin kolaylaşması ve sağlık sigorta kapsamlarının genişlemesi ile beraber diş kayıp oranı önceki 30 yıla göre önemli ölçüde azalmıştır. Genel orandaki bu düşüşe rağmen ülkeler arasında ve ülkeler içindeki coğrafi bölgeler arasında farklılıklar mevcuttur. Ayrıca eğitim meslek gibi çeşitli arka plan özelliklerine sahip gruplar arasında hala farklılıklar olduğu bir gerçektir. Genel istatistik daha önceki yıllarda anlamlı olan cinsiyet farklılığının kadınların topluma ve iş hayatına daha entegre olması ile günümüzde artık bir etken olmadığı son çalışmalarda saptanmıştır. Ağız hastalıklarının kümülatif etkileriyle beraber diş kaybı göz önüne alındığında hem yaygınlık hem de sıklık yaşa bağlıdır. Yapılan çalışmalarda genel olarak diş kayıplarının azaldığı fakat yaşam süresi beklentisinin artması ile beraber dişsiz ağız tedavi sayısında anlamlı bir farklılık olmayacağı öngörülmektedir. Bu derlemede, dişlerin kaybedilmesi ile ağız ve çene-yüz sisteminde meydana gelen değişiklikler değerlendirilecektir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
21

Erayman, İbrahim Oğulcan. "Kent Yaşamının Dışına İtilen Filistinli Mültecilerin ‘Kamp Tipi Yaşamı’: Dehümanizasyon Kavramı Etrafında Bir Değerlendirme." İDEALKENT, March 12, 2024. http://dx.doi.org/10.31198/idealkent.1430945.

Full text
Abstract:
Bu çalışma, uzun bir tarihi arka planı ve pratikler bütünü olan İsrail’in Filistinliler üzerindeki zulmünü, Filistinli mültecilerin ‘kamp tipi yaşam’ etrafında dehümanize edilmesini odağına alarak göstermeye çalışacaktır. Kabaca, bir kişi ya da grubun onu insan yapan vasıf ve haklarından azade kılınma çaba ve eylemleri olarak tanımlayabileceğimiz dehümanizasyon, ‘kamp tipi yaşama’ sıkışmış hayatları, en temel insani ihtiyaçlarının bile temini noktasında ciddi eksikliklerin yaşanmasıyla Filistinli mülteciler vakasında bize göre oldukça görünür olmaktadır. Bu noktada bizim iddiamız Filistinli mültecilerin çifte bir dehümanizsayon süreciyle yüzleştiğidir. Bunların ilki ve en görünür olanı, İsrail’in şiddet eylemleri ve Filistin topraklarındaki yayılmacı politikalarının neredeyse meşrulaştırıcı zemini oluşturmaya başlayan onların gözünde Filistinlilerin ‘insan’ vasfı taşımayan, hakları olmayan kişiler olarak görülmesidir. İkincisi ise biraz daha gizil bir dehümanizasyon boyutu olarak, yine İsrail’in şiddet eylemleriyle doğrudan bağlantılı olarak, Filistinli mülteciler için artık kamp yaşamının gerçek hayatın ta kendisi olması, geçici olarak oluşturulan acil yardım mantığının kalıcılaşmasıdır.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
22

ARI, Ümmühan. "Banū Hanīfa and Musaylima in the Period of the Prophet and Ridda Events." Akademik Siyer Dergisi, June 13, 2023. http://dx.doi.org/10.47169/samer.1271892.

Full text
Abstract:
Bu makalede Hz. Peygamber döneminde başlayan ve onun vefatı sonrasında büyük bir ivme kazanarak devam eden dinden çıkma olaylarında Benî Hanîfe kabilesinin rolü üzerinde durulmuştur. İslâm’ın ortaya çıktığı dönemde Benî Hanîfe gibi bazı büyük kabileler Orta Arabistan’da yer alan Yemâme’de yaşıyorlardı. Bölgede İslâm’ın yayılmasıyla birlikte Benî Hanîfe de İslâm’ı kabul ettiğini deklare etmiştir. Ancak özellikle Resûlullah’ın vefatından önceki ağır hastalığı sırasında Medine’deki otoriteyi tanımayan gruplar ortaya çıkmıştır. Bu grupların ortaya çıkmasında kabileler arası rekabet gibi sosyolojik etkenler ve zekât vermekten kaçınmak gibi iktisadî sebepler etkili olmuştur. Benî Hanîfe kabilesine mensup olan Müseylime’nin peygamberlik iddiasının arka planında da bu sebepler bulunmaktadır. Benî Hanîfe kabilesi de aynı saiklerle Müseylime’nin arkasında durmuş ve bölgeye ulaşan Müslüman ordusuna şiddetli bir şekilde direnmişlerdir. Hz. Peygamber döneminde peygamberlik iddia etmiş olsa da Müseylime ile asıl mücadele Hz. Ebû Bekir döneminde gerçekleşmiştir. Gün geçtikçe güçlenen ve etkilediği insan sayısı artan Müseylime’nin üzerine Hâlid b. Velîd ve ordusu gönderilmiştir. Müslümanlar ile Müseylime’ye inanan grup arasında meydana gelen Akrabâ Savaşı’nda Müslümanlar galip gelmiştir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
23

KARA, Serdar. "ERKEN CUMHURİYET DÖNEMİ’NDE BİR TURİSTİK MEKÂN PROJESİ: ABANT GÖLÜ(1923-1950)." Ankara Üniversitesi Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü Atatürk Yolu Dergisi, March 10, 2023. http://dx.doi.org/10.46955/ankuayd.1228224.

Full text
Abstract:
Bolu’nun en bilinen turistik mekânlarından olan Abant Gölü’nün ünü günümüzde tüm Türkiye’ye yayılmış ve Abant, şehrin bir sembolü haline gelmiştir. 1988’de tabiat parkı, 2022 yılında ise milli park olmuş, Bolu’daki tek üniversiteye adını vermiştir. 1919 yılında Reşat Aker tarafından keşfedilinceye kadar yalnızca civar köyler tarafından biliniyordu. Abant, 1920’li yıllarda önce Bolulular tarafından tanındı. 1930’lu yıllardan itibaren ulusal basında güzelliğinden bahsedilen bir yer oldu. Atatürk’ün 1934 yılında Bolu’yu ziyareti sırasında Abant’a ilgi göstermesinin ardından bölgeye yönelik girişimler daha ileri boyuta taşınmıştır. Bu tarihten itibaren Abant Gölü’nün turistik bir mekân haline dönüştürülmesine çalışmalar hız kazanmıştır. Bu çalışmada ilk olarak turizm kavramının tarihsel gelişimine ve Osmanlı’dan Cumhuriyet’e miras kalan turizm anlayışına kısaca değinilmiş daha sonra Abant Gölü’nün ulusal bir figür haline getirilmesine yönelik giderek artan çabalar tarihsel süreç içerisinde ele alınmıştır. Dönemin basınına, kimi hatıralara ve belgelere yansıyan bütün bu çabaların arka planında yatan düşünce dünyası anlaşılmaya çalışılmıştır. Ayrıca tüm bu girişimlerin toplumda ne ölçüde karşılık bulduğu araştırılmıştır. Bu projenin başarılı ve başarısız olduğu noktalar değerlendirilmiştir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
24

"Müzik Üzerine Bir Ehl-i Hak Kürt Folyosu." Nubihar Akademi, June 5, 2022. http://dx.doi.org/10.55253/2022nubihar.1120466.

Full text
Abstract:
Tasavvufi uygulamalarla ilişkilendirilen en gösterişli ve sofistike müzik türlerinden biri, Sultan Sehak tarafından kurulan ve İran ile Irak Kürdistanı'nda bir dini Kürt topluluğu olan Ehl-i Hak camiasına aittir . Onların Cem (dini ayin) adı verilen törenlerinde müzik ve Kelam adı verilen dini şiirler tüm ayrıntıların son derece resmiyet kazandığı bölünmez bir birlik oluşturur. Orkestra bölümü çok sayıda Temîre veya Temûr'dan (Ar. Tunbür) oluşur ve onlardan ayrı olarak oturan vokal grubu, Kelamxwens (dini şiirleri söyleyenler) ise, profesyonel şarkıcılardan ibarettir. Ehl-i Hak'ın müzik anlayışını ve farklı yönlerini ele almayı amaçlayan çalışmalar mevcuttur . Ancak bunu belirtirken bile, bu dini müziğin metinsel arka planına ışık tutmak için önceki faktörlere değinmek zorunludur. Başka bir deyişle, mevcut makale, Ehl-i Hak mezhebinde musiki seviyesinin başka bir izahını verme iddiasında değildir. Artık Kürt müziğine dair tarihsel bilgimizi genişletmek için bilimsel metinlerin eleştirel baskılarının yayınlanmasına ihtiyaç var. Bu nedenle, bu yazıda Ehl-i Haklar ve onların dini müziklerinin çok kısaca anlatıldığı yeni bulunmuş bir Kürtçe folyo sunulmaktadır. Ehl-i Hak müziği hakkında daha fazla bilgi sahibi olmak isteyen okuyucular, bu makalede belirtilen literatüre başvurabilirler.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
25

POLAT, Bengi, and Şebnem GÖKÇEN. "PUBLIC ART AND PERCENT FOR ART STRATEGY IN IZMIR." Yedi, August 23, 2022. http://dx.doi.org/10.17484/yedi.1144282.

Full text
Abstract:
Kamusal sanat, kentlerin kültür-eksenli dönüşümü, kentte yaşam kalitesinin artırılması ve kentsel mekânın estetiği ile yakından ilişkilidir. Kamusal sanat, kentlerin yaygınlaşan ve öne çıkan bir özelliği haline gelmektedir. Kentlerin kültür politikaları, kamusal sanata giderek artan ilginin ve kamusal sanatın kentlerin dönüşümüne olan katkılarının arka planında kayda değer öneme sahiptir. Sanata Ayrılan Pay stratejisi ise kamusal sanatın kentlerdeki varlığını artırmak için uygulanan ve kamusal sanat eserlerinin yapımını finanse etmek için başvurulan en yaygın yöntemlerden arasındadır. Bu strateji ile inşaat yatırımlarının bütçesinden küçük bir miktar kamusal sanat için ayrılmaktadır. Bu makalenin amacı, kamusal sanatın İzmir'de yürütülen kültür politikaları içerisinde nasıl daha fazla yer bulabileceğini tartışmaktır. Bu amaç doğrultusunda makalede, İzmir'de kamusal sanat uygulamalarına ilişkin genel bir değerlendirme yapılmıştır. Avrupa ve ABD’de birçok kentin benimsediği strateji eğer İzmir’de de uygulanırsa kamusal sanat için inşaat yatırımlarından küçük bir pay ayrılarak bir fon yaratılabilecektir. İzmir'de sanata ayrılan pay stratejisinin uygulanmasına ilişkin öneri senaryo geliştirilmiştir. Sanata ayrılan pay stratejisinin uygulanması durumunda kentte kamusal sanatın varlığına olası etkileri tartışılmıştır. Önerilen senaryo göstermektedir ki sanata ayrılan pay stratejisinin İzmir-Türkiye’de uygulanıyor olması kamusal sanata ilişkin tüm çalışmalarının sürekliliğini sağlayabilecektir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
26

ARTSIN, Murat, Büşra TÜRKMENOĞLU, and Şaban KESKİN. "Türkiye'deki uzaktan eğitim merkezlerinin web sayfalarının incelenmesi." Açıköğretim Uygulamaları ve Araştırmaları Dergisi, January 31, 2023. http://dx.doi.org/10.51948/auad.1206393.

Full text
Abstract:
Covid-19 pandemisi ile birlikte yükseköğretimde uzaktan eğitim merkezlerinin (UZEM) önemi ve açılan merkezlerin sayısı artmıştır. Pandeminin beraberinde sayısı artan UZEM’lerin kurumsal yapılanması, hedefleri ve paydaşları birbirlerinden farklı olabilmektedir. Bu çalışmada Türkiye yükseköğretim sistemindeki UZEM’lerin kurumsal web sayfalarının incelenmesi gerçekleştirilmiştir. Bu çalışma kapsamında UZEM’lerin kullandıkları isimler, öğrenci ve öğretim elemanlarına yönelik yayımladıkları kılavuzlar, sundukları destek hizmetleri, kullandıkları teknolojiler, vizyon ve misyon cümleleri incelenmiştir. Nitel bir durum çalışması olarak tasarlanan çalışmanın verileri 28.03.2022 ve 20.05.2022 tarihleri arasında kurumsal ana sayfalar ziyaret edilerek elde edilmiştir. Çalışma sonucunda UZEM’lerin en çok “Uzaktan Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi” ismini kullandıkları, öğrencilere yönelik 139 adet kullanım kılavuzu, öğretim elemanlarına yönelik ise 135 adet kullanım kılavuzu sundukları tespit edilmiştir. UZEM’lerin en çok kullandığı destek hizmetlerinin e-posta, kurumsal telefon, form, destek sistemi olduğu ve en yaygın kullanılan teknolojilerin ise ALMS, Microsoft Teams, Moodle, Zoom, BigBlueButton ve Perculus+ olduğu görülmüştür. UZEM’lerin vizyon metinlerinin hedef, arka plan ve odak isimli kümelere odaklandığı, misyon metinlerinin ise ortam, eğitim ve süreç isimli kümelere odaklandığı ortaya çıkmıştır. Sonuç olarak UZEM’lerin kurumsal web sayfalarının kullanılabilirliklerinin değerlendirilmesi amacıyla daha detaylı bir inceleme yapılabilir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
27

SAÇ, Selman. "Yazgı ile Özgürlük Arasında Antik Bir Gelenek: Stoacılık." Mukaddime, December 29, 2022. http://dx.doi.org/10.19059/mukaddime.1187684.

Full text
Abstract:
Antik Yunan dünyasının en önemli okullarından biri olan Stoacılık, kendisinden önceki birçok öğretiyi eklemleyerek içinde bulunduğu Helenistik çağa damga vurmuştur. Bu dönem, polis merkezli düşüncenin yerle bir olduğu ve artık eskiye dönüşün imkansızlığının anlaşıldığı bir tür geçiş dönemidir. Helenistik dönem, polise tutunan, polisle var olan yurttaşın kendisini bir yandan daha büyük bir dünyanın parçası olarak görmek zorunda kaldığı öte yandan kamusal varlığından ziyade bireysel sınırlarına çekilmek mecburiyetinde hissettiği bir zaman aralığıdır. Stoacılık kurucusu Zenon öncülüğünde bireyin yeni durumuna uygun olarak felsefik ve pratik düzeyde cevaplar üreten bir ekol olmuştur. Teorik düzeyde ruh dinginliğine, nihai mutluluğa erişmenin, dışsal faktörlerden bağımsız olarak, herkes için mümkün olduğunu savunmasına rağmen pratikte eşitsiz yapıları da meşrulaştıran bir özellik göstermiştir. Bu çalışmada Roma’ya ve ötesine uzanacak olan Stoacı okulun ilk ortaya çıktığı dönemi (Eski Stoa), düşüncesine etki eden tarihsel arka plan ihmal edilmeden ortaya konmaya çalışılmaktadır. Bu doğrultuda içinde bulunduğu dönem belli sınırlılıklarla ele alındıktan sonra Stoacı felsefe gerçeklikte ayrıştırılmaz olan üçlü (Mantık-Fizik-Ahlak) yapısı üzerinden serimlenecektir. Son olarak, makalenin de ana meselelerinden olan Stoacı felsefenin farklı yorumlara, zıt kutuplara gidebilme potansiyeli tartışılacaktır.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
28

YAŞAYAN, Uğur Deniz. "Moskova nın ‘Dağlık Karabağ Politikasındaki Dönüşüm." Akademik Tarih ve Dusunce Dergisi, December 25, 2023. http://dx.doi.org/10.46868/atdd.2023.642.

Full text
Abstract:
“Avrasya’nın Balkanları” olarak tanımlanan Güney Kafkasya’nın Dağlık Karabağ bölgesinde Ruslar, XVIII. yüzyıldan beri ağırlıklı olarak Ortodoks Ermenilere “nüfus mühendisliği” temelinde destek vererek kendi etki alanı içerisinde çıkarlarını korumuştur. Bolşevik Devrimi’nin ardından biçimsel olarak değişmiş bu politikalarla Moskova, bazen Erivan’dan bazen Bakü’den taraf olarak üstünlüğünü korumuştur. SSCB’nin çözülüşü, “arka bahçe” olarak görülen bölgede bir “boşluk” oluşturmuş, bu da başta ABD ve AB olmak üzere Batılı güçlerce doldurulmak istenmiştir. Bununla birlikte Bakü’deki Türkçü eğilimli iktidarın değişimi, Moskova için Hazar Denizi’nden Kazakistan’a ve oradan Kırgızistan’a kadar uzanacak bir Türk koridoru oluşturulması tehlikesini ortadan kaldırmış, akabinde Putin’in dizginleri ele alışı ve ekonominin toparlanması da iç güvenliğin BDT sınırlarından başladığı bir düzlem oluşturmuştur. Buna ek olarak Ermenistan’ın Rusları sık sık zor duruma sokan saldırganlığı, bölgede nüfuzunu artırma çabasındaki Batılılarla kurduğu flörtöz ilişkiler ve bununla birlikte Azerbaycan’nın enerji odaklı istikrarlı ekonomisi ve kendisiyle kurduğu rasyonel ilişkiler, Moskova’nın Dağlık Karabağ politikasını Bakü lehine değiştirmesine sebep olmuştur. 2016 ve 2020’de kazanılan taktiksel zaferler, Erivan’a karşı artan olumsuz bakışla birleşince sözde Artsah’ın ilga edildiği 2023’teki stratejik zafer kaçınılmaz olmuştur.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
29

SEDİROĞLU, Serdar Cem. "Soğuk Savaş Sonrası Dönemde Balkanlarda Türk Dış Politikası Amaçları ve Bu Amaçlar Ekseninde Türk Silahlı Kuvvetleri Varlığı." Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, October 1, 2023. http://dx.doi.org/10.33437/ksusbd.1066481.

Full text
Abstract:
Bu çalışmanın amacı; özünde bir Balkan Devleti olan Türkiye Cumhuriyeti’nin sınır komşusu olan coğrafyaya dair Soğuk Savaş sonrası süreçte beliren dış politika amaçlarını, yumuşak güç unsurları yanında bir kamu diplomasi aracı olarak bölgede her geçen gün etkinliği artan Türk Silahlı Kuvvetleri varlığını ve yaşanan gelişmelerin taraflar arasında nasıl bir algıya neden olduğunu ortaya koymaktır. Türk Silahlı Kuvvetlerinin bölgedeki varlığını anlayabilmek için ise tarihi arka planı çok iyi analiz etmek gerekir. Bölge uzun bir süre Türk barış nizamı ile huzur bulmuştur. Fransız İhtilâli’nin ortaya çıkardığı milliyetçilik akımı ise başta Müslüman ve Hristiyan ahali olmak üzere Balkanlarda bölge sakinleri arasında ayrılık tohumlarını ekmiştir. Osmanlının bölgede etkinliğinin azalması ve ardından I ve II.Dünya Savaşları neticesinde Güneydoğu Doğu Avrupa’da yeni bir statü belirmiştir. Fakat bu yeni durum da Balkanlara nihai barış ve huzuru getirememiştir. Soğuk Savaş sonrası süreçte de Balkan coğrafyası Osmanlı dönemindeki huzur ve barış ortamını ararken bir kez daha şiddet sarmalının içine girmiş ve Türk Ordusu bir kamu diplomasi vasıtası olarak bölge barışına katkı yaparak bölgenin etnik milliyetçilik girdabından kendini kurtarmasına destek olmuştur.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
30

KOÇAR UZAN, Hatike. "Tanzimat Döneminden Cumhuriyete Belediyelerin Çevre Hizmetleri: Mevzuat Çerçevesinde Değerlendirme." Uluslararası Yönetim Akademisi Dergisi, January 1, 2024. http://dx.doi.org/10.33712/mana.1393815.

Full text
Abstract:
Çevre sorunları, insan faaliyetlerinin sonucunda çevresel değerlerin zarar görmesiyle ortaya çıkmaktadır. Bu sorunlar, zaman içinde hava, su ve toprak gibi çevresel kaynakların özelliklerinin bozularak yaşanabilirliklerinin azalması veya yok olması şeklinde kendini gösterir. Günümüzde çevre sorunları, artan nüfus, sanayileşme ve plansız kentleşme gibi faktörler nedeniyle artış göstermektedir. Ortaya çıkan çevre sorunlarının çözümü için pek çok ulusal ve uluslararası adımlar atılmıştır. Çevre sorunları dünya genelinde sorun olarak ilk defa 1972 Stockholm İnsan ve Çevre Konferansı ile çevre koruma, gelişme ve kalkınma kavramları birlikte ele alınmıştır. Çevre sorunları Türkiye özelinde 1983 yılında Çevre Kanunu ile daha görünür ve bilinir hale gelmiştir. Belediyeler çevrenin korunması ve yönetilmesine yönelik faaliyetler üretmek ve çevreye yönelik tüm hizmetleri hukuk sistemi içerisinde gerçekleştirmektedirler. Bu çalışmanın amacı Tanzimat'tan Cumhuriyet Dönemi’ne kadar olan süreçte Türkiye'deki belediyelerin sunmuş olduğu çevre hizmetleri ile çevre sorunlarını detaylı bir şekilde incelemektir. Bu bağlamda çalışmada literatür taraması yapılmış, konu mevzuat boyutuyla doküman analiz yöntemiyle ele alınmıştır. Çalışmada kavramsal arka plan, Türkiye’de çevre politikalarının gelişimi, çevre politikalarının yasal boyutu, belediye kanunlarında çevre hizmetleri incelenmiştir. Tanzimat’tan Cumhuriyet Dönemi’ne kadar olan süreçte belediyelerin çevre hizmetlerinde değişen koşullara uyum sağladığı görülmektedir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
31

AKÇATAŞ, Ahmet, and Emrah EROL. "An Overview of Phonosemantic." Kültür Araştırmaları Dergisi, April 24, 2023, 304–26. http://dx.doi.org/10.46250/kulturder.1269402.

Full text
Abstract:
Bu makale, oldukça genç bir dil bilimi alanı olduğu bilinen fonosemantiğin kuruluşunu ve gelişimini gözden geçirir. İkonik kelime araştırmalarının arka planı ve nedenlerinin yanı sıra, diğer bilimlerle etkileşiminin potansiyeli de dâhil olmak üzere bu alanın güncel sorunları analiz edilir. Analizin amacı, fonosemantiğin tarihsel gelişimine genel bir bakış oluşturulmasıdır. Araştırma çalışmasının sonuçları, fonosemantiğin gelişimini, ana fikirlerini ve araştırma yönünün sunumunu içermektedir. Çalışma aynı zamanda dil ikonikliği çalışmalarının perspektiflerini ve dil bilimsel çalışmaların diğer dallarla iş birliği içinde olduğunu belirtmektedir. Fonosemantiğin sadece genel bir bilimsel alan olarak değil, aynı zamanda disiplinler arası bir araştırma alanı olarak da büyük bir araştırma potansiyeline sahip olduğunun altı çizilmelidir. Dil bilimsel işaretin keyfîliği, modern dil bilimi teorisinde temel bir varsayımdır. Bununla birlikte, son yıllarda, giderek artan miktarda araştırma, dilsel sesler ve semantik arasındaki keyfî olmayan ilişkilerin doğasını araştırmıştır. Bu derleme, bugüne kadar elde edilen bulguların miktarını göstermeyi ve fonolojik ikoniklik konusuna adanmış farklı araştırmaları değerlendirmeyi amaçlamaktadır. Çalışmaların çoğu, yansıma ifadeler, fikir veren sesler, ahenksel uyum, boyut ve biçim sembolizmi üzerine toplanır. Bu bulguların birçoğu, nitelikler arasında içsel bir ilişki olduğunu öne süren bir dizi farklı dilden elde edilmiştir. Sonuç olarak, modern fonosemantik araştırmanın, deneysel araştırma eksikliği nedeniyle büyük ölçüde teorik çalışmalar sunduğunu belirtmekte fayda vardır.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
32

Aytepe, Ozan. "Türkiye’de İslami Kadın Moda Algısına Eleştirel Bir Katkı." İçtimaiyat, March 27, 2024. http://dx.doi.org/10.33709/ictimaiyat.1443944.

Full text
Abstract:
Türkiye'de tarihsel bir perspektiften incelendiğinde, İslamcı olarak nitelendirilen veya inançları doğrultusunda yaşamayı tercih eden Müslüman kadınların toplumsal katılımı ve görünürlüğü üzerine yapılan tartışmalar önemli bir evrim süreci göstermiştir. Özellikle kadınların moda anlayışı bu dönüşümün en belirgin örneklerinden biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Geçmişte, ev ortamı ve bireysel habituslarında daha kapalı ve sınırlı bir alana mahkûm edilen Müslüman kadınların toplumsal katılımı günümüzde önemli ölçüde artmış, bu kadınlar artık toplumun göz önünde olan, vitrindeki yerlerini almış bireyler haline gelmişlerdir. Bu dönüşümün arka planında yatan çeşitli faktörler arasında İslami moda ve bu modaya dair algılar dikkate değer bir inceleme konusudur. İslami modanın popülerleşmesi, Müslüman kadınların hem dini inançlarını ifade etme biçimlerini hem de toplumsal ve kültürel katılımlarını şekillendiren önemli bir faktör olmuştur. Bu süreç, moda dergileri, sosyal medya fenomenleri ve çevrimiçi oyunlar gibi çeşitli medya araçları aracılığıyla incelenmiş ve değerlendirilmiştir. Bu platformlar, İslami moda anlayışının yaygınlaşmasında ve çeşitlenmesinde kilit rol oynamış, Müslüman kadınların kendilerini ifade etme ve toplum içinde görünür olma yollarını çeşitlendirmiştir. Moda dergileri, trendleri ve yeni stil önerilerini sunarken, sosyal medya fenomenleri kişisel deneyimlerini ve giyim tarzlarını takipçileriyle paylaşarak İslami modanın daha geniş kitlelere ulaşmasını sağlamıştır. Çevrimiçi oyunlar ise, sanal dünyada Müslüman kadın karakterlerin modaya dair tercihlerini yansıtarak, genç nesiller arasında farkındalık yaratmış ve İslami moda anlayışını daha geniş bir perspektifle ele almayı mümkün kılmıştır.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
33

ÖZEKİNCİ, Ayden, and İrem OLCAY EMİNSOY. "BESİNLERDEKİ BAZI BİYOAKTİF BİLEŞİKLERİN ANTİ-DİYABETİK ETKİNLİĞİ." Ankara Sağlık Bilimleri Dergisi, September 5, 2023. http://dx.doi.org/10.46971/ausbid.1285725.

Full text
Abstract:
ÖZET Diyabet hiperglisemi ile karakterize, kronik ve giderek artan bir küresel sağlık sorunudur. Diyabet ilerleyen yıllarda komplikasyonlarda, prevelansında ve sağlık harcamalarında artış olması öngörülen bir hastalıktır. Diyabetle mücadele edecek hasta sayısının 2030’da 643 milyona ve 2045’te 783 milyona çıkacağı tahmin edilmekteyken diyabetin son 15 yılda %316’lık bir artışla en az 966 milyar dolarlık sağlık harcamasına neden olduğu bildirilmektedir. Günümüzde diyabet yönetimi antihiperglisemik ilaçlar (metformin, sülfonilüre türevleri vb.) ve insülin tedavisi ile yapılmaktadır. İlaçların yüksek maliyetli ve çeşitli yan etkiler oluşturması (hipoglisemi, şişkinlik, ishal, ağırlık artışı, halsizlik vb.) araştırmacıları farklı tedavi yöntemleri geliştirmeye yöneltmiştir. Bu bağlamda çalışmalar son yıllarda geleneksel insülin ve anti-diyabetik ilaç tedavilerinin yanında besin ögesi olmayan biyoaktif diyetsel bileşenlerin diyabet patobiyolojisindeki etkilerini araştırma konusunda hız kazanmıştır. Besinlerin içeriğindeki doğal ögelerin anti-diyabetik etkinliği ve düşük toksisitesi nedeniyle ilerleyen sağlık stratejilerinde umut verici bir alternatif olabileceği belirtilerek bu bileşenlerin anti-diyabetik etkisini tanımlamaya ve açıklamaya yönelik çalışmalar geliştirilmiştir. Bu çalışmada da bu bileşenlerin potansiyel anti-diyabetik etki mekanizmaları araştırılmıştır. İNGİLİZCE ÖZET Diabetes is a chronic and growing global health problem characterized by hyperglycemia. Diabetes is a disease that is predicted to increase in complications, prevalence and health expenditures in the coming years. While it is estimated that the number of patients who will struggle with diabetes will increase to 643 million in 2030 and 783 million in 2045, it is reported that diabetes has caused at least 966 billion dollars in health expenditures with an increase of 316% in the last 15 years. Today, diabetes management is done with antihyperglycemic drugs (metformin, sulfonylurea derivatives, etc.) and insulin therapy. The high cost and various side effects of drugs (hypoglycemia, bloating, diarrhea, weight gain, weakness, etc.) have led researchers to develop different treatment methods. In this context, studies have accelerated in recent years to investigate the effects of non-nutrient bioactive dietary components on the pathobiology of diabetes, as well as traditional insulin and anti-diabetic drug treatments. Studies have been developed to define and explain the anti-diabetic effect of these components, stating that natural components in foods can be a promising alternative in advancing health strategies due to their anti-diabetic activity and low toxicity. In this study, the potential anti-diabetic effect mechanisms of these components were investigated. GİRİŞ Diyabet (DM) hiperglisemi ile karakterize kronik bir metabolik hastalıktır ve genellikle obezite, hiperlipidemi, hipertansiyon ve kardiyovasküler hastalıklar gibi diğer çeşitli kronik hastalıklarla ilişkilidir. Bu nedenle, DM giderek artan bir küresel sağlık sorunudur (Skyler ve ark., 2019). Diyabet ilerleyen yıllarda komplikasyonlarda, prevelansında ve sağlık harcamalarında artış olması öngörülen bir hastalıktır. Bu nedenle, oluşabilecek komplikasyonları, prevelanstaki artışı ve maliyetleri azaltmak için optimize edilmiş bakımların sağlamasına ve etkili nüfus sağlığı stratejilerine ihtiyaç duyulmaktadır (ElSayed ve ark., 2023). Bu bağlamda çalışmalar son yıllarda geleneksel insülin ve anti-diyabetik ilaç tedavilerinin yanında besin ögesi olmayan diyetsel bileşenlerin diyabet patobiyolojisindeki etkilerini araştırma konusunda hız kazanmıştır. Besinlerin içeriğindeki doğal ögelerin anti-diyabetik etkinliği ve düşük toksisitesi nedeniyle ilerleyen sağlık stratejilerinde umut verici bir alternatif olabileceği belirtilmektedir (Lv ve ark.,2019; Sun ve ark.,2021). Bu çalışmanın amacı, besin ögesi olmayan biyoaktif işlevlere sahip diyetsel bileşenlerden bazı fenolik bileşiklerin ve diyet posasının anti-diyabetik potansiyelini ve etki mekanizmalarını araştırmaktır. SONUÇ VE ÖNERİLER Besin ögesi olmayan diyetsel bileşenlerden fenolik bileşiklerin ve diyet posasının anti-diyabetik etki mekanizmalarını açıklayan çalışmalar sınırlıdır. Yeterli ve dengeli beslenme modellerinin içinde de yer alan bu besinsel bileşenlerin diyabet gibi kronik hastalıkların tedavi planlamasında yer alması komplikasyonların ortaya çıkmasını ve hastalıkların neden olduğu ciddi mali yükü azaltabilir. Ancak bu besinsel bileşenlerin tedavi amaçlı kullanılmasında bireysel fizyolojik farklılıkların bulunması, doz-yanıt ilişkilerinin belli olmaması ve kendi içlerinde çeşitli türlere sahip olmaları gibi sebeplerden kullanımı ile ilgili daha kapsamlı çalışmaların yürütülmesi gerekmektedir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
34

ÖZEZEN, Muna Yüceol. "AN EVALUATION ON PRODUCTS OF VEHICLE LITERATURE IN TURKISH." Çukurova Üniversitesi Türkoloji Araştırmaları Dergisi, June 20, 2023. http://dx.doi.org/10.32321/cutad.1247540.

Full text
Abstract:
Bu çalışma günümüzün değişen yaşam koşullarının bir sonucu ve klasik edebiyat formlarına bir alternatif olarak ortaya çıkan edebiyat üretimlerinden biri olan taşıt edebiyatı ürünleri üzerinedir. Çalışmada taşıt edebiyatı ürünleri birincil amaç olarak sözdizimi ve sözvarlığı gibi yapı kurucular bağlamında yapısal olarak değerlendirilmiştir. Ancak çalışmada, halk edebiyatında yeni ve alternatif bir ifade yolu olarak değerlendirilen taşıt edebiyatı ürünlerinin hangi sosyo-ekonomik düzeyden dil kullanıcıları tarafından üretildiği, erkek veya kadın dil kullanıcılarının bu üretimdeki yerleri, taşıt edebiyatı üretimlerine neden olan toplumsal koşulların neler olduğu gibi toplumdilbilimsel konulardaki gözlemler de paylaşılmıştır. Taşıt edebiyatı ürünleri kısa, etkileyici, esprili, sitemli, bilgece ve zaman zaman da kaderci yazılardır. Bunlar motorlu karayolu ulaşım araçlarının genellikle arka bölümlerine yazıldığı için daha çok taşıt arkası yazıları, araba arkası yazıları veya kamyon arkası yazıları, kamyon şoförü atasözleri vb. olarak bilinmektedir. Kullanılan dil genel olarak eril bir dildir ve genellikle dünyayla ve hayatla sorunlar yaşayan bu eril söyleyici, ya doğrudan ulaşamadığı veya sorunlar yaşadığı bir sevgiliye veya uzlaşamadığı dış dünyanın bütün üyelerine hitap etmektedir. Bu taşıt edebiyatı ürünlerinin prototipleri uzun yol kamyon sürücülerinin kamyon arkalarına yazdıkları yazılar olmalıdır. Ancak veri incelendiğinde, taşıt edebiyatı ürünlerinin artık her türden nakliye aracında ve hatta binek araçlarda bile yakın sıklıklarda kullanıldığı görülmüştür. Bu türden üretimlerin Türkiye’yle sınırlı olup olmadığı daha geniş araştırmalarla tespit edilmeli ve ortaya çıkan ürünlerin dilbilimsel ve yazınsal görünümlere bakılarak halk edebiyatı içinde yeni bir formasyon olarak taşıt edebiyatı teorisi ortaya konulmalıdır.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
35

SUBAŞI, Hacer, and Nadire Gülçin YILDIZ. "BAĞLANMA-TEMELLİ KANITA-DAYALI MENTÖRLÜK MODELİ." İstanbul Ticaret Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, December 11, 2022. http://dx.doi.org/10.46928/iticusbe.1080464.

Full text
Abstract:
Mentörlük programları çocuk ve gençlerin pozitif gelişimini destekleyen sistemli programlardır. Araştırmalar, mentörlük programlarının bireyleri sosyal, duygusal, akademik ve istihdam alanlarında desteklemek adına faydalı olduğunu (Logsdon ve ark., 2018); koruyucu ve önleyici faktörleri teşvik ettiğini göstermektedir. Mentörlük programları sadece mentiler için değil mentörler için de olumlu bir iklim ve iş birliği kültürü oluşturarak onların pozitif gelişimlerini teşvik edebilir (Voight & Nation, 2016). Nitekim 1990’lı yıllardan beri bu amaçla pek çok mentörlük programı hayata geçirilmiştir. Günümüze dek niceliksel olarak ciddi anlamda artış gösteren mentörlük programlarının niteliğinin nasıl olması gerektiği ile ilgili ciddi kaygılar doğmuştur. Söz konusu kaygıların bir neticesi olarak etkili ve kanıta dayalı bir mentörlük programının nasıl olması gerektiği sorusu gündeme gelmiştir. Artık, bir mentörlük programında olması gereken süreçlerin yapılandırıldığı, hedef menti kitlesinin özelliklerinin, barındırdığı bireysel (ör. bağlanma tarzı, psikopatoloji, vb.) ve çevresel risk faktörlerinin dikkate alındığı bir nevi kişiselleştirilmiş mentörlük programları tartışılmaya başlanmıştır. Bu çalışma da söz tartışmalardan hareketle özellikle mentör ve menti eşleştirme sürecinde bağlanma temelli bir yaklaşımın ve süregiden süpervizyon desteğinin etkili ve nitelikli bir mentörlük programı için neden önemli olduğu tartışılmıştır. Sonuç olarak, aşırı yapılandırılmış bir çerçevede sadece hedef odaklı mentörlük programlarından ziyade yine belirli bir çerçevesi ve hedefi olan ama ilişkiyi merkeze alan daha menti odaklı bir yaklaşım gençliğin pozitif gelişimi için gereklidir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
36

CANOZ, Yasar, and Şafak GÜNDÜZ. "ELEKTRONİK TİCARETTE LOJİSTİK HİZMET KALİTESİ MÜŞTERİ TATMİNİ VE MÜŞTERİ SADAKATİ BAKIMINDAN NE DENLİ ÖNEMLİ?" International Journal of Management Economics and Business, October 31, 2022. http://dx.doi.org/10.17130/ijmeb.962728.

Full text
Abstract:
Dijitalleşme sürecinin bir parçası olarak yirminci yüzyılın sonlarında ortaya çıkan ve hızlı bir şekilde ticari hayatımızın ayrılmaz bir parçası haline gelen elektronik ticaret, tüketicilere artık zaman ya da mekân kavramlarına bağlı kalınmadan satın alınmak istenilen ürünlerin ya da hizmetlerin, çevrimiçi olarak satın alınmasına imkân sağlamaktadır. İşletmeler için ise geleneksel alışveriş kavramı ile ulaşmaları belki de imkânsız olacak tüketicilere ulaşma imkân sunan elektronik ticaret, işletmelere daha geniş pazarlara giriş şansı yaratması yanında, diğer işletmelere ve belki de kendilerinden büyük ve normal şartlarda rekabet edemeyecekleri işletmelere karşı rekabet edebilmeleri açısından da bir avantaj sağlamaktadır. Tüketiciler genel olarak satın aldıkları ürün ve hizmetin beklentilerini karşılamasını ve bunu da uygun bir maliyetle gerçekleştirmesini talep ederler. Günümüzde elektronik ticaret ile tüketicilerin bu taleplerine, ürün ve hizmetlerin kendilerine uygun şartlar altında ulaştırılması da eklenmiştir. Bu nedenle elektronik ticaret ile faaliyet gösteren işletmelerin, sunulan lojistik hizmet kalitesini müşterileri için memnuniyet ve sadakat sağlayıcı bir unsur, kendileri içinde rekabetin önemli bir avantaj olarak görmeleri gerekmektedir. Bu araştırmada, lojistik hizmet kalitesinin, müşteri memnuniyeti ve müşteri sadakati ile olan ilişkisi, İstanbul ilinde ikamet eden 398 elektronik ticaret kullanıcısı olan tüketicinin katılımıyla sağlanan veriler üzerinden gerçekleştirilen istatistiksel analizler ile incelenmiş ve yorumlanmıştır. Bu etkinin araştırılması amacıyla, lojistik hizmet kalitesi için Micu ve ark. (2013), müşteri memnuniyeti ve sadakati için Eid (2011) tarafından geliştirilen ölçekler kullanılmıştır.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
37

SAVRAN PENPECİOĞLU, Sezen. "Housing Crisis of College Students: Reinterpreting Urban Spatial Practices Through Strategies And Tactics." Kent Akademisi, March 14, 2024. http://dx.doi.org/10.35674/kent.1412620.

Full text
Abstract:
Öz Türkiye'de son yirmi yılda benimsenen yüksek öğretim politikaları nedeniyle, üniversitelerin ve üniversite öğrencilerinin sayısı önemli ölçüde artmıştır. Öğrenci sayısındaki hızlı artışa rağmen, yeterli kapasitede yurt ve diğer barınma olanakları öğrencilere sunulamamıştır. Giderek daha çok öğrenci barınma sorunuyla karşı karşıya kalmakta ve fiyatların aşırı arttığı mevcut konut piyasasında kendine uygun bir yer bulmaya çalışmaktadır. Ayrıca konutun aşırı-metalaşması ve artan maliyetler, üniversite öğrencilerinin barınma sorunlarını artırmış ve gündelik hayatta derinleşen bir krize dönüştürmüştür. Bu çalışmanın temel amacı, üniversite öğrencilerinin çok yönlü barınma sorunlarıyla nasıl "başa çıktıklarını" araştırmaktır. Uluslararası insan hakları belgelerinde tanımlanan "Yeterli Konut" (adequate housing) kavramı ve Michel De Certeau'nun strateji-taktik diyalektiği, makalenin teorik arka planını oluşturmaktadır. Ayrıca, üniversite öğrencilerinin karşılaştığı barınma sorunlarına ilişkin yazın taraması yapılmıştır. Yazın taraması, üniversite öğrencilerinin temel barınma sorunları ile yeterli konut ilkeleri arasındaki paralellikleri ortaya koymuştur. De Certeau'ya göre gündelik hayat, (devlet ve/veya piyasa güçleri tarafından) sürekli olarak yeniden üretilen baskın stratejilerden ve (yoksul, dışlanmış ve/veya zayıf olarak kodlanmış grupların) hayatta kalma taktiklerinden oluşur. De Certau'nun “taktik” kavramı, kentteki güçsüz grupların gündelik yaşam pratiklerine ışık tutarak alternatif bir analitik yaklaşım sunmaktadır. Üniversite öğrencilerinin ürettiği taktikler, kentsel bir karaktere sahiptir ve devletin baskın stratejileri karşısında sürekli değişip dönüşmektedir. Dolayısıyla, bu politikalara dayalı olarak gelişen konut piyasasındaki olanaklar, öğrencilerin barınma ihtiyacına cevap olamamaktadır. Yaratılan bu boşluk, üniversite öğrencilerinin taktikleri ile doldurulmakta ve bu sayede öğrenciler; yurt imkanlarının yetersiz olduğu ve kiralık konut fiyatlarının aşırı arttığı kentlerde barınma mücadelesi vermektedir. Araştırmada yazın taraması, çeşitli istatistiksel veriler ve görüşme bulgularından bir arada yararlanılarak, karma bir yöntem benimsenmiştir. Kartopu yöntemi ile ulaşılan 80 öğrenciyle yapılan mülakatlar, yetersiz yurt ve zorlu konut piyasası koşulları altında öğrencilerin yaşadığı barınma sorunlarını ortaya çıkarmıştır. Elde edilen nicel bulgular, öğrencilerin barınma sorunlarıyla nasıl başa çıktıklarına ilişkin taktiklerini açıklayan kendi ifadeleri ile desteklenmiştir. Tüm bulgular, karşılanabilirlik (affordability), kullanım hakkının güvenliği (security of tenure), konum, erişilebilirlik ve oturulabilirlik (habitability) başlıkları altında sunulmuştur.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
38

KURAY, Ahmet. "ABU AMIR AL-RAHIB OF MADINA AND OPPOSITION TO ISLAMIC INVITATION." Kilis 7 December University Journal of Theology, October 26, 2022. http://dx.doi.org/10.46353/k7auifd.1141420.

Full text
Abstract:
Bu çalışmanın ana teması Medine Araplarından Ebû Âmir er-Râhib’in İslâm davetine muhalefetidir. Bununla bağlantılı olarak ailesi, yaşadığı yerler, dinî inancı, Medine, Mekke ve Şam’da İslâm karşıtı faaliyetleri ele alınmıştır. Siyer, İslâm tarihi veya diğer kaynaklarda geçen haberlerde Medine’de Hz. Peygamber’e muhalefet edenler hakkında ekseriyetle Yahudi kabileler ve Abdullah b. Übey b. Selûl önderliğindeki münafıklara işaret edilmiş, Müslümanlarla bu gruplar arasındaki mücadelelerden bahsedilmiştir. Ebû Âmir’in durumuna değinen rivayetler daha sınırlı kalmıştır. Bu sınırlı bilgilere rağmen Ebû Âmir’in kendisini İslâm’a davet eden Hz. Peygamber’e verdiği yanıt ve devamında sergilediği muhalefet, araştırma yapmak için kayda değer bir etkendir. Uhud Savaşı’nda hayatını kaybeden sahâbîlerden Hanzala’nın babası olması, Müslümanların Medine’ye hicret etmesine karşılık onun da Mekke’ye yerleşmesi, müşriklerin safında kavmine karşı savaşması ve Mescid-i Dırâr’la ilişkisi onun hayatını önemli kılan ve araştırma yapmaya sevk eden diğer etkenlerdir. Bu araştırmanın amacı Ebû Âmir’in hayatını genel hatlarıyla inceleyip ailesinin durumunu, yaşadığı yerleri, dinî inancını, İslâm davetine verdiği tepkiyi, Müslümanlara karşı faaliyetlerini ve bunların sebeplerini inceleyerek muhalefetinin gerekçelerini tespit etmektir. Bu bağlamda “Ebû Âmir er-Râhib’in İslâm davetine verdiği tepkinin arka planında dinî liderlik iddiası ve Medineli kimliğinin rolü nedir?” sorusu, araştırmamızda yanıtlamaya çalıştığımız başlıca problemdir. Nitel araştırma yöntemini kullandığımız bu çalışmada, anlatı stratejisine başvurulmuştur. Buna göre Ebû Âmir’in hayatıyla ilgili bilgilerin bir araya getirilerek betimlenmesi ve onu önemli kılan hususlara dikkat çekilmesi hedeflenmiştir. Araştırmanın özünü oluşturan veriler için siyer, İslâm tarihi ve tefsir kaynaklarına başvurularak elde edilen rivayetler, doküman analizi veri toplama tekniğiyle tasnif edilmiştir. Bunun yanı sıra gerçekleştirdiğimiz literatür taramasında, ulaşabildiğimiz kadarıyla Ebû Âmir er-Râhib hakkında daha önce farklı dillerde olmak üzere iki müstakil çalışma yapılmıştır. Bunlar; “The Christian Monk Abu Amir” (Muhammad Hamîdullah) ve “Ebû Âmir er-Râhib” (Zafer Ekrem Kuddûrî-Semâher Muhî Mûsâ) başlıklı makale çalışmalarıdır. Bu makalelerde, Ebû Âmir’in hayatı genel hatlarıyla ele alınmış ancak gerek yaşamına gerekse de muhalefetinin sebeplerine dair detaylı bir inceleme yapılmadığı görülmüştür. Çalışmamızda, onun hayatı daha detaylı incelenmeye ve muhalefetinde rol oynayan sebepler tetkik edilmeye çalışılmıştır. Medine Araplarından Evs kabilesine mensup Ebû Âmir er-Râhib, Hz. Peygamber’in Medine’ye hicret etmesiyle birlikte ilk dönemlerden itibaren dinî zeminde bir protesto ile Müslümanlara tepki göstermiştir. İslâm öncesi varlıkları bilinen ve Hanîf olarak tanımlanan kimselere benzer özellikler taşıyan Ebû Âmir, Medine’de Hz. Peygamber ile karşılaşmış, İslâm davetini kabul etmediği gibi onu yalancılıkla suçlamıştır. Bedir Savaşı’na kadar Medine’de hayatına devam etmiştir. Bedir sonrası Müslümanların artan siyasi gücü onu farklı bir yol izlemeye sevk etmiştir. Kabilesinden istediği desteği alamayınca da beraberindekilerle Mekke’ye giderek Kureyş kabilesi ile yakınlık kurmuş ve Mekke’nin fethine kadar onlarla hareket ederek Müslümanlara karşı faaliyetlerde bulunmuştur. Mekke’de müşriklerin safında Uhud Savaşı’na katılarak etkin bir rol oynamıştır. Hendek Savaşı öncesinde Yahudilerle birlikte hareket ederek insanları Müslümanlara karşı kışkırtmıştır. Ebû Âmir, Mekke’nin fethedilmesiyle Şam taraflarına yönelmiş, vefat edene kadar muhalefet etmeye devam etmiştir. Burada, tarihi kayıtlara Mescid-i Dırâr olarak geçen, Kur‘ân-ı Kerîm’de de bahsedilen mescidin yapımına müdahil olduğundan bahsedilmiştir. Tüm çabalarına rağmen başarılı olamamış ve Şam’da hayatını kaybetmiştir. Ebû Âmir’i tanıtmayı, özellikle İslâm davetine muhalefetinin arka planını anlaşılır kılmayı hedefleyen bu çalışmada, dindar bir şahsiyet olmasına bağlı olarak dinî liderlik iddiası ve Medineli kimliği olmak üzere iki önemli sebep tespit edilmiştir. Medineli kimliğinden kaynaklanan sebep, münafıkların muhalefet etme gerekçesiyle benzerdir. Onun da aralarında olduğu bazı Medineliler, Mekke’den gelen muhacirlerin varlığından rahatsız olmuşlardır. Dindar bir şahsiyet olarak Medine’de sahip olduğu statüyü Hz. Peygamber’in gelişiyle kaybettiğini düşünen Ebû Âmir’in dinî liderlik iddiası için ise farklı bir durum söz konusudur. Bu iddia, İslâm davetine karşı şiddetli muhalefetinin en önemli gerekçesidir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
39

SU, Mehmet. "Symbol Literacy in Religious Education." Kilis 7 December University Journal of Theology, December 21, 2023. http://dx.doi.org/10.46353/k7auifd.1340903.

Full text
Abstract:
SSembol, genellikle soyut düşünceleri veya kavramları temsil etmek için kullanılan bir işaret veya görsel ögedir. Semboller, iletişimde anlamı iletmek, mesajın anlaşılmasını sağlamak veya bir mesajı daha etkili bir şekilde iletmek amacıyla kullanılır. Dil, matematik, sanat, kültür, bilim, din ve daha pek çok alanda semboller önemli bir rol oynar. Gündelik hayatta sıklıkla çeşitli görsel, işitsel ya da literal sembollere şahit oluruz. Çoğu zaman toplum ve insanlar tarafından şekillendirilen bu semboller, gizli ve derin anlamları ve fikirleri iletmek için kullanıldığı gibi karmaşık fikirleri ve duyguları ifade etmek için de kullanılmaktadır. Semboller, kültürel ve toplumsal bağlamlara göre değişebilir. Örneğin, bir sembol bir topluluk içinde önemli bir anlam taşıyabilirken, başka bir topluluk için aynı sembol farklı bir anlam ifade edebilir. Hayatın çeşitli alanlarında sanatta, mimaride, edebiyatta sembolik anlatımlara rastlamak mümkündür. Sembolik anlatımın güçlü olduğu alanlardan biri de din alanıdır. Dinin kendine özgü yapısı, dinî tecrübenin dilin formları üzerinden ifadesini zorlaştırmaktadır. Özü itibariyle metafizik alana dâhil olan dinî olguların insanlar tarafından tam olarak kavranamaması, ya da dinlerin inananlarında farklı duygular meydana getirme arzusu, doğada var olan bir takım imgelerin, şekillerin, renklerin, sayıların vb., dinî olguları anlatmanın birer aracı olarak kullanılmasını beraberinde getirmiştir. Bu semboller, aidiyetleri pekiştirirken, insanların anlam dünyalarını da şekillendirmektedir. Dinî ritüeller, sanat eserleri, dinî metinler sembollerle doludur. Bu yüzden din okuryazarlığı bir şekilde dinî sembollerle de ilgili olmak durumundadır. Farkında olunsa da olunmasa da semboller anlam dünyamızı şekillendirmektedir. Bireyin sahip olduğu inancın sembolik dili hakkında farkındalık sahibi olması kadar diğer dinî inançların sembolleri konusunda bilgili olması günümüz dünyasında önemli bir yeterlilik olarak görülmektedir. Sembollerin anlam dünyasına dâhil olmak ve onları anlayabilmek için çeşitli eğitsel stratejilere ihtiyaç vardır. Bu çerçevede sembollerin ustaca kavranması ve yorumlanması için önerilen eğitim stratejilerinden biri sembol okuryazarlığıdır. Sembol okuryazarlığı, sembollerin anlamını kavrama, yorumlama ve kullanma yeteneğidir. Eğitimin diğer alanlarında olduğu gibi din eğitimi alanında da çocukların dinin sembolik repertuvarı hakkında bilinçli olmaları beklenmektedir. Zira görsellik ve sanal dünya hiç olmadığı kadar hayatımızın içindedir. Reklamlar, sinema filmleri, müzik videoları çeşitli dinî sembolleri kullanarak bireyi etkilemektedir. Din eğitiminde sembol okuryazarlığını, dinî sembollerin anlamının farkına varma ve yorumlama becerisi olarak ifade etmek mümkündür. Dinî sembollere çeşitli alanlarda rastlamak mümkündür. Din eğitiminde sembol okuryazarlığı bağlamında kullanılabilecek kaynaklardan biri temel dinî metinler ve dinî gelenekte meydana getirilen eserlerdir. Çocuklar hem dinî metinlerdeki anlatıların hem de kültürel gelenekteki anlatıların sembolik arka planı hakkında iç görü sahibi olarak, farklı insanların farklı duygu ve düşünce tarzlarına sahip olduğunu ve diğer insanların kendilerinden farklı inançlara sahip olabileceğini kavradıkları için kişisel düzeyde gelişebilirler. Ayrıca kendi inançlarının temelini oluşturan öğretilerin hangi semboller ve hikâyeler üzerinden şekillendiği kavranmış olurlar. Sembol okuryazarlığının gerçekleştirilme yollarından biri de müzelerde, saraylarda veya camilerde bulunan sanatın kullanılmasıdır. Bu etkinliklerde bir sanat eseri seçilir ve gözlem, ön bilgilerin inşası ve kullanımı, rol oynama ve hayal gücünü içeren çeşitli stratejiler aracılığıyla incelenebilir. Din eğitiminde sembol okuryazarlığı yaklaşımı, toplumun ritüellerini ve ibadetleri de ele alır. Zira toplumun devamını sağlayan birçoğu artık sıradan hale gelmiş davranışı dinî veya örfi arka plana sahip sembollerle doludur. Yine birçok ibadet şekli esasen semboliktir. Son olarak din eğitiminde sembol okuryazarlığı farklı inançların dinî sembollerinin anlaşılmasında da işlevseldir. Farklı dinler ve inanç sistemleri arasında sembolik ifadelerde farklılıklar olabilir. Sembol okuryazarlığı, farklı dinlerin sembolik dilini anlamayı ve inançların karşılaştırılmasını kolaylaştırır. Böylelikle, dinler arasında ortak noktaları ve farklılıkları anlamak mümkün olur. Bu araştırmanın temel problemi yukarıda genel çerçevesine değinilen sembol okuryazarlığı çerçevesinde ele alınan yaklaşımı ilgili literatür üzerinden tartışarak din eğitimi açısından çıkarımlarda bulunmaktır. Araştırma doküman incelemesi desenine dayalı olarak gerçekleştirilmiştir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
40

KÖSE, Feyza Betül. "An Inquiry into an Approach in Contemporary Islamic Historiography: Prosopography." Hitit İlahiyat Dergisi, December 3, 2023. http://dx.doi.org/10.14395/hid.1343180.

Full text
Abstract:
Tarihçilikte olgulara farklı bakabilmenin yollarına erişme isteği ve yeni anlamlandırma arayışları, zaman zaman yeni yaklaşım ve usûlleri gündeme getirmektedir. Kolektif biyografi de denilen ve ilgili bireylerin ortak özelliklerinden yola çıkarak ele aldığı konuya dair çıkarımlar elde etmeye çalışan prosopografi de bu yaklaşımlardan biri olup Batı tarih yazıcılığında XIX. yüzyılın sonlarına doğru ilk ürünlerini sunmuş ve giderek daha fazla sayıda tarihçi tarafından uygulanır olmuştur. Bu artışta klasik tarihçilik anlayış ve yaklaşımlarının bir alana farklı bakışı sağlayamadığının daha fazla tarihçi tarafından fark edilmesinin yanı sıra bilgisayar kullanımında görülen hızlı yaygınlaşma ve veri depolama programlarının yapılmaya başlaması etkili olmuştur. Batı’daki İslâm tarih yazıcılığı da bu süreçten etkilenmiş ve prosopografi yaklaşımının başarılı örneklerini vermiştir. Yaklaşık elli yıla uzanan süre zarfında, Endülüs, Osmanlı ve Memlukler dönemleri çok daha fazla; erken dönem İslâm tarihine yönelik çalışmalar ise nadir olarak prosopografik yaklaşımla ele alınmıştır. Bu dönemlerin siyaset başta olmak üzere idare, toplum, ekonomi, askerlik gibi alanlarında uygulanan prosopografi, “olan”ın arka planını, görünmeyen etkenlerini gün yüzüne çıkarma potansiyeline sahip olduğu iddiasını taşımaktadır. Nitekim İslâm tarihçiliğinde mevcut literatüre klasik usûllerden farklı yaklaşılarak yürütülen çalışmaların genelinde bu iddiaların iddia olarak kalmadıkları, olguların farklı boyutlarını ortaya koyma, yeni araştırma alanları açma gibi katkıların sağlandığı görülmektedir. İslâm tarihçiliği, prosopografik yaklaşımı uygulama noktasında herhangi bir kaynak sıkıntısı yaşamamaktadır. Araştırma sürecinin bireylerin ortak özelliklerine yoğunlaşması nedeniyle bu yaklaşımın başlıca kaynakları, Batı’da “biyografik sözlükler” olarak tanımlanan, bizdeki karşılığı “ricâl literatürü” olan türe dahil eserlerdir. Bu kaynaklarda asırlardır mevcut olan bilgilerin prosopografi sayesinde alışılagelen usûllerin dışına çıkarak ele alınması, İslâm tarihçiliğine yeni anlayışlar kazandırmaktadır. Yaklaşım, ülkemizde genellikle Osmanlı tarihinde uygulanmış, Cumhuriyet dönemine ilişkin de az sayıda çalışmada takip edilmiştir. Bununla birlikte makalemizin çerçevesini teşkil eden Hz. Peygamber, Dört Halife, Emevi, Endülüs, Abbasi dönemlerinde prosopografik araştırmalara hâlihazırda rastlanmamaktadır. Ülkemiz İslâm tarihçiliğinde henüz başvurulmamış olması, yaklaşımın yeterince tanınmadığı kanaatini uyandırmaktadır. Bu makalenin amacı da Batı’da İslâm tarihi alanında yapılan prosopografik çalışmalar üzerinden yaklaşımın tanıtılması ve alana ne gibi katkılar sunabileceğinin tartışılmasıdır. Bu amaca ulaşmak için makalede izlenen yol, öncelikle prosopografiye dair bilgi zemini sağlaması bakımından İslâm tarih yazıcılığında prosopografinin tarihini ele almak, ilk ve artık klasikleşmiş örnekleri başta olmak üzere doktora tezleri ve diğer nitelikli akademik araştırmaların incelenmesiyle mevcut literatürü değerlendirmektir. Bir yaklaşımın tanıtılmasının gereklerinden biri, onun alana ne gibi yararlar sağlama potansiyeline sahip olduğunun ortaya konulmasıdır. Çalışmamız bu gereği yerine getirirken yine zorunlu olarak Batı’da yapılan prosopografik araştırmaların sunduğu katkılara odaklanmıştır. Bu katkıların tespiti, ilgili eserlerin detaylı tetkik edilmesi ile mümkün hale gelmiştir. Tamamen sorunsuz olan hiçbir yaklaşım olmadığı gibi prosopografi de bundan hâli değildir. Bu nedenle çalışmamız, prosopografinin İslâm tarihi açısından aksayan yönleri, taşıdığı sorunları ve olası risk faktörleri üzerinde durmaktadır. Makalemizde, prosopografinin tarihin işleyişinin farklı boyutlarını ortaya çıkarma potansiyelini taşıdığı, bu potansiyelin İslâm toplumunun siyasî, idarî, askerî yapılanmaları, kabile etkinlikleri, nüfus hareketliliği, İslâmlaşma süreci, herhangi bir yapıdaki çıkar ilişkileri, ulema sınıfının teşekkül özellikleri gibi örneklendirebileceğimiz alanlarda değerlendirilmesi gerektiği sonucuna ulaştık. Çalışmaların niceliksel artış düzeyine bakarak yaklaşımın nispeten yeniliği ve henüz arzu edilen sayıda çalışmada uygulanmamış olması nedeniyle yaşanan örnek ve usûl eksikliğinin zamanla giderileceğini öngörmekteyiz. Batı’da prosopografik çalışmalardan elde edilen başarılı sonuçları dikkate aldığımızda ülkemiz çağdaş dönem İslâm tarih yazıcılığında yeni bir açılım olarak araştırmalarda prosopografik yaklaşımın takip edilebileceğini düşünmekteyiz.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
We offer discounts on all premium plans for authors whose works are included in thematic literature selections. Contact us to get a unique promo code!

To the bibliography